Senaristlerin Fotoğrafçılardan Pek Hazzetmediğine Kanıt
Niteliğindeki Sinemanın 10 Fotografçısının İbretlik Hali
Şu gözler sinema
camiasında senarist gazabına uğrayıp sürüm sürüm sürünen ne karakterler gördü.
Fakat ilk defa bir meslek grubunun hedef alındığına şahit oluyorum. Eli
fotoğraf makinesi tutan her karakterin hem yerli hem de yabancı sinemada çok
çekmesinden anlaşıldığı üzere senaristlerin kıl olduğu karakterlerin başında
fotoğrafçıların geliyor. Lafı uzatmadan sinemanın izleyiciyi felç edecek kadar
uyuz ve başına gelmedik bela kalmayan fotoğrafçılarına değiniyorum.
İntihar etmek/ Aytaç Arman (Çocuğumu İstiyorum)
Aytaç Arman’ın Çocuğumu İstiyorum filminde canlandırdığı
Kadir karakteri adeta bir ruh hastası. Senarist burda psikolojik çözümlemeler
de yapmaya çalışmış ve Kadir’in çocukluğuna inip ilgisiz babası yüzünden bu
hale geldi demek istemiş. Ama bu bile Kadir’in manyağın önde gideni olduğu
gerçeğini değiştirmiyor. Sevgilisi Hale’ye yapmadığı eziyet kalmıyor, kıza
şiddet uyguluyor. Her defasında düzeleceğine dair söz verse de bu düzelme bir
türlü olmuyor. Hamile olan sevgilisi Kadir’le olmayacağını anlayıp ayrılmak
istiyor. Fakat baba olacağını öğrenen Kadir, her şey düzelecek diye
sevgilisinden ayrılmak istemez. Hale arkadaşının aklına uyup çocuğu aldırmaya
gider ama yolda Kadir’le karşılaşır. Kadir bunu jinekoloğun önünde görünce
çocuğunu aldırdığını düşünüp, kızı hırpalar. Kadir’den gördüğü şiddet yüzünden
çocuğunu düşüren Hale, kendisini seven başka bir adamla evlenir. Fakat Kadir’in
hasta beyni olayları farklı bir biçimde kurgular. Sevgilisinin başkasıyla
evlenmek için çocuğunu aldırdığını düşünüp kıza ve ailesine kinlenir. Eski
sevgilisinin çocuğunu kaçırıp kadına ecel terleri döktüren Kadir, filmin
sonunda çocuğunun ölümüne neden olduğunu anlayınca intihar eder.
Kafaya şemsiye yemek/ Erdal Özyağcılar (Ah Güzel İstanbul)
Erdal Özyağcılar’ın canlandırdığı fotoğrafçı karakteri ise
tam bir ırz düşmanıydı. Artist olma hayalleriyle evden kaçan kızları kandırıp,
fotoğraflarını çekerek şantajla kızları kötü yola düşüren bir adamın fotoğrafçı
asistanı olan Erdal, filmin esas kızı Ayşe’nin de fotoğraflarını çeker. Ayşe’ye
bir sinema dergisi için poz verdiğini söyleyip seksi pozlar verdirmeye çalışan
Erdal, kıza sulanınca olana bitene şahit olan Süpermen Sadri ağabey tarafından
kafasına bir adet şemsiye geçirilmek suretiyle etkisiz hale getirilir.
Psikopat baba tarafından yetiştirilmek/ Karlheinz Böhm (Peeping
Tom)
Psikopat bir baba tarafından bir adet röntgenci olarak
yetiştirilen Mark, listenin en tehlikelilerinden çünkü o bir katil. O da
listedeki bir diğer meslektaşı Kadir gibi kötü bir çocukluk geçirmiştir. Ama
Kadir’in aksine çok sakin ve saygılı bir genç gibi görünen Mark, aslen
Kadir’den bile daha tehlikelidir. Öyle ki çocuğunu aldırdığını düşünüp
kinlendiği eski sevgilisinden intikam almak isteyen Kadir, eski sevgilisinin
çocuğunu kaçırıp öldürmeye çalışır ama çocuğa kıyamadığı için vazgeçer. Fakat
Mark, Allah yarattı demeden önüne geleni öldürüyordu.
Günahını omzunda taşımak/Ananda Everingham (Shutter)
Shutter filmini de filmin ana karakteri karaktersiz Thun’u da
diğer yazılarımda çokça anlattığım için burda bu karaktersiz fotoğrafçıya fazla
değinemeyeceğim. Resimde gördüğünüz deklanşöre basarken felç geçiresice rezil,
zamanında işlediği bir günahın bedelini film boyunca taksit taksit öder.
Günahından kaçmak için intihar edip kafayı gözü yarsa da günahı rahmetlinin
elinden kurtulamaz.
Cinayete şahit olmak/ David Hemmings (Blow Up)
Çapkın bir moda fotoğrafçısı olan Thomas, yaşadığı çevreden
sıkılıp kimlik bunalımına girdiği sırada park bahçe dolaşıp fotoğraf çekerken
farkında olmadan bir cinayete şahit olur. Konu itibariyle çok aksiyonlu bir
film gibi görünse de film boyunca yaşanan tek aksiyon Thomas ünlü bir modelin
fotoğrafını çekerken gerçekleşmiştir. Ha bir de model olmak isteyen iki genç
kızla yastık savaşı yaptığı kısım vardı.
Pencereden düşmek/ James Stewart (Rear Window)
Hitchcock’un en iyi gerilimlerinden Rear Window’un meraklı
gazetecisi L.B. Jefferies’in aşırı meraklı duruşu ve röntgenciliği başına iş
açar. Hadi sadece o olsa neyse de az daha güzeller güzeli Grace Kelly hanım da
bu merak yüzünden sizlere ömür olacaktı. Bacağı kırıldığı için işine ara veren
Jefferies evde sıkılmasın diye sevgilisi Lisa buna bir dürbün alıp etrafı
gözlesin ister. Çünkü malumunuz üzere fotoğrafçılar gözlemi ve anı
ölümsüzleştirmeyi sever. Bu köfte de kalkıp sağı solu, dansçı ablayı filan röntgenler.
Tam eğlenmeye başlarken cinayete şahit olup karşı komşunun katil olduğundan
şüphelenir. Sevgilisi Lisa onun anlattıkları yüzünden gizlice karşı komşunun
evine girer. Filmin sonunda da katil diye arkasından konuştuğu karşı komşusu
evi basıp bunu camdan atmaya çalışıyordu. Karşı komşu tarafından camdan
iteklenmek suretiyle susturulmaya çalışan bu fotoğrafçımız da senarist
gazabından nasiplendi. Filmde göremiyoruz ama kesin camdan düşüp diğer bacağını
da kıran Jefferies, uzun süre daha hareketsiz kalarak fenalık geçirip, sıkıntıdan
patlamıştır.
Femme fatale ellerinde telef olmak/ Antonio Banderas (Femme
Fatale)
Laure başarılı bir hırsız olduğu kadar güzel ve çekici bir
kadındır da. Büyük bir soygun için ondan yardım isteyen Black Tie’nin ise
olacaklardan haberi bile yoktur. Oysa Black Tie’den daha beter oyuna
getirilecek biri varsa o da resimde gördüğünüz fotografçı Nicolas’tır. Laure
gibi azılı bir femme fataleyle baş edebileceğini sanır çapsız. Anam o kadın
koca soygun çetesini kandırmış sana mı pabuç bırakacak?
Hadım edildiğini sanmak/ Patrick Wilson (Hard Candy)
Patrick Wilson’un Lolipop filminde canlandırdığı fotografçı
karakteri ise başına gelen her şeyi son zerresine kadar hak eden, hatta filmin
sonunda keşke daha beter olaydı dediğimiz bir karakter. Sübyancı olan Jeff, fotoğraflarını
çekeceğim diye kandırdığı küçük kızların pornografik fotoğraflarını çekip,
çocukları istismar etmektedir. İnternet üzerinden tanıştığı Hayley’i de evine
davet edip pornografik fotolarını çekmeyi planlayan Jeff, Hayley’in sübyancı
düşmanı bir psikopat olduğundan habersizdir. Film boyunca Hayley’in elinden çok
çeken Jeff, filmin sonunda intihar etse de hadım edildiğini sandığı sahne
intiharından bile daha çarpıcıydı.
Vicdan azabından kıvranmak/ Armin Block (Berlin İn Berlin)
Bir inşaatta mühendis olarak çalışan Thomas, hobi olarak da fotoğrafçılık
yapmaktadır. İnşaatta kendi halinde fotoğraf çekerken bir kadının elinde sefer
tası ile inşaata girdiğini gören Thomas, kız görmüş mühendislik öğrencisi gibi
kadının fotoğraflarını çeker. Fotoğrafını çektiği kadın ise ustabaşı Mehmet’in
hanımı Dilber’dir. Karısının fotoğraflarını Thomas’ın odasında gören Mehmet’in
tele objektiften haberi olmadığı için karısının mühendise poz verdiğini sanıp
kıskançlık krizine girer. Karısı Dilber’i bu fotoğraflar ne diye hırpalamaya başlar.
Dilber’in de olan bitenden haberi yoktur, bilmiyorum dese de kocasını
inandıramaz. Mehmet’in fotoğraflar yüzünden Dilber’i hırpaladığını gören Thomas’sa
yaptığı hatanın farkına varıp mevzuyu izah etmek, kavgayı ayırmak ister. Fakat
onu görünce sinirleri iyice tepesine çıkan Mehmet, karımın fotolarının sende ne
işi var diye Thomas’la kavga etmeye başlar. Kavga sırasında kaza olur ve Mehmet
ölür. Vicdan azabından sürüm sürüm sürünen Thomas, olaya şahit olan Dilber’den
özür dileyip vicdanını rahatlatmak ister. Fakat olaylar daha değişik bir
şekilde gelişir.
Kurşun yağmuruna tutulmak/ S. Edward Singer (MS.45)
Ms. 45 filmindeki fotografçı ise sektörde sıkça görülen
yılışık, her önüne gelen kadına yürüyen bir moda fotoğrafçısıydı. Her önüne
gelen kadına yürüyen bu yılışık filmin sorunlu karakteri Thana’ya da yürür. Ne kadar
güzel olduğunun farkında mısın, stüdyoma gel de fotoğraflarını çekeyim diye
kıza yapışır. Tabi amaç fotoğraf çekmek değildir, ama ava giderken avlanır ve
yılışıklığının bedelini canıyla öder. Çünkü yalnız ve dilsiz bir kız olan Thana,
iş çıkışı bir gaspçının tecavüzüne uğrar. Ne yapacağını bilemeden korku içinde
gittiği evinde de eve girip para bulamayan hırsız, kızın dilsiz ve güzel
olduğunu fark edince Thana’ya tecavüze yeltenir. Kendini kurtarmak isteyen
Thana da adamın kafasına ütü vurarak ölümüne neden olur. