17 Mart 2018 Cumartesi


İzleyeni Etkisi Altına Alan Soygun Dizisi La Casa De Papel’in Dizi Kadar Etkileyici 14 Karakteri

   Netflix ile hayatımıza giren İspanyol soygun dizisi, akıl oyunları yüklü sürükleyici senaryosu, sistem karşıtı söylemi, etkileyici oyunculukları ve tabi ki Bella Ciao ile birçok dizi severin kalbini kazandı. Mükemmel giden bir soygun planında yer yer sorunlar yaşansa da grubun dışarıdaki beyni profesör ve darphane içindeki ekip amaçlarına ulaşmak için ellerinden geleni yaptı.


  İzleyenlerin soyguncuları desteklemekten kendini alamadığı dizinin tüm oyuncuları en az dizi kadar etkileyici bir oyunculuk sergiledi. Tokyo’yu canlandıran İspanyol oyuncu Ursula Corbero’nun güzelliğiyle dizinin önüne geçtiği söylense de o senaryoyu değil Ursula hanım Sofia Loren bile gölgeleyemez. Haksızlık etmeyin şimdi, dizi gerek akıcı senaryosu gerek oyunculuklarıyla alkışı hak ediyor. Dizinin en az Tokyo kadar etkileyici on üç karakterine değinmeden edemedim. İşte iki sezonu bir haftada bitirtecek dizinin, diziyi sırtlayan on dört karakteri. Not itina ile spoiler verildiği için baştan uyarayım dedim.

Ekibin beyni savunma sanatları ve dil uzmanı Profesör


İlk başlarda Arka Sokaklar’ın lalesi Ali’ye aşırı benzediği için izleyeni şok edip, karaktere konsantre edemese de sonradan zekasına hayran bırakan profesör, soyguncuların dışarıdaki destekçisi. Google Translate gibi adam olan profesör, savunma sanatlarında da uzman. Özellikle sevdiceği Raquel’in hırt kocasını marizlediği bölümle gözlerden kalp fışkırtıyor. Çocukluğu hastanelerde geçtiği için kendini okumaya veren profesörümüz bu efsanevi soygunu, zamanında kimsenin canını yakmadan soygun planlayan ama soygun için gireceği bankanın kapısında vurulup ölen babasına ithaf etmiş. Soygunda her şeyi en ince ayrıntısına kadar düşünse de soygundaki müzakereci müfettiş Raquel’e aşık olmak planlarında olmadığı için kusursuz planı sekteye uğrar.

Kural tanımaz ve tehlikeli Tokyo


On beş soyguna karışıp son soygunda sevgilisi öldüğü için bunalıma giren Tokyo, kaçmadan evvel son kez annesini görmek ister. Fakat profesör, onu soygun ekibine dahil etmek istediği için takibe almıştır. Annesinin evinde onu polislerin beklediğini profesörden öğrenen Tokyo, kurtarıcısı olarak gördüğü profesörün soygun planına dahil olur. Ama başına buyruk olan Tokyo hanım, daha dakika bir gol bir misali soygunun ilk kuralını bozup, çıtır hacker Rio ile ilişki yaşar. Önceleri bu aşkın tek taraflı olduğunu düşünsek de ikinci sezonda Tokyo’nun da Rio’ya karşı derin hisler beslediği anlaşılır. Berlin’le sürekli sürtüşme yaşayan Tokyo, Berlin’e karşı Denver ve Rio’yu arkasına alarak bir darbe yapar. Disiplin manyağı, narsis Berlin’in darbeye cevabı ise Helsinki tarafından etkisiz hale getirilen Tokyo’yu paketleyip polislere teslim etmek olur. Profesörün Sırplara kaçırttığı Tokyo, profesöre ulaşamayınca onun tutuklandığını sanıp motoruna atladığı gibi soygun mekanına geri döner. Adeta bir bumerang olan Tokyo hanımdan kurtulmak o kadar kolay değil anlayacağınız. Diziyi onun ağzından dinliyoruz bu arada.

