27 Ağustos 2019 Salı


Cüneyt Arkın’ın Surdan Sura Uçup Bizanslı Asker Dövdüğü Kara Murat Serilerinin Göz Alıcı Güzelleri

    1970lerde yayımlanmaya başlayan Kara Murat serisinin yaratıcısı Rahmi Turhan çizeri ise Abdullah Turhan’dır. İlk önce Günaydın gazetesinde yayımlanan ve 15 - 20 yıl boyunca süren serinin çok tutması üzerine yapımcı Türker İnanoğlu seriyi filme çekme kararı almış. Cüneyt Arkın’ın fantastik dövüş teknikleri ile ağızları bir karış açık bıraktığı seride rol alan kadın oyuncular da güzellikleriyle göz dolduruyordu. Ah ah cidden eskiden ne güzel kadınlar varmış, şimdikilerin hepsi estetik yaptıra yaptıra birbirine benzemeye başladı.

Kraliçe Lucia / Mualla Omay (Kara Murat Fatih’in Fedaisi)


Kazıklı Voyvoda Vlad’ın en az kocası kadar psikopat kraliçesi Lucia, bu seksilikle kocasına fazla olduğunu düşünüp kaslı askerlerle cima yapar. İşi bitince adamları yastığının altında sakladığı hançerle öldürür. Bu huyuyla akıllara Hülya Avşar’ın 90’larda yayınlanan ismini hatırlamadığım bir dizide birlikte olduğu erkekleri hadım etmesini getirdi. Hülya’nın Eflaklı büyük ninesi olduğundan şüphe ettiğimiz Lucia, kocasını seri halde aldatmasına rağmen aşırı derecede de kıskanç bir kadındı. Feri Cansel’le beraber serinin en cüretkar kadını olan Mualla Omay, gözlerim zaten güzel diyerek hafif bir göz makyajı yapmasına rağmen dudaklarını oldukça dikkat çekici renklere boyardı. Yetmez bi de o on kilo metre öteden bile fark edilecek dudaklara kat kat parlatıcı sürüp ortamlarda disko topu gibi parlardı. Saray yeniçeriler tarafından sarılmış, Kara Murat’ın elinden kaçmaya Eflak’tan başlayan Voyvoda kocan İstanbul Yerebatan Sarnıç’ına kadar kaçmış sen hala Angela benim için tehlike diye kalkıp Angela’yı bıçaklamaya çalışıyorsun. Kıskançlığından, hırsından öldün yeminle.

Angela/Zeynep Hale Soygazi (Kara Murat Fatih’in Fedaisi)


