Yeşilçam’ın Biricik Afrodit’i Banu Alkan’ın Rol Aldığı
Birbirinden Renkli 6 Filmi
Aslında yerli ve
milli Afrodit’imizin her filmi birbirinden efsane ya ben sadece dilimin
döndüğünce en unutulmazlarına değineyim dedim.
Nikah şahidi olmak için darlayan eski sevgilisinin gazinoda
dis atmasına maruz kalan Afrodit dramı Nikah Masası
Yeşilçam’ın sarışın Afrodit’i Banu’nun bir yıl önce Ferdi
Tayfur’la çevirdiği Ben de Özledim filmiyle beyazperdedeki yerini
sağlamlaştırıp vamp kadın rollerine büründüğü yıllar diyebiliriz. 1982 yapımı
Nikah Masası yönetmenliğini arabesk sinemanın ünlü yönetmeni Temel Gürsu
senaristliğini ise Erdoğan Tünaş yapmakta. Fakat bu klişe senaryonun temelleri
1962 yılında Metin Erksan tarafından atılmış. Erdoğan bey sadece senaryoya ağır
dram ve ajitasyon eklemiş. Gözü yükseklerde olan Afrodit’imiz sevgilisi kadife
sesli Ümit’i sevse de istediği rahat hayatı Ümit’in ona sunamayacağının
farkındadır ve bu durum da genç kadının kafasını karıştırmaktadır. Öte yandan
yüzünde güller açmayan somurtkan anası da gençsin güzelsin o piyanist şantöz
Ümit sana ne verebilir ki aklını kullan da anan gibi olma sen saraylarda
yaşamaya layıksın diye Afrodit’in aklını karıştırmaya çalışmakta kızını ince
ince işlemektedir. İşte tam da bu zamanlarda Afrodit’imiz ve Ümit evlilik için
alışverişe çıkmışlardır. Afromuzun istediği gelinlik dört kişilik bir ailenin
bir yıllık mutfak masraflarına eşit olunca Ümit, Banu gelinlik mi alıyoz araba
mı saçmalama gözünü seveyim ayağımızı yorganımıza göre uzatmalıyız! Ben
Sabancı’nın torunu değilim diye Banu’yu tersler. Bunun üzerine Afrodit’imiz ne
alayım şile bezi mi alayım düğünde çuval mı giyeyim Ümit diye sevdiceğine trip
atar. Biraz düşününce Banu’nun haklı olduğunu kabullenen Ümit, sevdiceğinin gönlünü
almıştır ki bu sefer de ikili oturacakları ev yüzünden tartışır. Ümit’in
kirasını ödeyeceği yer deniz manzaralı bir gecekonduyken Banu Etiler’de
apartman dairesi istemektedir. Oturacakları ev yüzünden de ağır kavga eden Banu
ve Ümit çiftine asıl darbeyi Güner Ümit ve bıyıkları vurur. Afrodit’imizin
maniküre gittiği evin bıyıklı oğlu olan Güner Afrodit’imizi parasıyla
kandırmaya çalışır. Pahalı elbise ile gözünü boyamaya çalıştığı Afrodit’imize
hediye ettiği elbise yüzünden Ümit’le tartışan Afro ağlaya ağlaya olay yerinden
uzaklaşır. Sevgilisiyle kavga edip kendisine yürüyen gencin tamamen masum
duygularla davet ettiği felekten bir gece çalma hareketine balıklama dalan kız
ekolünün seksenler ayağı olan Afrodit, şeri şeri leydi eşliğinde disko topu
altında saçlarını savura dursun bıyıklı zengin gençte Afro’nun içkisine ilacı
boca eder. Sarhoş sarhoş iğfal edilen Afro, kirletildim diye ağlayıp olay
yerinden kaçtığı sırada sokakta bilin bakalım kiminle karşılaşır? Tabi ki Ümit!