Beş karılı soğuk egoist Berlin


Ağır egoist olan Berlin, Rio’yu karşısına alıp “Sen safsın, Tokyo seni sevmiyor!” tarzı konuşarak çocuğu uyarır. Sonra da sanki bir sır veriyormuş gibi çocuğa beş karısından, kadınların çocuk sahibi olunca erkeklere yüz vermemesinden bahseder. İlerleyen bölümlerde Denver’in yaptığı Berlin taklidinden anlarız ki, Berlin beş karısını soyguna karışan herkese anlatmış. Beyaz yaka hırsız olan Berlin, ekibin içerideki beynidir ve profesörden aldığı emirleri uygular. Grup içerisinde en sadık elemanları düşünemediklerinden olsa gerek insan azmanı kuzenler Oslo ve Helsinki’dir. Egoist tavırları ve kadın düşmanlığı yüzünden iki kadın darbesine maruz kalsa da her daim yakasını kurtarıp liderliği geri kazanmayı bilmiştir. Ölümcül hastalığa yakalandığı için altı aylık ömrünü sürünerek geçirme niyeti olmayan Berlin bey, garanti soygun başlamadan ölmeyi kafasına koymuştu. Nasıl bir narsis olduğunu kardeşine bile ölmeden evvelki son konuşmasında seni çok seviyorum beni sakın unutma demesinden anladığımız Berlin, her egolu gibi unutulmaz olmayı istiyordu.

Soygunun planlandığı gibi gitmesi için uğraşan feminist kalpazan Nairobi


Kalpazanlıktan sabıkalı Nairobi, profesörün planına dahil olmayı zamanında ondan alınan oğlunu, parası ile geri almak için kabul etmiş. Profesörden çok hoşlanan Nairobi, bu amacına ulaşamasa da dizinin sonunda soygundan payını aldı. Dizinin en feminist karakteri olan Nairobi, suçlulara karşı en nazik olan soyguncuydu da. Tam görev kadını olan Nairobi hanım resmen tüm gizemlerin de içine düşerdi. Denver, Berlin’den aldığı emre rağmen kıvırcık Monica’yı mı öldürememiş, bunu ilk kim fark ediyor dersiniz? Tabi ki Nairobi. Kadın resmen tüm gizemlerin içine düşüyordu ve bunu da dikkati kadar kapı arkasına geçip radarını açarak konuşulanları dinlemesine borçluydu.

Ekibin tünel kazma uzmanı Moskova


1 Mayıs’ta doğduğunu son bölümde öğrendiğimiz Moskova, dizinin en hassas ve iyi niyetli üyesiydi. Oğlundan anasının şaibeli geçmişini saklaması bile onun düzgün bir insan olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Oğlu Denver’i, Polonyalı uyuşturucu mafyasının elinden kurtarmak için plana dahil ettiren Moskova, darphaneye geri gelen Tokyo’yu kurşunlardan korumak için Rio ile beraber çatışmaya girip yaralanmıştı. Oslo’nun ölümü belki sadece kuzeni Helsinki’yi üzdü ama Moskova’nın ölümü ekibi bırak izleyicileri bile üzdü. Hani o öleceğine itici müdür Arturo ölseydi keşke, safi oksijen israfıydı adam. Ama Moskova’nın oğluyla geçireceği zamanı vardı. O kadar mücadele etmişti, ben bi ara profesör Polonyalı doktorla görüşünce herhalde Moskova ölmez demiştim. Ama resmen adamı öldürüp ters köşe yaptılar.

Bilgisayar dehası çıtır Rio


Bilgisayardan anlayanların, zekasını yazılımla birleştirenlerin Microsoft’u, Facebook’u kurduğu bu devirde sen niye tehlikeli soygun işlerine giriyon Babyface? Bi de gitmişsin Tokyo gibi seksi olduğu kadar da tehlikeli kadına aşık olmuşsun, Berlin’e biz ciddiyiz taam mı diye artisleniyorsun. Bir de sokağa çıkmaktansa bilgisayar başında oturan birisi için fazla fit değil mi bu çocuk? Benim bildiğim bilgisayar başında dünyadan uzak yaşayan tipler hareketsizlikten ya obez oluyor ya da ona yakın bir duruma geliyor, ama maşallah Rio’nun gram fazlası yok. Profesöre darphanedeki ekip ve müfettişle irtibat kurmasını sağlayacak bilgisayar kurulumunu yaparken, silah alımı sırasında, silahlardan oyuncak gibi bahsetmesi üzerine profesör Rio’nun soygun için uygun olmadığını düşünüp, onu darphaneye göndermek istemez. Tokyo’nun çirkeflenmesi ile soyguna katılan Rio, içeride Allison’dan hafif elektrik alsa da Tokyo aşkı bayağı büyüktü. Berlin, Tokyo’yu paket yapıp dışarı gönderdi diye, rehinelerle isyan başlatacaktı az daha.

