15 Şubat 2017 Çarşamba

Yeşilçam’ın Halka İbret Olsun Diye Can Verdiği Birbirinden Amansız 11 Femme Fatalesi

   Malum Femme Fataleler kara filmlerin olmazsa olmaz unsurlarından biridir. Femme Fatale sinema camiasında karşısına çıkan erkeği vahşi cazibesiyle etkisine alan yırtıcı kadın türüne verilen addır. Ana karakterimiz bir gözleri ahuya tutulur ve film boyunca anasından emdiği süt burnundan gelir. Yani Hollywood film noirleri için bu durum geçerlidir, iş Yeşilçam’a gelince bu durum biraz değişir. Femme Fatale yine zalım ötesi, gene dişiliğini son damlasına kadar kullanıyor. Ama bence bizim Femme fataleler daha manyak, daha tehlikeli. Özellikle Siyahlı Kadın’ın Handan’ı ve Haremde Dört Kadın’ın Mihrengiz’i femme fataleliğinin üzerine ağır da psikopat. Bir de Femme Fatale ablaların ağına en fazla düşen erkeğin Cüneyt abimiz olması şaşırttı. O kadar yakışıklı bir adam bile kadın görünce bu hale düşüyorsa vah diğer erkeklerin haline. Uğuruna bütün film boyunca büyük kargaşalar çıkan Femme Fatalelerimizden oluşan nostaljik listemi beğenilerinize sunuyorum. Mevla hepimizi böyle aşüftelerden korusun.

Soygun için kapıcı Seyit efendiyi ağına düşürmeye çalışan Sevda Ferdağ (Kapıcılar Kralı)


Übeyit beyin çelik kasasındaki milyonların kokusunu alan dolandırıcı Mahir ve ortağı Sevda adamın milyonlarını yürütmek için Übeyit beye kiracı olur.  Paralarla aralarındaki tek engelse kapıcı Seyit efendidir, çünkü Übeyit bey çok güvendiği için kasasının anahtarını Seyit’e emanet etmiştir. Mahir ve Sevda kasanın anahtarını Seyit’ten çalıp çilingirde yedekletecek ve Übeyit bey bayramda eşinin kabrini ziyarete gitmek için evden çıktığında soygun başlayacak. Fakat anahtarların bekçiliğini yapan Seyit efendi de az kurnaz değil, işte bu konuda devreye Sevda girecek. Dişiliğini ve cazibesini kullanarak baştan çıkardığı Seyit’in cebinden anahtarları yürütecek. Sevda bu konuda başarılıdır aslında ama Seyit anahtar manyağı olduğu için Sevda bir türlü kasanın anahtarlarını ele geçiremez. İkili bu sefer de Seyit efendinin apartman sakinleri tarafından sevilmemesini göz önünde bulundurup adama zalım bir tuzak kurarlar. Tuzağın ana kahramanı ise tabi ki fettan kadın Sevda’dır. İşler ortaya çıkınca Seyit’in “ Karı kaçmasın, dava edeceğim onu, namusumu kirletti!” feryatlarıysa hala akıllardadır.

Patronunun parası için kocasını harcayan Neriman Köksal (Anadolu Çocuğu)


Kemal suçsuz yere katil damgası yemiştir, çünkü çalıştığı pavyonun patronu Mümtaz’ın, karısı Neriman’da gözü vardır. Aslında Kemal ve Neriman başlarda birbirine aşıktır ama Kemal parasız bir müzisyendir ve Neriman para hırsıyla dolu bir kadındır. Çalıştıkları pavyonun sahibi Mümtaz bey de bunu fark eder ve pahalı mücevherlerle Neriman’ı kendine çeker. Kadının kocasından kurtulmak için de adamın üstüne işlediği bir cinayeti yıkar, Neriman da bunun farkındadır. Kemal’in yakın arkadaşı olan üç paşalılar lakaplı Kasımpaşalı Kara Ali, Kocamustafapaşalı Şair Ahmet ve Gedikpaşalı Gönül Hakkı, Kemal’i kurtarmak için gerçek katili bilen Neriman’ı yakalayıp mahkemede şahitlik ettirmek niyetindedir. Ama pavyoncu Mümtaz hem aşkından hem de cinayet tanığı olduğu için Neriman’ı eve kapamıştır. Zengin dayısının yanına İstanbul’a gelen Eşrefpaşalı Osman ise Neriman’ın afişteki resmine aşık olur. Eli yüzü düzgün bir genç olan Osman üç paşalılarla Neriman yüzünden birbirine girer. Çünkü ne kadar femme fatale bir fettan da olsa Neriman hala arkadaşları Kemal’in karısıdır. Üç paşalılarla kanka olan Osman, Kemal’in başına gelenleri öğrendikten sonra Neriman’dan gerçekleri öğrenmek için kadını kendine aşık etmeye çalışır. Ama kolay mı Afeti Devran Neriman’ı kendine aşık etmek, kadına kendisi aşık olur. Pavyoncu Mümtaz’ın adamlarının hışmına uğrasa da bilek gücüyle adamlardan kurtulur. Çakal Mümtaz’sa Neriman’ı bir Anadolu çocuğuna mı kaptıracak? Bu yolda kadının kocasını bile harcamış adam. Fakat Neriman’ın da Osman’a kapıldığını fark edince iyice çileden çıkar. Bir cinayette Osman’ın üstüne atma niyetindeki Mümtaz, karmaşada Neriman’ı vurur. Filmin sonunda bir femme fatale daha cazibesinin kurbanı olup sizlere ömür olmuştu. Neriman’sa bu filmde uğruna adam öldürülecek bir femme fataleydi.

Sana azap çektirme zevkinden mahrum kalmak istemiyorum diyecek kadar net femme fatale Nurhan Damcıoğlu (Siyahlı Kadın) 



Handan ve kocası Haldun’un arası efsanelere konu olacak kadar fantastik kötüdür. Handan kocasını sürekli aldatır, tabi kocası da boş durmaz Serap isimli esas kızla izdivaç hayallerine girişir. Karısıyla boşanma konusunda anlaşmıştır, ama kankası Nejat kadar kadından anlamayan Haldun karısının sözüne güvenerek hata yapar. Nejat arabada karını pek tanımam ama seni Serap’la paylaşmaya niyetli olduğunu sanmam der. Tam da adamın dediği çıkar ve psikopat bir femme fatale olan Handan boşanmaya yanaşmaz. Aslen kocasından nefret eden Handan, kocası gelmeden kaçmayı planladığı sevgilisiyle telefonda tartışır. Çünkü o adama da yamuk yapmıştır. Yani Handan pek sözüne güvenilecek bir kadın değildir. Boşanacaklarını sanarak eve mutlu mesut gelen kocasının sevincini kursağında bırakan Handan adama azap çektirmekten zevk alır. “İstediğin paraysa vereyim, ikimizde birbirimizden nefret ederken evliliğin anlamı ne?” diyen aşırı naif kocasına “Para mı? Parayı ben istediğim zaman kolayca bulurum!” der. Malum ortada ağa düşecek kadar fazla erkek vardır ve Handan da en acımasızından güzel bir femme fataledir. Kocasından nefret ettiği için adam güzellikle konuşalım diye omzuna dokunduğunda bile adamı öteleyen Handan’ın asıl amacı kocasının diğer kadınla mutlu olmamasıdır. Kimse beni terk edemez, ben sıkılırsam onu terk ederim mattosundaki psikopat femme fatalemiz Handan, yalanlarına katlanamayan sevgilisi tarafından öldürüldüğünde bile kocasının başını yakar. Film boyunca karısının katili sanılan Haldun az daha Handan yüzünden idam edilecekti. Ruhu şad olsun ama öbür taraftan bile adamın başını yiyecek bir femme fataleydi Handan.

Tamirci kocası işlerini düzeltsin diye rakip tamirciyi dişiliğiyle etkisiz hale getiren Gülbin Eray (Gurbet Kuşları)


Bakırcıoğlu ailesi Maraş’tan İstanbul’a göç edince Selim babasıyla beraber tamirci dükkanında çalışır. Tahir bey amcanın tamirci dükkanı vızır vızır işlemektedir, karşı taraftaki Rum tamirci ise sinek avlamaktadır. Bir gün Rum tamircinin taş hanımı Despina kocasına yemek getirdiği sırada karşı dükkandaki Selim’i fark eder. Selim’e alttan alttan gülüp iş atan Despina tabi ki Selim’e aşık değildir ama Selim’i yoldan çıkarıp, iş yerini sabote ederek tüm müşterileri kocasına çekmeye kararlıdır. Sözde aşık olduğunu söylediği Selim’le sürekli iş vakitleri buluşmayı isteyen Despina, Selim’in en küçük itirazı karşısında “Yoksa beni sevmiyorsun artık, benden çabuk bıktın?” diye ağlamaya başlar. Tahir bey amca ise iş yerinde tek başına tüm işlere yetişemediği için sinir keser ve müşterilerle tartışmaya başlar. Müşteriler de doğal olarak onu değil karşısındaki Rum tamirciyi tercih eder ve Tahir amca Selim’in uçkuruna sahip olamaması yüzünden batar. Selim’se hala olayı çakamaz ve Despina’nın peşinde koşar, fakat Despina artık eskisi gibi tatlı tatlı gülmüyordur. Selim’e ayrılmak istediğini söyleyip, benim oğlusu var diye zırıl zırıl ağlar. Anayım ben ana sözünün arkasına sığınıp yaptıklarını aklamaya çalışan Despina, hala bir halt anlamayan Selim’e ben her şeyi yuvam yıkılmasın diye yaptım der. Kadın femme fatale ama net, algısında problem olan Selim. Yahu kadın daha ne desin sana? Kocasının işleri bozuluyordu, eve ekmek girmezse ailesi dağılacak, çocuğu üzülecekti. Senin her Allah’ın günü kendisini kestiğini fark edince işlerinizi sabote etmek için sana böyle bir oyun oynadı işte fedakar femme fatale Despina.

Bir öpücük vermeyecek misin minnoşuna diyerek minnoşluğunu yaptığı herkesten bir şey isteyen Leyla Sayar (Ver Elini İstanbul)


Seher ve Hınzır birbirine ölümüne düşmandır, ortak noktalarıysa minnoş olduğu kadar da güzel olan Türkan’dır. Hınzır Seher’e, Seher de Hınzır’a oyun oynar. Kirve lakaplı Cebbar ve 21 Kemal, Selami isimli birisinin yardımıyla Hınzır’ın Adana’daki işlerini sabote eder. Hınzır da elinde kalan tek adamına Cebbar’la Kemal’i öldürmesini emreder. Öte yandan Selami de anlaşma parasını almaya İstanbul’a gelen Cebbar ve Kemal’e yalan söyleyip ikiliyi birbirine düşürür ki, parayı vermeden ikiliden kurtulsun. Hınzır’ın adamı Cebbar’ı öldürünce 21 Kemal hem Hınzır’ın hem de Selami’nin peşine düşer. Hınzır da sevgilisi Türkan’ı Kemal’i izlesin diye Kemal’in kaldığı otele gönderir. Buraya kadar polisiye suç filmi gibi görülen Ver Elini İstanbul’da ortalık kadraja Türkan’ın girmesiyle karışır. Çünkü Türkan hanım Hınzır’ın sevgilisi gibi görünse de aslen Seher’in sevgilisidir. Hınzır’ın deyimiyle süs için ölecek kadar süsüne düşkün olan Türkan, bir öpücük vermeyecek misin minnoşuna diyerek erkek, kadın fark etmeksizin herkesten istediğini koparabilen bir femme fataledir. İstediği küpeleri alsın diye Hınzır’ın dibinden ayrılmaz ama Seher’le bir olup Hınzır’ın kuyusunu kazar. Otelde tavladığı futbolcudan kürk manto isterken bir yandan da kadın sevgilisi Seher’e sermaye olsun diye bunalımdaki Aysel’i ağına düşürmeye çalışır.    

