Yeşilçam’ın usta oyuncusu Şener Şen’in Yavuz Turgul öncesi
sinema hayatında canlandırdığı birbirinden başarılı 20 unutulmaz karakter
Şener Şen’in ne
kadar iyi bir oyuncu olduğunu bilmeyen Yeşilçamsever yoktur herhalde. Sinemaya adım
attığı ilk filmlerde ufak tefek rollerde görülen usta oyuncu, senarist ve
yönetmen Yavuz Turgul’la bir ikili oluncaya kadar Arzu Film bünyesinde
birbirinin benzeri karakterlere can verdi. Çöpçüler Kralı’nın Şakir’i Bizim
Aile’nin Şener’iyle aynı kaynaktan beslenir. Sadece Şener daha mülayim ve iyi
bir karakterken Şakir, nalet ve illet bir tiptir. İkisinin de kız beğenmeyen
aksi bir anası vardır. Oğlunun turşusunu kurmayı planladığı düşünülen bu anne
karakterini bile aynı kadın oynar. Öte yandan Neşeli Günler’in Ziya’sı
büyüyünce Banker Bilo’nun dalavereci Mahmut’una dönüşür. İkisinin de evrimini
tamamlamış hali Şekerpare’nin üçkağıtçı Ziver’idir.
Şener Şen’in
oynadığı karakterler genellikle şu üç özelliği bünyesinde barındırır. İlki bu
karakterler son derece çapkın ve karıya kıza düşkündür. İkinci olarak bu
karakterin kesinlikle yalan ve dolanla arası iyidir. Son olarak da bu karakter
ağır derecede kurnazdır. Ana özelliklerine ek olarak huysuz ve dırdırcı bir
anaya sahip olan Şener Şen’in can verdiği karakterler içinde Gülen Gözler’in
Vecihi’si, Bak Yeşil Yeşil’in Ahmet’i ve Züğürt Ağa’nın ağası farklıdır. Sanat
hayatının yirmi yılına yakın bir sürecinde benzer rollere can vermesine rağmen
usta oyuncu Şener Şen, birbirinin aynısı karakterleri bile akılda kalacak kadar
başarılı canlandırarak sinema tarihimizde yer ediniyor. Neşeli Günler’den
bahseden kaç kişinin aklına ilk olarak kahvehanede ünlülerin jiletini satan
Ziya gelmez ki?
Montreal 1976 Olimpiyatları mağduru Badi Ekrem
Hababam Sınıfı’nın beden eğitimi öğretmeni Ekrem’e
öğrencileri bady lakabını takmıştır. Kadın öğretmenlere ve kız öğrencilere iş
atmasıyla bilinen Ekrem hoca, okulun diğer hocaları gibi paragöz müdür
tarafından ucuz olsun diye toplama olduğu için pek kaliteli değildir. Birçok spor
dalında başarısı olduğunu, hatta madalyaları olduğunu iddia etmesine rağmen en
basitinden cirit atmasını bilmez. Gerçi bunda ciridi kendi icadı olan dönerek
cirit atma taktiğinin de payı büyük. Montreal 1976 Olimpiyatlarında ülkemizi
desteklemeye gidip sporcularımızın sıfır çekmesi üzerine duygularına hakim
olamayıp favori öğrencisi Şaban’la derste gözyaşlarına boğulması, kendini
karateci sanıp üst üste sekiz kiremit kırmaya çalışması, gittikleri izci
kampında dişleri takırdamasına rağmen donmadığını iddia etmesi ve bunu da doğu
felsefesine bağlayıp istese sıcağı da unutacağını dile getirmesi üzerine
öğrencilerinin gazıyla çıplak ayak korların üzerinde yürüdüğü kısım en
unutulmaz sahneleridir. Bady Ekrem
karakteri Şener Şen’in Yavuz Turgul öncesi sinemada canlandırdığı kaypak,
üçkağıtçı, korkak özellikleri bünyesinde kesinlikle barındıran karakterlerin
başlangıç aşamasıdır desek yeridir.
