Yeşilçam Filmi Tadında Bir İspanyol Filmi:
Tres Metros Sobre El Cielo
Yeşilçam’dan tutun
Hollywood’a kadar hatta tüm dünyada sinema camiasında görünen klişeleri bünyesinde
barındıran film iki saati aşkın süresine rağmen izleyiciyi kendine
bağlayabiliyor. Esas kız üst sınıf bir aileye mensuptur, esas oğlansa öyle
acından ölecek kadar fakir bir aileden gelmez ama gene de esas kızın
sosyetesine mensup değildir. Öte yandan esas oğlan asi, kısıtlamaya gelemeyen,
tehlike manyağı bir Don Juan’dır. Adamın kızlarla ilişkisi fuckbudycilik
müessesesinden öteye gitmez. Bir de esas kızımıza bakınız: Hanım hanımcık,
akıllı uslu, kadın erkek ilişkilerine mesafeli, ayakları yere basan…
Film Tom ve Jerry gibi karşıt karakterli bu ikilinin tutkulu
ilişkisi üzerine kurulu, ortalama bir sinemaseverin bile bildiği zıtların
çekimi konulu film. Sonunu bilip de izlediğimiz filmde aha da şurada klişe
kırılıyor diyebileceğiniz bir yer bile yok. Film o kadar klişe yani, öyle ki
filme hangi dilde dublaj yaparsanız yapın sırıtmaz. Her sinemaseverin annesinin
kızlık soyadından bile daha iyi bildiği klişelerle dolu filmimiz Gökyüzünden Üç
Metre Yükseğe’yi analize girişiyorum. Not tahlilim bol spoiler doludur ama
zaten film de klişe dolu olduğu için anlatmasana pislik demenize gerek yok.
Aşırı tanıdık gelen baş roller
Dilimize Aşka Yükseliş olarak çevrilen filmin başrol kadın
oyuncusu Maria Valverde ülkesinin Müjde Ar’ı. Her ne kadar Müjde ablamızdaki
karizma kendisinde mevcut olmasa da cesaret fazlasıyla mevcut. Zaten kendisi
sansasyonel kitap Yatmadan Evvel 100 Fırça Darbesi’nin sinemaya uyarlamış
versiyonunda Melisa P.’ye can vermişti. Oturuş konusunda Müjde kadar
profesyonel olmasa da umut vadeden Maria filmin hanım hanımcık, zeki ve zengin
kızı. İlk yarım saat boyunca esas oğlan H’ye çemkirip duran Babi ne hikmetse
birden H’ye aşık oluverir. Tabi bu aşk yüzünden önce annesi sonra disiplin
manyağı hocasıyla muhatap olan Babi, bu ölümcül ikiliye ek olarak H’nin
fuckbudysi Mara kod adlı yılana da maruz kalır.
Baş erkek karakterimiz Hugo resimde de görüldüğü üzere Allah
affetsin suretle alay olmaz ama yakışıklı bir adam değil. Fakat kendisi başrol
olduğu için ve bu tip filmlerde başrol asla çirkin olamaz kuralından dolayı
yakışıklı olmak zorundadır. İzleyicide bu algıyı yaratmak için de senarist
senaryoya başrolün yakışıklı olduğunu belirten diyaloglar ekler. Ve filmdeki
her kadın karakter en az bir kere başrolün Hz. Yusuf soyundan gelmişçesine
yakışıklı olduğunu söyler. Sizde sokakta görseniz yüzüne ikinci defa dönüp
bakmayacağınız sıradanlıkta bir ağabeyin yakışıklı sayıldığı film evreninde
kendinizi klasik konuya hazırlarsınız. Mario Casas’ın canlandırdığı Hugo
karakteri tip olarak Yeşilçam standartlarının dışında olduğu için onu bir
Cüneyt Arkın, Ediz Hun, Tanju Gürsu’ya filan benzetemiyoruz. Çünkü üste
saydığım jön ağabeyler Yaradan’ın boş vaktinde özene bezene yarattığı kullar
olduğu için yapımcı ve yönetmenlerin özellikle de Yeşilçam’ın artist ihtiyacını sağlayan Ses Dergisinin dikkatini çekmişler. Yani Hugo karakterine can veren Mario Casas
iyi ki Klasik Sinema döneminde doğmamış yoksa asla romantik filmlerde başrol
oynayamazmış. Adamın klasik denecek bir yakışıklılığı yok, Kerem Bursin’in
siyah beyaz filmle pozlanmış hali gibi. Kerem’in şansı dünya üzerindeki çoğu
kızıl saçlı erkek Arka Sıradakiler dizisindeki Rıza tipindeyken kendisinin yüz
kompozisyonunun daha düzgün olması. Mario tip olarak tuhaftır Best Model Yusuf
Çim’i uzaktan belli belirsiz andırıyor gibi. Özellikle gülünce gözlerinin
kaybolmasıyla filan bi atanamamış Yusuf Çim havası var adamda. Sadece Yusuf’un
yüz kompozisyonu daha düzgünken Mario’nun daha sert. Adamın tipine fazla laf
söylesek de fiziğine laf edeni Allah çarpar. Kendisi baklava konusunda Kerem
Bursin’i aratmıyor doğrusu, belki de filmde yakışıklı denen şey adamın bütünü
değil de sadece vücudu. Belki İspanyada fiziği güzel olana yakışıklı
deniyordur.
Çapkınlığı yapışkanlık boyutuna gelmiş esas oğlan
Film esas oğlan Hugo’nun iç sesi eşliğinde mahkeme sahnesiyle
açılıyor. Hugo yani çevresinin deyimiyle H ( adam kendisine adıyla değil de
alfabenin onuncu harfiyle seslenilmesini istiyor) adamın birini sakata
çıkarmaktan mahkemelik olmuştur. Dövdüğü adam hakime kafama yedi, çeneme sekiz,
burnuma dokuz dikiş atıldı tarzı yakınıyor ama H yaptığına hiç pişman değil.
Hatta mahkemede olmasa adamın üstüne atlayıp iki soluk daha dövecek. Hakim
cezasını para cezasına çevirip H’yi serbest bırakıyor ama bir şartla; bir daha
aynı suçu işlemeyecek. H mahkemeden sonra ona öğüt vermeye çalışan ezik
babasıyla işkolik ağabeyini arkada bırakıp motoruna atlar ve İsmail Yk.
şarkısından ilham almışçasına gaza basar. O sırada esas kızımız Babi de don
sütyen odasında dolanmaktadır, eline aldığı kremle kendini bir güzel yağlayan
Babi’yi gören de liseye değil de Kırkpınar’da güreşmeye gidiyor sanır. Babi
keyifle yağlanırken kankası elinde makaslı Katina gelir ve hadi kız derse geç
kalacağız diye Babi’nin yağ keyfinin içine eder. Babi ve Katina okula
Katina’nın babasının arabasında giderlerken trafiğe yakalanırlar. H ise yoğun
Madrid trafiğinde motorcu olmanın avantajıyla yağ gibi akar. Babi trafikten
sıkılıp camdan baktığı sırada kızı fark eden H tüm öfkesini unutup kıza hey
köpek suratlı diye seslenir, bi de üstüne yetinmez köpek çağırıyor gibi ıslık
atar kıza. Muhtemelen çocukken de hoşlandığı kızın saçını çekip, kalemini filan
alan H, hala ilkokul zamanında kalmış olmalı ki hoşlandığı kızın hakaret ederek
ilgisini çekmeye çalışıyor. Tabi doğal olarak Babi de kendisine köpek denmesi
üzerine asıl sen kim köpek diye buna hareket çekiyor. Ama iflah olmaz bir arsız
olan H, bu hareket üzerine yerin dibine gireceğine kızın arabasına yaklaşır.
Açık olan camdan elini uzatıp kızın eline dokunur, o arabada Babi hariç iki
kişi daha var. Ama ne hikmetse hepsi Tarık Akan’ın Gülşen Bubikoğlu’nu bir
araba kızın önünde örümcek adam gibi öpmesini kızların hiçbirinin görmediği
gibi H’nin Babi’yi rahatsız ettiğini görmüyor. H, Tarık Akan gibi ballı bu
konuda ve tıpkı Tarık gibi de ısrarlı. Gerekirse hoşlandığı kızla randevulaşmak
için cehenneme bile gider. Neden? Çünkü romantik sinemanın şeytan tüylü esas
oğlanı olmak esas kızı tavlayabilmek için insanüstü yeteneklere sahip olmak
demektir. (Gerçek hayatta tutmaz, uğraşmayın)
Zafere giden yolda her şey mubahtır deyip hoşlandığı kızın
camına tırmanan esas oğlan
Esas oğlanımız arsız bir çapkındır. Her gördüğü kızı aklımda
bulunsun, lazım olur mantığıyla süzen esas oğlanımız radarına giren en dikkat
çekici kıza odaklanır. Kıza aşık değildir, sadece görsel olarak beğenmiştir.
Onu elde etmek için her türlü numarayı çevirir, H’de bu konuda Tarık Akan
tekniğinden şaşmayıp hoşlandığı kızın camına tırmanır. Ama Tarık ağabeyimiz
daha beyefendi olduğu için kızı ele güne rezil etmeyip puan toplayayım
mantığıyla gece cama tırmanırken H iki binler ergeni olmanın getirisiyle ayıp mayıp
dinlemeden gün gözü sevdiceğinin camına tırmanır. Tatlı Dillimin Ferit’i
hoşlandığı kızı elde etme konusunda fizik ve tip olarak daha avantajlı olsa da
üzerinde çalıştığı Emine on yedilik ergen değil aklı başında bir öğretmen
olduğu için işi zor. H ise her ne kadar akıllı uslu olsa da ergenlik çağındaki
gel gitleri olan Babi’yi daha kolay tavlayabilir.
Tek derdi öğrencisine dersi zehir etmek olan rencide edici
öğretmen modeli
Babi’nin Latince öğretmeni olan huysuz hanım abla da aynı
Hababam Sınıfının belalısı, Edebiyat öğretmeni, Zühtü gibi öğrenci rencide
etmekten zevk alan bir eğitim neferidir. Öğrencilerinin anlamadığı bir dilde
konuşan ikiliden Zühtü en son Şeyh Galib’in kullandığı edebiyat dilinde eğitim
vermekte inat ederken Babi’nin Latince öğretmeni de sadece doktorların
konuştuğu ve eczacıların anladığı bir dili anlamayan öğrencisi Katina’yı
sınıfın önünde üniversite okumak istiyorsan kırk fırın ekmek yemelisin diye
rencide eder. Farkındaysanız bu ikilinin aynı fabrikada üretildiği o kadar açıktır
ki, bir eşya tutarken bile aynı ellerini kullanırlar.
Esas oğlan ve esas kız arasındaki esas oğlan kaynaklı engel
Gökyüzünden Üç Metre Yükseğe ve türevi filmlerde esas oğlan
ve esas kızın arasında karaçalı misali engeller bulunur. Bu engellerin kaynağı
ise esas oğlanın ta kendisidir. Serseri bir çapkın olan H motor yarışı
tarikatından seksi Mara ile düzenli bir fuckbudy ilişkisi içindedir. Ama Mara
bu fiziksel ilişkinin aşka dönüşeceği konusunda umutludur, tabi bu umudundan
H’nin haberi yoktur. Güzel kızın yancısı kontenjanından yanında dolaşan dombili
arkadaşı bile iki üç defa yatmanız sevgili olmanız anlamına gelmez Mara diye
kızı uyarır ama Mara’da tık yok. Sonra da çeşitli pislik yaparak esas kız ve
esas oğlanı daha çok esas kıza psikolojik baskı yaparak ayırmaya çalışır. Yani
kız öyle bir yılan ki sanki adı bile Farsça yılan anlamına gelen mar’dan
türemiş gibi.
Esas oğlan ve esas kız arasındaki aile kaynaklı daha büyük
engel
Bu engel genellikle başrollerden birinin ana babası olur. Kan
bağından dolayı esas kız ya da oğlan üzerinde daha fazla kredisi olan ebeveyn
engeli daha çok anne karakterinde can bulur. Zira analar süt hakkından dolayı
çocukların gözünde daha bir kutsaldır ve her zamanda bu kutsallığı kullanırlar.
İşte Babi’nin anası da tıpkı Gırgıriye’nin Sabayat’ı gibi kızının hayatına
müdahale etme hakkını her zaman kendisinde görür. Kızının sevgilisini görünce
gözlerini belerten Babi’nin anasını al kızının sevgilisi Bayram’ı görünce
yüzünü ekşiten Sabayat’a vur. Kızım benim sözümden çıkamaz mattosundaki bu
kuralcı analar adata aşk düşmanı. Gerçi onların da kendi çaplarında haklı
sebepleri var ve filmi izleyince göreceksiniz ki Babi’nin anası haksız da değil.
Kadın yaşı ilerlediği için olaylara aşk değil mantığın gözünden bakıyor. Kim
kızının aşırı agresif, hız delisi, işi gücü serserilik olan bir çapkınla
olmasını ister ki? Sabayat desen o da kızının kendisi gibi sefalet çekmesini
istemiyor. Aşk gelip geçici kızım benim gibi sepet örüp çiçek satmasın diyor.
Yani bu maddeden analarımız ülke fark etmeksizin haklıdır sonucu çıkıyor.
Anaların bir numaralı tercihi işinde gücünde sarışın damat
adayı
Engel kategorisindeki üçüncü ve son halkayı barındıran bu
sarışınlar genelde esas kızın yanlış tercihi olur. Esas kızın anası tarafından
esas kıza münasip görülen bu sarışınlar, önceleri saçlarından dolayı İngiliz
centilmeni gibi hareket ederler ama esas yüzü evlendikten sonra ortaya çıkar.
Babi arkadaşı Katina’yla sağlıklı yaşam koşusuna çıktığı sırada kızı gözüne
kestiren sarışın yememiş içmemiş kızın evini öğrenmiş, kızın anasının gözüne
girmiştir. Zaten rakibi Hugo gibi bir serseriyken kızın anasının gözüne girmesi
çokta zor olmasa gerek. Babi’nin anası olacak askeri okul müdürü disiplinine
sahip abla üst kata taşınan elemanla kızı arkadaşlık kursun diye kendini
yırttı. Tıpkı Samanyolu’nda sarışın damat adayını görünce yüzünde güller açan
Zülal’in anası gibi. Anlamadım ki, nedir bu analardaki sarışın damat takıntısı?
İspanyada da Türkiye’de olduğu gibi sarışın kıtlığı olduğundan mıdır nedir?
Sanki çok matahmış gibi film boyunca Babi’nin anası üst kata taşınan ezik
sarışınla kızını baş göz etmek için uğraştı durdu.
Esas oğlan ve esas kızın ölümüne yancılarının aşkı
Aşka Yükseliş filminde Babi ve H’nin aşkı biraz da ikilinin
yakın arkadaşlarının aşkları sayesinde başladı. Pollo, H’nin en yakın arkadaşı
ayrıca en sağlam destekçisidir. Pollo ve H’nin mensubu olduğu motorsiklet
çetesi Babi’nin arkadaşının doğum günü partisine davetsiz misafir olarak
katılır. Partideki zengin bebelerinin çantasından cüzdan yürütürken Katina’ya
yakalanan Pollo, H ile kanka olduklarını gösterir bir arsızlıkla kızı yemeğe
davet eder. İkilinin ilişkisi sayesinde sürekli aynı ortama girmek zorunda
kalan H ve Babi arasında da bir kıvılcımlanma olmaması beklenemez. Nedendir
bilinmez bu tip filmlerde esas oğlan ve kızın yancıları kendi ilişkilerinden
çok arkadaşlarını bir araya getirmekle yükümlüdür. Onlar mutlu olsun da biz
artıkla yetinelim tarzı bir anlayışla esas kız ve esas oğlanı bir araya getirme
derdindeki bu yakın arkadaşları şahsen hiç sevmem. Bu tip filmlerin esas oğlan
ve esas kız arasına girmeye çalışan karaçalılardan bile daha itici
karakterleridir bu yancılar. Yahu karaçalıların bile mantıklı bir açıklamaları
var. Aşıklar ve aşk için de her yola başvuruyorlar, en azından adamların gerçek
hayatta bir yansıması var. Peki ya bu en yakın arkadaşlar nedir? Tamam insanlar
reel hayatta da sevgilisinin yakın arkadaşını kendi arkadaşlarına yapmaya
çalışır ama olmuyorsa olmaz, kalkıp bunlar gibi diretmezler. Onların derdi var
diye kendi ilişkilerini bi kenara atmazlar, hadi gidip onların arasını
düzeltelim derdine düşmezler. Bu nedir Allah aşkına senarist ya? Bari bu konuda
klişeyi kırsaydın.
Tek işi elde telefon ablasının aşk hayatını naklen yayın
yapmak olan meraklı kardeş
Filmde iticilik sıralamasında esas kızla esas oğlanın
yancılarından sonra gelen gıybetçi kardeş, işsiz gibi elde telefon ablam şunu
yaptı, ablam motor yarışlarına katıldı deyip duruyor. Yahu kızım senin işin
gücün mü yok? Okul vaktindesin sınavında mı yok? Git ders çalış bebe, on beş
yaşında altın gününe gelmiş teyzeler gibi gıybet canavarına dönüşmüşsün. Abla
ne oldu bana da anlat deyip, kızdan duyduğunu yüzü asla görünmeyen, kimliği belirsiz
arkadaşına aktarıyon. Kızın kankası Hamdi bey midir nedir? Film boyunca
kulağından düşürmediği telefona alo diyenin kim olduğunu göremedik. Git ders
çalış, olmadı alışverişe git. Olduğundan yaşlı görünme derdindeymişsin git
internetten Kyle Jenner makyajı nasıl yapılır onu öğren. Garanti on beşinde
yirmi beş gösterirsin, ama şu hayatının tek anlamı ablan ve H hakkında dedikodu
yapmakmış gibi yaşamaktan vazgeç. Kendi ilişkileri olmasına rağmen ay H ile
Babi’nin ilişkisi nasıl gidiyor? Dur onlara romantik akşam yimee hazırlayalım
kafasındaki mal Katina’yla Pollo ikilisinin dedikodu ayağı olma. Genç yaşında
Meraklus Melahatus hastalığına tutulmuşsun, ablanın her haltına karışan anan
neden seni bi psikologa götürmüyor anlamadım ki?
Bir kötü adam olarak sarışın
Efem malum film İspanyada geçtiği için onlar da bizim gibi
sarışın fakiri, ülkenin neredeyse tamamı esmer. Bu yüzden adamlar farklı olanı
bizim gibi tehlikeli görüyor olabilir, sarı çıyan, sarı domuz vs. lakapların
kökeni de bu sarışın korkusundan kaynaklanır. Sarışınlar az olduğu için korku
ögesi olmalarının yanı sıra gene bu farklılığından dolayı bir beğeni ögesidir
de. İşte bu yüzden filmlerin kötü adamı sarışınlar aynı zamanda kadınlar
tarafından da arzu nesnesi olurlar. Gerçi Aşka Yükseliş’teki sarışın Babi’den
çok anasının arzu nesnesi, ideal damat adayı olmuştu. Filmin bir diğer sarışını
olan H’nin motor çetesinden rakibi olan eleman desen tek suçu çetenin H’den
önceki alfası olmak. Joffrey Baratheon’un büyümüş hali gibi itici bir tipe ve
faranjit olmuş gibi bir sese sahip olmasını saymazsak adamda pek ofsayt yoktu. Hatta
Mara kod adlı yılanın yürüttüğü yüzüğün dayağını bile buncağız yemişti.
Hoşlandığı erkeğe kendini göstermek için yapılan ben burdayım
dansı
Esas oğlanımız esas kız için o kadar çalışır, emek verir.
Başarıya ulaştığının göstergesi ise kızın danslı bir ortamda yüzlerce gencin
içinde yaptığı ben burdayım dansıdır. Ben burdayım dansının en önemli özelliği
dans kadar iddialı bir elbise giymektir. Sanki hayat umurunda değilmiş tek
derdin dans etmekmiş gibi umursamazca dans edersin fakat bu dansı itinayla hoşlandığın
gencin seni görebileceği bir noktada yaparsın. Aşka Yükseliş’in Babi’si yarım
saat boyunca yüz vermeyip, gördüğü her yerde köpek gibi davrandığı, yer yer de
dövmeye çalıştığı H’den hoşlanmaya başlayınca beyaz, kısa ve efil efil
elbisesini üzerine geçirir. H’nin gittiği bara giden genç kız bir bardak
kokteylden sonra H’nin nerede olduğuna bakıp onun tam karşısında ben burdayım,
gör beni diye gözleri kapalı dans ediyor. Her ne kadar Babi amacına ulaşsa da
dansı Banu Alkan’ın Katiller De Ağlar filminde dikkatini çekmeye çalıştığı
Cüneyt ağabeyimizin karşısında yaptığı dans kadar çarpıcı değil. Banu’nun
saçlarını savura savura, belini kıvıra kıvıra, poposunu sallaya sallaya, pistin
ortasında hoplaya hoplaya yaptığı öldürücü dans göğüs, bel ve kalça yakın çekimleriyle
de dikkat çekiyor. Cüneyt ağabeyimiz fark etsin diye yapılan cesur dans mekanın
yarısının dikkatini çekip piste fırlattığı için Cüneyt ağabeyimiz baksa bile
pistin etrafını saranlar yüzünden Banu’nun savurduğu saçıyla salladığı kolunu
görebilir.
Senin yolun düz bizimkisi yokuştur tarzı ilişki
Bütün bu engellere rağmen bir araya gelen ikilimiz,
birbirlerine aşkla bakmaya, tutkuyla sarılmaya başlar. Fakat yine de aralarında
koca bir uçurum vardır, sosyal standart ve çevre farkının bir ilişkide nasıl
büyük engel teşkil ettiğini o zaman anlarsınız. Evet, sayın izleyici bu tip
klişe filmleri izlerken anlarsınız ki aşkta en büyük engel ne ikinci kişiler ne
ana babadır. Aşkta asıl engel kişinin kendi içinde getirdiği karanlık tutkular
ve hayat görüşü farkıdır. Babi ve H’nin asla bir yastıkta kocasınlar tarzı bir
ilişkisi olamayacağını ilk görüşte anlarsınız. Babi bile H’ye senin ilk ve
sonum olmanı istiyorum derken bunun umuttan öte olmadığını bilir. Çünkü Babi
sudur H ateş, Babi sakinliktir H hareket, Babi huzur ister H karmaşa. Babi’nin
en büyük isteği üniversiteye gitmektir, öğretmeni notlarını düşürecek de üniversiteye gidemeyecek diye hüngür hüngür ağlar. Babi kendisine geçer not
veren öğretmenine teşekkür etmek için hediye götürür, belki de o gestapo subayı
gibi kadına sarılıp teşekkür etmek ister. Ama H her tür sorununu kaba kuvvetle
halleder, sevdiği kızın sınıfta kalmasını engellemek için bile yasal olmayan
yollara başvurur. Engel olamadığı öfkesi yüzünden en çok en sevdiğini kırar,
Babi’yle bozulan ilişkisini kurtarmak için Babi’nin istediği efendi adam olmaya
çalışır ama onu bile öfkesi yüzünden eline yüzüne bulaştırır. Tıpkı Ah Müjgan
Ah filminin Müjgan’ının Hüsnü’yü hak etmediği gibi H’de Babi’yi hak etmez. Alt
sınıftan gelip bir anda paraya kavuşan Müjgan, paradan uzaklaşmamak için
görgüsüz anasının kocası tarafından köşkten atılmasına bile ses çıkarmaz. Hadi
anası görgüsüzlüğüyle değil damadına kızına bile yaka silktirmişti ama Müjgan
gezmek eğlenmek için hasta çocuğunu bile ihmal eder. Müjgan’ın karanlık yanı
paraya olan sevgisiydi. Bu yolda önce sevdiğinden sonra anasından hatta kendi
çocuğundan bile vazgeçmişti. H’nin karanlık yanıysa öfkesi… H, annesi olacak genç sevgili meraklısını
genç sevgilisiyle gördü diye sinir krizine girip arkasında sevdiği kız olmasına
rağmen ağzı burnu şekil değiştirecek hızla motor sürebiliyor.
Catfight en tehlikeli kavga türüdür, o yüzden de ortamın en
baba yiğidi bile bu kavgayı ayırmaya yanaşmaz. Zaten erkekler bu tip kavgalarda
genelde tempo tutup kızlardan birinin bi yeri açılsa da baksak umuduyla yanıp
tutuşur. Bu tip tehlikeli kavgayı sadece kızların uğruna kavga yaptığı erkek
ayırabilir. Aşka Yükselişin Babi’si H uğruna H’nin eski fuckbudysi Mara’yla
önce tokatlı, sonra saç saça baş başa, tekmelerin havada uçuştuğu, tırnakların
yüze saplandığı bir kavgaya tutuşur. Hayır anlamadığım kızların ikisi de taş
gibi hatun, ellerini sallasalar Madrid’in yarısını peşine düşürürler. Ama gelin
görün ki sanki üçüncü dünya savaşı çıkmış da İspanyadaki erkeklerin tamamı
savaşa katılmış, ortalıkta da sadece geri hizmete verilen H kalmış gibi İspanya
ortalamasının bile altında kalacak bir tip için kavgaya girişiyorlar. Yahu
adamın altındaki motor bile ondan daha yakışıklı kızım siz niye bunun için
kavga ediyorsunuz? Vallahi bu kavganın temel amacı kızların efendi adam yerine
piç adam tercihi tezini doğrulamak olmalı. Yoksa niye iki tane güzel kız
memlekette erkek kıtlığı yaşanıyor gibi ne tipi ne huyu düzgün olmayan adam
için birbirine girsin? Amaç fizikse gidin spor salonunun önünde filan bekleyin
aynı fizikte bir yığın eleman vardır. Bu ne rezillik canım? Hele bi de Mara
kalkmış kızın fularıyla kıza hava atıyor. Bu fular senin de H beni onunla
yatağa bağladı diye peynirlik yapıyor. Babi sinirle fularını alıp gitmeye
çalışınca da saçına yapışıp kızdan fuları almaya çalışıyor. Yahu embesil
bıraksana! Belki kız o fuları alıp H’nin mabadına sokacak, o sıskalıkla senin
burnunu kıracak kadar gözü dönen kız H’ye ne yapmaz. Ama sen ne yapıyorsun
kızla kavgaya girip dayak yiyorsun, üstelik bu kavga H ile Babi’yi daha
yakınlaştırıyor. Belki kavga etmesen kız H’den ayrılacak, zaten o öfkeli
kalkıştan böyle bir şey yapacağı çok belli. Mara ve Babi’nin H için yaptıkları
kanlı catfight her ne kadar başarılı olsa da bir Adile Naşit ve Mürüvvet Sim’in
Münir Özkul için yaptıkları catfight değil. İçine canım zeytinyağlı yaprak
sarmalarının da karıştığı Yeşilçam’ın efsane catfightsini de bir catfight
kuralı olarak etraftaki kimse ayırmaz. Uğruna kavga edilen Kazım araya girene
kadar ikili önce ağız dalaşı yapar sonra da eller birbirinin kafalara gider.
Eşarpların fırladığı, küfürlerin havada uçuştuğu kavganın galibi belirsizdi.
Doludizgin aşka başladık klişesi 1: Sarmaş dolaş motor gezmeleri
O kadar engel ve bireysel uyumsuzluklarına rağmen birbirini
seven ikili sanki arkadaş çevreleri ilişkilerine kısa ömür biçmiş de onlara
aksini ispatlamaya çalışıyor gibi aşk oyunlarına başlar. Çok mutluyus cınıms
etiketiyle bir instangrama resim atmadığı kalan Babi ve H’nin motor gezmelerine
çıkıp, nispet yaptığı sahneler akıllara yine bir aşk hikayesini konu alan
Boşver Arkadaş filmini getiriyor. Tarık Akan’da sorunlu, ilgi manyağı güzel
sevgilisi Alev’i motorunun arkasına atıp az gezdirmemişti. Gel gör ki Ferit’in
zengin babası mahpusluk olup para pul uçup gidince Alev de puf uçup gitmişti.
Tıpkı H’nin gem vuramadığı öfkesi ilişkiyi yaşanmaz hale getirince Babi’nin yok
olduğu gibi.
Doludizgin aşka başladık klişesi 2: Sahil sefası
Sinema camiasında en fazla görülen romantik film klişesi olan
sahilde koşturup sarmaş dolaş takılan, kucaklaşıp öpüşerek mutluluk tablosu
çizen sevgililerdir. Babi’yi çocukken gittiği plaja aslında sevişmek için
götüren H önden kızı çeşitli şaklabanlıklarla eğlendirir. Ortama sanki sadece
piknik yapıp uçurtma uçurmaya, sahilde koşmaya gelmişler gibi imaj yaratır.
Allah’tan kolayı fazla kaçırdığından buna bir rehavet çöker de uyuyakalır, Babi
de yırtar. Uyandığında Babi’nin yanında olmaması üzerine ulan kaçırdık canım
nimeti paniğine kapılan H, kızın kumda oynadığını görünce yüzünde oluşan işim
zor valla gülümsemesi manidardı. Yalnız ikilinin sahil sahneleri aşırı derece
de Şabaniye’nin sahil sahnelerini andırıyor. Bir sevgi arayışındaki Şabaniye
dalgalara karşı sigara içen Kartal Tibet’le göz göze gelince şimşekler çakar.
Birbirlerine doğru önce boy sonra bel en son omuz planda koşan ikilinin el ele
tutuşup dönmeleri, sonra Kartal Tibet’in daha da absürt olsun diye Şabaniye’yi
kucaklayıp çevirmesi filan aynı. Farkındaysanız zaten Babi ve Şabaniye’nin saç
renkleri bile aynı H de bıyık bırakırsa Kartal Tibet’in yaşlanmış haliyle
kapışabilir.
Doludizgin aşka başladık klişesi 3: Sualtı romantizmi
Babi ve H mutluluklarını ve aşklarını pekiştirmek için su
altı romantizmini bile deniyor. Tabi ki ölümüne yancıları Katina ve Pollo’nun
sponsorluğunda gerçekleştirilen bir organizasyonla. Romantizm olsun diye önce
don sütyen havuza dalıp, içilir. Su altına girip sarılmalı öpüşmeli poz verme
derdindeki çiftimiz muhtemel Katina ya da Pollo tarafından çekilecek bir su
altı fotosunu daha instagramda paylaşıp Mara’yı çatlatacak. Bu poz verilirken
de Tom Hanks ve Daryl Hannah’ın Deniz Kızı filmi pozu düşünülmüş ama bildiğin
Tarkan ve İskandinav ahtapotun havuz çekimi gibi olmuş. Tarkan ve Viking
ahtapotunun sarmaş dolaş su altı çekimindeki gibi birbirini kucaklayan ikili
ahtapotun Tarkan’a dolandığı gibi birbirine dolanmış. Bakın mesela üstteki sahnede muşamba ahtapot
Tarkan tarafından bıçaklanırken bile ne kadar mutlu adeta mutluluktan gözlerinin
içi gülüyor. Kurbanlarıyla arasında karşılıksız aşk bulunan muşamba ahtapotun
tek isteği sekiz kolunu birden doladığı Tarkan’a sarılabilmekti aslında.
Babi ve H’nin göstere göstere gelen ilk halvetinden sonra H
kol, göğüs, karın kaslarına ek olarak koltuk atı kıllarını bile fütursuzca
sergilerken Babi sanki etrafta biri var gibi çarşafa dolanır. Yahu kardeşim
utanıyor desek kız açık havada sevişmiş, gökten bi uçak geçer de pilot milot
görür diye düşünmemiş. Yani film zaten yetişkinler için, ne diye kız çarşafa
dolanıyor? Saklaması gereken şeyi koluyla da çok rahat saklar, nedir tüm
filmlerdeki bu sevişme sahnelerinden sonraki poz kesme kısımlarında kadın
oyuncunun anti gerçekçi olması. Gecelikliyken bile çarşafa dolanan Türkan Şoray
mı bu? Zira Türkan hanımın meşhur kanunları dolayışıyla değil sevişme öpüşme
sahnesinde bile oynamaz. Filmde Türkan’ın seviştiği izlenimini yaratmak için
gecelikle çarşafa dolanmış üstüne de battaniyeyle cila yapmış uyuyan Türkan
Şoray sahnesi çekersin. Çünkü meşhur Şoray kanunlarının ikinci maddesinin
altıncı fıkrasının a bendinin iki alt metnine göre Türkan’ın yanında jön
yatamaz. Jön üstsüz ama pantolonlu bir şekilde dün gece seviştik pozunu keserek
camdan bakarken Türkan’da çift lavaş dürüm gibi dolandığı çarşaf ve battaniyeyle
yatakta uyur.
İlişkiye ilk darbe kötü alışkanlıklarından kurtulamayan hız
tutkunu esas oğlan
Hayatını karartan, eğitim kariyerini düşüren anasıyla
trafikte karşılaşan H çılgına döner. Arkasında sevdiği kız olduğunu unutan H
manyak gibi viraj demez, kasis demez son sürat motor sürer. Ulan davar intihara
meylettin bari kızı arkandan indir. Hiç düşünmedin değil mi, ya kaza yapsanız,
ya o kız ölmese de sakat kalsa? O zaman seni o cadaloz anası gözlerini belerte
belerte öldürür. Yalnız IMDB’den aldığınız yedi küsur puana rağmen filminiz o
kadar klişe ki, yardıra yardıra motor sürdüğünüz bu sahne bile tanıdık geliyor.
Orta Direk Şaban’ın Şaban’ı sevdiği kız Bahar fidye için kaçırılınca içindeki
hız manyağını ortaya çıkarır ve deli gibi hız yapar. Filme tekerlek markası
sponsor olduğu için jeepin ön camına yapıştırılan dev gibi reklam eşliğinde hız
yapan Şaban’ın çılgınlığını al Aşka Yükseliş’in hızdan ağzı burnu kayan H’sine
vur. Adnan Kaşıkçı bey amcanın gözlerindeki korkuda tıpkı motoru durdursun diye
sevgilisine minik yumruklarını geçiren Babi’nin korkusu. Adnan bey amca hızdan
Jeep’in tekerlek reklamı alan ön camına Babi de H’nin sırtına yapıştı.
Sevgilisiyle arası bozulan esas oğlanın sevgilisinin
görebileceği yerlere romantik yazılar karalaması
Tabi bu film bir romantik hikaye anlattığı için gerçek
hayatta olduğu gibi kendini sevgilisine affettirmeye çalışan hatalı taraf kızın
görebileceği yere bu eşeği affet gibi şeyler yazmaz. Yalı çapkını, odun
herifler camda özür yazısı beklemekten cam güzeline dönen sevgililerine ne
hikmetse Shakespeare gibi aşk sözleri yazarlar. Kız camı açsa aşk tiradı bile
atar bunlar, halbuki tiplere bakarsın serseri, çapkın tiplerdir. Reel hayatta
iki lafı bir araya getiremeyecek kalıptaki tipler birden Sabahattin Ali
kesiliyor ya cidden anlaşılması zor bu romantik film senaristleri. Belki de
senarist genç kızlara alttan alttan taktik bunlar bacım mesajını veriyordur,
siz yine de ibret alın kızlar.
