22 Haziran 2019 Cumartesi


Yeşilçam’ın Biricik Afrodit’i Banu Alkan’ın Rol Aldığı Birbirinden Renkli 6 Filmi

   Aslında yerli ve milli Afrodit’imizin her filmi birbirinden efsane ya ben sadece dilimin döndüğünce en unutulmazlarına değineyim dedim.

Nikah şahidi olmak için darlayan eski sevgilisinin gazinoda dis atmasına maruz kalan Afrodit dramı Nikah Masası


Yeşilçam’ın sarışın Afrodit’i Banu’nun bir yıl önce Ferdi Tayfur’la çevirdiği Ben de Özledim filmiyle beyazperdedeki yerini sağlamlaştırıp vamp kadın rollerine büründüğü yıllar diyebiliriz. 1982 yapımı Nikah Masası yönetmenliğini arabesk sinemanın ünlü yönetmeni Temel Gürsu senaristliğini ise Erdoğan Tünaş yapmakta. Fakat bu klişe senaryonun temelleri 1962 yılında Metin Erksan tarafından atılmış. Erdoğan bey sadece senaryoya ağır dram ve ajitasyon eklemiş. Gözü yükseklerde olan Afrodit’imiz sevgilisi kadife sesli Ümit’i sevse de istediği rahat hayatı Ümit’in ona sunamayacağının farkındadır ve bu durum da genç kadının kafasını karıştırmaktadır. Öte yandan yüzünde güller açmayan somurtkan anası da gençsin güzelsin o piyanist şantöz Ümit sana ne verebilir ki aklını kullan da anan gibi olma sen saraylarda yaşamaya layıksın diye Afrodit’in aklını karıştırmaya çalışmakta kızını ince ince işlemektedir. İşte tam da bu zamanlarda Afrodit’imiz ve Ümit evlilik için alışverişe çıkmışlardır. Afromuzun istediği gelinlik dört kişilik bir ailenin bir yıllık mutfak masraflarına eşit olunca Ümit, Banu gelinlik mi alıyoz araba mı saçmalama gözünü seveyim ayağımızı yorganımıza göre uzatmalıyız! Ben Sabancı’nın torunu değilim diye Banu’yu tersler. Bunun üzerine Afrodit’imiz ne alayım şile bezi mi alayım düğünde çuval mı giyeyim Ümit diye sevdiceğine trip atar. Biraz düşününce Banu’nun haklı olduğunu kabullenen Ümit, sevdiceğinin gönlünü almıştır ki bu sefer de ikili oturacakları ev yüzünden tartışır. Ümit’in kirasını ödeyeceği yer deniz manzaralı bir gecekonduyken Banu Etiler’de apartman dairesi istemektedir. Oturacakları ev yüzünden de ağır kavga eden Banu ve Ümit çiftine asıl darbeyi Güner Ümit ve bıyıkları vurur. Afrodit’imizin maniküre gittiği evin bıyıklı oğlu olan Güner Afrodit’imizi parasıyla kandırmaya çalışır. Pahalı elbise ile gözünü boyamaya çalıştığı Afrodit’imize hediye ettiği elbise yüzünden Ümit’le tartışan Afro ağlaya ağlaya olay yerinden uzaklaşır. Sevgilisiyle kavga edip kendisine yürüyen gencin tamamen masum duygularla davet ettiği felekten bir gece çalma hareketine balıklama dalan kız ekolünün seksenler ayağı olan Afrodit, şeri şeri leydi eşliğinde disko topu altında saçlarını savura dursun bıyıklı zengin gençte Afro’nun içkisine ilacı boca eder. Sarhoş sarhoş iğfal edilen Afro, kirletildim diye ağlayıp olay yerinden kaçtığı sırada sokakta bilin bakalım kiminle karşılaşır? Tabi ki Ümit! Afrodit’i görür görmez koluna yapışıp kızı konuşturmadan gelinlikçiye götüren Ümit, Afro’nun Ümit bi dakka açıklıyim diye gaz sancısı çekercesine kıvranmalarını dinlemez ve kıza gelinliği de aldım evi de Bahar der. Ümit’in heyecanla geleceklerinden bahsetmesi üzerine kendini soyunma kabinine atıp araya perde çekerek günah çıkarır gibi yaşadığı günah gecesinden bahseden Afro, acı çekiyorum triplerine girdikten sonra kaçarak olay yerinden uzaklaşır ve bıyıklının kapatması olur. Bıyıklının sunduğu imkanlarla mutlu olamayıp kendini içkiye veren Afro, bıyıklı sevgilisi ve yılan gözlü görümcesiyle gittikleri bir gazinoda eks aşkı Ümit’in ona aldığı gelinlikle dolanan bir gelin bulup gözlerini belerte belerte bakmaya başlar. Gelinliğe bakıp Ümit’le kendisini hayal edip kedere gömülüyorum pozları atan Afro, sahneye Ümit’in çıkmasıyla iyice şoka girer. Eline mikrofonu alıp eski aşkı Afro ve bıyıklıya dis atmalara doymayan Ümit, açık açık Banu ve bıyıklıyı mekandan kovar. Bıyıklıyla mutlu olamayan Banu ise eks aşkı tripli Ümit’ten af dileyip durur. Eks aşkı Afrodit’i unutamayan Ümit de affetmeye razıdır, her şeyim var sen yoksun Bahar diye ağlaştıkları sırada yatak odası takımını görüp sinir krizi geçiren Ümit, Afrodit’e viziten ne diye sorunca çılgına dönen Afromuz bir zengin intihar şekli olarak lüks araçla kaza yapma şıkkını seçip direksiyon hakimiyetini kaybederek elektrik direğine bindirir. Emniyet kemeri takmadığı için hayata gözlerine arabanın ön camından fırlamak yerine senarist öyle istediği için ön kapıdan bayılmakla yuman Afrodit’imizi toprağa veren Ümit’se filmin sonunda kendisini akbaba gibi bekleyen bıyıklının bacısına kalmıştır.

