19 Mart 2021 Cuma

 

                       Masumiyet Dizisinin Pek Masum Olmayan Üç Annesi

   Yayınlandığı ilk günden beri izleyiciyi ekrana kilitleyen, Sadakatsiz gibi bir bomba diziyle bile kapışan Masumiyet, Türk izleyici kitlesinin çok alışık olduğu klişe bir konuyu son dönem İspanyol sineması tarzı şok edici, ters köşe kurgusuyla farklı bir noktaya taşıyıp hem eski hem de yeni nesil izleyiciye hitap ediyor. Aslında ilk başta dizi analizi yapmayı planlamama rağmen dizide bulunan aşırı başarısız ve sorunlu evlat yetiştirme popülaritesine sahip anneleri derlemeye karar verdim. Dizide şifa niyetine bir tane düzgün anne modeli bulunmamakta. Kaşıkçı elması doğurduğunu sanan manipülatif Hale ve pısırık oğlu, oğluna toz kondurmayan cadaloz Gülizar ( Bahar’ın kaynanası olan Hayriye tipli ) ve ahlaksız oğlu Timur, her haltın en iyisini ben bilirim diye kızına toz kondurmayan gerzek Bahar ve kızı hem beyinsiz hem ahlaksız Ela... Yani bunlar aynı kumaş ama farklı kişi anne modeli arkadaşlar. O yüzden hepsi de hasarlı çocuk yetiştirmiş. Bunlar olmamış ablacığım alın tekrar yetiştirin dedirten üç Masumiyet annesine değinelim bakalım. 

Kaşıkçı elması doğurduğunu sanan ama su katılmamış bir hıyar doğuran anne modeliyle Hale   

Hale Bahar’ın kaynanasının sosyetik ve daha güçlü versiyonudur. Prensim, şehzadem diye sevdiği oğluna tapınır ama o, oğlunu çekip çevirmesiyle ve oğlu olacak pısırığa akıl vermesiyle Bahar’ın kayınvalidesi olan mikroptan ayrılır. Diğeri sinek misali mide bulandırıp ancak düdük gibi ötmesine rağmen Hale leopar gibi tehlikelidir. Manipüle ederek Danla Biliç özeti İrem’i mahpustaki oğluyla evlenmeye bile ikna eden Hale, tam bir psikopat olduğu için oğlu olacak pısırığın da ruh hastası olması normaldir. Oğlu olacak hıyar tutuksuz yargılansın diye hapiste oğlunu dövdürmüş kadın. Oğlu hapisten çıkınca gelininden önce kapıya koşup oğluna sarılmasıyla sosyetik de olsa tipik yurdum kaynanası olduğunu kanıtlayan Hale’ye karşılık Bahar’ın nemrut kaynanası da Allah bilir arabada oğlunun yanına ön koltuğa binmeye çalışan bir kaynana tipidir. Oğlunu kurtarmak için 10 bin doları bile hibe eden Hale, oğluna olan aşkıyla memleket erkek analarımızın %15ini oluşturur. Güçlü kadındır ama güçlü kadın yetiştirme kapasitesine sahip değildir. Çünkü doğurduğuna aşıktır. Bence Hale’nin kocası da Hale’ye olan kinini oğlundan filan çıkartıyor. Ben tahmin ediyorum Bahar’ın kayınvalidesinden güçlü olmasıyla ayrılan Hale’nin baskın tavrı kocası İsmail’in psikolojisini bozup oğlunu hırpalamak olarak dönüşüm yapmış. Oğlu olacak salatalığın babasından hem fiziksel hem de psikolojik şiddet gördüğü çok açık. Bu yüzden de çocukta bir baba korkusu var. Bunu eşek kadar olup babasına ses çıkartamamasından anlayabiliriz. Eminim Ela’nın babasının da kendi babasıyla benzer bir ilişkisi vardır. Timur’un da babasından sağlam dayak ve azar yediğini düşünüyorum. İsmail oğlunu kemerle dövüyorsa Timur’un babası da hortumla filan dövüyordur. Sadece İsmail bey zengin olduğu için lüks Micheal Kors kemerle filan dövüyordur. Ela da her kız gibi aynı babası tip sorunlu birini buldu. Hale’ye dönecek olursak acaba o oğlunu Harun’dan yapıp İsmail’e mi kitledi. Hayır ana masmavi baba masmavi gözlü ablası da mavi gözlü bu kahverengi gözlü. Günahını almayayım da şimdi, Hale bir kakalama yapmış gibi duruyor. 

Oğlum beni dolandırdı diye Müge Anlı’ya çıkıp ağlayan anne modelinin öncesi ekolüyle Bahar’ın Kaynanası Gülizar

Oğluna adeta tapan bu Allah’ın belası anne modeli sadece gelinine değil kızlarına da hayatı zehreder. Bunun evlat ayırıcı tavrı yüzünde 40 yaşına gelen, eşek kadar kızları dahi kardeşini kıskanıp haset model bir şeye dönüşür. Bak oğlu yüzünden kendi kızlarını bile harcayan bu anne modeli gelinine hayatı yarınlar yokmuşçasına zehir eder. Oğluna hayatta toz kondurmayan bu anne modeli için oğlu adeta tapınılacak bir nesne olduğu için her daim oğlunun arkasını toplayıp gelininden de nefret eder. Gelininin içten içe oğlun başında ağlasın dediği bu anne modeli yurdumuz erkek analarının %75’ini oluşturup Allah hem kızlarına hem de zavallı gelinine sabır versin cinsindendir. Bu şirret model acımaz oğlunun yuvasını filan yıkıp dağıtır. O derece yılan dillidir. İlerleyen yıllarda mal mülk mevzu yüzünden o çok sevdiği oğlu tarafından dolandırılıp Müge Anlı’ya çıkma ihtimali en yüksek anne modeli olan bu teyzelere Müge’nin de yüz çevirip programa konuk almaması rica olunur. Oğlum da oğlum diyen bu lanet kaynana ekolüne sen oğlum dersin de cenazeni kızların kaldırır demek istiyorum. Tam bir cadalozsun valla ablacığım o şımarttığın dangalak oğlun da inşallah seni dolandırır kaçar da o haset görümce modeli olan mikrop kızının eline kalırsın.  