Bu kızcağızın anası babası dinden çıkmadılar diye Voyvoda Vlad tarafından kazığa oturtulup öldürülür. Küçük Zeynep’in de yaşı başı küçük diye onu saraya hizmetçi olarak almışlar. Çok geçmeden Kara Murat’ın yeniçeri ağabeyi ve küçük Kara Murat da rehin alınıp Eflak sarayına getirilir. Ağabeyi öldürülen küçük Kara Murat, olanları anlatsın diye Fatih’e gönderilecektir. Murat’ın zindanda aç susuz kalmasına dayanamayan küçük Zeynep, gidip çocuğa bir tas su vermek istedi diye zindancı başı tarafından azarlanıp zindandan atılır. Gece herkes uyuduktan sonra zindana gidip Küçük Kara Murat’a su veren küçük kızla Murat sözleşir. Murat ileride ağabeyi gibi bileği bükülmez bir yeniçeri olup Eflak’a gelince Zeynep’i gelip bu saraydan kurtaracağına Zeynep de onu bekleyeceğine dair sözleşir. Birbirlerini tanımak için de Murat Zeynep’e annesinin yüzüğünü Zeynep de Murat’a madalyonunu verir. Listenin tek sarışını ve eli maşalısı olan Eflak sarayındaki adıyla Angela’ya Eflak sarayında komutan Nikol’den ülkenin en namlı dövüşçüsü Papesko’ya kadar asılmayan kalmaz. Hatta komutan Nikol cozutup kıza tecavüze bile yeltenir. Angela tecavüzden çalı çırpı arasından fırlayan Mihal (Erol Taş), Mihal de at arkasında kumda sürünmekten Kara Murat tarafından kurtarılır. Bunun üzerine Mihal, Murat’a minnet duyarken Angela nankörlük edip kılıç çeker. Vlad’a gidip at üstündeki bir adamın tüm askerlerine ek olarak komutan Nikol’ü de öldürdüğünü söyler. Nikol beş savaşçıya bedeldi onu da mı aynı adam öldürdü diye Angela’yı sorguya çeken Vlad’a adam bizden değil yabancıydı diyen Angela yüzünden Eflak’taki tüm yabancılar saraya toplanır. Yabancılar içinde mutlaka adamlarını öldüren adamın da olacağını düşünen Vlad yanına Angela’yı alıp kıza adamları teşhis ettirir. Kara Murat’ı tanıyan ama boynunda kendi verdiği kolyeyi görünce onun çocukken sözleştiği zindandaki çocuk olduğunu anlayan Angela, Murat’ı ele vermez. Murat’la birlik olup Vlad’ı devirmeye ve Eflak’taki zulme son vermeye niyetli olan güzel olduğu kadar da gözü kara Angela, Vlad’a gelen mektubu okuyabilmek için adama cilve yaparken Kraliçe Lucia odaya dalar ve kıskançlıktan Angela’nın ipini çekmeye karar verir. En son Vlad’ı zehirlemeye çalışırken yakayı ele veren Angela, yeniçeriler sarayı sarmışken zindandan kaçıp Kraliçe Lucia ile saç saça baş başa kavgaya girmişti. Kendisine meşhur yastık altı hançeri ile saldıran kraliçeyi Osmanlı tokadı ile divana yapıştıran Angela hançeri kaptığı gibi anası, babası ve zulmedilen yüce Türk milleti için seksi kraliçeyi mundar etmişti.

Prenses İren/ Güngör Bayrak (Kara Murat Fatih’in Fermanı)


Fatih Sultan Mehmet’in gönlünü kaptırdığı zalim Bizans’ın güzel prensesi İren, gözleri yolda Fatih’i beklemektedir. Fatih ve adamları kaleye girince yüzünde güller açan İren koşup Fatih’in elini öpmeye çalışır. Fatih, kızın eline yapışıp öpmesi üzerine şok olsa da Bizans’ta adet böyle herhalde diye bozuntuya vermez, kızı yerden kaldırır. O değil de Fatih’le İren nerde birbirini görmüş de bu kadar aşık olmuşlar ben o kısmı anlamadım. O zamanlar instagram neyim de yok. Ama İren’in bu aşk uğruna ablasıyla tartışması, Fatih’in kızımla evlen ama Bizans’ı da rahat bırak teklifini reddetmesi üzerine onu sarayda esir tutmak isteyen babasına engel olmaya çabalaması ve babası askerlerle içeri girince cihan padişahı da olsa başına bir şey gelir korkusuyla sahiplenici kadın tutuşu pozu alması kadının Fatih’i cidden sevdiğinin kanıtı. Fatih de az gazel okumadı bir ay ayrı kaldım ama burnumda tüttün, gittiğim her yerde aklımda sen vardın demeler. Kızın iltifat ediyorsunuz, siz koskoca cihan hükümdarısınız demesi üzerine siz de gönlümüzün hükümdarısınız İren, sen ölene kadar Harem-i Hümayunumuzun tek sultanı olacaksın filan diyen hünkarımız da İren’e karşı boş değil. Senarist romantizm olsun diye döktürmüş fakat olayların geçtiği 1453 yılı itibariyle Fatih'in birisi Emine Gül-Bahar hatundan (Şehzade Bayezid) diğeri de Gülşah hatundan (Şehzade Mustafa) olan iki şehzadesi varmış. Yani samimiyetle söylüyorum İrenciğim sen o haremde iki güne delirir en olmadı Fatih’in iki hanımıyla saç saça baş başa kavgaya girmekten helak olurdun. Ablana ben cihanın en güçlü hükümdarının eşi olucam, İmparatoriçe olucam, Sultan Mehmet’i seviyorum diye sevgi kelebeği gibi dolanıyordun da bil istedim. Kale düşüp Fatih İstanbul’u fethedince bütün saray ahalisi eşyalarını toplayıp kaçarken komutan Nikol’e ben gitmiyorum hünkarımı bekleyeceğim demeyeydin iyiydi. Adam hem psikopat hem zalim hem de Türk düşmanıydı, siz gidin ben geliyorum arkanızdan desen oh mis. Adam senin Fatih’i beklediğini öğrenince al düğün hediyem olsun der gibi sırtına hançeri sapladı. Fatih’in sevgilisinin ölüsünü bulduğu sahnede yeniçerilerin sultanım, yenge ölmüş ama dekolteli ölmüş size saygıdan bakmıyoruz der gibi başlarını öte yana çevirmeleri efsaneydi.     