Gücü için yanında durduğu sevgilisinin kuyusunu feminen sevgilisiyle kazan Suzan Avcı (İki Gemi Yanyana)


Sevda Nur ve Suzan Avcı’nın lezbiyen öpüşme sahnesi yüzünden sosyal medyada lezbiyen içerikli film diye anons edilse de İki Gemi Yanyana polisiye komedi türünde bir filmdir. Hatta bildiğin yanlışlıklar komedyası gibi bir şey. Aynı araca binen ve birbirini tanımayan beş kişinin bavullarının karışmasını konu alan film, Yeşilçam’ın seyir zevki en yüksek filmlerinden biri. Neden diğerleri değil de Suzan Avcı, Elia Kazan’ın tercihi olmuş bu filmde çok net bir biçimde anlayabilirsiniz. Striptiz performansıyla göz doldurmasa da oyunculuk ve cesaret konusunda kimse eline su dökemez. Sonuçta 60 yapımı bir filmde lezbiyen öpüşme, üstüne bir de öpüştüğü kadından hoşlanma mevzusu var. Tahminimce Suzan bu filmde lezbiyen bir genelev patroniçesi. Erkeklerden değil kadınlardan ya da feminen erkeklerden hoşlanıyor. Fakat mecburen Haydar’la beraber, çünkü sırtını güçlü bir erkeğe dayaması lazım. Haydar’sa müşteriler ve kızların fotoğraflarını çekerek erkeklere şantaj yapan bir gece kulübü sahibi. Suzan, kız Tahir lakaplı kadınsı yönlerini sevdiği eşcinsel sevgilisiyle bir olup Haydar’ın ayağını kaydırma derdinde. Annem hasta ziyaret etmem lazım diye Haydar’ı kandırıp Ankara’ya Haydar’ın işlerini saboteye gidiyor. Sevgilisi kız Tahir’de ihbar aldım Haydar abi, polis baskın yapacakmış diye, Haydar’a dümenden istihbarat veriyor. Suzan elinde belgelerle gelip taksici Orhan’ın arabasına binince işler karışıyor. Çünkü Orhan’ın bücür muavini Nuri tüm müşterilerin valizlerini karıştırıyor ve olaylar başlıyor. Polis kuşkulanmasın diye her şeyden habersiz hacı tertibine bulgur torbalarının içinde uyuşturucu kuryeliği yaptıran Recep’e Haydar’ın şantaj fotoları, Suzan’a oyuncu adayı Aysel’in kostüm ve senaryo örneği, Aysel’e uyuşturucu kaçakçısı Recep’in bulgurlar arasına gizlenmiş esrarı düşüyor. Suzan panik içinde kendi valizini aramaya başlarken bir yandan da Haydar kuşkulanmasın diye türlü oyunlar oynuyordu. Bu yolda yasak aşkı kız Tahir’i bile harcayan Suzan, kadın sevgilisi Sevda’ya hallenen hacı amcaya bile inşallah ölür de öbür tarafa abdestsiz gidersin bakışları atmaktan da eksik kalmamıştı.  

Ya benimsin ya kara toprağın mottosunu kendisine felsefe edinmiş Birsen Menekşeli (Haremde Dört Kadın)


Sadık Paşa üç hanımı, iki yeğeni, bir uzaktan akrabası, bir Arap bacısı ve bolca hizmetlisiyle bir konakta yaşayan cahil ama kurnaz bir Osmanlı paşasıdır. Yeğenlerinden Cemal’i tıbbiyede okutup doktor, Rüştü’yü ise rüştiyede okutup subay yapmıştır. İngiliz yanlısı bir paşa olan Sadık bey amca İngilizlerle iki yüz bin altınlık bir iş anlaşması yapmaya gidiyor çünkü padişah Alman yanlısı paşasından çok İngiliz yanlısı paşası Sadık paşaya güvenir. Tabi bu durumdan Alman yanlısı paşa ve eşrafı da şikayetçidir ve Sadık Paşa’yı gözden düşürmek için elinden geleni yaparlar. Adamın birbirinden güzel üç karısı olmasına rağmen bir çocuğu yoktur ve düşmanları tarafından en çokta bu konuda rezil edilir. Bu yüzden de dördüncü bir kadın almaya karar verir. Fakat yabancıya gitmesin görüşünde olduğundan olsa gerek köle pazarından kız seçmek yerine uzaktan akrabası Ruhşan’ı kendine eş olarak seçer. Ruhşan’ın gönlü ise paşanın doktor yeğeni Cemal’dedir. Ama Ruhşan’a fikrini soran mı var? Cemal’de Ruhşan’dan hoşlanır ama geçmişte yaptığı hatalar yüzünden başı ya benimsin ya kara toprağın zihniyetindeki yengesiyle derttedir. Sadık Paşa’nın hanımları içinde tartışmasız en güzeli Çerkez Gülfem, en seksisi Boşnak Şevkidil, en fettanıysa Arap Mihrengiz’dir. Zamanında garanti fettanlığıyla kandırdığı Cüneyt abimizi ya benimle kaçarsın ya da aramızdaki her şeyi paşaya anlatırım diye tehdit eden Mihrengiz, erkeksizlikten ortakçısı Şevkidil’le bile lezbiyen ilişkiye girer. Paşa kocasının yanında sus pusken istemediği halde paşayla evlenmeye mecbur bırakılan Ruhşan’la saç saça baş başa kavgaya giren de Mihrengiz’dir. Eve gelen Frenk terzi yılbaşında dans ederken “Sen bundan daha iyi oynarsın Mihrengiz hanım!” diyen paşaya burun kıvırıp, adam “Eğer oynarsan sana istediğin elmas küpeleri alırım!” deyince kendini piste atıp Nesrin Topkapı’ya dönüşen de. Kocasının yeğeni doktor Cemal’i kendisiyle kaçmazsa kocasına aralarında olan her şeyi anlatmakla tehdit ettiği yetmiyormuş gibi, mahallenin bıçkın delikanlısına dönüşüp “Ben senin alnına yazılmışım, seni başkasına yar etmem. Benimle kaçmaz da başkasını seversen seni kendi ellerimle öldürürüm” diyecek kadar psikopattır Mihrengiz. Üstelik tehditleri boş blöfte değildir, zira düğün günü Ruhşan’ı kaçırmaya çalışan Cemal’i bıçaklayıp da konak eşrafına “Bir jön Türk öldürdüm, padişahım çok yaşa!” diye açıklama yapan fettan bir femme fataledir o. Kadının aşkı bile zehirli yahu.