Sevgilisini havada karada ve düğün fotosuna kaynak yaparken
bile isteyen eski pilotlardan Vecihi
Gülen Gözler’in Fikret sevdalısı, koskoca Boeing’i Ankara
asfaltına indirdiği için hava yollarından atılan Vecihi, her gün belli
aralıklarla Yaşar ustanın evinin üzerinde uçuş yapıp sevdiceği Fikret’e gül
filan atmaktadır. Yaşar beyden düzenli aralıklarla Fikret’i isteyen Vecihi,
Yaşar tarafından neden reddedilir anlamak mümkün değil. Zira kızlarına talip
olan damat adayları içerisinde en ideal olanı Vecihi’dir. Eve gelen her
görücünün Fikret’i istediğini sanarak yaşadığı küçük çaplı kalp krizleri ve
Fikret’i zaman ve mekan Fark etmeksizin istemesi üstüne de sürekli
reddedilmesine rağmen Fikret’ten asla vazgeçmemesi onu sinema tarihimizin en
büyük aşığı yapmaya yeter de artar bile. Fikret’i havada, karada, inşaattan
uçarken, aile fotoğrafına kaynak yaparken ve düğünde istemek Vecihi’nin en
favori kız isteme şekilleridir. Fakat Nedret’in düğününe gelip, mikrofonu düğün
şarkıcısının elinden alması ve Kan ve Gül adlı parçayı Fikret’i, Yaşar beyden
isteyecek şekilde coverlaması izleyicinin gülmekten gözlerini yaşartacak
cinstendir. Bir de Fikret’i istediğini sandığı Şevket Altuğ’u tokatlayıp
düelloya davet etmesi var ki, aşkı için ne derece gözü kara olduğunun da göstergesidir.
Yanlış anlaşılıp karısından yumruk kıskanç nişanlıdan kılıç
dürtüğü yiyen bahtsız menajer Ahmet
Hanımcılık müessesesinin Yeşilçam ayağı olan Ahmet karakteri,
çapkın bir şarkıcı olan Ahmet Özhan’ın menajeridir. Ahmet turne sırasında
mankenlik yapan Neşe adında güzel bir kızla tanışır ve kıza aşık olur. Bu arada
Neşe, menajer Ahmet’in karısı Tijen’in bir ahbabının kızıdır. Şarkıcı Ahmet ve
menajer Ahmet’i karıştıran Neşe, kendisine asılan Ahmet’in Tijen ablasının
kocası olduğunu düşünüp kendisini kötü hisseder. Tijen ablasına da durumdan
bahseder, Tijen önce sünepe kocası Ahmet’in böyle bir şey yapacağına inanmaz. Ama
Neşe detay verince sinirleri oynayan eli maşalı, dominant ve operacı gibi
çığlıklar atan Tijen, zavallı menajer Ahmet’i boşu boşuna önce havuz başında
yumruklar, sonra otel odasında paralar. Menajer Ahmet’in eli maşalı çığırtkan
karısından çektiği yetmiyormuş gibi bir de Neşe’nin Ahmet’e inat olsun diye
nişanlandığı eskrimci Ferruh, başına musallat olur. Şener Şen’i havuz başında
eskrim kılıcıyla dürtükleyen Ferruh bir de adamı düelloya davet eder. Bu filmin
en akılda kalıcı yanı ise kuşkusuz Şener Şen’in havuz başı yürüyüşüdür. O nasıl
bir yürüyüştür öyle? Bir de havuza ayağını sokup suyu soğuk bulunca korkudan
ayağını köpek balığı ısırmış gibi çekmesi yok mu, insanı gülmekten yerlere
yatıracak cinsten.
Huysuz annesi yüzünden evde kalmamak için kendini paralayan
ustabaşı Şener
Annesinin huysuzluğu ve kız beğenmemesi yüzünden evde kalan
ustabaşı Şener, Yaşar ustanın üvey kızı Feride ile evlenmek ister. Annesi
Hacer, doğal olarak Feride’yi de istemez. Hatta kız istemeye gelip kızı
istemeden çıkıp gitmeye bile kalkışır, oğlunun turşusunu mu kuracaktır nedir?
Bir de ikinci şekeri almaya çalışan Şener’i dürtükler sana dokunur diye.