Prenses Elen /Melda Sözen ( Kara Murat Fatih’in Fermanı)


Fatih’in gönlümüzün hükümdarısınız dediği İren’in ablası olan Elen tam bir Türk düşmanıydı ve hayatında hiç aşık olmadığından olsa gerek kardeşinin bir Türk’ü sevmesine anlam veremiyordu. Sürekli sen delirdin mi İren, Sultan Mehmet bir Türk, onu nasıl seversin? Diye kardeşine çemkirip duruyordu. Kendisi gibi Türk düşmanı olan komutan Nikol de buna yürüyordu ama abla tam bir soğuk nevale, dobuşuk prensesti. Bizans düştükten sonra sığındıkları Midilli adasının kralı Bizans hazinelerinin peşindeydi. Nikol de bundan şüphelendiği için hazinelerin yerini söyleme taraftarı değildi. Elen kilisede bizi yerimizden yurdumuzdan edenleri sen perişan et tanrım diye dua edip mum yakarken Nikol gelip hain planlarından bahseder. Midilli krallığını ele geçirip Elen’le evlenmek isteyen Nikol’un planlarını Midilli kralının kızı Prenses Julia ve Kont ağabeyi duyar. Babasına koşan prenses, Nikol’un yerinde gözü var seni öldürüp tahta geçmeyi planlıyorlar Elen’le, öldürelim onları der. Kral, Bizans hazinelerinin yerini öğrenene kadar Nikol’e zarar veremem deyince Julia ve ağabeyi haydutlarla anlaşıp Elen’i öldürtmek ister. Prensesi haydutların elinden bırakın ulen kızı diye Kara Murat kurtarır. Türk olduğunu bilmeden Kara Murat’a aşık olan Elen mi yoksa Fatih’in fermanında kellesini istediği katilin Elen olduğunu düşünen Kara Murat mı daha çok dram yaşar onu bilmem de koca seri boyunca karakter olarak kendime en yakın bulduğum iki karakterden birisiydi Elen. Bi kere en az terazi ikizler burcu dengesizliği vardı Elen’de. Kosta olarak tanıdığı Kara Murat’a aşıktı, hatta Prenses Julia kıskançlıktan adamın gözlerine mil çektirince benim yüzümden kör oldun keşke gözlerimi sana verebilsem diye ağlayacak kadar adamı seviyordu. Fakat uyurken muskası olduğunu fark edip Fatih’in fermanını bulunca hiç çekinmeden adamı bıçakladı. Sonra da geri dönüp Murat seni seviyorum diye az evvel bıçakladığı adama sarılıp ağladı. İşte böyle dengesiz bir aşıktı Elen.