Gazozuna ilaç atıp iğfal ettiği Ferdi’nin kör olup kanalizasyona düşmesi sonucu bunalıma giren Afrodit çilesi Ben De Özledim


Banu Alkan’ın sinemamızdaki yerini sağlamlaştıran ve alacağı rollerin yönünü de belirleyen Ben de Özledim filminin yönetmeni Nazmi Özer, senaristi ise tabi ki Erdoğan Tünaş’tır. Banu bu filmde tam bir vicdansız Sabuha, para aşığı bir fettandır. Anasının kira parasını bile tırtıklayıp kumar masalarında harcayıp manken olma hayalleri kuran Afrodit’imizin anası kızının yolunun yol olmadığını görünce onu ev sahibinin torunu Ferdi’ye yamamak için hain bir plan kurar. Ferdi’yi önce istemeyip mirasa konduğunu öğrenince dekolteli elbiselerle Ferdi’yi baştan çıkarmaya uğraşan Banu, en son sarhoş ettiği Ferdi’yi iğfal eder. Şekerpare’nin Ziver’i gibi aksiyonlu olmasa da Banu’nun anası da dümenden baskın verip polis diye bas bas bağırıp Ferdi’yi kızını iğfal etti diye polise şikayet eder. Afrodit’le mecburen evlenmek zorunda kalan Ferdi’nin isse hayat burnundan gelir, tam bir para manyağı olan ve Ferdi’yi sürekli para diye darlayan Afrodit’imiz gene manken olacağım diye tutturup anasıyla kavga eder. Afrodit’i bikinili moda çekimi sırasında yakalayıp kolundan sürükleyerek eve getiren Ferdi, kafa yapılarının hiçbir şekilde uyuşmadığı kızdan boşanmak dururken Afro’nun bu evi sat iyi bir muhite taşınalım teklifini kabul eder. Ocağına incir ağacı dikilmesi mevzunun ilk halkası dededen kalma evi satmakla başlayan Ferdi, İstanbul’a geldiği ilk gün kendisine arabayla çarpan zengin beyin yanına gidip iş kurmak için adamdan borç alır. Kocasının galerici olacağını sanan Afro, Ferdi’nin kamyon şoförü olacağını öğrenince ne demek şoför diye kavga çıkartır. Filmin abuk yanı sürekli gözü yükseklerdeki kötü kadın olarak lanse edilen Afro’nun aşırı eril atasözümüz Ağustostan sonra ekilen darıdan kocasından sonra kalkan karıdan hayır gelmez sözünü hatırlatırcasına ev işlerinden anlamayan, dili pabuç kadar diye kötülenmesi. Ve sürekli Ferdi’nin mağdur gösterilmesi, öyle ki Afro anasına bile lanetlenen bir femme fatale. Anası bile Banu’ya dayanamayıp evi terk ediyor. Oysa kızının aklına Ferdi’yi sokup Ferdi’nin başını yiyecek planı hazırlayan da sanki o mağdur gösterilmeye çalışılan ana değilmiş gibi. Ferdi istediği zaman Banu’yu boşayıp köydeki cefakar gibi gösterilen ama bildiğin süzme salak olan Gül’e dönebilir ama yok ille Ferdi mağdur gibi gösterilip filmin sonunda namus nutuğu atılacak. Ferdi’nin verdiği taksiti kumarda harcayan Banu, bu hoyrat tavırlarıyla sır kapısına bile ilham kaynağı olmuştu. Ferdi’yi patronuyla aldatan Banu’ya da adam köpek gibi aşık istese Banu da Ferdi’den boşanabilir ama boşanmayacak. Sevmediği Ferdi’yi iyice boynuzlasın ki filmin sonunda Ferdi bunları vurduğu için haklı olsun. Kamyonla Antalya’dan dönen Ferdi, İstanbul il sınırından girer girmez uğradığı benzinlikte kürk mantolu karısı Banu ve patronunu görüp son model kamyonu ile takibe başlar. Trafik kazası geçirip kör numarası yapan Ferdi, karısı nemrut Banu’nun aşırı ilgisine maruz kalıp kanalizasyon kenarlarında yürür. Burada Banu adamı resmen öldürmeye çalışır, iki adım atsa zaten kanalizasyona düşecek Ferdi’ye ay kimin kocası buuuu yürü de millet endam görsün der. Ferdi de kendini kanala atınca sanki adamı öldürmeye çalışan o değilmiş gibi bir feryat koparır. Sevgilisinin yanına gidip namussuzluk yaptık diye günah çıkarmaya çalışan Afro, psikolojim bozuldu bana hediye al triplerine girdi sanan sevgilisi de gel bi Paris yapalım Banu dediği sırada telepati yöntemiyle kapıyı açıp içeri dalan Ferdi ikiliye kurşun yağdırır. Banu’nun lüks pöstekiye sevgilisinin de şömineye yığılarak ölmesi sonucu katil olan Ferdi, polisten kaçıyordu da filmin bu kısmını ben içinde Afrodit yok diye izlemedim.     

Şirket yönetimini ele geçirip kocasını da boşayan Afrodit’in stres atmak için gittiği tatil köyünde kiralık katille aşk yaşayıp seksi Serpil’le birbirlerine iş attığı Bu İkiliye Dikkat