Kaynana Semra’nın örnek aldığı karakter mübarek, oğluna neyin dokunup dokunmadığını
oğlundan önce bilir. Bir de oğlum kendisine gösterilen kızları beğenmedi diye
ağız burması yok mu, daha o sahne de Feride’ye de yazık vallahi çekersiniz. Ta
ki öyle de olur, evleneli ay dolmadan kızcağızı dırdırıyla evden kaçırır. Şener
de Feride’nin arkasından gelir, Feride’ye kurşun dökülürken eve girip
napıyorsunuz karıma feryadı yüzleri gülümsetecek cinsten. Peltek, sağır ve
annesinin kuzusu olmaktan sıkılmış bir karaktere can veren Şener Şen tabi ki bu
yan rolde de başarılıydı.
İnternet Marketingin Yeşilçam ayağı palavra bakanı Ziya
Ertem Eğilmez’in amcasından esinlenerek yarattığı palavracı
Ziya sinema tarihimizin unutulmaz karakterlerinden biridir. Çakıyla aslan
avladığını iddia eden Ziya, ne iş yapacağını soran yeğenlerine bir yandan
Ecevit öbür yandan Demirel’in partisine gelmesi için kendine yalvardığını hatta
bakanlık teklif ettiklerini söyler. Ağabeyi Kazım’ın palavra bakanı olan Ziya,
sık sık ağabeyi tarafından evden kovulur. Bunu da yengesi Saadet’in “Aa, yine
mi kovuyorsun çocuğu?” diye sormasından anlarız. Ziya ise ağabeyine sürekli bak
gidersem gelmem, pişman olursun ama deyip durur. Ağabeyinden kovulunca yengesi
Saadet’e sığınan Ziya jilet işine giriş parası garantiye gelsin diye kalkıp
yengesiyle karşılıklı Küçük Ev’i izlerken hüngür hüngür ağlamasıyla da bilinir.
Yengesinden aldığı parayla ünlülerin Jiletini yanında cibicibicis marka kremle
beraber satmaya çalışmasıyla Yeşilçam’ın ilk internet marketingini yapar.
Taçsız Kral Pele’den Nadya Komanaçi’ye kadar pek çok ünlünün şöhretini elindeki
jilete borçlu olduğunu iddia ederek jileti kahvede gazete okuyan bir vatandaşın
yüzünde zorla dener. Adamcağızın yüzünü kesik içinde bırakan Ziya kahve ahalisi
tarafından yakalanıp apar topar karakola götürülür. Kazım efendinin karakoldan
hıyar olduğunu iddia ederek kurtardığı Ziya’nın büyük aşkı ise Kazım’ın komşusu
Sıdıka’nın kızı Nilgün’dür. Filmin sonunda Nilgün’ü iğfal eden Ziya, yengesi
Saadet’e sığınır. Nilgün ve Sıdıka’nın evi basması üzerine masanın altına
saklanıp korkudan masa altında fırıldak gibi dönen Ziya’nın sonu ise oldukça
şaibeli.
Er Şaban’ın lanetinden kaçamayan Miralay Hüsamettin
Miralay Hüsamettin’in tüm hayatı er Şaban oğlu Şaban’la
tanışınca değişir. Düşmanı kalbinden vuracak planına, arkadaşlarının oyunuyla
dahil olan er Şaban, düşman karargahı diye kendi karargahlarına girip, düşman
komutanı diye kendi komutanı Hüsam’ın kafasına telefonu geçirir. İşte Hüsam’ın
laneti bu olayla başlar. Daha sonra Şaban’la sipere düşen bomba konusunda
tartışırlarken bomba Hüsam’ın elinde patlar. Eli alçıya alınan Hüsam, Şaban’dan
kurtulmak için onu ileri karakol nöbetine yazar. Parolayı bilmeyen Şaban’a
parolayı komutanın bilmese onu bile geçirmeyeceksin diye, tembihler ve nöbet
sırasında Şaban’la karşılaşan Hüsam, parolayı unuttuğu için Şaban tarafından
vurulur. Olayın taktiği için yapılan mahkemede Şaban tarafından tekrar vurulan
Hüsam silahına davranınca harp biter ve Şaban sivil sayıldığı için onu vuramaz.
Sivil hayatta karşıma çıkma diye tehdit ettiği Şaban, tesadüf eseri İstanbul’un
azılı kabadayısı Kadırgalı Eşref’i yaralayınca Dahiliye nazırı Sıtkı paşa
tarafından polis yapılır. Aksi gibi polis müdürü de Sıtkı paşanın damadı
Hüsam’dır. Şaban’dan zerre haz etmeyen Hüsam, bir de Sıtkı’nın hemşiresinin
elmasının çalınması üzerine olayı Şaban ve arkadaşı Ramazan’ın soruşturması
yüzünden Şaban’la burun buruna yaşamaya zorlanır. Kantocu Nigar’la gizli
ilişkisi olan Hüsam kadına karısını boşama ve elmas bilezik sözü vermiştir.
Filmin sonunda Nigar’ın odasında basılınca karısı Binnaz’ı sevdiğini iddia
etmesi daha trajikomikti.
Seni hiç sevmedim süt oğlan babanı da sevmezdim zaten diyerek
sevmediği kişiyi babadan oğula sevmediğini belirten bahriyeli Hüsamettin
Şaban oğlu Şaban’da kara kuvvetlerine bağlıyken Süt
Kardeşler’de bahriyeli Hüsam’ı canlandıran Şener Şen burda da oyunculuğuyla
devleşiyordu. Özellikle de seni hiç sevmedim süt oğlan, babanı da sevmezdim
zaten repliğiyle hafızalara kazınan Hüsamettin karakteri korkak ve çapkın bir
karakterdi. Özellikle de damadı Bayram’ın kız kardeşi Bihter’e asılmasıyla
hafızalarda yer eden Hüsam, Şaban’la da Bihter yüzünden sık sık karşı karşıya
geliyordu. Gulyabani meselesini çözüp Bihter’in gözüne girme derdine giren
Hüsam, bu uğurda bahçedeki kapanlara bile yakalanmıştı. Şaban’la balkonda
tartışırlarken Gulyabani’yi görmeleri ve feleklerini şaşırmaları filmin akılda
kalıcı sahnelerinden biridir.
Yeşil Vadi ve Leyla hanıma konmak için yaptığı plan elinde
patlayan Tellioğlu Lütfü
Leyla hanım ve Yeşil vadi aşkıyla türlü numaralar çeviren
Lütfü, Ziver beyin kızı Leyla’yı kaparak Yeşil vadiye konmayı amaçlar. Bu
uğurda evin hizmetlisi Şaban’ı İskenderiye Paşası Tosun Paşa olarak gösterip,
paşa akrabamızdır diye Ziver beye mesaj bile gönderir. Amaçları Şaban’ın
Leyla’yı Lütfü’ye Yeşil vadiyi de Tellioğlu ailesine istemesidir. Ama Şaban,
Leyla’yı görünce kıza aşık olur ve tam bir nankör kediye dönüşür. İki efsane
hamam sahnesi barındıran Tosun Paşa filminin, kafaya hamam tası vurmalı
kısmında rol alan Şener Şen’in tellak olup Kemal Sunal’ı keselediği kısım on
numara beş yıldızlıktır. Şaban ve Leyla’nın düğünü olacağı sırada Şaban’ı
kaçırmaya yeltenen Lütfü ve Tellioğlu damatları işi ellerine yüzlerine bulaştırır.