Tuhaf gülüşlü hafif saf ama temiz kalpli Denver


Moskova’nın kavgacı oğlu Denver’in zaafı annesi olduğu için çocuğunu düşürmek isteyen Monica’ya çocuğuna bir şans ver diye, para bile verecek kadar temiz bir kalbi var. İtici bir gülüşe sahip olan Denver, hafifte saf bir kardeşimiz. Monica ile olan ilişkisini Stockholm sendromuna bağlayan Nairobi ve Monica’yı ona layık görmeyen babası yüzünden Monica’nın kendini sevmediğini düşünüp bayağı bir dram yaşamıştı. Bir de oksijen israfı Arturo tarafından kör makasla bıçaklanması vardı. Valla ekibin en çilelisiydi. Soygunun son günü babasıyla kavga edip, babasının ölümüne şahit olmuşluğu bile vardı.

Düşünceden noksan insan irisi kuzenler Helsinki ve Oslo


İlk insanlardan gibi görülen, dev olmaya bir adım kala büyümesi duran kuzenler Oslo ve Helsinki grupta zeka bakımından Denver’in bir altında yer alıyorlar. Denver’in en safı olduğu düşünülürse siz varın kuzenlerin zeka seviyesini düşünün. Tokyo, Oslo’nun konuşmayı bilip bilmediğinin bile şüpheli olduğundan bahsediyordu. Bu kadar iri olmasına rağmen Oslo’nun başına aldığı demir boru darbesiyle ölmesi de başımıza önem göstermemiz gerektiğinin kanıtı gibi. Grubun içerideki lideri Berlin’in sözlerini düşünmeden yerine getirmeleriyle bilinen ikiliden Helsinki’nin eşcinsel çıkması müdür Arturo’yu korkutup, Nairobi’yi de hayal kırıklığına uğratmıştı.

Soyguncuların liderine aşık olup ikilemde kalan Müfettiş Raquel


Vallahi bu kadın tanışsa garanti en çok Nairobi ile anlaşırdı. Kadın haklarına önem veren ve erkek egemenliğinden haz etmeyen bir yapıya sahip ikisi de. Nairobi’nin kadın düşmanı Berlin’e darbe yapıp, yönetimi ele geçirince profesöre kadınların zamanı deyişi ile Raquel’in iç çamaşırıyla sorgulanan Tokyo’yu görünce bu kadına kim böyle muamele ediyor diye dellenip kızın bacaklarını örtmesi arasında hiçbir fark yok. Kocasından şiddet gördüğü için ayrılan ama şiddet görmeyi gururuna yediremediği için bunu dillendirmeyen fakat embesil bacısıyla kocasının beraber olduğunu öğrenince ne hali varsa görsün demek yerine aynısını kardeşi de yaşamasın diye eski kocasının dayakçı olduğunu söyleyip davacı olması onun gözümüzdeki değerini iyice büyütüyor. Orta yolu bulucu diyalog çalışmalarına rağmen gerek kocası olacak nemrut olsun gerek kadın düşmanı tavır takınan albay olsun kadını çok zorladı. Bir de üstüne aşık olduğu adamın soygun ekibinin beyni olduğunu öğrendi, yetmedi friendzonesi Angel trafik kazası yaptı. Kadıncağızın anası bile alzheimerdi, daha ne olsun?

Casus sanılınca kendini içkiye veren freidzone Angel


Bu adama da yazık yeminle. Allah bilir te polis akademisinden beri Raquel’e aşıktır, aslında Raquel kocası olacak meymenetsizle evleneceğine bununla evlense daha huzur dolu bir hayatı olurdu. Gerçi o zaman profesörle egzotik adalarda buluşamazdı ama gene de bu kadar çile çekmezdi. Arturo malı vurulunca sağlık ekibiyle beraber hemşire ayağı yapıp içeri girer. Amacı içerideki soyguncuları deşifre etmektir ama gözlüğüne dinleme cihazı konulunca ava giderken avlanır. Tüm gizli bilgiler dinleme cihazından profesöre gidince Angel, casus sanılır. Tam da soyguncularla işbirliği yaptığından şüphelendiği profesörü enselemek üzereyken casuslukla suçlanması üzerine, bir de platonik aşkı Raquel’in ona inanmamasıyla çileden çıkar. İntihardan hallice bir kaza ile komaya giren Angel’in soyguncuların liderine ulaştığı adli tıp tarafından anlaşılınca neredeyse özel harekatçılar koruyacaktı Angel’i. Gönlümüz profesörden yana olsa da ölmemesi ile sevindirmişti.

Oval ofis vakasına selam çakar gibi kıvırcık merinos Monica


Evli ve muhtemel yaşına yakın çocukları olan, tipsiz patronuyla ilişki yaşayan genç Monica’ya bula bula o Arturo’yu mu buldun demek istiyorum. Kızım bak maşallah tip yerinde, fizik desen spor yaptığın ortada. Yani hem genç hem güzel hem endamlısın böyle etik dışı bir ilişki yaşayıp kendini küçülteceksin madem bula bula o patates çuvalı kılıklıyı mı buldun? O değil de bi de o patatesin aklına uyup telefon çalmaya çalışıyorsun. Dua et, Berlin seni yumuşak kalpli Denver’in eline verdi. Ya Helsinki’ye deseydi bu kızı vur diye? Valla helvanı yerlerdi. Bacağından vurulmuşsun, nasıl bir libidon varsa Denver’in yanında üstsüz yattığını görünce Mükremin görmüş Feriştah yengeye bağladın. Stockholm sendromu yüzünden ona yakın davrandığını sanan Denver, aranıza mesafe koyunca şam şeytanı Arturo’nun gazıyla silah değiştirmeye razı oldun. Arturo, Denver’i rehin alınca Arturo’nun kafasına odunu geçirdin. Bu dengesizliklerini hamileliğine bağladık, tamam, fakat sen nasıl hamile halinle m16 kullanıp Denver’le beraber çatışmaya girdin. Zaten ben boydan 45 kilo çeken Nairobi, üstündeki tulumla en fazla 50 kilo çeken Tokyo ve saçınla beraber sıksan 45,5 kiloluk senin o ağır makineleri kullanmanıza hala inanamıyorum. Hiç inandırıcı değil.

Ölmeyeyim diye Berlin’in kucağına atlayan Ariadna


Hani hepimizin çevresinde vardır ya, böyle feminist geçinen ama ilk zorlukta mabadını bir erkeğe dayayan sonra da feminizmden bahseden ağzının ortasına küreği geçirmenin farz olduğu tipler, işte Ariadna tam onlardan. Güzel bir kadın olduğu için Berlin’in dikkatini çektiğinin farkındaydı, hepimizi öldürecekler korkusuna kapılıp, öleceğime bari grubun lideriyle yatayım şıkkını tercih etti. Yani kimse onu Berlin’le yatmaya zorlamadı, sonra da kalkmış tuvalette kıvırcık saftorik Monica’ya ağlıyor Berlin bana tecavüz etti diye. Ama adam benimle gel, ben ölünce soygundan payıma düşen sana kalacak deyince pişmiş kelle sırıtışını da eksik etmiyor. Her kapının arkasında beliren Nairobi de kalkmış beş karısı olan, kadın mütehassısı Berlin’e o kadın senden nefret ediyor diye, acı çektirmek istiyor. Anam Nairobi bazı konularda Denver kadar saflaşabiliyorsun yani bacım. O adam farkında değil mi sanıyorsun yılan gözlü Ariadna’nın kendisinden hoşlanmadığının?

Yaşına başına bakmadan kızı yaşındaki sekreteriyle kırıştıran patates Arturo


Dizinin açık ara en itici tipiydi bu adam. Öyle ki Allison’un ergen sevgilisinin öküzlüğünü bile ergenliğine verebiliriz. Ama sen ne özel hayatta ne reelde iyi bir insandın. Göğsündeki kıllar ağarmış, kızın yaşındaki sekreterinle yatıyorsun. O kızın adı da Oval Ofis skandalına gönderme yapmak için mi Monica anlamadım ya, senin hanımda bir Hillary duruşu göremedik. Ben olsam yüzüme karşı Monica deyince ordan sağ çıkabilirsen kendine avukat tut diye, telefonu yüzüne kapardım. Sürekli kahramanlık yapma derdindesin ama her defasında işler sarpa sarınca senin yüzünden birinin başı derde giriyor. Telefon fikrin yüzünden Monica’nın vurulmasına neden oldun, kaçış planı yaptın, kör makasla öldürmeye çalıştığın Denver, sırtından makası çıkarıp üzerine yürüyünce kedi gibi kuyruğunu bacağının arasına sıkıştırıp kıçını kurtarmak için kaçış planını söyledin. Kaçış planı için alet edevatı da kendin korktuğun için Allison’un öküz liseli sevgilisine çaldırdın. Senin yüzünden hem soygunculardan Oslo öldü, hem de kaçıştan haberi olan soyguncularla polislerin çatışması arasında kalan siviller ölecekti. Resmen oksijen israfı, yararsız malın tekiydin. Keşke Moskova öleceğine sen ölseydin.

En kıymetli rehine Allison Parker


Bu kızcağızda asilzadeliğin zorlukları konulu kompozisyon gibiydi. Arkadaşlarından ayrı bir köşede oturmalar, hoşlandığı mal reklam olsun diye memesini açınca teselli etmeye çalışan Rio’ya ben üstsüz güneşlenmedim ki, hayatımda yaşadığım tek heyecan kolumu kırmam diye dram yapması… Bence hayatının en büyük macerası olduğu için içten içe bu soygunun içine düştüğü için seviniyordur lady Allison. Rio’dan hafiften hoşlansa da kurtulma fırsatı söz konusu olunca m16yı kaptığı gibi Rio’ya doğrultacak kadar da gözü karaydı. Klostrofobik olmasına rağmen kendini kasaya kilitleyen bir kardeşimizdi. Tokyo’nun tuvalette grup teklif etmesiyle şok yaşamış mıdır acaba?



Nostaljiyi Damarlarımızda Hissedeceğimiz Yeşilçam Set Görüntüleri

Şaban Oğlu Şaban filminden yönetmen Ertem Eğilmez reji asistanı Kartal Tibet ve muhteşem ikili Kemal Sunal ve Halit Akçatepe




Gulyabani hatırası


Aile Şerefi setinde atın portakal sevinci


Adile Naşit, Altın Portakal’da en iyi kadın oyuncu ödülüne layık görüldüğünü Aile Şerefi setinde öğrenmiş ve sevincine rol arkadaşları da ortak olmuş.

Gulyabani’nin okuma provası


Gülen Gözler çekim arası


Vurun Kahpeye başrol oyuncuları ve set ekibi


Vurun Kahpeye filminin en vurucu sahnesi


Tarkan filmindeki meşhur muşamba ahtapot dalgıçlarıyla tanıştırılırken


Aslında sanayide kendi kendine hareket edecek şekilde ayarlanmış ama sete getirilirken yolda bozulduğu için kolları hareket ettirsin diye iki dalgıç tutulmuş.

Tarkan filmindeki ahtapota can pardon kol veren dalgıçlar ve Tarkan


Tarkan Güçlü Kahraman çekim arası


Vahşi cazibesinin kurbanı olan Şaban sınıfın numunelik kızlarıyla


Tarık Akan ve Fatma Girik’in ilk tanışması sette olmuş


Acı Hayat filminin orijinal versiyonu yönetmen Metin Erksan oyuncularla konuşurken


Acı Hayat filmi Metin Erksan iki başrol oyuncusuyla


Kadın Hamlet çekimleri yönetmen Metin Erksan ve set ekibi


Kadın Hamlet’in yönetmeni Metin Erksan ve başrol oyuncusu Fatma Girik


Boş Beşik filmi set arası


Boş Beşik filmindeki hain kartal ve Fatma Girik


Susuz Yaz filmi başrol oyuncuları


Mavi Boncuk oyuncuları


Umudumuz Şaban filminin yönetmeni Kartal Tibet ve başrol Kemal Sunal sette


Salak Milyonerler’den eğlenceli bir kare 

     
Zalimler De Sever filminden minik oyuncuya aşırı ihtimam


Şoför Nebahat Setinde Fatma Girik ve İzzet Günay


Yılmaz Güney ve Nebahat Çehre Balatlı Arif’in setinde Yeşilçam’ın ilk balıkgözü objektif öz çekimini yapmış


Umutsuzlar filmi yönetmen Yılmaz Güney Memduh Ün ve Filiz Akın’la


Ayşecik Canımın İçi set fotoğrafında Ayhan Işık’ın yanındakinin Peter Sellers olabilme ihtimali


Fatma Girik ve Metin Erksan’ın kamera arkası bakışması


Sevmek Zamanı filmi yönetmen Metin Erksan oyuncularıyla konuşurken


Hızlı Yaşayanlar filmi ve efsane kadrosu


Kadro da Real Madrid kadrosundan iyi yeminle. Kadir Savun, Ayhan Işık, Turgut Özatay, Ekrem Bora, Pervin Par, Sadri Alışık.

Şehvetin Esiriyiz filmi Ajda Pekkan Kuzey Vargın Sevda Ferdağ ve Salih Güney yönetmen İlhan Engin’i dinlerken


Karaoğlan filminden bir kare bağajdaki ağabeylerin keyfi kralda yok


Karaoğlan filminde enteresan bir dövüş sahnesi çekimine şahit oluyoruz


Reji asistanı üzerinden oyuncu yuvarlama:)

Kapıcılar Kralı Sait ve aile tablosu


Bu karedeki İbrahim, daha sonra memur Ferit’in çocuklarından birisi olarak sahnede görülür.

Son olarak Hababam Sınıfı’nın set görüntüleri











Yeşilçam'ın ilk haberim yokmuş gibi çek kanka fotosu:)