Her şeyin en iyisini ben biliyorum diyen anne ekolüyle Bahar

Çok fazla duyar kasmaya gerek yok diğerlerine göre ideal gibi görünse de Bahar, bildiğin Müge Anlı’ya çıkıp kızım evden kaçtı bulun getirin Müge hanım, ben kızımın benim gibi olmasını istemiyorum diye ağlayan anne modelidir. Çok affedersiniz ama bunun kızı küçük peynir cinsinin önde gidenidir ama bu hala sanki sekiz yaşındaki kızı okul önünde Ilgazların oğlu tarafından elma şekeriyle kandırılmış gibi sizin oğlunuz benim kızımı istismar ediyor diye bas bas bağırıp kendi kızına bakmadan çuvaldızı millete batırır. Ablacığım bak annelerin çocuklarını sahiplenip kol kanat germesi normal, senin de kızına değer vermeni anlıyorum. Kızın dövülmüş, tabi ki haklı olarak üzgünsün ve deli dana gibi ortalığa saldırıyorsun. Gerçi o kaynanayla şu saate kadar akıl sağlığını kaybetmemen bile mucize de senin kızına kimse zorla bir şey yapmıyor be bacım. Bak çocuk istismarı benim en hassas olduğum konu ve rica ediyorum artık o düpedüz ahlaksız kızın için istismar ediliyor deme. Ülkedeki istismar algısı bozulacak yeminle. Zaten Müge Anlı ablada gördüğümüz kadarıyla pek de artı bir durumda değiliz bu konuda, bir de sen saçmalama. Ne bileyim sizin oğlunuz benim kızımı kullanıyor de, ilgisinden yararlanıyor de ama istismar deme. Hadi hiç şahit olmasan anlayacağım da senin kızın eve babasının zoruyla getirilen saftorik nişanlı Danla Biliç özetini kışkırtıp rezillik çıkartmak için 35lik fuckbodysini arayıp aşkım ev boş diye eve çağırmış ve sen de buna şahit olmuşsun hala bu ne mallık? Hayır, gören de kızın kanatları eksik melek sanacak. Tamam, bak belki çok az şeye şahit oldun da o özür sahnesindeki kışkırtıcı şeytan da senin kızındı. Bir de kendisi sosyetik mekanda tabansız sevgilisinin siz beni yanlış anlamışsınız lafını duyunca masaları devirip bas bas bağırmamış, garsonlar tarafından mekandan çıkartılıp tehditler savurmamış gibi kışkırttığı Danla Biliç özetine ruh hastası diyor. O kızdan ancak beyinsiz olur da senin kızın hem beyinsiz hem kötü hem de ruh hastası. O yüzden üç ruh hastası birbirini çekmiş, herkes karşısındakine kendi sıfatını söylüyor. Neyse Baharcığım bak seni de anlamaya çalışıyorum ama sen de şunu anla senin kızından melek filan olmaz. O baba tarafına baksana, kocan seni lisede hamile bırakmış üstelik şimdi de aldatıyor. Yani senin kocanda ahlak algısı yok, kaynanan tam bir mikrop, görümce desen hasetlikten kurumuş kızına bile baskın hasetlik genini vermiş. E güzelim böyle bir aileye mensup insanlarla akrabalık bağı kurup haşa evliya gibi çocuk doğurmayı bekleme. Sen de tam bir salaksın yani, kızın süzme salaklığını senden, ahlaksızlığını babasından, fesatlığını nenesinden, kıskançlığını da halasından almış. Tam manasıyla Müge Anlı’ya çıkıp kızım kaçtı diye ağlayıp zamanında kendisi de kızı yaşında kaçıp genç yaşta anne olmanın zararlarını görmüş o yüzden de kızım bana benzemesin diye kızına baskı yapan anne modelisin. Bak kızın ilk hatasını bile senin baskın yüzünden yaptı. Benim kırmızı çizgilerim var diye bunalttığı 35lik sugardadysiyle sana inat birlikte olup bir de fuckbudy oldular. Yani baskı sadece isyanı doğuruyor annem, böyle saflık yapma rica ederim. Müjde Ar bir röportajında annesinin baskısı yüzünden erken yaşta yönetmen Samim Değer ile evlendiğini anlatıyor. Aysel Gürel zamanında eşi tarafından aldatılınca iki kızına da erkekler kötüdür, aldatır, uzak durun onlardan diye diye Müjde Ar’ın 18 yaşında evlenmesine sebep olmuş sen de aynı modelsin.     


   


   


6 Ocak 2020 Pazartesi


Netflix’in Göbeklitepe’yi Merkezine Koyduğu Bilimkurgu Dizisi Atiye’nin Hepsi Birbirinden Sorunlu Karakterleri

   Hakan Muhafız dizisinde olduğu gibi Atiye de Netflix’in kitaptan uyarladığı bir bilimkurgu dizisi. Şengül Boybaş’ın Dünyanın Uyanışı kitabından uyarlanan dizimizin merkezinde 2018 yılında UNESCO’nun dünya mirasları arasına katılan ve keşfiyle ortalığı karıştıran Göbeklitepe var. Size Göbeklitepe’nin bilim dünyasını niye bu kadar heyecanlandırdığını şöyle anlatayım. Göbeklitepe dünyanın bilinen en eski tapınağı fakat yapılan araştırmalara göre o tarihte insanlar avcı toplayıcı oldukları için bir tapınak yapmaları tarihin seyrinin değişmesine sebep olur.


   Blogumda kısaca tarihi şoklara değindikten sonra gelelim benim de fetişim olan Göbeklitepe’yi konu alan dizimiz Atiye ve dizinin sorunlu karakterlerine. 8 bölümlük dizinin ilk sezonunu izledikten sonra diyebilirim ki dizinin her karakteri birbirinden tuhaf ve sorunlu, favorim Serdar bey. ( Bu yazı tamamen Bir Sinefilin Günlüğü bloguna aittir. Memursite adlı emek hırsızı site sürekli yazılarımı çaldığı için bu uyarıyı yazıyorum )

Nenesi üfürükçü anası ruh hastası kendisi de ecinni kadınlar görüp duran şizofren ressam Atiye


Dışardan bakıldığında mükemmel bir hayatı olan Atiye, aslında çocukluğundan beri aynı sembolleri çizen ve sürekli aynı kabusları gören anormal bir insan evladıdır. Aşırı kontrolcü anası ve kendi kendini döven nişanlısı olan Atiye’nin babası bir pokemon sevimliliğinde olmasına rağmen onun da gizlediği sırlar vardır. Çevresi zaten anormal insanlarla dolu olan Atiye’nin normal olmasını beklemiyordum da bi de tuhaf bir kadın görmeye başlamasın mı? Atiye çocukluğundan beri çizdiği sembolün Göbeklitepe’de keşfedildiğini öğrenince bunun sırrını öğrenmeliyim yoksa içim rahat etmez diye Urfa’ya doğru yol alır. Atiye’nin ve çevresindekilerin tavrından anladığımıza göre bilim dünyasını şoka uğratan Göbeklitepe ülkemizde pek popüler değildir. Mehmet Günsur ve arkeolog arkadaşları, Atiye’nin kayınbabası Serdar ve ben haricinde Türkiye’de şu canım Göbeklitepe’yle ilgilenen yoktur anlayacağınız. Allah bilir tepenin tekinin göbeği var filan sanıyordur bunlar maden suyu içsin geçer filan derler utanmasalar. Adamlar o kadar umursamıyorlar Göbeklitepe’yi, hatta Ozan safı daha ismini bile telaffuz edemiyor. İşte Atiye’nin tüm hayatı Göbeklitepe’yi görmeye gittiğinde değişiyor. Göbeklitepe yolunda saçları Urfa değil Palette sarısı bir kız çocuğu gören Atiye, alnı güneş lekeli yavrucakla aslen akrabadır ama bundan haberi yok tabi ki. Göbeklitepe’nin kadrolu arkeoloğu Erhan’la tanışıp adama derdini anlatan garibim Atiye’ye tabi ki Erhan da inanmaz ve kızla dalga bile geçer çapsız. Şu bulduğunuz sembolü bi göreyim bakın bu bir hayat memat meselesi diyen Atiye’yi başından savan Erhan daha sonra kızın hayatına bodoslama daldı. Sen o mor taşı mağarayı nerden biliyon diye. Valla bence Atiye de bilmek istemezdi hele yaşadığı psişik olaylar düşünülürse, deli diye akıl hastanesine bile tıktılar kızı.

Göbeklitepe’nin kadrolu arkeoloğu Atiye’yle maceradan maceraya koşan Erhan


Zaten Göbeklitepe bunların aile mesleği olmuş, ondan önce de babası Göbeklitepe’nin arkeologlarındanmış. Fakat adamcağız bir kazada karısı ve o zamanlar bebek olan kızı Elif’le beraber sizlere ömür olmuş. Akrabaların yanında büyüyen Erhan da daha sonra babası gibi arkeolog olmuş ve Göbeklitepe’de araştırmalar yaparken sanırım zamanın farklı boyutlarının birleşme noktası olan geçidi bulmuş. Fakat onun hayatı da bir anda Atiye’nin gelip buldukları sembolü çocukluğundan beri çizdiğini söylemesi ile değişir. Başta kıza inanmayan Erhan sonradan kapısı balmumu ile kapalı olan bir mağaranın içini Atiye’nin ona tarif etmesi üzerine kızın hayatına bodoslama dalar. Hem de öyle böyle bir dalış değil, kıza sevgilisi evlenme teklifi etmişken bu kapıyı çalar ve Atiye sen kapalı mağaranın içindeki mor taşı, alnı güneş lekeli kızı nerden bildin diye Atiye’yi darlar. Olay cidden darlamaydı yalnız, Atiye şizofreni teşhisiyle ilaç kullanmaya başlamış bu her köşeden çıkıp Atiye şöyle Atiye böyle diye kızın zaten karışık olan kafasını iyice karıştırdı. Babasının yıllar evvel çözdüğü gizem diye bunun da başı az ağrımadı. Babasından miras olarak yat kat değil de gizem kalınca böyle sorunlar çıkıyor işte. Benim babam deli değil diye çemkire çemkire az dayak yemedi. Ailesinin trajik kazasını anlattığı Atiye onu öptü diye acıyıp, lütfedip sevme istemem diye kıza trip atmasına ise diyecek söz bulamıyorum.

Atiye’nin pokemon sevimliliğindeki bebek kaçıran babası Mustafa


Dizinin en masum karakteri gibi görülen Mustafa, Atiye’nin babası, ruh hastası Serap’ın kocasıydı. Emekli bir polis olan Mustafa iki kızına gösterdiği şefkat olsun onların her zaman yanında durması olsun izleyiciye aha bu adam galiba normal diğer karakterler gibi bir yamuğu yok dedirtirken nenesinden üfürükçülük bulaşan Atiye, onun da ipliğini pazara çıkartır. Gerçi pek pazara çıkarılacak ipliklik konu yok ya bu abimiz de sırra bulaşmış bir karakterdi. Her şeyi geçtim küçük kızına ablan avmde kaybolmuş der gibi ablan Nemrut’ta kaybolmuş demesi ayrı komikti. Sakladığı sırra, zaman zaman da eski mesleğini kullanıp bir takım gerçekleri ortaya çıkarma konusunda kızı Atiye ile yarışsa da kendisi gene de dizinin en normal insanıydı. Onun en anormal yanı Serap gibi bir ruh hastasına uzun süre katlanmasıydı bence.   

Atiye’nin entrikacı ve ruh hastası anası Serap


Kadın koca dizi boyunca yüzünde kabız olmuş hazımsız insan ifadesiyle bi yandan kocasına bir yandan da kızlarına hayatı dar etti. Öncelikle tüm ailesinden anasının kim olduğunu sakladı, Atiye tuhaf şeyler görmeye başlayınca onun hasta olduğu konusunda ısrar etti. Hayır, tamam korkup kabullenmezsin anlarım da sen de farkındasın kızının durumunun hastalık olmadığının o ilaçları içince iyileşmeyeceğinin sen niye kızına delisin diye baskı yapıyorsun? Tamam, kızının düzenli bir işi olmasını istemeni anlıyorum, hatta orda senin arkandayım da nasıl bir entrikacısın ablacığım sen? Resmen kızını deli olduğuna inandırmak için ananı saklamış insansın. Tamam aşırı derecede travmatik bir çocukluk yaşamışsın seni de anlamak istiyorum ama dizi boyunca kontrol manyağı bir ruh hastası gibi takılıyorsun. Yüzündeki o memnuniyetsiz ifadeyi en son Game of Thrones’un Cersei’sinde görmüştüm, koca dizi boyunca kabız insan huzursuzluğu yaşadın.

Atiye’nin vurdumduymaz görünümlü alkolik bacısı Cansu


Atiye’nin modacısı da olan Cansu, aradığı aşkı bulmak için diretir durur çünkü içindeki aşktan kaçmak ister. Herhalde kızcağız mal Ozan’a aşık olduğu için bu acıyla yaşayamayıp alkolik olmuş. Ozan’ın babası ultra zengin Serdar’la tanışınca alkolün de etkisiyle ay elini sıktım zenginlik bana da bulaşır mı lafından hafif patavatsız olduğunu anlasak da vicdan sahibi bir ablamızdı. Zaten başına ne geldiyse o vicdanından geldi. Kız vicdan azabı çekiyorum diye Ozan’ı darladı durdu. Bi de çok dürüsttü, herkesin bildiği ama kimsenin yüksek sesle dillendirmediği gerçekleri Ozan’ın yüzüne çatır çatır söyledi. Kızım hiç denir mi zengin çocuğuna baban olmasa sen bir hiçsin diye. Tamam, dürüst ol eyvallah da zaten aranızda bir sır var ve Ozan, ablanı kaybetmek istemiyor. Hiç mi aklına gelmedi ya bana bir şey yaparsa diye, bi de toplantı basıp rezil etmeye çalışıyorsun. Al olan sana oldu işte sonunda en son ana haberlere düştü ablana attığın itiraf videosu.

Atiye’nin karşısına Göbeklitepe yollarında keçi güderken çıkan korkunçlu çoban kız


Dizinin en olmamış karakteri aha bu kızdı yeminle çünkü ne olduğu belli değildi. Belirsizliği daha iyiydi bence bu kızın çünkü belli olunca her şey abuk ve de sabuklaştı. Şimdi burda spoiler vereceğim kusura bakmayın. Bu kızcağız Atiye’nin teyzesi. Atiye’nin nenesi gaipten haber veren şifacı bir kadın ama köylüler bu kadının uğursuz bir şeytan olduğuna inanıp evini basar ve ailesini öldürür. Bir tek Serap sağ kalır, adı Seher olan resimdeki abla da o gece köylülerin zulmünden kaçamaz. Bi de el kadar çocuğu ateşe filan atarlar. Palette sarısı saçlara sahip bu Urfalı ablamız Göbeklitepe’de bulunan geçit kapısına açılan mağara duvarlarına resmedilmiştir. Herhalde teyzesinin resmini mağara duvarına ressam Atiye çizdi.

Atiye’nin nişanlısı ailenin yüz karası çapsız Ozan


Aile Şerefi Oktay’la Süt Kardeşler Bayram arası bir karakter olan Ozan’ın hayattaki en büyük başarısı herhalde Serdar’ın oğlu olarak doğmak. Ki o bile onun başarısı sayılmaz, anasının başarısı. Babasının da kabullenmek istemediği Ozan için Atiye fazlaydı bence bu ilişkiyi bile babası Serdar ayarlamıştır. İkinci sezon ne olduğu daha da ortaya çıkacak olan Serdar’ın geçit bekçisi olarak gördüğü Atiye’yi elinden kaçırmamak için oğlu Ozan’la evlendirmeye çalıştığına adım gibi eminim. Babasının beklediği gibi bir evlat olamayınca çocukluğundan beri babasının zorbalığına maruz kaldığı o kadar açık ki bazen onun haline üzülüyor bile olabilirsiniz. Ama üzülmeyin çünkü Serdar beyin de dediği gibi doğada sadece güçlüler hayatta kalır. Ozan gibi çapsızlar da intihar edeyim derken babasının turnalı villasındaki gizli odayı tesadüfen poposuyla fayans kırarak bulur. Ya Ozan sen o her odasından hatta merdiven altından bile kitap çıkan villada nasıl bu kadar salak olmayı başardın?  

Ailenin yüz karası olarak gördüğü oğlunu Michael Kors kemerlerle döven ultra zengin Serdar bey


Benim favori karakterim olan Serdar bey dizinin en efsane karakteri olsun diye yazılmış bence. Dizinin karanlık tarafı olan Serdar oğlunun düğününde gözünü bile kırpmadan adam öldürür. Tabi ki susturucu kullanır canım yoksa skandal çıkar. Gerçi eşek kadar oğlunu kemerle döven, oğlunun ona en ihtiyaç duyduğu anda çocuğa sarılırken bile ailenin yüz karası, zavallı diye oğlunu sindiren bir adamdan bahsediyoruz. Gelininin sergisine mankenlerle katılıp, 8 bölüm boyunca aksanlı Türkçesi de dahil 4 dili akıcı bir biçimde konuşan Serdar bey tabi ki de dünyayı hatta öbür dünyayı da yönetmeye talip olan bir gizli tarikatın Türkiye ayağı. Cansu’yla yattığını söyleyen oğluna bunu bana nasıl yaparsın diye aldatılan kadın misali çemkirip sen benim bu günlere gelene kadar neler yaptığımı biliyor musun demesinden bunu çok net bir biçimde anlıyoruz. 1994’te keşfedilen Göbeklitepe’nin sınırlar arası bir geçit kapısı olduğunu keşfeden fakat kapıları açamayan tarikat, kapıyı açacak kişinin Atiye olduğunu öğrenince Serdar’ın oğlu Ozan’ı kullanarak Atiye’yi ele geçirmeye çalışır. Serdar’ın sürekli oğluna Atiye için o mükemmel bir kız sakın onu kaybetme demesi, kız düğünden kaçınca ona bir şey olursa ben ölürüm diyen oğluna ben de demesi ve kız bulununca oğluna inatla onunla evleneceksin bu evlilik olacak diye baskı yapması filan hep planlıdır. Atiye ölürse geçit açılamaz ve geçit açılamazsa Serdar’ın da ipi çekilir. Bi an Atiye’nin geçit kapısını aralayıp kardeşi Cansu’yu ölümden geri getirmesi üzerine hafif romantik düşünüp acaba kapıyı açmayı ölen karısını geri getirmek için mi istiyor diye düşünmüştüm ama böyle kurnaz ve plancı bir adamın romantik olmasını bekleyemeyiz.  

Atiye’nin ecinlilere karışık üfürükçü ve sıfır Urfa şiveli ninesi Zühre


Evet dizimizin fantastik üyesi Zühre hanıma Adıyaman’da tapıp Urfa’da uğursuz diye evini basıp öldürmeye kalkıyorlar. Serap’ın akıl hastanesinde kızına anlattıklarından anladığımız kadarıyla Urfa’nın köylüğünden ama aşırı güzel İstanbul Türkçesi ile dikkat çeken Zühre hanım da torunu Atiye’yle aynı sembolleri çizip duruyor. Kızı Serap’ın onun yüzünden ailemiz dağıldı diye nefret ettiği Zühre her yerde Atiye’nin karşısına çıkıp kızın aklını karıştırıyor. Dokunduğu insana geçmişi ve geleceği gösteriyor, doğum lekesi olan bir yıldız ailenin tüm kadınlarına kendisinden miras kalmış durumda. Yıldız şeklindeki bu doğum lekesi kadınların Göbeklitepe ile bir bağı çünkü Göbeklitepe’nin mimarisi de yıldız şeklinde. Nemrut harabelerinde güneşi selamlayarak hakkın rahmetine kavuşan Zühre hanım bir nevi şamandı. Boynundaki kolyeyi torununa teslim ettikten sonra yüzünde güller açarak ölmüştü. Gusülhanede bile gülüyordu kadın, öbür tarafa gülerek gitti. Allah herkese gülerek gitmeyi nasip etsin. 
Erhan’ın ajan sevgilisi kodu mu oturtan Hannah


Öner hocanın 5 yıllık asistanı olan Hannah, Erhan’ın da sevgilisi daha doğrusu arada bir takılıyorlar. Aslen fuckbodyler de kibarlığımı bozmak istemiyorum. Aslen Alman olan Hannah, Göbeklitepe’nin arkeologlarından olan Öner hocanın asistanı olmasına rağmen aslen Serdar adına çalışır. Dark’ın kötü kadını Hannah’dan da anladığımıza göre Almanya’da kadınlarda Hannah adı çok yaygın ve ismi Hannah olan Alman bir kadın Netflix’in yetkililerinden birinin kalbini fena kırmış. Bu ne anam böyle?  Kadın resmen sinsi bir yılan. Üstelik saman altından su yürüten cinsten. Bu var ya Erhan’la Öner’i suya götürüp susuz getirmiş. Üstelik Erhan’ı elindeki babadan kalma notları çalmak için pataklayan kasklı da bu ablamızmış. Eli de ağır.  

Göbeklitepe’nin eski arkeologlarından kariyeri için üzülmekten alkolik olmuş Öner


Erhan’ın babasının arkadaşı olan Öner hocayı ilk başlarda dizinin karanlık tarafındaki isimlerden sanıyordum. Yıllarca Erhan’ın babasının notlarını saklayıp Erhan’a Göbeklitepe ile ilgili bi buluş yapmadan vermemesi vs bana bunu hissettirmişti. Erhan, babam size çok güvenir hiç mi bilginiz yok diye darlayınca açtırma kutuyu söyletme kötüyü misali şarlayan Öner bey meğer zamanında Göbeklitepe yüzünden Erhan’ın babasına da küsmüş. Bunun sebebi de Göbeklitepe’yi araştırmak için gerekli olan fon. Şöyle ki gerçekte de Göbeklitepe Türk ve Alman arkeologlar tarafından araştırılıyor ve bu araştırmalar için de fona ihtiyaç var. Erhan’ın babası Erhan’ın da bulduğu mağarayı daha önce bulmuş fakat vakitsiz bir buluş yapmış. Buluşun sevinciyle arkadaşı Öner’i arayıp buraya fon yağacak, manyak bir şey buldum kanka, topla gel ekibi filan demiş. Muhtemel bahsi geçen foncular da Serdar ve bağlı olduğu tarikat. Tabi Öner arkadaşının sözüyle fon verecek adamları toplayıp Göbeklitepe’ye gelince Erhan’ın babası adamları kovar. Tabi bu durum üzerine fon yardımları kesilir ve Göbeklitepe kazıları sekteye uğrar. Bu sekte iki arkeoloğun da kariyerinin bitmesine neden olur. Öner de çılgın bir buluşla tarihe geçmek dururken üniversitede öğrencilerle cebelleşmek zorunda kalıp hırsından kurur ve alkolik olur. Erhan’a senin baban deliydi, Göbeklitepe diye kafayı yedi, onun yüzünden benim kariyerim de baltalandı diye çemkiriyon Öner hocam da beş yıldır asistanlığını bir ajan yapmış haberin yok. Altından döşeğini çalsalar haberin olmayacak ölmüş arkadaşına küsüyorsun.    


22 Eylül 2019 Pazar


Yeşilçam’daki Erotik Furya Döneminde Allah’ın Verdiğini Kuldan Saklamayıp Seksi Vücudunu Fütursuzca Sergileyen 14 Erkek Oyuncu

   70’lerin karanlık çağı olarak adlandırılan ve Yeşilçam’ı bitirmekle suçlanan Erotik furya dönemi 1974’te yönetmen Oksal Pekmezoğlu’nun İtalyan oyuncu Lando Buzzanca’nın “Erkek Dediğin Böyle Olur” serisinden kopyalayarak çektiği “Beş Tavuk Bir Horoz” filmiyle başlıyor.


   Sinemanın darboğaza girdiği, filmlerin izlenmediği dönemde aç kalmamak için pek çok oyuncu ve yönetmenin başvurduğu bu filmlerin kadın erkek fark etmez filmlerde oynayan pek çok oyuncu için iftihar kaynağı olduğu söylenemez. Hatta pek çok yönetmen bu filmleri çekerken sahte isim kullanmış. Öyle ki bu filmlerde oynayan Dilber Ay, Yeşilçam’ın utanç dönemi sayılan bu furya filmler 80 darbesi ile son bulunca “Teşekkürler, 80 darbesi!” bile demiş. Artık bu laftan sonra siz düşünün bu filmlerin oyuncular için ne kadar utanç verici olduğunu.


   Öte yandan bir röportajını okuduğum Arzu Okay, bu filmlerden hepimiz ekmek yedik. Evet, sanat kaygısı olan filmler değildi, ticari amaçla çekilmiş sinemasal estetikten yoksun filmlerdi. Ama bu filmler neden bizim üzerimize kaldı? Neden aynı filmlerde oynayan erkek oyuncuların, senarist, kameraman ve yönetmenlerin adı hiç anılmıyor? Bu filmlerin günah keçileri neden kadınlar, bu furyada oynayan kadınlar daha sonra başka iş bulamadı. İyi filmlerde de oynayamadı ama erkek oyuncular işlerine devam edip ödül bile aldılar diye oynayan erkekler için bile utanç kaynağı olan filmlerin kadınlarla anılmasının adil olmadığını söylüyor.


Haksız da sayılmaz, günümüzde bile porno sektöründe oynayan oyuncuların sektör dışında bir iş bulmakta zorlandığı düşünülürse 70’ler şartları için kadınların yaşadığı toplum baskısını düşünmek bile istemiyorum. Arzu Okay sinemayı bırakıp ticarete atılmak istediğinde iş yeri için dükkan bulmakta zorlandığını Arzu Okay olduğunu öğrenen dükkan sahiplerinin ya taciz ettiğini ya da kötü gözle bakıp ona dükkanlarını kiralamak istemediğini söylüyor.


   Evet, maalesef durum tıpkı Arzu hanımın dediği gibi erotik furyada kabak kadın oyuncuların başına patlamış durumda. Bu filmlerde oynayıp para kazanan pek çok erkek oyuncu olmasına rağmen erotik furya sadece kadınlardan ibaret gibi bir algı oluşmuş. O yüzden bu haftaki yazımda erotik furyanın birbirinden vamp ve seksi erkek oyuncularına değineceğim.   

Bülent Kayabaş


1945 Eskişehir doğumlu olan Bülent Kayabaş aslen tiyatrocudur. Hem de ödüllü bir tiyatrocu, Filiz Akın’la oynadığı Karateci Kız filmindeki öldürmeyen Allah öldürmüyor işte tarzı kurşun yiye yiye ölmeyen en son Filiz’e ayıp olmasın diye kendini yatağa atarak ölen ve dünya sinemasına en kötü ölüm sahnesiyle giren Bülent bey de 70ler erotik furyanın önemli isimlerinden. İyi bir tiyatrocu yetenekli bir oyuncu olmasına rağmen neden öyle kötü filmlerde oynamış diye sormayın. Sebebi tabi ki maddi mevzular. Sinemamızın en komiklerinden olan Bülent ağabey Necla Fide ile karşılıklı oynadığı hapishane sahnesinde abazanlık kapımı çaldı deyip çıldırmışsın sen diyen kadına kadınsızlıktan çıldırdığını söyleyip yes mi diye teklifini yeniler. Yalnız senaristi tebrik etmek istiyorum, Bülent ağabeyin oyunculuğunu ikonikleştiren o kült replik bence. Bu arada efsanevi mimikleri ile başarıyla canlandırdığı oyunculuğuna ek olarak başarılı da bir seslendirme sanatçısıdır. Çocukluğumun favori çizgi filmi Winnie the Pooh’da hem Winnie hem de Tiger’ı seslendiriyordu.


Aydemir Akbaş


O filmlerde oynamak istemediğini, ilk defa teklif geldiğinde küfrettiğini fakat 10 bin daha fazla veririz dediklerinde filmlerde oynamayı kabul ettiğini söyleyen Aydemir Akbaş, oynadığı filmleri kesinlikle porno olarak nitelendirmiyor. Ne alakası var pornoyla siz benim oramı buramı gördünüz mü? Bizim oynadıklarımız erotik içerikli komedilerdi diyor. Önüne milyonlar serilse de donunu asla çıkarmadığını dile getiren Aydemir Akbaş, filmlerde efsanevi paçalı donu ile yer edip small beden vücudunu sergilemiştir. Film afişlerinden komedisini konuşturduğu anlaşılan Aydemir Akbaş, popo dışarı, göğüs içeri duruşunun sinemamızdaki yılmaz temsilcisiydi. Sinema hayatına ek olarak fanatik Galatasaraylı olmasıyla hatırlanır. Özgecan Aslan’ın ölümünden sonra attığı tweetle tepkileri toplayan Nihat Doğan, Galatasaray üyeliğinden çıkarılınca Aydemir Akbaş’a pornocu deyip hem Aydemir beyi hem de Galatasaray kulübünü aşağılamak istemiş. Kendisi bu pornocu lafı üzerine sinemada asla 70ler furyası ile var olmadığını 8 filme yönetmenlik yaptığını 33 filmin senaryosunu kaleme aldığını ( Bu senaryolardan Şaban Pabucu Yarım ve Atla Gel Şaban Kemal Sunal’la efsaneleşmiş. ), 115 dizi filmde oynadığını söylemiş. Bu cevapla resmen “Hacettepe Üniversitesini Türkiye 72.’si olarak kazandım onur öğrencisi olarak mezun oluyorum, 9 farklı dil biliyorum, 12 ülke gezdim, peki ya siz?” demiş. Hala aktif olarak oyunculuğa devam eden Aydemir Akbaş’ın 68 yılında evlendiği kendisi gibi tiyatro oyuncusu eşi Beyhan Benek’le hala evli olduğunu da şuraya iliştirelim.


Ali Poyrazoğlu


2012 den beri UNICEF Türkiye iyi niyet elçisi olan Ali Poyrazoğlu da 70ler erotik furyanın önemli erkek oyuncularından. Hatta kendisinin tiyatro ve film işleri o kadar fazlaymış ki hepsine birden yetişememekten şikayetçiymiş. Beyaz perdede asla kuralı olmayan ve soyunmaktan çekinmeyen Ali bey Allah’ın verdiğini kuldan neden saklayayım diyerek sırım gibi vücudunu sergilemekten asla çekinmezmiş. Sevişme konusunda da kuralları olmayan Ali Poyrazoğlu’nun partneriyle aynı donu paylaşmasından müsrifliğe ne kadar karşı olduğu da anlaşılıyor doğrusu.


Hadi Çaman


Usta tiyatrocu Hadi Çaman da zamanında herhalde batmamak için erotik furyaya bulaşmış hatta furyanın en aranan isimlerinden olmuş. O da kesinlikle asla kuralları olmayan, vücudunu sergilemekten çekinmeyen bir oyuncuymuş. Alttaki afisten kitap kurdu olduğunu anladığımız Hadi bey yanında Arzu Okay gibi bir güzellik abidesi olmasına rağmen bile iki satır okumadan vazgeçmiyor.


İlhan Daner


Aslen Hadi Çaman’ın ekürisi olup erotizmden çok komedisiyle dikkat çeken tiyatrocu İlhan Daner de Yeşilçam’ın erotik furya döneminin aranan oyuncularındanmış. Ben aslında kendisini Ali Sururi ve Leman Çıdamlı ile beraber oynadığı Bülbül Ailesi filmiyle hatırlarım. Başarılı bir komedi oyuncusu olan İlhan bey film afişlerinde verdiği mimiklerden anlaşıldığına göre kendisi de bu furyaya neden düştüğünü tam olarak anlayamamış. Galiba onu kankası Hadi Çaman düşürmüş.


Yılmaz Köksal


Üstte değinmedim ama erotik furya filmlerinin de komedi, western, aksiyonla süslenmiş versiyonu mevcut. Aydemir Akbaş, İlhan Daner gibi isimler bu furyada daha çok komedisi ile var olurken Yılmaz Köksal daha çok vurdulu kırdılı aksiyon erotizm karışımı filmlerde rol almış ve rol arkadaşı da sektörün önemli vamplarından Feri Cansel.


Tabi bu durum Yılmaz ağabeyin hanımı tarafından pek iyi karşılanmamış ve yenge Yılmaz ağabeye resmen muhtıra vermiş. Bu vetodan sonra Yılmaz ağabey de filmlerinde Feri ablayla sadece aşağıdaki afişlerde de görüldüğü üzere koru beni Feri pozu vermiş.


Tamer Yiğit


Cidden Yeşilçam’ın da erotik furya filmlerin de en yakışıklılarından olan Tamer Yiğit’te sektörün önemli isimlerindenmiş. Bazen aksiyon içinde erotizmin olduğu filmleri tercih ederken bazen sadece erotik komedilerde oynamış. Ünlü oyuncu işadamı ve MHP milletvekili Murat Bayrak’ın kızı Rukiye Bayrak’la evlenince kayınpederinin hışmına uğrayıp aksiyon filmlerinden beter bir hayat yaşamış. Dönemin gazetelerinden de öğrenebileceğiniz vakada yolu kesilip aracına kurşun yağdırılan Tamer Yiğit’in kayınpederi ile olan davası 11 yıl sürmüş. Kayınpederi milletvekili olduğu için dokunulmazlığı sebebiyle ifade vermeye bile gelmediği için dönemin tüm önemli siyasilerinin kapısını çalan Tamer Yiğit 80 darbesine kadar çok zor dönem geçirmiş. Darbe olunca kayınpederi tutuklanmamak için Almanya’ya kaçınca rahat bir nefes alan ünlü oyuncu o dönemde hiçbir yapımcının arkasında durmak şöyle dursun bu adamı kayınpederi öldürür de film yarım kalır korkusuyla ona iş bile teklif etmediğini tüm röportajlarında dile getirmiş. Kendisi de tıpkı Aydemir Akbaş gibi oynadığı filmlerin porno değil erotik içerikli filmler olduğunu ve bu filmlerin yapımcıların diğer işleri için para kaynağı olduğunu dile getirmiş.


Behçet Nacar


İstanbul Erkek Sanat Lisesi mezunu olan Behçet Nacar sinemaya 60larda figüran olarak girmiş ve Yeşilçam’ın önemli kötü adamlarından biri olmuştur. 70’ler erotik furyasına Behçet serisi ile damgasını vurmuştur. Parçala Behçet, Ustura Behçet gibi isimlerden anlaşılacağı üzere kendisi salt erotizm değil aksiyon erotizm karışımı filmlerde rol almıştır. Öyle ki Türk sinemasında ilk araba patlatma sahnesini Behçet ağabey gerçekleştirmiştir. Sinemamızın avantür film üstadı yönetmenlerinden Yılmaz Atadeniz’in kadrolu oyuncusu İrfan Atasoy ile yollarını ayırınca sarıldığı can simidi olan Behçet Nacar, Yılmaz Atadeniz filmlerinin uzun boylu, atletik başrolü olup vurdulu kırdılı rollerde oynamıştır. Aşağıdaki afişten de anlaşılacağı gibi ortama afişi bile parçalayarak giren Behçet ağabeyimiz yanında seksili ablalar varken bile silahını elinden bırakmayıp naralar atarak hasımlarını korkutmayı başarır.


Salih Güney


Erotik furyada oynadığını sadece kadınlar değil erkek oyuncular da kabul etmiyor ama Salih Güney onlardan değil. Zamanında o tip filmlerde oynadığını kabul eden yakışıklı oyuncunun neden bu filmlerde oynadığına getirdiği açıklama biraz garip. Yakışıklılığı ve tiyatral alt yapısı sayesinde Yeşilçam’a jön kontenjanından giren Salih Güney de diğer meslektaşları gibi bu tip filmlerde maddi sebeplerle oynamış. Fakat kendisi diğerlerinden farklı olarak geçimini sağlamak için değil yurtdışına kaçmak için bu tip filmlerde oynamış. Ne diyelim aşağıdaki film afişinden çok güzel bir teklifle karşı karşıya olduğu ama söz konusu teklifi yapan kadınlardan biri Seyyal Taner diğeri Feri Cansel olduğu için karar vermekte bayağı zorlanacağı ortada. Hani yazı tura atılacak bir durum değil.


Aytekin Akkaya


Aslen Erzurumlu olan Aytekin Akkaya memleketinde çekilecek bir film sırasında filmin başrol oyuncusu ve yapımcı firma arasında daha film başlamadan çıkan bir tartışma sonucu başrol seti terk edince yönetmen tarafından keşfedilip filmde oynatılınca sinemaya adımını atmış. Nasıl bir şanslı köfteyse Aytekin ağabey İstanbul’a oyunculuğunu geliştirmeye geldiği sırada da Yeşilçam’ın sayılı korku filmlerinden olan Ölüler Konuşmaz Ki’de oynayıp kült filmlerde oynayacağının sinyallerini vermiş. Ama onun sinemamızda tanınırlığını sağlayan yapımlar Cüneyt Arkın’la oynadığı kült fantastik filmler olmuş. Özellikle Dünya’yı Kurtaran Adam ile sinemadaki yerini sağlamlaştıran Aytekin Akkaya’yı görünce insanda şans olacak diyesi geliyor. Bazıları ne kadar uğraşırsa uğraşsın yapamazken bazılarına Allah yürü ya kulum diyor. Allah bilir Erzurum’daki keşfedilme hikayesi de film setini görüp ne oluyor orada o kalabalık ne diye olay yerine giden Aytekin ağabeye yönetmenin sen gel başrol oyna demesiyle olmuştur. Tabi her ne kadar ballı olursa olsun sinemanın darboğaza girdiği yıllarda o da erotik furyadan nasibini almış. Fakat kendisine Cüneyt Arkın filmlerinin kapılarını açan haşin ve gaddar gösterişli fiziğini kullanmış mı bilmiyorum. Daha çok aksiyon porno karışımı filmlerde yer almış gibi duruyor afişlerden.  


Sermet Serdengeçti


Ankara Devlet Tiyatrosu’nun kadrolu oyuncusuyken 1974’te yönetmen Oksal Pekmezoğlu’nun İtalyan oyuncu Lando Buzzanca’nın “Erkek Dediğin Böyle Olur” serisinden kopyaladığı Beş Tavuk Bir Horoz filmiyle erotik furyayı başlatan isim olmuştur. Bu arada film erotizmden çok komedi içeriklidir. Kendisi ilklerin adamı olduğu için filmden kısa bir videoyu Youtube’den izledim. Galiba jigololuğunu yaptığı Kleopatra Selma kolunu öpünce ölmüştü. Kadının öldüğünü öğrenince verdiği tepki, mimikleri, ölmüş kadına dokunup korkması ve boşa gitmesin diye komedinin üzerindeki bir bardak viskiyi içip rahatlama çabası efsane komik. Bu arada ölmüş Kleopatra Selma ablanın yatakta önce sırt üstü yatıp sonraki çekimde sağa dönmesine diyecek söz bulamıyorum. Belki kadın ölmemiştir abicim iyi baksaydın. Bu arada Sermet Serdengeçti de erotik komedi karışımı filmleri ile bilinir hele İşler Karışık filminde tecavüzden kurtardığı kadının kolyesini çalmaya çalışması ibretlikti, aynı filmdeki araba çarpma sahnesiyse arabeskçi Gülnaz’ın efsanevi klibi Öldüm Burda’daki Broadway sahnesi kadar gerçekçiydi. Fakat Sermet Serdengeçti’nin ömrü başlattığı erotik furya kadar kısa olmuş, genç sanatçı 32sinde hayata veda etmiş.


Kazım Kartal


Yeşilçam’ın önemli karakter oyuncularından olan Kazım Kartal, daha çok kötü adam rollerinde oynasa da lise eğitiminden sonra çalışma hayatına başlar ve 1964 yılında sinemaya girer. Kayıtlı olarak 350 filmde oynayan, iki senaryo yazan ve bir film yöneten Kazım Kartal da erotik filmlerde oynama hikayesinin maddi sıkıntılar olduğunu hatta bakkala veresiye bile yazdıramayacak duruma geldiği için teklifleri kabul ettiğini söylüyor. Ne diyebilirim ki eskiden oyuncuların sinemadan fazla para kazanamadığı verdikleri röportajlardan biliniyor. Kazım Kartal genelde yan rollerle tanınmış bir karakter oyuncusu zamanında başrol oynayan Hülya Koçyiğit’in bile bakkala veresiye borcunu ödemek için film çektiğim çok oldu demişliği var.


Tarık Şimşek


Yeşilçam’ın aranan kötü adamlarından Tarık Şimşek de bir dönem erotik furyada oynayan hatta bu yüzden 12 Eylül sonrası bu tip filmlerde oynadığı için mahkemeye çıkan oyunculardan birisi. Ben onu Macera Yolu filminde Ayşe ve arkadaşının korkudan aklını alan aşırı gerçekçi, hunhar gülüşlü deli olarak hatırlasam da erotik furyanın vurdulu kırdılı filmlerinde yanında iki adet çıscıbıl abla varken bile hasımlarına silah çekmekten geri durmayan bir karaktermiş. Bu arada shopta acemi olduğum için ablalara yaptığım kalpli shop pek bi çirkin olmuş. Afişi kim yapmışsa ne diyeceğimi bilemiyorum doğrusu tepkisi verdirdi. Belli ki ortalık karışık Tarık ağabey hısımlarına silah çekmiş, bakır kızılı abla nolduğunu anlamamış ama arada beni de vurmasınlar diye teslim olup elleri havaya kaldırmış. Yataktaki ateş kızılı abla ise ben onları oyalarım siz kaçın bakışı atmış. Bence bu filmlerin asıl sorunu oyunculuk kamera filan değil senaryosuzluk. Yönetmen Fransız yeni dalgasından olamayacağına göre filmlerde oynayan pek çok oyuncunun da dile getirdiği gibi ticari kaygılarla çekilen grotesk filmimsiler.


Ünsal Emre


Resme bakıp çok yakışıklı adammış dediğimiz Ünsal Emre de erotik furyada rol almış.  1971 yılında Ses dergisinin açtığı artist yarışmasında Tarık Akan’ın ardından ikinci seçilerek sinemaya başlayan Ünsal Emre aslen bıyıksız daha yakışıklıymış. Filmler hakkında bilgi sahibi olsam da birkaç komedi videoları hariç furya filmlerinden en meşhurlarını bile izlemediğim için Ünsal Emre’ye ayırdığım kısımda adamın uber yakışıklılığından sonra erotik içerikli film ve porno film farkına değineceğim. Aşağıda Ünsal beyin dönemim önemli kadın oyuncularından Mine Mutlu ile çevirdiği filmin afişi var bu filmde Mine Mutlu’nun ayaktaki hali hariç giyinik kadın yok. Mine hanımın yataktaki hali ve sandalyede oturan sarışın abla aslen çıplak fakat siyah bir kalemle boyanmışlar. Birkaç afişte kadınların çıplak olan altları ya külot gibi daha estetik bir şekilde boyanıyor. Üst kısımlarına da yıldız yapılıyormuş. İşte bu fark filmin porno değil erotik içerikli olduğunun göstergesiymiş. (Kaynak: 3. Adam)


Mete İnselel


Kariyerine tiyatro ile başlayan Mete İnselel’i erotik furya değil de Köyden İndim Şehire filmindeki resepsiyonist rolü ile hatırlıyorum. Mimikleri efsaneydi, sabun köpüğü diye tabir edilen filmlerdeki yan rollerle geçimini sağlamaya çalışan Mete İnselel de erotik furyadaki rollerinden sıkıntıyla bahseden oyunculardan. Çekimi kısa ve kolay ama getirisi fazla olan bu filmlerde oynamayı sektördeki pek çok isim gibi o da maddi sebeplerden kabul etmiş.


Altan Günbay
  


1931 Konya doğumlu olan Altan Günbay da serideki diğer isimler gibi eğitimli bir oyuncu belki de Arzu Okay’ın bu furya mevzu neden kadın oyuncuların üzerine kaldı niye günah keçisi biz olduk sorusunun cevabı ülkemizdeki kadına bakış açısı, toplumda kadının yeri kadar eğitimle de alakalı. Çünkü ben sektördeki kadın oyuncuları da inceledim ve eğitimli diyebileceğim bir kadın yok. Sadece Arzu Okay o da çocuk yaşta annesinin gönderdiği resimle yüz güzeli seçilip sinemaya atılınca okulu bırakmak zorunda kalması okumayı içinde ukde bırakmış. Sinemayı bırakıp iş kadını olunca okuyup kendini geliştirmiş ve kızının eğitimi için elinden geleni yapmış. Sorbonne Üniversitesinde yüksek lisansa kadar kızının eğitimine önem vermiş kadın. Fakat bu durum sinemamızda sadece erotik furyada var olan kadınlarda değil tüm Yeşilçam için geçerli. Sinemamızda kolejli diye anılan Filiz Akın, Zeynep Aksu, Oya Aydoğan hariç eğitimli bir kadın oyuncu yok. Eğer tek işin sinema olursa ve arkan da yoksa aç kalmamak için bu filmlerde oynarsın ama sen ömründe tiyatro yapmadınsa başka marifetinde yoksa ve bu filmler de seni yıprattıysa tabi ki sinemadan uzaklaşırsın ve yapacak bir şeyin kalmaz. Bu filmlerde oynayan birçok erkek oyuncunun sinemaya ek olarak tiyatro geçmişi var ya da çoğu eğitimli olduğu için yapacakları meslekleri var. Behçet Nacar, İstanbul Erkek Sanat’tan mezun ve asıl mesleği dökümcülük, Aydemir Akbaş Galatasaray Lisesi mezunu ve aslen gazetecilik yapıyor, Tamer Yiğit İzmir İktisadi İdari İlimlerde okumuş, Ali Poyrazoğlu ve Hadi Çaman’ın kendi tiyatroları var. Keza Altan Günbay da Ankara Devlet Konservatuarından mezun Almanya’da opera üzerine eğitim almış birçok opera bestesi var 10 tanesi plağa doldurulmuş. Bence burada asıl sorun furyanın kadınlarla anılmasından çok 70’lerde sinema ile de topluma benimsetilmeye çalışılan kadının yeri evidir mantığı yüzünden kadınların okutulmaması. Bakın şurada 14 tane erkek oyuncu saydımsa yarısı bile değil rahat 3te 2si eğitimli tiyatro kökenli. Ama aynısını maalesef kadın oyuncular için söyleyemeyeceğim, çoğunun tek vasfı güzel olması. Altan ağabeye gelecek olursak gayet donanımlı bir oyuncu olan Altan Günbay aslında sinemada kötü adam rolleri ile hatırlanır. Bu arada aslen sırma saçlı bir ağabeyimizmiş 1960ların ortasında girdiği sinemada Altın Çocuk ya da Altın Tabancalı Ajan filminde yönetmenin saçını kazıtmasını istemesi üzerine saçını kazıtmış ve ve kel halinin oynayacağı rollerde daha etkili olacağını düşündüğü için sinema kariyeri boyunca saçını sürekli kazıtmış. Alttaki afişten de anlaşılacağı üzere erotik furya filmlerine pek hevesle girmediği hayattan bezmişçesine verdiği pozdan belli abla desen o Altan abiden beter bezmiş.
Başta da dediğim gibi sinemanın darboğaza girdiği 70lerde bu tip filmlerde birçok oyuncu parasızlıktan oynamış. Tugay Toksöz, Öztürk Serengil, Murat Soydan gibi önemli isimler de bu filmlerde rol almış. Öyle ki günümüzde Yaprak Dökümü’nün evlattan yana bahtsız Ali Rıza amcası Halil Ergün’e de zamanında Arzu Okay’la bir filmde oynaması teklif edilmiş. Dönemin önemli tiyatrocu ve komedyenlerinden Levent Kırca’ya teklif gelmiş.



Bonus: Rüştü Asyalı


1947 Elazığ doğumlu Rüştü Asyalı, Ankara’da lise öğrencisiyken aynı zamanda Halk Evlerinde tiyatro kurslarına katıldı. Ankara Devlet Konservatuarının Tiyatro sınavlarını kazanıp eğitimini tamamladıktan sonra Devlet Tiyatrosunda oyuncu olan Rüştü Asyalı aslen radyo programlarında sunduğu Keloğlan oyunları ile dinleyicinin beğenisini kazanınca 1971 1975 yılları arasında 4 adet Keloğlan filmi çevirerek izleyicilerin de beğenisini kazandı. Daha sonra Yaman Delikanlı filmi ile oyunculuğa devam etse de alttaki Keloğlan serisini koyu bir Keloğlan hayranı olan ben de bilmiyordum. Galiba burada biricik kankası Bicirik’ten free olarak takılıyor Rüştü bey. Oyuncu ve tiyatroculuğunun yanında başarılı bir seslendirme sanatçısı olan Rüştü Asya’lının Arzu Okay’la oynadığı ve internet camiamızın derin, karanlık dehlizlerinden çıkıp herkesi şok eden bu filmini eminim Rüştü bey kendisi bile unutmuştur.