Olur da hanım basar diyerek garsoniyerde bir adet daktilo
barındıran kurnaz Şakir
Sinema tarihimizin en meşhur kara komedisinde rol alan Şener
Şen, Ne Olacak Şimdi filminde ne yardan ne de çapkınlıktan vazgeçen Şakir
karakterini canlandırıyor. Garsoniyer baskınındaki basılmasını bozuntuya
vermeme çabaları ile akıllarda kalan Şakir, karısından dayak, oğlundan okkalı
bir tükürük yedikten sonra karısının açtığı boşanma davasına karşı kendisine
tuttuğu savunma avukatı Özden’e bile hafiften yürür. O cins bir çapkın
anlayacağınız. Karısıyla barışmak için elinden geleni yapar, mahkemede yavru
enik bakışları takınarak Nuran’a dram yapar. Karısının avukatı Orhan’ı kıskanıp
bunun benim karımda gözü var diye ortalığı ayağa kaldırır. Suratıma tükürdü
eşşolu eşek dediği oğlu Çetin’e yavrum diye ağlayarak sarılır. Fakat Nuran’dan
aldığı ikinci bir şansı da hiçbir zaman doğru düzgün değerlendirmez. Lunaparka
gider, çarpışan otolardaki kadına asılır, Nuran oğlunu da yanına alıp bir iki
günlüğüne evden gidiyormuş numarası yapar hemen eve kadın atar. Gene Nuran’a
yakalanır, dayağını yer. Yahu Şakircim madem karını sevmiyorsun, madem free
takılmak istiyorsun o zaman neden kadından boşanmamak için diretip duruyorsun?
Ayrılın sen de kurtul Nuran da kurtulsun! Bu ne biçim hayat ayol? Bak size
değil Çetin’e acıyorum, çocuk okula gitmesi gereken yerde anasıyla beraber elde
dürbün seni dikizliyor. Çocuk annesinin omzunda seni dikizleyeceğim diye
ölümlerden döndü, üstüne garsoniyer baskınında babasını don atlet görüyor. Sekreterin
desen don sütyen, çocukcağızın o yaşta gördüğü manzaraya bak! Şakir karakteri
de Şener Şen’in, Yavuz Turgul öncesi dönemde sinemamızda canlandırdığı çapkın,
kaypak ve korkak karakterlere yakın bir çizgi çiziyor.
Tarlayı taşlı kızı gardaşlı yerden alma atasözümüze ilham
kaynağı olan Şakir
Evlerine gelen temizlikçi Hacer’e göz koyan belediye zabıtası
Şakir, otuzunu geçmesine rağmen anasıyla yaşayan bir karakterdir. Hacer’i
annesi istemediği için oyalayan Şakir’e inat olsun diye Hacer de çöpçü Apti ile
nişanlanır. Hacer’in abilerinden bir temiz dayak yiyince aklı başına gelen
Şakir annesini pencereden atarak Hacer’i istemeye ikna eder. Tabi bu arada
Hacer’in kaçak sigara satan ağabeyini de mahpusa attırır. Hacer’le evlenince
kılıbığın önde gideni olan Şakir de Şener Şen’in canlandırdığı diğer
karakterlere benzerdi. Özellikle bu filmde kendisinin ne derece çapkın olduğunu
göstermek için İlyas Salman’ın oynadığı kapıcı karakterinin “Yav senin bu
amirin de ne namussuz ırz düşmanıdır. Baksana kızlara ne biçim bakıyo, dişi
sinek görse üzerine atlayacak!” demesi bile yeter.
Beş çocuklu dul kadını tavlayabilmek için çocuklarına
çikolata gönderip duran tabansız bakkal Bahtiyar
Beş çocuklu, dul ve güzel bir kadın olan Sultan’a aşık olan
bakkal Bahtiyar, kadının gözüne girmek için her alışveriş sonrası şunları da
bebelere verin diye kadının eline çikolata filan tutuştururdu. Mahalledeki
ablaların şuna bak kadının ağzına düşecek dediği kadar da vardı. Sultan kapıdan
girince diğerlerinin işini bırakıp onunla ilgilenmeye başlardı. Sinemaya
gittiklerinde kıyın kıyın kadının dibine yanaşması, çekirdek isteyen Sultan’ın
çocuklarına kadının gözüne gireyim diye çekirdek almaya kalkışıp tüm
mahalleliye çekirdek almışlığı bile vardı. Yalnız bakkal Bahtiyar, tabansızın
da önde gideniydi. Sultan’da gözü olan muhtarın oğlu minibüsçü Kemal tarafından
tehdit edilince sesi soluğu çıkmadığı gibi tehlike anında yanında olmadığı
Sultan’a tehlikeyi Sultan ortadan kaldırınca hiçbir şey olmamış gibi yanaşmaya
çalışırdı. Tabansızın önde gideni olmasa iyi adamdı aslında.