Barışan çiftin birbirinin gözlerinin içine baka baka yaptığı
romantik dans
Babi on sekizinci yaş gününü H’siz geçireceği için mutsuzdur
ama H ile olamayacağının da farkındadır. Çünkü ikisi birbirinin uyum
gösteremeyeceği kişiliğe sahiptir. Ama H Babi’yi kaybetmemek için değişmeye
karar verir. Efendi adam kılığına giren H kapıdan girişiyle Babi’nin yüzünü
kısa süreliğine güldürse de aslında bu dans ikisinin ayrılık sinyalidir. Romantik
tangomsu bir şekilde başlayan dans Şener Şen ve Ayşen Gruda’nın Davaro’daki
karşılıklı oynadıkları kaşık havasına dönmek üzereyken üst kattaki sarışın Babi’nin
üzerine yanlışlıkla şarap döker ve ortalık karışır. H Babi’nin üzerine şarap
döken sarışını paralamak üzereyken Gülşen Bubikoğluna bağlayan Babi bilerek
yapmadı ki diye araya girer. Ve Kadir İnanır’a çemkiren Gülşen Bubikoğlu gibi H’ye
vahşisin sen, yabanisin diye şarlar.
Esas oğlanın samimi kankasının sizlere ömür olması
Babi’nin kendisine yaban diye haykırmasının şokunu
atlatamayan H’ye bir darbe de can dostu güzel insan Pollo’dan gelir. H Babi’nin
partisine gidince onun yerine yarışa katılan Pollo virajı alamayıp kaza yapar.
Ne hikmetse kaza sırasında o ölürken devam filminde oymayı garanti ettiğinden
olsa gerek arkasında oturan ve sıkı bir kemerle ona bağlı olan Katina’ya bir
halt olmaz. Kankalarının kaza yaptığı haberini alan Babi ve H olay yerine
vardıklarında bir bakarsınız ki o ağır kazadan Katina sadece başına aldığı bir
yarayla kurtulmuş, hızla giden motordan düşmüş ama kırığı geçtim kızın bir
tarafında çürük bile yok. Ayakta duruyor, Pollo nerde diye H’yle Babi’ye
soruyor. Gerçekten bu kaza kısmı o kadar mantıklı ki, sinema evreninde mantık
farklı okey de bu kadar fark da bilim kurgu filmlerinde olur. Süper kahraman mı
bu Katina? Aynı motor yarışlarında başka bir kaza daha olmuştu da kazadakiler
kolu bacağı sakatlamıştı. Neyse kazanın aşırı inandırıcı kısmını geçip Pollo’nun
ölümüne gelelim. Kankasının öldüğünü öğrenip cinnet getiren H, Babi’nin gözü
önünde Pollo’nun ölümüne sebep olan motoru yumruklamaya başlar. H de tıpkı İbrahim
Tatlıses’in Aşıksın filminde kankası Şevket’in öldürüldüğü haberini alınca yürekten
feryat edip kendini kaybettiği gibi çileden çıkar. Arkadaş acısıyla gözü dönüp
sevdiceği Hülya’yı bile bir kenara fırlatan İbo gibi H de Babi’yi dinlemez. Kızın
her şeyden onu suçladığını görünce iyice kendini kaybeden H, Babi’ye tokadı
basar ve bu tutkulu ama tutarsız ilişkiye son vermek istemese de son verir.
Biz aslında çocukluk aşkıydık klişesi
Sinirden gözü dönüp de sevgilisini tokatlayınca Babi’yi
tamamen kaybeden H, kıza ulaşmak için çırpınır. Ama Babi aşkın değil de
mantığın daha ağır bastığına karar verip aşık olduğu H’yi değil de anasının bir
numaralı tercihi sarışını seçer. Telefonlarına bile çıkmayan Babi’yi sarışınla
görünce kaybettiğini anlayan H de onunla gezdiği yerleri son kez de ağabeyiyle gezip
ülkeyi terk etmeye karar verir. Babi’yle uçurtma uçurdukları plaja gelince bir
flashback yaşayan H, Babi’nin plajda karşılaşıp aşık olduğu küçük kız olduğunu
anımsar. Yani bizim aşkımızın bir mazisi var mesajını verir. Tabi ki bu konu da
Kerime Nadir romanlarından uyarlama yapan Yeşilçam’a yabancı değildir. Romanlarında
en fazla işlediği konu kuzenlerin aşkı olan Kerime Nadir, birbirlerine aşık
olup duran kuzenlerden sıra gelirse romanlarında çocukluk aşkı konusuna da değinirdi. İşte
gene Kerime hanımın romanlarından bir uyarlama olan Hıçkırık filmi de
çocukluktan itibaren birbirine aşık olan ikiliye odaklanıyor. Ama esas kız
Nalan’ın jetonu köşeli olduğu için bu aşkı anlaması biraz geç olmuştu. Tıpkı Hıçkırık
filminde olduğu gibi Aşka Yükseliş’te de filmin açılışı esas oğlanın iç sesiyle
başlar. İkisi de ailevi sorunlar yaşar. Aşka Yükseliş’in H’si annesini başka
bir adamla yakalayıp adamı hastanelik edene kadar döver ve aynı adam yüzünden
mahkemelik olur. Hıçkırık’ın Kenan’ı ise annesinin ölümünün şokunu atlatamadan
üvey anne zulmüne maruz kalır. Üstelik babası sandığı adamın öz babası
olmadığını öğrenince evden kovulur. Tıpkı Kenan gibi H de filmin bitiminde
çocukluğundan beri sevdiği kadını kaybeder.