Kamera Arkasından Sıkılıp Kamera Önüne Geçerek Oyunculuğunu
Konuşturmuş 12 Ünlü Yönetmen
İster filmin
başrol oyuncusu olsun ister Alfred Hitchcock gibi takıntılı bir cameo ustası
setlerin patronlarının kamera önüne geçip rol yapmışlığı çoktur. Yerli yabancı
fark etmez galiba tüm yönetmenlerimizin içinde bir oyunculuk sevdası var. Bu
haftaki konum da kameranın arkasından değil önünden motor diyen yönetmenler.
Kamera önüne geçip oyunculuğunu konuşturan yerli yabancı on iki yönetmeni
derlediğim bu haftaki yazımda bazı yönetmenler gerçekten vay anasını o muymuş o
dedirtecek cinsten.
Hüsniye’ye Japon yapıştırıcısı gibi yapışıp seri şekilde
asılan Hüsnü’ye şok olmuşçasına bakan Natuk Baytan
Hüsnü, adı Hüsniye olduğu için anasının karnında kendisine nasiplendiğini düşündüğü güzel Hüsniye’ye Şevket’in de gazıyla yapışır. Ama
öyle böyle değil karakola sığınan kızı komisere soracak cinsten bir yürüme
hatta koşma şeklidir bu. Bir nesle koşarken de sevmeyi öğreten Hüsnü, sevdiceği
Hüsniye’yi bir otobüs durağında yakalar. Bu sahneyi izlediğim ilk anda en
soldaki kravatlı paltolu ağabeyin figüran olmadığını anlamıştım. Ağabey ne
arkadaki elemanlar gibi yoldan geçen vatandaş ne de denim kombini yapan ağabey
gibi oyuncuydu. Tuhaf bulduğu bu asılma şekline hayretler içinde bakan entel ve
endamlı ağabey Hüsnü’nün de dikkatini çeker ve “Ne bakıyorsun ulan?” diye adamı
tersler. Bu tersleme sonucu “Affedersin…” deyip önüne dönen şok içindeki ağabey
filmin yönetmeni Natuk Baytan’dan başkası değildir. Sahnenin sonunda Hüsnü ve
Hüsniye minibüse binerken Natuk bey gene önüne bakar.
Sokakta oturup gelen geçene bakarken kadraja Cybill Shepherd
girince kadını Grace Kelly görmüş Hitchcock gibi kesmeye başlayan Martin
Scorsese
Martin Scorsese de her yönetmen gibi filmine görüntüsüyle de
imza atmak istemiş ki, filmin bir sahnesinde köşeye oturup geleni geçeni
dikizliyor. Aslında adam işini yapıyor, malum her yönetmenin içinde bir
röntgenci vardır. Sadece onlar bu dikizleme işini diğerlerinden farklı olarak
sanatsal biçimde yaparlar. İşte sanatsal dikizleme konusunda uzman isimlerden
biri olan ünlü yönetmen Martin Scorsese de filmi Taxi Driver’de ufak bir cameo
hareketinde bulunayım demiş. Aslında adam haklı hani Taxi Driver’i ben çeksem
yüzsüzlüğü iyice ele alıp, bu filmi ben çektim, ben, ben, sadece ben dercesine
her karede görünmek isterdim. Neyse Martin ağabeyin geleni geçeni dikizlediği
sahnede kadraja birden Travis’in hoşlandığı Betsy girince kadını Allah yarattı
demeden hunharca bir dikizlemesi var, izleyene iyi ki kız kapısı olan bir
yerden içeri girdi dedirtiyor.
Öte yandan yine aynı filmde oyuncusu diğer sette yaralandı
diye mecburiyetten karısını takip eden kıskanç kocayı oynuyordu. Hayır, Travis
zaten yeterince kafayı kırmamış gibi bir de bu delileri taksisine mıknatıs gibi
çekiyordu. Yahu kardeşim şoföre ne senin sadakatsiz karından? Bi de adama
kalkıp onu öldüreceğim filan diyorsun. Bi de adamı şahit yazdırsaydın bari.
Setinde çalıştığı Yoksul filmine diz planla giriş yapan Zeki
Demirkubuz
Setinde yönetmen yardımcısı olarak çalıştığı Yoksul filminde
Kemal Sunal ve Yaman Okay’la aynı kadraja girmesi bile Zeki beyin
sinematografisi için bir nimet.
Cameoların efendisi Alfred Hitchcock
Cameo deyince akla gelen ilk isim olan ünlü yönetmenin
birbirinden efsane cameoları mevcut ama benim en beğendiğim Marnie filmindeki.
Tippi Hedren kalacağı otelin koridorundan geçerken otel odasından çıkıp
kameraya sert bir şekilde bakan Hitchcock, adeta filmi Tippi hanıma dar
edeceğinin sinyallerini bu bakışla veriyor.
Şabaniye filminin meşhur plaj sahnesini çekiyormuş gibi yapan
Yeşilçam’ın ünlü yönetmeni Orhan Aksoy
Aslında bu karede iki yönetmen mevcut. Filmin yönetmeni
Kartal Tibet, Şabaniye ile aşk filmi çeviren ünlü bir jönü yani kendisini
canlandırıyor. Yeşilçam’ın usta yönetmeni Orhan Aksoy ise Şabaniye ve Kartal’ın
aşk filmini çekecek ünlü yönetmeni yani o da kendini canlandırıyor. Film
içinde film çevrilen bu sahnede Şabaniye’yi oynayan Kemal Sunal da dahil olmak
üzere aslında herkes kendini oynuyor.
Çin Mahallesi’nde Jack Nicholson’un burnunu kesen Roman
Polanski
Ünlü yönetmen Roman Polanski Amerika’daki son filmi olan Çin
Mahallesi’nde Jack Nicholson’un burnunu kesip ünlü oyuncuyu film boyunca burnu
bandajlı olarak oynatıyor. Yönetmen filmin diğer başrol oyuncusu Faye hanıma
olan hıncını Jack beyin burnundan mı almış nedir?
Okumak cehalet alır maçoluk baki kalır dedirtecek bir
karaktere can veren Nuri Bilge Ceylan
Nuri Bilge Ceylan’ı nasıl bilirsiniz desek herkes sanat filmi
çeken elit bir adam diye tarif eder. Fakat İklimler filminde canlandırdığı İsa
karakteri okumuş, kültürlü bir akademisyenin içinde gizlediği odunu temsil
ediyor. Görünüş itibariyle elinde şarabı, Efes harabelerinde fotoğraf çeken İsa
bey aslında sevgilisini aşağılayıp hakaret etmekten çekinmeyen, kaza
geçirdiklerinde otuz beş kiloluk kadını uçurumdan atmakla tehdit eden ayının
biridir.
Pijamamsı ropdöşambırıyla göz kanatan Quentin Tarantino
Pulp Fiction her ne kadar sinema tarihinin en iyi
filmlerinden bir olsa da o filmi yöneten Tarantino’nun aşırı zevksiz sabahlığı
izleyiciye göz felci geçirtiyor. Ondan yardım isteyen ikiliye hanım gelecek
diye nazlanan Tarantino, hanım gelmeden işinizi çabuk halledin diye direttiğine
göre Hollywood’un ilk hanımcılarından olsa gerek.
Alfred Hitchcock’un Türkiye ayağı Osman Fahir Seden
Osman Fahir Seden yüz film çektiyse mutlaka doksan beşinde
kadraja girmeyi başarmış hatta rol bile kesmiştir. Osman bey Kemal Sunal’a
çektiği filmlerinse garanti tamamında oynamıştır. Yanları beyaz üstü açık
kafasını yanlardaki uzun saçlarla kamufle edip, takım elbisesini üstüne
geçirince Yeşilçam’ın en kalantor karakterlerine dönüşen ünlü yönetmen
oyunculuk konusunda da fena değildi.
Yazıp yönettiği filmlerde başrolü de kimselere bırakmayan
Hollywood’un kara mizah ustası Woody Allen
Woody Allen Hollywood’da kara mizah deyince akıllara gelen
ilk senaristti ve auteur bir yönetmen olduğu için kendisinin yönettiği filmlerin
senaryosunu yazması çok doğaldı. Ama Woody bey adeta bir Mahsun bir Özcan bir
Emrah misali yazıp yönettiği filmlerde çok hoş hatunlarla başrolü de kimseye
kaptırmazdı. Annie Hall filminin üsteki sahnesinde beklemekten sıkılıp kurdeşen
dökme seviyesine gelen Woody, bir de yanındaki kadını tavlamak için car car
konuşarak entellik taslayan akademisyene maruz kalıyordu. Adama dönüp kadın
tavlamak için entellik taslıyorsun bari doğru öğren tribi atan Woody (zeki
insanın tribi de başka oluyor tabi) kendisine itiraz eden adama köşeden fikrini
savunduğu yazarı çıkartarak absürt komedide zirve yapıyordu.
100 Numaralı Adam’ın sinsi avukatı da Yeşilçam’ın tanınmış
yönetmeni Orhan Elmas
Ortalama bir yönetmene göre eli yüzü düzgün hatta gençken
yakışıklı seviyesinde yer aldığı için gençliğinde oyunculuk yapan Orhan Elmas, aslen Yeşilçam’ın tanınmış yönetmenlerinden biridir. Türkan Şoray’ın rol
sınırlarının dışına çıkıp bir metresi canlandırdığı Metres filmi en ünlü
filmlerinden olan Orhan bey, Kemal Sunal’ın reklam sektörünü eleştirdiği filmi
Yüz Numaralı Adam’da Şaban’ın patronu Cem beyin avukatını canlandırıyordu.
Yalan Dünya filminin fedaisi Yavuz Turgul
Aslen gazeteci olan Yavuz Turgul, yeni dönem Türk sinemasının
en iyi yönetmenlerindendir. Arzu film bünyesinde senaristlik yaparak girdiği
sinema sektöründe seksen sonrası Şener Şen’le beraber çevirdikleri filmlerle
tanınan ünlü yönetmenin senaristliği zaten Yeşilçam’dan yadigar da kendisi
meğer Yeşilçam döneminde oyunculukta yapmış. Yalan Dünya filminde kirli işler
çeviren Reha Yurdakul’un adamlarından birini canlandıran Yavuz Turgul herhalde
Yeşilçam’ın gördüğü en şık fedaiydi. Kravatıyla bir örnek mendili ile şıklığın
kitabını yazıyor.
Bonus: Ünlü yönetmen ve yapımcı Ertem Eğilmez’in başı
Ah ah Banker Bilo filminde Şener Şen ve Meral Zeren
oyunculuğuyla nasıl ortamı etkisi altına almışsa bırakın yönetmeni görüntü
yönetmeni bile çekimi unutup ikiliyi izlemeye dalmış olmalı.
Bonus: Oyunculuktan yönetmenliğe geçiş yapan Kartal Tibet’in
camdan yansıyan görüntüsü
Şark Bülbülü filmi Kemal Sunal’ın en bilinen ve komik
filmlerinden biridir. Ayşen Grudağ’lı meşhur havuz sahnesinde, Şaban’ın
dışarıdan çekimleri sırasında camın yansıtma kuvvetinin azizliğine uğrayan
yönetmen Kartal Tibet’in yansıması filme imzasını atmış.
Bonus: Filmlerindeki katilin daima eli olan Dario Argento
Giallo camiasının ünlü yönetmeni Dario Argento filmlerindeki
katilin genelde ellerini çeker ve o eller de yönetmenin kendi elleridir. Yani
kadın erkek fark etmez, eğer bir sahnede biri bıçaklanacaksa, kurbanın boynuna
ip dolanacaksa, o işi yönetmen Dario Argento’dan başkası yapamaz.