Evli çocuklu ve karısına sadık bir doktoru bile yoldan çıkarmayı başarabilen Nebahat Çehre (Kırık Hayatlar)


İstanbul sosyetesinin skandallarla dolu elit hayatı ve bu hayattan tiksinen Perihan ve doktor Ömer çifti. Sosyeteden yılan gibi uzak duran çift, komşularının parti davetine bile gitmek istemez. Hele bir de Ömer’in tıbbiyeden arkadaşı Bekir, masalarına gelip bunların yalan dünyasında evlilikler, aşklar bile yalan diye eleştirince Perihan iyice kıllanır bu elit sosyete çevresinden. Bunalıma girip Ömer’den boş yere kuşkulanmaya başlar. Gerçi Ömer’in masumiyeti de filmin femme fatalesi Gülşen’le tanışana kadardır ya. Ömer’in kendisiyle tanışması ve aşkları da küçük bir soğuk algınlığı sayesinde olduğu için Perihan, gizliden gizliye Ömer’i genç ve güzel kadın hastalarından kıskanır. Sosyete çevrelerinde zengin erkeklerle nişanlanıp bolca masraf ettirdikten sonra adamları terk etmesiyle bilinen Gülşen ve Nermin zaten femme fataleliğin kitabını yazmışlardır. Bu iki fettan kardeşlerin anneleri rahatsızlandığı için kadına bakmaya giden doktor Ömer, kapıda on sekizlik Gülşen’le karşılaştığında hafif bir elektriklenme olur. Zira Gülşen evli ve iki çocuk babası Ömer’i çok beğenmiş hatta ablasının nişanlısı çapkın Bekir’e “Yerinde olsan nişanlımı kapar diye onu eve getirmeye korkardım.” Diye adamı ne kadar yakışıklı bulduğunu itiraf eder. Bekir de Ömer’in o taraklarda bezi yok diyerek yaş tahtaya basmadığını söyler ama işin içine Nebahat Çehre faktörü girince Ömer de bezini o taraklara doğru atar. Soğuk algınlığı şikayetinde bulunan Gülşen’i muayeneye giden Ömer, kızla evde yalnız kalınca doktorculuk oynamaya başlar. Gülşen’in yörüngesine girip kadını uydusu gibi takip eden Ömer, bu konulara yabancı, karısı Perihan da ağır işkilli olunca sürekli açık verir. Gülşen’in parfümü üzerine sinince karısına kokan eterdir hayatım cevabını verecek kadar acemi bir çapkın olan Ömer, tabi ki femme fatalemiz Gülşen’le aşık atacak durumda değildir. Gülşen’i steteskopla dinlemekten kendi kızının hastalığını fark edemeyen Ömer, kızının ölümünden sonra yıkılır. Perihan ise telefon konuşmalarından Ömer ve Gülşen arasında ilişki olduğunu anlayıp kocasını terk eder. Gülşen’in kendini terk etmesi, kızının ölmesi, karısının da bu ölüm yüzünden onu suçlaması üzerine bunalıma giren Ömer, arkadaşı Bekir’de bir teselli arar. "Tamam hata yaptım ama ben bir erkeğim. Sen olsan böyle bir hata yapmaz mısın?" sorusu karşısında o çapkın Bekir de sanki sadakat abidesiymiş gibi, ben karımla ihanet etmek için evlenmedim der. Beklemediği bu cevap karşısında yıkılmaktan beter olup çöküş dönemine giren Ömer, on sekizinci yüzyılın romanlarının hassas kadın karakterleri gibi ilaç içerek intihara teşebbüs eder. Koskoca Kara Murat’ı ne hale getirdin senarist, bari tabancayla filan intihar etseydi. İlaç içerek intihara teşebbüs etmek nedir? Madam Bovary mi bu?

Para için mafya babasına bile pusu kurmaya ortak olan Suna Selen (Sahte Kabadayı)


Kemal İstanbul’un namlı kabadayısının oğlu olduğunun farkında olmadan İzmit’te pişmaniye satarak geçinen fakir ve saf bir gençtir. Babasının çok güvendiği, küçükten yetiştirdiği Muhtar’ın ise Baba’nın yerinde gözü vardır. Baba’nın bir oğlu olduğundan habersiz olan Muhtar, bir pusu sonucu Baba’yı öldürtüp yerine geçer. Muhtar, Baba’nın sağlam adamlarından Avukat Kamil’i işlerden uzaklaştırmaya çalışır, ama Kamil de kaçın kurası? Muhtar daha dünkü çocuk ama Kamil yaşlı bir kurt. Baba’ya sadık olan Hamdi’yi de yanına alarak Baba’nın oğlu Kemal’i aramaya gider. Kemal’in işe yaramaz bir genç olduğunun farkına varınca önce yıkılır ama sonra Kemal’den sahte bir kabadayı yaratıp Muhtar’dan intikamını almayı planlar. Sahte Kabadayı Kemal, şansının yardımıyla Muhtar ve adamlarını haklasa da iş kadın mevzuna gelince her erkek gibi zayıf düşer. Haraç toplamak için gittikleri gazinoda Rüçhan Çamay’ın sesinden şarkı söyleyen Suna Selen’i görüp eşekten düşmüş karpuza dönen Kemal’in kadına kesildiğini çakan Muhtar’ın aklında bin bir tilki dolanmaya başlar. Ben o kadını almadan bi yere gitmem diye tutturan Kemal’e kadını ayarlamak için giden Muhtar, fettan femme fatalemize Kemal’e kurduğu tuzağı anlatır. Para karşılığı tuzağa ortak olan şarkıcı kadınsa söylediği şarkıya uygun olarak para için yapmayacağı olmadığını kanıtlamıştır. Pembe yırtmaçlı elbisesiyle Kemal’in evine giden femme fatale ablamız Kemal’i dürbünlü tüfekle öldürmeye çalışan Muhtar’ın adamının hedefine getirmek için çok emek verse de sonunda kurşunların hedefi olmaktan kaçamaz. Paralar içinde yatsın.

Patronun oğluyla evlenebilmek için kendisinden hoşlanan saf bir gencin duygularıyla oynayan Perihan Savaş (Beş Milyoncuk Borç Verir Misin?)


Zeki ve Metin aynı işyerinde çalışan birbirlerine can yoldaşı olmuş iki ev arkadaşıdır. Metin mahalleden komşusu, işyerinden Ayşe’yle mutlu bir ilişki yaşarken Zeki, imkansız bir aşkın pençesinde kıvranmaktadır. Patronun güzel sekreteri Perihan’ın aşkından mecnun olan zavallı Zeki, Perihan istiyor diye absürt bir ceket alıp palyaço misali dolanır. Perihan hanımsa patronun oğlunun peşindedir, çocukta ondan hoşlanır ama patron bey tabi ki biricik oğluna bir sekreter parçasını alacak değil ya? Perihan’ın aşkından koltuktan düşen, müdürle takışan zavallı Zekicik resmen güzel kızın yanındaki şişman gence dönmüştür. Fakat birden olaylar tersine döner, çünkü Perihan’ın şansına aldığı piyango biletine büyük ikramiye çıkmıştır. Zeki ve Metin milyoner olunca bankadan istediği para çıkmayan patron Kenan bey gözünü iki gencin milyonlarına diker. Parayı kendi bankasına yatırsınlar diye gençlere yakmadığı yağ kalmaz ama Metin çetin ceviz çıkar. Zeki’nin Perihan’a aşık olduğunu öğrenince de Perihan’ı paraları Kenan beyin bankasına yatırsın diye Zeki’yi iknaya gönderir. Perihan’sa sırf patronun oğluyla evlenebilmek için zavallı Zeki’nin duygularıyla acımadan oynayıp, parasını Kenan beyin bankasına yatırsın diye, çocuğun ağzından girip burnundan çıkar. Yahu para için senin başka bir erkekle olmanı umursamayan adamdan ne hayır bekliyorsun cidden Perihancığım? Zeki’nin saf ve temiz duygularıyla oynamaktan utanmıyorsun anladık da kadınlık gururun da mı yok senin? Femme fataleler fettan olsa da akıllarıyla her zaman dikkatimi çekmiştir ama sen bildiğin kuru zalımdın.

Zoraki femme fatale Lale Belkıs (Kalbimin Efendisi)


Ferit ilk görüşte aşık olduğu Alev’le mutlu bir evliliğe yelken açmışken, Alev’in kardeşi Leyla da sevdiği adamdan hamile kalır. Fakat Kemal kızı pek o kadar sevmemiş olacak ki hamile bırakmasına rağmen evliliğe yanaşmaz. Gururu kırılan Leyla ablasına Kemal’den intikamını alacağını söyler, Leyla’ya engel olmak için peşinden giden Alev’se evde Kemal’in ölüsüyle karşılaşır. Üvey annesi kendi kızını korumak için Alev’e iftira atınca karısı tarafından aldatıldığına inanıp deliye dönen Ferit, Alev’i terk eder. Oğlunu alıp yurtdışına çıkan Ferit orada Suna ile evlenir. Amacı oğluna bir anne bulmaktır, zaten Suna’yla anlaşmaları da bu yöndedir. Fakat embesil Ferit oğluna analık yapsın diye evlendiği kadından da bir çocuk yapmayı ihmal etmez. Suna yıllarca Ömer ve Oya’ya analık yapar ama Ferit bey kadını sürekli çocuklarla bırakıp iş için sağa sola gider. Yalnızlıktan kendini içkiye veren Suna film boyunca hem Ferit hem de Ferit’in amcası tarafından kötü kadın olarak görülür. Ama zoraki femme fatale Lale Belkıs’ın bir röportajında dediği gibi bu kadın vamp filan değil. İyi kız gibi gösterilen evli erkek sevdalısı başrollerin yanında Lale kötü kadın değil yuvasına sahip çıkan kadındır. Bu filmde de Suna, Ferit’le evliyken ilişkiye girmemiştir. Ama iyi kadın olarak gösterilen Alev eski kocası Ferit evli olmasına rağmen adamla kumrular gibi koklaşmakta. Ferit bey çocuklarını Suna’ya emanet edip sözde oğlum da oğlum diye viyaklayan Alev’le aşklarının başladığı Uludağ’da gününü gün etmekte. Bir de tedbirsiz dana, git kadınla gizli bir yerde buluş bari sonuçta sen evlisin. Sonra da Alev’le İstanbul sosyetesinin dedikoducusuna yakalanıyor. Kadın da dalga geçerek Suna’ya kocanın yanında çok güzel bi kadın vardı diye yetiştiriyor. Sonra da kalkmış Suna’ya boşanalım diyorsun. Bu kadını aldatıp gururunu incitmişsin, o dedikoducu sayesinde İstanbul’un yarısı kadınla dalga geçiyor sonra da Suna boşanmayınca sen ayrı amcan ayrı kadının arkasından konuşuyorsunuz. Lale Belkıs’a Antalya’da Altın Portakal kazandıran Suna rolü desen bence en efsane hırslı kadın rolü. Angel Face’nin Diane’si gibi sevdiği adamla ölüme gidecek kadar hırslı bir karakter. Lale sadece oyunculuğuyla değil filmdeki kostümleriyle de göz kamaştırıyor. Özellikle Ediz Hun’la yemeğe çıktıkları gümüş rengi kostümü bir efsane. Sinir krizi geçirip Ediz Hun’a bağırmaktan nar rengi olan yüzünün hatırına bile Altın Portakal’ı hak etmiş.

Bonus: Süt Kardeşlerin gulyabaniden bile daha tehlikeli unutulmaz femme fatalesi Hale Soygazi (Süt Kardeşler)


Bence listenin en femme fatale karakteri Süt Kardeşler’in Bihter’i. Femme fatale dediğin kara filmde olur bacım, bu kadın komedi filminde oynuyor diyenlere Gulyabani der ve susarım. Çünkü Süt Kardeşler basit bir komedi değil bir suç filmidir. Komik olması içinde suç olduğu gerçeğini değiştirmez. Bihter hanımın babası Kerami bey borç batağındadır, oturduğu ev bile ipoteklidir ve alacaklılar yakasına yapışmıştır. Buna rağmen keyfinden asla vazgeçmez, ipotekli evinde alem yapıp, dansöz oynatmaktan asla geri durmaz. Es kaza Melek hanımın saf kızı Afife’yle izdivaç yapan oğlu Bayram sayesinde Melek hanımın mirasına konmayı planlayan Kerami bey, evde dansöz oynatırken kızı beleşçi Bihter’de dünürleri Melek hanımın konağında abisi yerine içgüveysilik yapar. Melek hanımın evinde ekmek elden su gölden yaşayan Bihter hanım, Melek hanımın ağabeyi Hüsamettin’in dikkatini çeker. Melek hanımınsa daha büyük derdi vardır, bir adet Gulyabani kadına musallat olmuştur. Her gece kadının penceresine dadanan Gulyabani’yi Melek hanım hariç kimse görmediği için ev halkı kadına inanmaz. Hüsamettin de Bihter’e hava yapmak için Gulyabani’yi yakalama derdine girişir. Öte yandan eve gelen süt oğlan Şaban da Bihter’e tutulunca ortalık karışır. Buraya kadar Bihter iki erkek arasında kalmış masum bir genç kızken nasıl oluyor da femme fatale oluyor diyenlere babası Kerami’ye Melek hanım için gittiği günü hatırlatırım. Zaptiyeye haber ver baba, bunda bir iş var dediğinde Kerami bey kızına gerçekleri anlatır ama Bihter hanımda tık yok. Film boyunca babasından çok Melek hanımın ekmeğini yiyen bu yılan, babasıyla bir olup Melek’i delirtmek için elinden geleni yapar. İşler karışınca Şaban ve Hüsamettin’i tüm femme fatalelerin ortak özelliği olarak dişiliğini kullanarak kandırma girişimlerinde bulunur. Kahyadan bile daha nankördü bu sarışın fettan.  

9 Şubat 2017 Perşembe

 Sinemanın Komik Adamı Kemal Sunal’ın Birbirinden Güzel Yirmi Rol Arkadaşı

   Efendim kadınlar kendini güldüren adamlardan hoşlanır demişler. Bu önermeye göre memleketteki kadınların tamamının Kemal Sunal aşığı olduğunu düşünerek eşinin yerinde olmak istemezdim diyorum. Şaka bir yana Kemal Sunal’ın filmlerinde rol alan kadın oyuncuların büyük çoğunluğu da Yeşilçam ortalamasının bayağı üzerindeymiş. İşte bu haftaki yazımda da Kemal Sunal’ın bir nesli güldürdüğü ve hala da güldürmeye devam ettiği filmlerinde rol almış dönemin birbirinden güzel kadın oyuncularını derledim. Dikkat kadın okuyucular kıskançlıktan çatlamasın diye güzelliğin gelip geçici olduğunu da eklemeden etmeyeyim dedim. 

Dönemin en güzel yüzlü kadını Meral Zeren



Kesinlikle Kemal Sunal’ın yanına en çok yakışan kadın oyuncu Meral Zeren’dir. Salako, Şaşkın Damat, Salak Milyonerler, Hanzo gibi komedi filmlerinde Kemal Sunal’la olan uyumunu izleyiciye çok iyi yansıtan Meral, adeta her sahnede Kemal Sunal’la karşılıklı döktürüyor. Salako’nun zalim, Şaşkın Damat’ın kurnaz, Salak Milyonerler’in aşık, Hanzo’nun masum güzeli Meral Zeren bence sinema kariyerindeki en iyi rolleri gene Kemal Sunal’la oynadığı filmlerde almış.

Yeşilçam’ın seks sembolü olmadan önceki masum güzelliğiyle Müjde Ar



Müjde Ar Yeşilçam’ın tartışmasız en güzel, en cesur ve en marjinal kadını. Tosun Paşa’nın genç ve masum güzeliyken Kibar Feyzo’nun sevdiği adamla evlenmek için babasına bile karşı çıkan cesur güzeline dönüşen Müjde, Yeşilçam’daki duruşuyla unutulmazlar arasına çoktan katıldı.

Koşarken de sevilecek güzellik Oya Aydoğan



Yeşilçam’ın en güzel kadınlarından olan Oya Aydoğan beni hep üzmüştür. Yahu şu kadın Yeşilçam’da esas kız diye gösterilen kadınların çoğundan güzel hatta ağzı burnu estetikli değil, natürel bir güzel. Oyunculuk desen Neşeli Günler’in bir evin bi kızı Zeynep’i ve Kemal Sunal’la çevirdiği Sahte Kabadayı ve Yüz Numaralı Adam filmlerindeki rollerinden de anlaşılacağı üzere eksik bir yanı yok. Ama bahsettiğim üç film dışında Oya hep aynı Necla Nazır gibi aşırı acıklı arabesk filmlerde rol almış. Yeşilçam’ın önemli jönlerinden Tarık Akan’la rol aldığı bir filminde bile hayat kadınını canlandırıyor, anlamıyorum kadının vamp bi yanı da yok. Üstteki üç örnekte de görüldüğü üzere aile filmlerinde oynayabilecek masum bir güzelken seksenli yılların Serpil Çakmaklı, Ahu Tuğba, Banu Alkan’la beraber dört yapraklı vamp yoncası da bunlar olmuş. Hadi Serpil’le Banu’da vamp havası, bi aura var. Ahu zaten farklı fiziğiyle, endamıyla ayrı bir femme fatale de Oya bildiğin tipik Türk kızı. Verdiği bir röportajda sinema aşkına değinen Oya, benim hislerime tercüman olan gazeteciye durumun iç yüzünü Tippi Hedren cesaretiyle anlatmış. Esas filmlerin kodaman rejisörlerinin belli şartlarda başrol yaptığına değindiği röportajda sinema sektörünün ışıltısının arkasında kalan karanlık yönüne de değiniyor.

Gözleri Ömre Bedel Güzel Fatma Girik



Kemal Sunal’ın Kanlı Nigar, Postacı ve Japon İşi filmlerinde rol alan Fatma Girik, şu güzelliğiyle İngilizce bilse Elizabeth Taylor Hollywood’da tutunamazdı. Çünkü Mevla’m Fatma’yı boş gününde özenerek yaratmış.

Atanamamış Kuğu Necla Nazır



Kuğu gibi güzel ve zarif bir kadın olan Necla Nazır sinemamızın komik adamı Kemal Sunal’la Çarıklı Milyoner filminde rol almıştır. Acar bir gazeteciye can veren Necla, işi için her türlü pisliği çevirip masum bir adamı çift maaş ikramiye için maymuna çevirmişti. Çünkü bu güzellikle neden çevirmesin?

Kalemle çizilmiş kadar güzel yüz hatları olan Pembe Mutlu



Kemal Sunal’la Davaro ve Kanlı Nigar filmlerini çeviren Pembe mutlu duru güzelliğiyle göz dolduran bir kadındı. Her ne kadar Davaro’da toplum baskısını ensesinde hisseden zavallı Memo’ya kanlını öldürmezsen senle evlenmem diye en büyük darbeyi o vursa da gözlerinin ve filmin sonunda imana gelmenin hatırına sinemaseverler olarak seni affediyoruz Pembeciğim. Kanlı Nigar’daki o naif duruşun ve çocuksu sevginse hala akıllarda, sevgilisini odaya alan ve şiir okuyan hassas kız.

Gamzelerin Efendisi Bahar Öztan



Doktor Civanım ve Orta Direk Şaban filmlerinde Kemal Sunal’a rol arkadaşlığı yapan gamzeli güzel Bahar Öztan, gülüşüyle Kemal Sunal’ın yanına en yakışan oyunculardan. Yalnız Orta Direk Şaban’da filmin sonuna kadar Herkül muamelesi yaptığın sevgilin Erkan yüzünden sana az kıl olmamıştık. Bunu da bil istedim Bahar, neydi canım o Justin Bieber fanları gibi Erkan da Erkan diye ortalarda dolanman? Fidyecilerin elinden de Şaban kurtarmıştı ama.

İnsan şu güzel yüze neden estetik yaptırır ki Serpil Çakmaklı



Kemal Sunal’la Orhan Kemal’in aynı adlı eserinden uyarlama olan Devlet Kuşu filminde rol alan Serpil Çakmaklı, kitaptaki rolüne uygun olsun diye siyah olan saçlarını sarıya boyamış. Buradan da anlaşılıyor ki kendisi saçını sarıya boyadığında güzelliğini kaybeden esmerlerden değil. Allah sana esmerken ayrı sarışınken ayrı güzellik nasip etmiş sen bu güzelliği niye estetikle heba ettin ki Serpil? Demeden edemiyor insan. Komşusu Mustafa’ya aşık olan Aynur, Mustafa’yı her sabah şarkı söyleyerek uyandırırdı. Mustafa’nın dişi Ferdi Tayfur’u olan Aynur, fakir bir kız olmasına rağmen işsiz sevgilisi Mustafa’ya destek olmak için elinden geleni yapan fedakar bir aşıktı.

 En güzel Hippi Suna Yıldızoğlu



Kemal Sunal’la Aziz Nesin’in aynı adlı eserinden uyarlama Gol Kralı filmini çeviren Suna Yıldızoğlu herhalde İstanbul semalarında görülen en güzel hippi. Kendisi gibi oyuncu olan kızı için sürekli söylenen annesini geçti, annesinden güzel lafları bence abartı. Kadının yüzü kalemle çizilmiş gibi kusur yok. Gol Kralı filminde Sait’le karşılaşmalarıysa bence sinema tarihindeki en güzel tanışma sahnesi. Tek kusuru futbol manyağı olmak olan Sevim, Rock & Roll groupielerinin futbol versiyonuydu. Futbol aşkından, Duvar Ahmet delisi olan Sevim, Sait’in masum aşkını fark edemeyecek kadar havaiydi. Sonunda Sait’i önce en büyük rakibi İspanyol Aysel’e sonra da güzel hemşireye kaptırarak cezasını çekmişti.

En Güzel Vamp Sevda Ferdağ



Sevda’nın endamı ve güzelliği karşısında diğerleri bir dakikalık saygı duruşuna geçsin bence. Kadın resmen kadınlığa saygı duruşu gibi bir şey. Tanrı Kadını Yarattı filmine Brigitte Bardot’dan daha fazla yakışacağı kesin. Kapıcılar Kralı gibi bir komedi destanını kara filme çevirip femme fatale’ye dönüşen Sevda, cazibesiyle kapıcı Seyit’i kandırıp Übeyit beyin kasasının anahtarını almaya çalışıyordu.

Süt Kardeşlerin gözleri fettan güzeli Hale Soygazi



Uzun, ince fiziği ve sarı saçlarıyla Filiz Akın’dan sonra sinemamızın sarışın ihtiyacını karşılayan Hale Soygazi, Kemal Sunal’la Süt Kardeşler filmini çevirmiştir. Bihter karakteriyle sinemanın en nankör karakterine can veren Hale, izleyene kendine sövdürecek kadar başarılı bir Bihter portresi çizmişti. Buradan da anlaşılacağı üzere sinema camiasında bir Bihter kolay yetişmiyor.

Esmer Güzelinin Sözlük Anlamı Peri Gibi Kadın Perihan Savaş



Bitirimler Sınıfı’daki itici fasulye sahnesiyle akıllara kazınsa da sinemamızın en güzel kadınlarından olan Perihan Savaş, Kemal Sunal’la çevirdiği Sosyete Şaban filminde kültür farkı yüzünden düğün günü kaçtığı beşik kertmesinin hışmına uğramıştı. Peri’nin bir suçu yoktu aslında, tüm suç babası olacak işleri kötü gitti diye, kızını siyahla beyaz kadar ayrı olduğu zengin birine yamamaya çalışan Kadir beydeydi.

İnsanı hipnotize edecek kadar güzel Nazan Saatçi



Kemal Sunal’la Tokatçı filminde rol alan Nazan Saatçi duru güzelliğiyle filmin Şogun’dan sonra en akılda kalan karakteriydi. Babasının başlık parası inadı yüzünden sevdiğine kavuşamayan Emine’ye can veren Nazan hanım uğruna Kemal Sunal, Ali Şen’in elinden az kaçmamıştı.

Ahu gibi sözünü güzelliğiyle sonuna kadar hak eden Ahu Tuğba



Kemal Sunal’la Dokunmayın Şabanıma filminde rol alan Ahu Tuğba’nın güzelliğine laf edecek değiliz, zaten güzelliği ortada. Filmde Karadenizlilerle Adanalıları peşinden koşturan güzel Oya’ya can veren Ahu, babasının ticari işleri uğruna da olsa Adana’nın bir numaralı itiyle evlenmek istemez. Adamı tanıyıp gözü tutarsa evlenmeyi şart koşan Oya da haklı kim Ökkeş gibi onu dağa kaldırıp bunu iğfal eden bir adamla evlenmek ister? Olan Karadenizlilerin evde kalmış kızına oldu vallahi, o Ökkeş evlendikten sonra da rahat durmaz. O kızı ren geyiğine çevirir.

Adeta karpuz yesin diye yaratılmış sevimli güzel Ayşen Cansev



Kemal Sunal’la Şark Bülbülü filminde rol alan sevimli güzel Ayşen Cansev’in karpuz yediği sahne mazlum sahneleri kadar efsaneydi. Şabanın koyun gözlü güzeli ve beşik kertmesi olan Hatice’ye köyün ağasının göz koyması üzerine İstanbul yollarına düşen Şaban, ballı sesinin hatırına şöhreti yakalar ve nice badireler atlattıktan sonra güzel gözlü sevdiceğine kavuşur. Hatice’ye adadığı şarkısı can Hatice’yle çıtayı arşa taşıyan Şabanın, güzel Hatice’sinin Mahmut Tuncer’in nikahta zombiye dönüşen gelini olması daha büyük bir trajediydi aslında.

Gözleri ve gamzeleriyle sevimlilik ve güzelliği bünyesinde harmanlayan Müge Akyamaç



Şaban Pabucu Yarım ve Gurbetçi Şaban filmlerinin ismi bilinmeyen ama yüzü hafızalara kazına güzel esas kızı Müge Akyamaç, masum güzelliğiyle bir nesli kendisine aşık etmişti. Uğruna sen gülünce iki yanağında oluşan çukur var ya, işte beni ölünce oraya gömsünler denilecek bir güzellikti kendisi.

Nice esas kızdan daha güzel Sevda Aktolga



Arzu film bünyesinde birçok filmde rol alan Sevda Aktolga’nın aslen senarist yanı da var. Ve bence birçok esas kızdan daha güzel bir yüzü var. Ama Ertem Eğilmez’in isteğiyle, evlenince oyunculuktan elini eteğini çekmiş. Kemal Sunal’la Katma Değer Şaban filminde rol alan Sevda Aktolga, Almanya’dan kahraman, babayiğit bir Şaban gelecek diye beklerken Pank bir Şaban gelince küplere binmişti. Şaban’a sürekli atar yapan, onun Pank tarzını beğenmeyen Sevda, Şaban’ın tavuk vicdanlı sevdiceğiydi.

İşveli cilveli kantocu güzel Ayben Erman



Ayşen Gruda ve Ayten Erman’ın küçük kardeşi olan Ayben Erman, Kemal Sunal’la sinemamızın kahkaha tufanı filmi Şaban Oğlu Şaban’da oynamıştı. Komik bir hafiye filmi olan Şaban Oğlu Şaban’da Adile hanımın çalınan elması dönüp dolaşıp kantocu güzel Nigar’ı bulmuştu. Filmde bulunan erkek karakterlerden Laz denizci Yunus ve kör küçük birader Neşet hariç hepsini peşinde koşturan Nigar’da bu güzellik ve cazibe olduktan sonra değil hemşirenin elması kaşıkçı elması bile eline düşerdi. Bak Şaban'la Ramazan'ı nasıl da mühendislik öğrencisine çevirmiş, yandaki amca da sakin olun gençler modunda bakıyor. Her halde tarihin ilk sen insan mısın sorusuna maruz kalan dişisi de kendisidir. Sana insan diyenin gözü çıksın Nigar.

İsyankar Güzel Semra Özdamar



Kemal Sunal’la Hababam Sınıfı Sınıfta Kaldı filminde oynayan Semra Özdamar Endüstri Meslek Lisesine düşen her genç kadın öğretmenin dramını yaşıyordu. Öğrencilerinin sözlü tacizlerine bir de bedenci Badi Ekrem’in yılışmaları eklenince güzel Semra’nın okulda çekmediği dertler çile kalmamıştı. Genç yaşta ailesini de geçindirmek zorunda olan kızcağıza etmediğini bırakmayan Hababam bir de gözünün içine baka baka kadını maça davet etmişti yahu.

Hakiki Avrupai Güzel Nevra Serezli



Sinemamızın üç beş hakiki Avrupai güzellerinden olan Nevra Serezli, Meral Zeren’le beraber Kemal Sunal’la en fazla filmde rol almış kadın oyuncu. Atla Gel Şaban’da kocasını Nazlı isimli bir attan kıskanacak kadar seven bir ev kadınıyken, Zübük’te çakal bir politikacının ondan daha çakal Firs Lady’siydi. Kılıbık’ta kocasına hayatı zehreden, babasının bolluk evindeki şartları getirsin diye adamı darlayan cazgır bir hayat arkadaşıyken, Şen Dul Şaban’da kocası işten kovulunca evin reisi olan dişli bir kadına dönüşüyordu.

Adeta Bond Kızları üçlüsü Muzaffer Nebioğlu Aynur Akkum Ayşin Atav


Kemal Sunal’ın Korkusuz Korkak filminde rol alan bu üç güzel hanımı ayırmaya içim el vermedi zira üçlü adata Bond filmlerinden fırlamış gibi. Seksi ama iyi niyetli mahallenin güzeli Mehtap hanım, iş yerinin femme fatalesi sekreter Esin, dosyaları karıştırıp Mülayim’in hayatını karartan hemşire Sevil. Esas kız Ayşin Atav yaptığı hatayı düzeltmek için peşinden koştuğu Mülayim’i kiralık katilden korumak için uğraş verirken, esas kızla femme fatale arası Mehtap, Mülayim’i selamsız işe uğurlamamasıyla artı puan kazanıyor. Mülayim’in otobüsü olmak gibi tuhaf fantezilere sahip Mehtap hanım, Feriştah yengeden sonra gördüğümüz en fantezişinas bünye. Öte yandan sağlam dosyalı sekreter Esin, normalde yüzüne bakmadığı Mülayim, milli piyangodan çıkan parayı gözünü kırpmadan tuvalet işine yatıran cesur bir kabadayı olunca kıymetini bilemedim diye hayıflana hayıflana bir kalıyor. Yatak odasında bomba bulunduğunu iddia ederek eve atmaya çalıştığı Mülayim’e çeşitli femme fatalelikler yapacağı kesin.