Prenses Julia /Meral Orhasoy (Kara Murat Fatih’in Fermanı)


Midilli Kralının kıskanç, psikopat ve sinsi kızı olan Julia, babasını öldürüp tahtı ele geçirmeye çalışan Nikol ve onunla beraber olduğunu sandığı Elen’i babasına ispiyonlayıp ikisini de öldürelim diye babasını darlar. Babası Bizans hazinelerinin peşinde olduğu için hazinenin yerini bilen tek kişi olan Nikol’ü öldürtmek istemez. Julia ve ağabeyi de Elen’i öldürtmek için haydut kardeşlerle anlaşır. Kızı haydutların elinden Kara Murat kurtarır. Öte yandan üç adamı deviren bir kişinin kim olduğunu öğrenmek için hana giden Julia, gücünden etkilendiği Kara Murat’a koruması olmasını teklif eder. Kara Murat’ın Elen’le ilgilenmesi üzerine hırsından kuduran kıskanç Julia, Kara Murat’ı kırbaçlayıp sen benim malımsın, bana hizmet edeceksin der. Başka kimseyi göremesin diye kıskançlıktan gözlerine mil çektirdiği Kara Murat’ı kör kör arenalara çıkarıp elini kolunu ve ağzını bağlattığı Prenses Elen’i de karşısına çıkartacak kadar psikopattı. Zamanında girdikleri bir dövüşte canını bağışladığı Papesko karşısındakinin Prenses Elen olduğunu söylemese sevgilisini öldürecekti Kara Murat, zaten adama eğer karşına çıkacak adamı yenersen canın bağışlanacak diye yalan söyleyip yeniçeri ocağından arkadaşı Mihal’i öldürttüler. Az evvel öldürdüğü adamın arkadaşı olduğunu anlayan Kara Murat, arkadaşına sarılıp ağlarken Julia’nın kahkahalarla gülmesi üzerine Yaradan’a sığınıp elindeki kılıcı Julia’ya fırlatır. Yeniçeri ocağında gözleri kapalıyken de hedefe ok, mızrak atarak talim yaptığını kör gözlerle sesin geldiği noktaya tam isabet eden bir atış yaparak kanıtlayan Kara Murat, Julia’yı öbür tarafa göndermişti. 

Prenses Olimpia / Feri Cansel (Kara Murat Ölüm Emri)


Serinin en göz makyajına abanan güzeli olan Feri Cansel, aynı zamanda serinin Mualla Omay’la beraber en cüretkar güzeliydi de. 2. Murat’ın amcaoğlu Şehzade Orhan’ın sevgilisi olan Prenses Olimpia, imparatoriçe olma hayalleri kurmaktadır. 2. Murat ölünce Bizans imparatorunun desteğiyle Şehzade Mehmet’i öldürüp tahta geçme planları yapan sevgilisine Olimpia da yürekten destek verir. Bizans’ın oyunundan şüphelenen Şehzade Mehmet en iyi adamı olan Kara Murat’ı görevlendirir. Yolda iki cevval yeniçeri ile karşılaşan Kara Murat da o iki yeni çerinin de yardımıyla bir oyun çevirir. Eşkıya gibi yol kesip Prenses Olimpia ve yardımcısı Zeynep’i kaçırmaya çalışan iki yeniçeri arkadaşlarının elinden sözde kızları kurtaran Kara Murat, Prenses Olimpia’nın güvenini kazanıp saraya girer. Prenses Olimpia’nın yardımcısı Zeynep ise aslen Türk’tür ve Olimpia ile Şehzade Orhan’ın planını Kara Murat’a söyler. Olimpia ve heyeti Manisa sarayına gidip Şehzade Mehmet’e dostluğumuzu sunmak için geldik diye bir sandık altın hediye edeceklerdi. Tabi bu arada Olimpia Şehzade Mehmet’i güzelliği ile etkileyip zehirli bir kadeh şarap içirip zehirleyecekti. Kara Murat ve arkadaşları Manisa sarayına Bizans heyetinden önce gidip şehzadeyi uyarmak için harekete geçer. O sırada Olimpia ve heyeti saraya varmış ve Şehzade Mehmet’e dostlukları sunup bir sandık altın hediye etmişlerdi. Şehzadeye güzelliğini kullanarak işve yapan seksi Prenses Olimpia Bizans’ın en iyi şarabıdır, bir kadeh içmez misiniz diye Şehzade Mehmet’e zehirli şarabı sunar. Yaldır yaldır koşarak odaya dalıp olaya müdahale eden Kara Murat şehzadem o şarap zehirli içmeyin der. Ben bi ara Kara Murat hızını alamayıp Olimpia’nın elindeki şarap tasına uçan tekme atacak sandım. Filmin sonunda kendi kazdığı kuyuya düşen seksi prensesimiz Olimpia Şehzade Mehmet’in madem bu şarapta zehir yok iç o zaman ya kendi zehrinle ölürsün ya da cellada gidersin demesi üzerine zehirli şarabı içip hakkın rahmetine kavuşmuştu.  