Afrodit’i görür görmez koluna yapışıp kızı konuşturmadan gelinlikçiye götüren
Ümit, Afro’nun Ümit bi dakka açıklıyim diye gaz sancısı çekercesine
kıvranmalarını dinlemez ve kıza gelinliği de aldım evi de Bahar der. Ümit’in
heyecanla geleceklerinden bahsetmesi üzerine kendini soyunma kabinine atıp araya
perde çekerek günah çıkarır gibi yaşadığı günah gecesinden bahseden Afro, acı
çekiyorum triplerine girdikten sonra kaçarak olay yerinden uzaklaşır ve
bıyıklının kapatması olur. Bıyıklının sunduğu imkanlarla mutlu olamayıp kendini
içkiye veren Afro, bıyıklı sevgilisi ve yılan gözlü görümcesiyle gittikleri bir
gazinoda eks aşkı Ümit’in ona aldığı gelinlikle dolanan bir gelin bulup
gözlerini belerte belerte bakmaya başlar. Gelinliğe bakıp Ümit’le kendisini
hayal edip kedere gömülüyorum pozları atan Afro, sahneye Ümit’in çıkmasıyla
iyice şoka girer. Eline mikrofonu alıp eski aşkı Afro ve bıyıklıya dis atmalara
doymayan Ümit, açık açık Banu ve bıyıklıyı mekandan kovar. Bıyıklıyla mutlu
olamayan Banu ise eks aşkı tripli Ümit’ten af dileyip durur. Eks aşkı Afrodit’i
unutamayan Ümit de affetmeye razıdır, her şeyim var sen yoksun Bahar diye
ağlaştıkları sırada yatak odası takımını görüp sinir krizi geçiren Ümit,
Afrodit’e viziten ne diye sorunca çılgına dönen Afromuz bir zengin intihar
şekli olarak lüks araçla kaza yapma şıkkını seçip direksiyon hakimiyetini
kaybederek elektrik direğine bindirir. Emniyet kemeri takmadığı için hayata
gözlerine arabanın ön camından fırlamak yerine senarist öyle istediği için ön
kapıdan bayılmakla yuman Afrodit’imizi toprağa veren Ümit’se filmin sonunda
kendisini akbaba gibi bekleyen bıyıklının bacısına kalmıştır.
Gazozuna ilaç atıp iğfal ettiği Ferdi’nin kör olup
kanalizasyona düşmesi sonucu bunalıma giren Afrodit çilesi Ben De Özledim
Banu Alkan’ın sinemamızdaki yerini sağlamlaştıran ve alacağı
rollerin yönünü de belirleyen Ben de Özledim filminin yönetmeni Nazmi Özer,
senaristi ise tabi ki Erdoğan Tünaş’tır. Banu bu filmde tam bir vicdansız
Sabuha, para aşığı bir fettandır. Anasının kira parasını bile tırtıklayıp kumar
masalarında harcayıp manken olma hayalleri kuran Afrodit’imizin anası kızının
yolunun yol olmadığını görünce onu ev sahibinin torunu Ferdi’ye yamamak için
hain bir plan kurar. Ferdi’yi önce istemeyip mirasa konduğunu öğrenince
dekolteli elbiselerle Ferdi’yi baştan çıkarmaya uğraşan Banu, en son sarhoş
ettiği Ferdi’yi iğfal eder. Şekerpare’nin Ziver’i gibi aksiyonlu olmasa da
Banu’nun anası da dümenden baskın verip polis diye bas bas bağırıp Ferdi’yi
kızını iğfal etti diye polise şikayet eder. Afrodit’le mecburen evlenmek zorunda
kalan Ferdi’nin isse hayat burnundan gelir, tam bir para manyağı olan ve
Ferdi’yi sürekli para diye darlayan Afrodit’imiz gene manken olacağım diye
tutturup anasıyla kavga eder. Afrodit’i bikinili moda çekimi sırasında
yakalayıp kolundan sürükleyerek eve getiren Ferdi, kafa yapılarının hiçbir
şekilde uyuşmadığı kızdan boşanmak dururken Afro’nun bu evi sat iyi bir muhite
taşınalım teklifini kabul eder. Ocağına incir ağacı dikilmesi mevzunun ilk