Atanamamış Şam Şeytanı sülalesi bozuk Ziver
Nazır kızıyla evli bir içgüveysi olan Ziver, nazır kayınbabasının
sayesinde baş komiserlik yapmaktadır. Ama rüşvetçi dalaverecinin de önde
gidenidir. Nazır’ın evlatlığı Peyker’i kandırıp iğfal eden Ziver, kızın hamile
kalması üzerine tutuşur. Karakola yeni gelen saf bekçi Cumali’ye kızı
kakalamaya çalışır, ama Cumali de Şekerpare adında genelevde çalışan bir kıza
aşık olunca işler karışır. Hurşit’in aklına uyup dümenden bir baskın vermeye
karar verir ve Cumali’yi sarhoş edip Peyker’in yanına yatırır. Cumalicik olan
bitenden habersiz Peyker’i iğfal ettiğini düşünüp kızı almaya karar verir.
Filmin sonunda Ziver’in tüm çabalarına rağmen gerçekler anlaşılır. Ziver de
diğerleri gibi dalavereci, kurnaz ve kaypaktı. Özellikle baskın sahnesindeki
performansı ile akıllara kazınan Ziver’in kapıda yakaladığı ablasına hayalet
kadın dediği kısım ve fizik kurallarına aykırı olarak uçarak çift ayak tekmeyle
kapıyı kırması efsanedir. Bir de gözlerini devirerek Cumali’ye namus nutuğu
çekmesi var ki, orası apayrı. Sümük bıyıkları ve uyurken çizgili entarisinin
üzerine bile kalpağını takmasıyla zihinlerde yer edinen Ziver, sinema
tarihimizin en hatırlanası karakterleri içinde ilk üçü zorlar.
Yaptım ama bir sor bakalım neden yaptım sözünü Bilo’yu
kandırmak için diline pelesenk eden Banker Mahmut
Halkı dolandıran banker klişesinin işlendiği ama asla klişe
olmayan film, Banker Bilo’da dolandırıcının önde gideni bir banker olan
Mahmut’a can veren Şener Şen, yaptım ama bi sor neden yaptım repliği ile
hafızalara resmen kazınmıştır. Hemşerim dediği Bilo’ya atmadığı kazık kalmayan
Maho, en son adamın sevdiği kıza bile göz koymuştur. Söylediği on lafın dokuzu
yalan biri şüpheli olan Maho, filmin sonunda Bilo’nun dark sideye geçmesi
üzerine Bilo’dan kazığın kralını yemiş ve dolandırıcılıktan kazandığı
paralarından olmuştur. Şener Şen tabi ki bu rolde de efsanedir.
Kaşık havasının kralını oynayan Sülo
Kan davasından hapis yatan Süleyman Hıyarto kısaca Sülo’yu
canlandıran Şener Şen, Davaro’da da üçkağıtçı bir karaktere can verir. Mehmet
Davaro’nun adam öldüremeyecek kadar yumuşak kalpli olduğunu anlayınca onunla
bir olup bir plan kurar. Maho daha az ceza yatsın diye köy meydanında
vuruşacaklar ve Sülo ölmüş numarası yapıp köyden kaçacaktır. Fakat mezarın
içinde nefes alsın diye yaptıkları hortumlu plan, kıbleyi hesaplayamamaları
sebebiyle, hortumun Sülo’nun ağzına değil kıçına gelmesinden dolayı yaşananlar
sinema tarihimizin komedi destanı gibi bir şeydi. Sülo’nun cidden hakkın
rahmetine kavuşmamak için tabutun kapağını oynatıp cemaatin aklını
çıkarayazdığı sahne sinema tarihimizin en komik sahnelerinden biridir. Ha bir
de gömüye konmak için Maho’yu mahpustan çıkarma planlarına girişip çarşafa
girdiği kısım var ki gülmekten ağlatan cinsten. Maho’nun da Sülo’yu çarşafın
içinde tanıyamayıp, Cano’nun arkadaşı sidikli Fato sanmasına ne demeli cidden
bilmiyorum. Ama bence hem filmin hem de Sülo’nun en unutulmaz sahnesi, filmin
sonunda zorla ağayla evlendirilen karısı Ayşo’yu kurtarmak için kadın kılığına
girip kaşık havası oynadığı kısımdır.