Dönemin iki ağır topu Serpil Çakmaklı ve Banu Alkan’ı bünyesinde barındıran 1985 yapımı yönetmenliğini Şahin Gök, senaristliğini de Safa Önal’ın yaptığı Bu İkiliye Dikkat filminden sonra Serpil Çakmaklı ve Banu Alkan arasında lezbiyen ilişki teklifi davası çıkmış. Havuz sahnesi yüzünden filmin reklamı olsun diye mi yapmışlar acaba ablaların ikisinde de lezbiyen havası yok çünkü. Neyse efem biricik Afroditimiz kafasında zenginlik göstergesi uçan daire model pembe şapkasıyla yönetim kuruluna dalıp amcasının kendisini taktim etmesiyle şirketin tek varisi olduğunu tüm iş camiasına duyurur. Kocasına da tekmeyi basan Afro, tatile çıkıp stres atayım derken daha beter strese maruz kalacaktır. Serpil’se kendine zengin süsü veren ama zengin koca avına çıkmış genç güzel bir kızcağızdır. Film boyunca Serpil’le Banu’nun birbirleriyle sidik yarısına girip bir kiralık katili tavlamaya çalıştığı filmimizin kazananı uzun dönemde Serpil olsa da kiralık katilin aşkını tabi ki Afroditimiz kazanmıştır. Yalnız adam verilen son işi Banu yüzünden yapamayınca sevgilisi Banu’nun gözü önünde öldürülür orası ayrı.

Sosyetenin namlı fahişesi olan Afrodit’in sevgilisinden ayırmak için ayartacağı adama aşık olup sürüm sürüm süründüğü Sokaktan Gelen Kadın


1984 yapımı Orhan Aksoy filminde Banu, sosyetenin tüm erkeklerinin peşinde koştuğu Semra isimli bir fahişedir. Zengin erkeklerin parasıyla yaşayan ama lafı gediğine oturtmasını da bilen Banu, yüzüne bakmaktan tiksindiği dostu bey amcanın kendisini sokak kadını seni sokaktan ben çıkardım laflarına kahkaha atıp o pis vücudunun altında yatıyorsam bir bedeli olmalı diyerek zengin yaşlı erkek, genç güzel kadın ilişkisini en net şekilde özetler. Dostunun masasından kalkıp ilişkiyi sonlandıran Banu’ya zengin bir iş adamı olan Şinasi beyin müdürü gelip Şinasi beyin ona bir iş teklifinde bulunacağını söyler. Pembe uçan daire modeli zenginlik göstergesi şapkasıyla Şinasi beyin odasına giren Banu, Şinasi’nin lütfedip buyrun oturun demeden oğlumu sevgilisinden ayır diye emir vermesi üzerine önce bir kadınla nasıl konuşulacağını öğren diye adamı azarlar. Azar sonrası Afrodit’imize saygıda kusur etmeyen Şinasi bey oğlu Selim’i ailesine yakışmayan bir kadından kurtarsın diye Semra’yla anlaşır. Semra da milyonluk anlaşma yapmış ama Şinasi’ye oğlun neye benziyo bi fotosunu filan ver demez. Uludağ’a gidip Şinasi’nin oğlu Selim yerine Selim’in yılışık arkadaşını tavlar. Adamın sakız gibi yapışmasından bıksa da bu durumla sağlam ego yapan Afro, sinema tarihimizin en megaloman sahnesine imza atarak ben eşi benzeri olmayan güzel bir kadınım der. Aslan burcu olduğuna kalıbımızı basacağımız Semra bu egoyla Afrodit’in müzik listelerini alt üst eden singılı Neremi Neremi’nin de başlangıç seviyesindedir aslında. Semra, Selim yerine yanlış kişiyi tavladığından habersiz kayak yaparken tesadüfen hakiki Selim’le karşılaşır. Şimdiye kadar erkeklerin peşinde köpek olmasına alışan sevmekten çok sevilmeyi bilen Semra, Selim’in köpek çekmesi üzerine sen kim köpeksin de bana kaba davranıyorsun diye kinlenip ayaklarını öptürme planları kurduğu Selim’e aşık olur. Ava giderken avlanan Afrodit’imiz kirli mazisi yüzünden kendini Selim gibi geleceği parlak bir hukukçuya layık görmez. Bir de oğlunu kurtarsın diye anlaştığı kötü kadına oğlunun aşık olası üzerine delirip Semra’nın eski dostunu ikilinin üzerine salan Şinasi bey gerçeği var tabi. Selim’in onunla mutlu olamayacağını, geçmişinin ikisini de rahat bırakmayacağını anlayan fedakar Afroditimiz stilettolarıyla kar kıyamet demeden koşup kapısını açık bulduğu ilk Murat 124’e atladığı gibi son sürat kaçmaya çalışır. Bu arada Selim de kar kış demeden ince bir ceketle zatürre olmayı da göze alarak Semra’nın arabasının arkasından maraton koşusuna başlar. Selim’in ülkemizi olimpiyatlarda temsil etse dereceye gireceği maraton koşusu Uludağ’ın karlı dağında başlayıp Bursa merkeze doğru ilerler. Karda buzda direksiyon hakimiyetini kaybetmeyip düz yolda uçurumdan uçan Afro hakkın rahmetine kavuşurken orta kulvardan gelen Selim’se maratonu açık ara önde bitirip ülkemize bir altın madalya getirir.

Uyuşturucu kaçakçılarına karşı amansız bir mücadele veren acar komiserin karısı olmayı kafasına koyup bu uğurda her gün aksiyon yaşayan liseli Afrodit kabusu Akrep Yuvası


1977 yapımı filmde Banu Alkan’a pek benzemeyen liseden yeni mezun bir Afrodit’le karşı karşıyayız. Ha bu hali de güzel ama biz onu o uzun saçlarını savuran seksi kadın olarak tanıyınca saçlar omuzda halini hafif garipsedik. Şahsen Cüneyt Arkın’la oynadığı Katiller de Ağlar filmini seçecektim. Hani Banu’nun babasının katili olduğunu düşündüğü Cüneyt abimize kurşun yağdırdığı ama Cüneyt abimizin o kadar kurşuna öleceği yerde Banu’ya nutuk atıp, ay bu niye ölmedi be diye ağzı bir karış şok olan Afrodit’imizin önünden yürüye yürüye gittiği film. Ama Akrep Yuvası filmi hem Afro’nun tek tip rollerde görünmediğini hem de 19 yaşındaki hallerini görmemiz için daha uygun dedim. Bu filmde uyuşturucu mafyasına karşı savaş açan ve başarılı operasyonlarla mafyayı çökertme noktasına getiren acar komiser Kemal’in gazeteci sevgilisi olan Banu ciddi ciddi siyasi bir filmde oynamış. Senarist Cahit Ergin’i, yönetmen Melih Gülgen’i ve yapımcı Memduh Ün’ü tebrik ediyorum. 1977 şartlarında böyle bir filmi çekmek için kaç kilo yürek yemişler acaba? Çünkü açık açık iki siyasi gruba da silahları aynı kişiler veriyor, sırf para için iki grup arasındaki gerilimi bilerek tırmandıranlar var deniyor. İçki ve sigara kaçakçıları dururken parasızlıktan kaçak sigara satan çocukların tutuklanması üzerine gariban çocukları tutuklayarak mı kaçakçılıkla mücadele ediyoruz diye amiriyle tartışan Cüneyt abimizin Görevimiz Tehlike’de görülmemiş aksiyon sahneleri ile ağızları bir karış açık bıraktığı sahnelerden sonra geçelim Afrodit’imize. Ev arkadaşı sarışınla sürekli tehdit telefonları alıp her defasında Kemal yetiş diye Cüneyt abimizi arayan Banu, adeta Kabasakalı görünce Temel erkekim diye bağıran Safinaz modunda. Polis karısı olmayı kafama koydum deyip her aksiyon anında çığlığı basması da o biraz zor be Banucum dedirtiyor. Zira sapık kapıcı bunlara saldırıp diğer kızı öldürünce imdat diye bağırıp alt kata koşmak dururken çatı katına kaçmak nedir kız Afro? Ayrıca cebinden mendil çıkarır gibi balta çıkaran kapıcı ise ayrı bir absürtlük. Apartman kapısı dururken aksiyon olsun diye düz duvara tırmanan acar komiserle sapık görünce imdat diye apartmanı ayağa kaldırmak dururken ay diye tepki verip yaldır yaldır çıkış kapısına koşmak yerine tavan arasına kaçan Afro’nun çocuklarının doğal seleksiyondan sağ çıkmak için bıçaklansa bile ölmeyip kavgaya devam eden babaları Kemal’in genini almak dışında şansları yok.

Ana baba ilgisizliğinden depresyona girip mankenlik yapıyor diye namussuzlukla suçlanan Afrodit’in takıntılı bir ırz düşmanı olan eski sevgilisini zıpkınla vurup elini kana buladığı İlişki


1983 yapımı senaryosunu Erdoğan Tünaş’ın yazdığı yönetmenliğini Temel Gürsu’nun yaptığı İlişki filminde anne babasından şefkat ve ilgi görmeyen İpek’in dramı anlatılmaktadır. Parası, güzelliği ve şöhreti olan İpek’in tek istediği mutlu bir yuvadır. Hatta bu yüzden sevgilisinin mutlu ailesini ne zaman görse kıskanır ve keşke benim de böyle mutlu bir ailem olsa diye iç geçirir. Fakat imrendiği ailenin babası dediğim dedik çaldığım düdük diyen insanları tanımadan etmeden görünüşleriyle yargılayan ve genç kızı üzerinde sürekli ahlak baskısı kuran bir adamdır.  Afrodit’in manken arkadaşı Faruk ise babasını terk eden anası yüzünden tüm kadınlara düşman olmuş sapık bir psikopattır. Evlilik işleri pek bana göre değil canım ya diyen Faruk, İpek’e de senle evlenelim baban da bana destek olsun der. Oldukça net olan Faruk’a İpek ben beni seven birisiyle evleneceğim diye trip atar. Ailesinin ilgisiz durumu yetmiyormuş gibi hoşlandığı gencin bu sapkın tavrına da anlam veremeyen Afro, parti sırasında Faruk’u çalı çırpı arasında başka bir kadınla basınca ay bu sapıktan mı hoşlanıyordum ıy deyip Faruk’la arasına mesafe koyar. Genç bir kaptanla yakınlaşan İpek’in kendine nispet yaptığını düşünen Faruk ay sıkıldım İpek, beni kıskandırma işinden vazgeç eskisi gibi takılalım der. Banu da hoşt ayol diye bunu kıştlayınca kıza da sevgilisine de bilenen Faruk, kimse beni terk edemez ancak ben onları terk ederim, bütün kadınlar annem gibi kötü deyip İpek ve sevgilisinden intikam planlarına girişir. Öte yandan sevgilisinin namus timsali babası İpek’in  mankenlik yaptığı için namussuz olduğunu oğlunun ilerde ondan utanacağını söyleyip kıza hakaret edince İpek gene dram yaşar. İpek’i barda içerken bulan Faruk ve İpek’in kıskandırma dansı ibretlikti. Afroditimizi kandırıp tenhalara götüren orda da elini kolunu bağlayıp anadan üryan suya salan Faruk, İpek’i rezil ettim sıra sevgilisinde diye adamın kız kardeşine salça olur. Irz düşmanlığı konusunda çıtayı iyice yükselten Faruk, kızı kimse elimden alamasın diye denizin ortasında tecavüze yeltenir. Fakat bir süper kahraman olan tanrıça Afrodit, buna izin vermez. Sürat motoruna atladığı gibi amcası Poseidon’dan ödünç aldığı zıpkınla ırz düşmanı Faruk’u orkinos gibi avlayan Afrodit’imiz sayesinde bir genç kız daha ırz düşmanlarının elinden kurtulmuştur. Fedakar Afroditimizse filmin sonunda hafifletici sebeplerle sekiz yıl ceza almış ve sevgilisinin babasının özür dilemesiyle mutlu olmuştur.