Zeynep/ Melek Ayberk (Kara Murat Ölüm Emri)


Serinin en doğal ve sıfır makyajlı güzeli Melek Ayberk’in canlandırdığı Zeynep karakteriydi. Prenses Olimpia’nın yardımcısı olan Zeynep aslen Edirnelidir, çocukken Şehzade Orhan ve Prenses Olimpia tarafından saraya alınıp Prenses Olimpia’nın hizmetine giren Zeynep, aslen Sinan beyin kardeşidir. Sinan bey de meyhaneci Babayani adıyla Osmanlı adına casusluk yapmaktadır. Kara Murat’a Olimpia ve Şehzade Orhan’ın Şehzade Mehmet’i zehirleme planını da haber veren Zeynep’ti. Gizliden gizliye Kara Murat’tan hoşlanan Zeynep’in Kara Murat’la cima yapmaya giden Prenses Olimpia’ya hıh çekip içinden yelloz dediğini düşündüğüm sahne aşırı komikti.

Zeynep / Burçin Doğu (Kara Murat Kara Şövalyeye Karşı)


Birisi Bizans’ın elinde diğeri de Osmanlı yeniçeri ocağında olmak üzere iki adet Cüneyt Arkın’ın bulunduğu serinin güzeli Burçin Doğu, Karaca Paşanın kızı Zeynep karakterini canlandırıyordu. Kara Murat serilerinde oynayan kadın karakterler eğer Türk ise hepsinin adı Zeynep oluyordu zaten, senarist isim bulma konusunda pek yaratıcı değildi. O tüm yaratıcılığını Kara Murat’ın efsane dövüş tekniklerine harcıyordu. İşte Kara Murat Kara Şövalyeye Karşı filminin güzeli Zeynep hanım da diğer Zeynep’ler gibi genç, güzel ve namusluydu. Babasının konağını basan Kara Şövalye Marc ve adamları Karaca Paşayı kaçırınca paşanın adamları kızı konaktan kaçırır. Peşindeki Bizans askerlerinin elinden ormanlık alanda saklanan libidosuz sekiz adam tarafından kurtarılan genç kız üvey anasının elinden kaçıp yedi cücelere sığınan Pamuk Prenses misali yanına sığındığı ağabeylerin yanında silahlanıp Bizans’a karşı mücadele verir. Kara Murat’la ilk karşılaştığında onun babasını kaçıran Şövalye Marc olduğunu sanır ama sonra gerçek ortaya çıkar. Zeynep’in tepkisinden Marc’ın kendine çok benzediğini öğrenen Kara Murat, Marc’ın yıllar evvel kaçırılan ikizi Mehmet olduğunu anlar. Hem kardeşi Mehmet’i hem de Karaca Paşayı kurtarmak için yola koyulan Kara Murat yolda ikizi Marc’ı kaçırıp onun kılığına girerek Bizans sarayına sızar. Burçin Doğu’nun duru güzelliğiyle Mualla Omay’ın vamplığının kapıştığı filmde Mualla’yı ne kadar beğenirsem beğeneyim Burçin’in güzelliği cidden çarpıcıydı. Kara Murat da çarpılmıştı zaten kızın güzelliğinden.

Prenses Gloria / Mualla Omay (Kara Murat Kara Şövalyeye Karşı)


Zamanında yeniçeri Hayati Hamzaoğlu’nun sarayını basıp tam öldürecekken aman diledi diye öldürmeyip kolunu kopardığı İmparator Carlos’un güzel kızı Gloria, serinin vamp güzelidir. En başta da değindiğim gibi Feri Cansel’le beraber serinin en cüretkar güzeli olan Mualla hanım bu cüretinden ve vamp güzelliğinden olsa gerek Kara Murat serilerinde iki defa rol alan tek güzeldir. Bu filmde de tıpkı Fatih’in Fedaisi Kara Murat’ta olduğu gibi yoğun ve parlak dudak makyajıyla ben buradayım diyen Gloria, Marc kılığına giren Kara Murat tarafından hızını alamayan bir atın üstünden kurtarılır ve kızın güvenini kazanılır. Karaca Paşanın yerini öğrenmek için cima sırasında kızın ağzından laf alan Kara Murat yakalanınca zindana atılır. Zindanda eli kolu zincirli adama yarın ölücen, son kez sevişmeye geldim diyecek kadar libidolu bir ablaydı Gloria. Banu Alkan’ın meşhur ettiği parmak ucunda yürüme hareketini yapan ilk kadın olan Gloria, Bizans döneminde bulduğu kırmızı ojeleri ile o seksi yürüyüşün hakkını veriyordu. Zaten kadın kendisi seksi olduğu için değil parmak ucunda yürümek paytak ördek gibi yürüse de fark etmez. İşte Gloria ablamız da zindana sevişmek için inen, Kara Murat’ın önünde şark diye elbiselerini çıkaran libidolu bir prensese can veriyordu. Ne koparsam kardır mantığındaki Gloria hanıma filmin sonunda ne olduğunu bilemiyoruz, o kısmı öğrenemedik.

Zeynep Sultan / Daniella Giordano ( Kara Murat Şeyh Gaffar’a Karşı)


Türkiye – İtalya ortak yapımı olan filmde Hasan Sabbah’tan esinlenilen Şeyh Gaffar karakterine elçi gönderen Fatih, Gaffar’ın Osmanlıya tabi olmasını ve vergi vermesini ister. Şeyh Gaffar ise elçilere bana bulaşmasın Fatih, benim emrimde bana köle gibi tapınan binlerce adamım var deyip elçilere gövde gösterisi yapar. Kendisine uğruna evladını öldürecek kadar tapan adamları elçilere gösterince adamlar şaşıp kalır. Elçileri rehin alıp taş ocağında çalıştıran Şeyh’in nankör kızı Zeynep Sultan ise babasını devirip yerine geçmek istemektedir. Fatih, en güvendiği adamı Kara Murat’ı Şeyh Gaffar’ın sırrını çözmeye ve elçilerinin durumunu öğrenmeye gönderir. Bu arada Zeynep Sultanı eşkıya Kürt Abdo kaçırır. Kızının kaçırılması üzerine deliye dönen Şeyh Gaffar çileden çıkmışken kızını Kürt Abdo ve çetesinin elinden kurtaran Kara Murat hem kızın hem de Şeyh Gaffar’ın güvenini kazanır. Şeyh Gaffar’ın sırrını çözmeye ve Gaffar tarafından kaçırılan ağabeyini de kurtarmaya çalışan Kara Murat’a Zeynep Sultan, babasını öldürüp tahta geçme konusunda ona yardım ederse hem Osmanlı elçilerini hem ağabeyini hem de babasının sırrını vereceğini söyler ama Kara Murat böyle bir teklifi kabul etmez. Filmin sonunda çıkan karışıklıkta sinsi sinsi babasını öldürüp suçu da Kara Murat’ın üzerine atmaya çalışan Zeynep Sultan aslen 1966 İtalya güzeli seçildikten sonra sinemaya adım atmış. Yetmişlerin sonu gibi İtalyan furya filmlerinde rol almaya başlayan Daniella hanımın sıradan bir güzelliği var.  Filmlerinde kesinlikle gülmemesi hatta somurtmasıyla bilinen Daniella hanım Akdeniz ülkesi güzeli olduğu için memleketimizde de görülebilecek bir güzelliğe sahip olduğu için sıradan bir güzellik dedim yoksa Hale Soygazi’nin kumralı gibi bir şey yani. Çözünürlük kalitesi sebebiyle anlaşılamasa da hoş kadındı aslında ama bence filmin en güzel kızı değildi.

Elif/ Serçin Erdem (Kara Murat Şeyh Gaffar’a Karşı)


Çözünürlük kalitesinden dolayı bu serideki kadın oyuncuların güzelliğini anlamak biraz zor olsa da filmi izlerken gözünüz alışıyor ve filmin en güzel kızının elma satıcısı Elif olduğu anlaşılıyor. Diğer Türk kökenli kızlardan farklı olarak ismi Elif olan Serçin Erdem’in de Zeynep Sultan’ı canlandıran Daniella Giordano gibi İtalyan olduğunu sanıyordum. Galiba kızın dublajında hata filan oldu. Bi de filmin en güzel kızı olsa da oyunculuk konusunda çok zayıf hatta bildiğin donuktu. Robot gibi konuşuyor ağır hareket ediyordu, şahsen ben o yüzden yabancı olduğunu sanmıştım. Serçin hanımın canlandırdığı Elif karakteri pazarda elma satarak geçimini sağlayan bir kızcağızdı. Şeyh Gaffar’ın komutanlarından Hurşit’in sarkıntılık ettiği kızı da tabi ki Kara Murat ağabeyimiz kurtarmıştı. Bir de Şeyh Gaffar’ın devi Vahap da Elif’e karşı karşılıksız hisler besliyordu. Tarkan serisinin de dev Orso’suydu bu abimiz orda da Viking Prensesi Ursula’ya aşıktı. Adamın sinema kariyeri de friendzonelikten öteye geçemedi he.

Gülseher / Necla Fide (Kara Murat Şeyh Gaffar’a Karşı)


Şeyh Gaffar’in Osmanlı sarayındaki casusu Gülseher’i şeyhi Fatih’i öldürsün diye görevlendirmiş. Fatih’in odasına kolayca girmesinden ve Fatih’in kendisini bıçaklamaya çalışan kıza Gülseher sen ha diye, sen de mi Brütüs diyen Sezar gibi şoka girmesinden Fatih’in cariyesi hatta gözdesi olduğunu düşünüyoruz. Bunu niye yaptın dediği kızın Şeyh Gaffar emrettiği için demesi üzerine iyice şaşıran Fatih’e Gülseher ben zaten ölünce cennete gideceğim demesiyle Fatih iyice şaşırır. Kızı öldürtmez ama Şeyh Gaffar’ın insanları cennet vaadiyle nasıl kandırdığını merak eden Fatih en güvendiği adamı Kara Murat’ı bu sırrı öğrensin diye Şeyh Gaffar’ın sarayına gönderir. Çok kısa bir süre ekranda görünmesine rağmen düşük çözünürlükte bile güzel bir kadın olduğu anlaşılan Gülseher karakterini Necla Fide canlandırıyordu. Ayrıca tabi güzel olacak koskoca Fatih’in cariyesi suratsız bir dobuşuk olacak değil ya? Ayrıca senaryosal gerçeklik olarak bakacak olursak Fatih’in gönlümüzün hükümdarısınız dediği Prenses İren’den (Güngör Bayrak) sonraki gönlünün hükümdarıdır.

Korsan Maria / Sevda Karaca (Kara Murat Denizler Hakimi)


Kara Murat serisinin tamamını izlemediğim tek filmi olan Kara Murat Denizler Hakimi’nin güzeli olan korsan Maria karakterini Sevda Karaca canlandırıyordu. Korsan olmanın avantajıyla kılıç kullanmaktan kavgaya kadar her dövüş tekniğini bilen hatta erkek korsanları bile bir kılıç darbersiyle masaya çarpan Maria 70’lerde Charlie’nin meleği Farrah Fawcett’in meşhur ettiği saç modelini başarıyla taşıyordu. Kara Korsanın gemisine aldığı tek kadın korsan olmasından ne kadar yetenekli bir dövüşçü olduğunu anladığımız Maria’ya geminin korsanlarından Vargas ( Hüseyin Baradan) da aşıktı. Fakat Maria genç adama yüz vermez. Bu durum canına tak eden Vargas Kara Korsan’ın gazıyla kızı düelloya davet eder. Bu arada Hugg Jackman’ın İtalyan versiyonu olan Kara Korsan da tıpkı Sevda Demirel ve Hande Ateizi’nin meşhur tokatlı kavgasında kızları kışkırtan Arto misali bir yandan Vargas’a hadi Vargas erkekliğin adını kirletme yen şu Maria’yı diye gazlarken öte yandan da hadi Maria haddini bildir şu Vargas’a diye kızı gazlar. Filmin sonunu bilmiyorum ama muhtemel Maria da Kara Murat’ın vahşi cazibesinden kaçamamıştır.

Zeynep / Canan Perver (Kara Murat Devlerle Savaşıyor)


Sinema hayatı Metin Erksan’ın Şeytan filmiyle başlayan Canan Perver de Kara Murat serilerinin güzellerindenmiş. Rum Yani, İstanbul’un fethinden sonra Kani adını alıp dinden ve milliyetten dönmüş ama sinsi planları olan bir paşadır. Sadrazam Hulusi Kentmen Paşaya iftira atıp yerine geçme planları yapan Kani Paşa, Fatih’e Mora’daki karışıklıkların sadrazamın işi olduğunu, Mora’ya gönderilen tüm beylerin esrarengiz bir biçimde yok olduğunu, Rumlarla anlaşmalı olan sadrazamın Mora’ya giden beyleri öldürtüp Mora’nın Rumlara kalmasını istediğini, bunun için de Rumlardan altın aldığını söyler. Fatih bu çok ağır bir itham elinde bir belge var mı deyince de Mora valisi olmak için katakulliler çeviren kardeşi Davut beyin yazdığı mektubu gösterir. Bunun üzerine Fatih sadrazamının ölüm emrini verir. Olan bitenden bir şey anlamayan sadrazamın idam kararına Kara Murat karşı çıkar. Kani Paşa’nın sadrazamın yerinde gözü var, kardeşi Davut bey de Mora valisi olmak istiyor, kırk yıllık Yani olur mu Kani diye, Fatih’ten sadrazamın affını ister. Bunun üzerine Fatih sen ne cüretle padişahınla bu şekilde konuşursun diye, Kara Murat’ın ölüm emrini verir. Kara Murat, Patrona Halil isyanı görmüş şair Nedim misali damdan dama atlayıp kaçmaya çalışırken yakalanır ama Reha Yurdakul’un canlandırdığı paşa onu idamdan kurtarıp Mora’daki olayların aslını öğrensin diye Mora’ya gönderir. Yolda yeni Mora valisi Tuğrul beyle karşılaşan Kara Murat sayın valimiz niye tedbirsizlik edip bir yeniçeri ile geldiniz der. Bunun üzerine tedbire ne gerek var, Mora Osmanlı toprağı hem ben de eskiden akıncıydım der. Tabi eskiye mazi derler, Davut beyin adamları karşısında bir yeniçeri ile tutunamayan Tuğrul bey, Kara Murat yetişemeden bıçaklanıp sizlere ömür olur. Kara Murat da Mora’ya Tuğrul bey kılığında gider ve orada olanları öğrenmeye çalışır. Mora’da ise ortalık fena karışmıştır. Eski Mora valisi Yunus beyin kızı Zeynep ise lafını budaktan sakınmayan sivri dilli bir güzeldir. Babasını öldürenlerden birisi olan Davut beyinse kızda gözü vardır. Fakat onu da Davut beyin elinden tabi ki Kara Murat kurtarır. Hayır, gerçi kız filmin çekildiği dönemlerde 16 yaşında olduğu ve yönetmen kardeşi Temel Gürsu ile birkaç yıl sonra evlenecekleri için Tanju Gürsu sözde göz koyduğu Zeynep karakterine senden hoşlanıyorum derken bile saksıyla konuşuyormuş dibi duruyor. Her şeye rağmen haksızlık karşısındaki duruşu kendinden güçlü olana bile doğru bildiğini söylemesiyle kendime benzettiğim ikinci karakter olan Zeynep umarım bir yerlerde mutludur. Çünkü bu karakter tipi ancak filmlerde, masallarda filan mutlu olur. Normalde doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar diye bir laf vardır.