Sinema tarihimizin zalım olduğu kadar da fötr sevdalı faşo
ağası Maho
Kaypak, korkak ve üçkağıtçı karakterlerden fırsat buldukça
zalım ağa karakterlerine de can veren Şener Şen, Kibar Feyzo’nun Maho ağası
olarak da göz doldurmasını bildi. Fötr şapka tutkunu olan Maho, bokunun üzerine
marabalarının sıçmasına karşı olduğu için Feyzo’nun umumi helasını yıktıracak
kadar da egoist bir zalımdı. Feyzo’nun kovulmak için ısrar ettiği kısımlarda
sinirden köpürse de Feyzo’yu kendi deyişiyle kovmirdi. Feyzo’nun deyimiyle puşt
gibim ibne gibim bir şey faşoluk müessesesinin yılmaz bir bekçisi olan Maho
filmin sonunda sizlere ömür olarak olmayan sevenlerini üzmüştü. Özellikle
Feyzo’yla vuruşacakları kısımda silahını çekemeyişi ve nevi şahsına münhasır
ölümüyle akıllara kazınan faşo Maho, Şener Şen’in canlandırdığı bir diğer ağa
olan züğürt ağaya göre bayağı farklıydı.
Sevdiceğine serenat yapıp kırlarda yuvarlanan eski
romantiklerden Duman Haydar
Gırgıriye’nin Zekiye’sinin yavuklusu Duman Haydar uzun bir
aradan sonra geri döner ve sevdiceğiyle evlenmeye karar verir. Bu filmde Şener
Şen ve Adile Naşit’in ağır çekim koşup çimlerde yuvarlandıkları kısım var ki,
Yeşilçam’ın jön ve aktrislerine gönderme var. O sahne yediden yetmişe herkesi
güldürme potansiyeli olan bir sahnedir. Bir de Haydar’ın Zekiye’ye serenat
yaptığı kısım var ki gülmekten ağrıyan yüz ve karın kaslarınıza kramp girmesine
neden olur. Beklenenin aksine bu filmde kaypak ve dalavereci olmayan Şener
Şen’e roman rolü de bayağı yakışmış.
Namuslu olmanın kıymeti kalmadığını anlayınca namussuzlaşıp
değer kazanan Ali Rıza
Ali Rıza bey bir bankada namusuyla çalışan şerefli bir
memurdur. Çalıp çırpmadığı için ne ailesi ne de çevresi tarafından adam yerine
konmayan, insandan çok gölge gibi yaşayan Ali Rıza bey, soyulunca olanlar olur.
Herkes onun dümenden bir soygunla paraların üstüne yattığını sanır, adam ne
ailesine ne de çevresine hırsız olmadığını anlatamaz. Ve sonunda dark sideye
geçip namussuz olmaya karar verir. Milyarder filmindeki Mesudiyeli Mesut’un
aksine bu filmde insanların ikiyüzlülüğüne Banker Bilo’nun Bilosu gibi karanlık
tarafa geçerek cevap verir. Şener Şen tabi ki bu rolün altından da alnının
akıyla çıkmış.