halkası dededen kalma evi satmakla başlayan Ferdi, İstanbul’a geldiği ilk gün
kendisine arabayla çarpan zengin beyin yanına gidip iş kurmak için adamdan borç
alır. Kocasının galerici olacağını sanan Afro, Ferdi’nin kamyon şoförü
olacağını öğrenince ne demek şoför diye kavga çıkartır. Filmin abuk yanı
sürekli gözü yükseklerdeki kötü kadın olarak lanse edilen Afro’nun aşırı eril
atasözümüz Ağustostan sonra ekilen darıdan kocasından sonra kalkan karıdan
hayır gelmez sözünü hatırlatırcasına ev işlerinden anlamayan, dili pabuç kadar
diye kötülenmesi. Ve sürekli Ferdi’nin mağdur gösterilmesi, öyle ki Afro
anasına bile lanetlenen bir femme fatale. Anası bile Banu’ya dayanamayıp evi
terk ediyor. Oysa kızının aklına Ferdi’yi sokup Ferdi’nin başını yiyecek planı
hazırlayan da sanki o mağdur gösterilmeye çalışılan ana değilmiş gibi. Ferdi
istediği zaman Banu’yu boşayıp köydeki cefakar gibi gösterilen ama bildiğin
süzme salak olan Gül’e dönebilir ama yok ille Ferdi mağdur gibi gösterilip
filmin sonunda namus nutuğu atılacak. Ferdi’nin verdiği taksiti kumarda
harcayan Banu, bu hoyrat tavırlarıyla sır kapısına bile ilham kaynağı olmuştu.
Ferdi’yi patronuyla aldatan Banu’ya da adam köpek gibi aşık istese Banu da
Ferdi’den boşanabilir ama boşanmayacak. Sevmediği Ferdi’yi iyice boynuzlasın ki
filmin sonunda Ferdi bunları vurduğu için haklı olsun. Kamyonla Antalya’dan
dönen Ferdi, İstanbul il sınırından girer girmez uğradığı benzinlikte kürk
mantolu karısı Banu ve patronunu görüp son model kamyonu ile takibe başlar.
Trafik kazası geçirip kör numarası yapan Ferdi, karısı nemrut Banu’nun aşırı
ilgisine maruz kalıp kanalizasyon kenarlarında yürür. Burada Banu adamı resmen
öldürmeye çalışır, iki adım atsa zaten kanalizasyona düşecek Ferdi’ye ay kimin
kocası buuuu yürü de millet endam görsün der. Ferdi de kendini kanala atınca
sanki adamı öldürmeye çalışan o değilmiş gibi bir feryat koparır. Sevgilisinin yanına
gidip namussuzluk yaptık diye günah çıkarmaya çalışan Afro, psikolojim bozuldu
bana hediye al triplerine girdi sanan sevgilisi de gel bi Paris yapalım Banu
dediği sırada telepati yöntemiyle kapıyı açıp içeri dalan Ferdi ikiliye kurşun
yağdırır. Banu’nun lüks pöstekiye sevgilisinin de şömineye yığılarak ölmesi
sonucu katil olan Ferdi, polisten kaçıyordu da filmin bu kısmını ben içinde
Afrodit yok diye izlemedim.
Şirket yönetimini ele geçirip kocasını da boşayan Afrodit’in
stres atmak için gittiği tatil köyünde kiralık katille aşk yaşayıp seksi
Serpil’le birbirlerine iş attığı Bu İkiliye Dikkat
Dönemin iki ağır topu Serpil Çakmaklı ve Banu Alkan’ı
bünyesinde barındıran 1985 yapımı yönetmenliğini Şahin Gök, senaristliğini de
Safa Önal’ın yaptığı Bu İkiliye Dikkat filminden sonra Serpil Çakmaklı ve Banu
Alkan arasında lezbiyen ilişki teklifi davası çıkmış. Havuz sahnesi yüzünden
filmin reklamı olsun diye mi yapmışlar acaba ablaların ikisinde de lezbiyen
havası yok çünkü. Neyse efem biricik Afroditimiz kafasında zenginlik göstergesi
uçan daire model pembe şapkasıyla yönetim kuruluna dalıp amcasının kendisini
taktim etmesiyle şirketin tek varisi olduğunu tüm iş camiasına duyurur.
Kocasına da tekmeyi basan Afro, tatile çıkıp stres atayım derken daha beter
strese maruz kalacaktır. Serpil’se kendine zengin süsü veren ama zengin koca
avına çıkmış genç güzel bir kızcağızdır. Film boyunca Serpil’le Banu’nun
birbirleriyle sidik yarısına girip bir kiralık katili tavlamaya çalıştığı
filmimizin kazananı uzun dönemde Serpil olsa da kiralık katilin aşkını tabi ki
Afroditimiz kazanmıştır. Yalnız adam verilen son işi Banu yüzünden yapamayınca
sevgilisi Banu’nun gözü önünde öldürülür orası ayrı.
Sosyetenin namlı fahişesi olan Afrodit’in sevgilisinden
ayırmak için ayartacağı adama aşık olup sürüm sürüm süründüğü Sokaktan Gelen
Kadın
1984 yapımı Orhan Aksoy filminde Banu, sosyetenin tüm
erkeklerinin peşinde koştuğu Semra isimli bir fahişedir. Zengin erkeklerin
parasıyla yaşayan ama lafı gediğine oturtmasını da bilen Banu, yüzüne bakmaktan
tiksindiği dostu bey amcanın kendisini sokak kadını seni sokaktan ben çıkardım
laflarına kahkaha atıp o pis vücudunun altında yatıyorsam bir bedeli olmalı
diyerek zengin yaşlı erkek, genç güzel kadın ilişkisini en net şekilde özetler.
Dostunun masasından kalkıp ilişkiyi sonlandıran Banu’ya zengin bir iş adamı
olan Şinasi beyin müdürü gelip Şinasi beyin ona bir iş teklifinde bulunacağını
söyler. Pembe uçan daire modeli zenginlik göstergesi şapkasıyla Şinasi beyin
odasına giren Banu, Şinasi’nin lütfedip buyrun oturun demeden oğlumu
sevgilisinden ayır diye emir vermesi üzerine önce bir kadınla nasıl
konuşulacağını öğren diye adamı azarlar. Azar sonrası Afrodit’imize saygıda
kusur etmeyen Şinasi bey oğlu Selim’i ailesine yakışmayan bir kadından
kurtarsın diye Semra’yla anlaşır. Semra da milyonluk anlaşma yapmış ama
Şinasi’ye oğlun neye benziyo bi fotosunu filan ver demez. Uludağ’a gidip
Şinasi’nin oğlu Selim yerine Selim’in yılışık arkadaşını tavlar. Adamın sakız
gibi yapışmasından bıksa da bu durumla sağlam ego yapan Afro, sinema
tarihimizin en megaloman sahnesine imza atarak ben eşi benzeri olmayan güzel
bir kadınım der. Aslan burcu olduğuna kalıbımızı basacağımız Semra bu egoyla
Afrodit’in müzik listelerini alt üst eden singılı Neremi Neremi’nin de
başlangıç seviyesindedir aslında. Semra, Selim yerine yanlış kişiyi
tavladığından habersiz kayak yaparken tesadüfen hakiki Selim’le karşılaşır.
Şimdiye kadar erkeklerin peşinde köpek olmasına alışan sevmekten çok sevilmeyi
bilen Semra, Selim’in köpek çekmesi üzerine sen kim köpeksin de bana kaba
davranıyorsun diye kinlenip ayaklarını öptürme planları kurduğu Selim’e aşık
olur. Ava giderken avlanan Afrodit’imiz kirli mazisi yüzünden kendini Selim
gibi geleceği parlak bir hukukçuya layık görmez. Bir de oğlunu kurtarsın diye
anlaştığı kötü kadına oğlunun aşık olası üzerine delirip Semra’nın eski dostunu
ikilinin üzerine salan Şinasi bey gerçeği var tabi. Selim’in onunla mutlu
olamayacağını, geçmişinin ikisini de rahat bırakmayacağını anlayan fedakar
Afroditimiz stilettolarıyla kar kıyamet demeden koşup kapısını açık bulduğu ilk
Murat 124’e atladığı gibi son sürat kaçmaya çalışır. Bu arada Selim de kar kış
demeden ince bir ceketle zatürre olmayı da göze alarak Semra’nın arabasının
arkasından maraton koşusuna başlar. Selim’in ülkemizi olimpiyatlarda temsil
etse dereceye gireceği maraton koşusu Uludağ’ın karlı dağında başlayıp Bursa
merkeze doğru ilerler. Karda buzda direksiyon hakimiyetini kaybetmeyip düz
yolda uçurumdan uçan Afro hakkın rahmetine kavuşurken orta kulvardan gelen
Selim’se maratonu açık ara önde bitirip ülkemize bir altın madalya getirir.
Uyuşturucu kaçakçılarına karşı amansız bir mücadele veren
acar komiserin karısı olmayı kafasına koyup bu uğurda her gün aksiyon yaşayan
liseli Afrodit kabusu Akrep Yuvası
1977 yapımı filmde Banu Alkan’a pek benzemeyen liseden yeni
mezun bir Afrodit’le karşı karşıyayız. Ha bu hali de güzel ama biz onu o uzun
saçlarını savuran seksi kadın olarak tanıyınca saçlar omuzda halini hafif
garipsedik. Şahsen Cüneyt Arkın’la oynadığı Katiller de Ağlar filmini
seçecektim. Hani Banu’nun babasının katili olduğunu düşündüğü Cüneyt abimize
kurşun yağdırdığı ama Cüneyt abimizin o kadar kurşuna öleceği yerde Banu’ya
nutuk atıp, ay bu niye ölmedi be diye ağzı bir karış şok olan Afrodit’imizin
önünden yürüye yürüye gittiği film. Ama Akrep Yuvası filmi hem Afro’nun tek tip
rollerde görünmediğini hem de 19 yaşındaki hallerini görmemiz için daha uygun
dedim. Bu filmde uyuşturucu mafyasına karşı savaş açan ve başarılı
operasyonlarla mafyayı çökertme noktasına getiren acar komiser Kemal’in
gazeteci sevgilisi olan Banu ciddi ciddi siyasi bir filmde oynamış. Senarist
Cahit Ergin’i, yönetmen Melih Gülgen’i ve yapımcı Memduh Ün’ü tebrik ediyorum.
1977 şartlarında böyle bir filmi çekmek için kaç kilo yürek yemişler acaba?
Çünkü açık açık iki siyasi gruba da silahları aynı kişiler veriyor, sırf para
için iki grup arasındaki gerilimi bilerek tırmandıranlar var deniyor. İçki ve
sigara kaçakçıları dururken parasızlıktan kaçak sigara satan çocukların
tutuklanması üzerine gariban çocukları tutuklayarak mı kaçakçılıkla mücadele
ediyoruz diye amiriyle tartışan Cüneyt abimizin Görevimiz Tehlike’de görülmemiş
aksiyon sahneleri ile ağızları bir karış açık bıraktığı sahnelerden sonra
geçelim Afrodit’imize. Ev arkadaşı sarışınla sürekli tehdit telefonları alıp
her defasında Kemal yetiş diye Cüneyt abimizi arayan Banu, adeta Kabasakalı
görünce Temel erkekim diye bağıran Safinaz modunda. Polis karısı olmayı kafama
koydum deyip her aksiyon anında çığlığı basması da o biraz zor be Banucum
dedirtiyor. Zira sapık kapıcı bunlara saldırıp diğer kızı öldürünce imdat diye
bağırıp alt kata koşmak dururken çatı katına kaçmak nedir kız Afro? Ayrıca
cebinden mendil çıkarır gibi balta çıkaran kapıcı ise ayrı bir absürtlük.
Apartman kapısı dururken aksiyon olsun diye düz duvara tırmanan acar komiserle
sapık görünce imdat diye apartmanı ayağa kaldırmak dururken ay diye tepki verip
yaldır yaldır çıkış kapısına koşmak yerine tavan arasına kaçan Afro’nun
çocuklarının doğal seleksiyondan sağ çıkmak için bıçaklansa bile ölmeyip
kavgaya devam eden babaları Kemal’in genini almak dışında şansları yok.
Ana baba ilgisizliğinden depresyona girip mankenlik yapıyor
diye namussuzlukla suçlanan Afrodit’in takıntılı bir ırz düşmanı olan eski
sevgilisini zıpkınla vurup elini kana buladığı İlişki
1983 yapımı senaryosunu Erdoğan Tünaş’ın yazdığı
yönetmenliğini Temel Gürsu’nun yaptığı İlişki filminde anne babasından şefkat
ve ilgi görmeyen İpek’in dramı anlatılmaktadır. Parası, güzelliği ve şöhreti
olan İpek’in tek istediği mutlu bir yuvadır. Hatta bu yüzden sevgilisinin mutlu
ailesini ne zaman görse kıskanır ve keşke benim de böyle mutlu bir ailem olsa
diye iç geçirir. Fakat imrendiği ailenin babası dediğim dedik çaldığım düdük
diyen insanları tanımadan etmeden görünüşleriyle yargılayan ve genç kızı
üzerinde sürekli ahlak baskısı kuran bir adamdır. Afrodit’in manken arkadaşı Faruk ise babasını
terk eden anası yüzünden tüm kadınlara düşman olmuş sapık bir psikopattır.
Evlilik işleri pek bana göre değil canım ya diyen Faruk, İpek’e de senle
evlenelim baban da bana destek olsun der. Oldukça net olan Faruk’a İpek ben
beni seven birisiyle evleneceğim diye trip atar. Ailesinin ilgisiz durumu
yetmiyormuş gibi hoşlandığı gencin bu sapkın tavrına da anlam veremeyen Afro,
parti sırasında Faruk’u çalı çırpı arasında başka bir kadınla basınca ay bu
sapıktan mı hoşlanıyordum ıy deyip Faruk’la arasına mesafe koyar. Genç bir
kaptanla yakınlaşan İpek’in kendine nispet yaptığını düşünen Faruk ay sıkıldım
İpek, beni kıskandırma işinden vazgeç eskisi gibi takılalım der. Banu da hoşt
ayol diye bunu kıştlayınca kıza da sevgilisine de bilenen Faruk, kimse beni
terk edemez ancak ben onları terk ederim, bütün kadınlar annem gibi kötü deyip
İpek ve sevgilisinden intikam planlarına girişir. Öte yandan sevgilisinin namus
timsali babası İpek’in mankenlik yaptığı
için namussuz olduğunu oğlunun ilerde ondan utanacağını söyleyip kıza hakaret
edince İpek gene dram yaşar. İpek’i barda içerken bulan Faruk ve İpek’in
kıskandırma dansı ibretlikti. Afroditimizi kandırıp tenhalara götüren orda da
elini kolunu bağlayıp anadan üryan suya salan Faruk, İpek’i rezil ettim sıra
sevgilisinde diye adamın kız kardeşine salça olur. Irz düşmanlığı konusunda
çıtayı iyice yükselten Faruk, kızı kimse elimden alamasın diye denizin
ortasında tecavüze yeltenir. Fakat bir süper kahraman olan tanrıça Afrodit,
buna izin vermez. Sürat motoruna atladığı gibi amcası Poseidon’dan ödünç aldığı
zıpkınla ırz düşmanı Faruk’u orkinos gibi avlayan Afrodit’imiz sayesinde bir
genç kız daha ırz düşmanlarının elinden kurtulmuştur. Fedakar Afroditimizse
filmin sonunda hafifletici sebeplerle sekiz yıl ceza almış ve sevgilisinin
babasının özür dilemesiyle mutlu olmuştur.