Köyü satılığa çıkarıp İstanbul’da domates satan Züğürt Ağa
Haraptar köyünün adından anlaşılacağı gibi köylü de ağa da
haraptır. Zaten ağası züğürt olan bir köyde refah olması beklenemez. Züğürt ağa
dırdırcı karısı Zeliha, anası ve her gün bıkmadan usanmadan itinayla karı
isteyen babasıyla beraber yaşamaya çalışmaktadır. Şener Şen’in, Yavuz Turgul
öncesi sinema macerasında Yavuz Turgul dönemindeki karakterlerine en yakın
karaktere can verdiği Züğürt Ağa filmi kuşkusuz sinema tarihimizin en başarılı
filmlerinden. Cennetten tapu karşılığında ağanın rakip partisine oy veren marabalarının
köyden ağanın partisine bir oy çıkması üzerine korkudan o bir oyu sahiplendiği
sahne trajikomiktir. Çünkü o bir oy ağaya aittir. Başta kekeç Selman olmak
üzere ağam vallah o bir oy benimdir diyen marabalara, o bir oy sizinse benim oy
nereye gitti diyen espritüel bir ağaydı Züğürt ağa. Marabaları mahsulü çalıp
kaçınca köyü satlığa çıkarıp İstanbul’a göç eden Züğürt ağamızın domates satma
girişimleri, çiğ köfteci oluşu ve final sahnesinde Kiraz kızla konuşması
hatırlamaya değer. Züğürt ağa Kiraz’ın da dediği gibi yüreği iyi olduğu için
ağalığı beceremeyen, yeni dünya düzeninde feodalitenin yıkılışını simgeleyen
bir karakterdi.
Çiçek Abbas’ın bıyıklı kötü adamı düzenbaz Şakir
Çiçek Abbas’ın Şakir’i filmin bıyıklı ceyarıdır. Düzenbaz bir
dolmuş şoförüne can veren Şener Şen bu filmde de çapkındır, nişanlısı Nazlı’yı
başkalarıyla aldatır. Yanında muavin olarak çalışan Abbas’ınsa tek hayali kendi
minibüsüne sahip olmaktır. Abbas muavinlikten şoförlüğe geçince kınadığı
Şakir’in fotokopisi olmaktan öteye gidemez. Ben bu filmde İlyas Salman ve Şener
Şen’i birbirinden ayırt edemiyorum sanki ayrı değil de ikisi tek bir karakter
gibi. Filmin iyi adamı Abbas kötüsü de Şakir gibi gözükse de bu filmde iki adet
kötü vardı. Başrolde iyinin olmadığı tek filmde usta jedi kıvamında kötü olan
Şakir kendi jedisi Abbas’ı yetiştirmişti.
Yeşilçam klişelerinin ve arabeskçi filmlerinin doğurduğu esas
oğlan Şener
Gani Müjde’nin Yeşilçam klişeleri ve arabeskçi filmi
furyasıyla dalga geçtiği bir senaryo yazmasıyla başlayan komedi tufanında Şener
Şen ve Müjde Ar kara komedide ne kadar başarılı olduklarını izleyiciye
gösteriyor. Film klasik Yeşilçam’ın kavuşamayan aşık filmlerinde olduğu gibi
davudi sesli bir amcanın “Bu film sevip de kavuşamayanların filmi,
mendillerinizi hazırlayın!” kıvamındaki konuşmasıyla açılır. Çocukluktan
sevdalı olan Müjde ve Şener’e çocukluktan beri musallat olan kötü adam Kaya
ikilinin aşklarının sembolü olsun diye diktikleri ağaca şırıl şırıl işeyerek ne
pis bir kötü olacağını gösterir. Müjde ağa kızı Şener ise yanaşmadır, bu yüzden
Müjde’nin babası kızını Şener’e vermek istemez hatta Şener’e oyun oynamak için
kızımı bırak bu para senin der. Müjde de o sırada içerdeki odadan Şener’i
izlemektedir. Şener’i, Kartal Tibet misali bir yanlış anlamayla yanlış anlayan
Müjde, Şener’den intikam almak için ben seni sevmedim senle alay ettim filan
der. Şener de kendini İstanbul’a vurup şöhret basamaklarını bir bir tırmanmaya
başlar. Boynundaki madalya misali altın kolyeye kadar arabeskin kralı olduğunu
ilan eden Şener, Müjde aşkından çöllere düşüp Allah’a kör olmak için yalvarıp
yakarır. Yalvarmasının karşılığını kör olarak alan Şener’in en içten duygularla
şükretmesi izleyiciyi gülmekten altına işetecek cinsten. Bir de kör olmasına
rağmen kalp gözü açık Şener’in Müjde olduğundan şüphelendiği hemşiresinden
kimlik isteyip “İşte Müjde yazıyor!” diye çemkirmesi yok mu, gülmekten insana
kendini unutturacak cinsten.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder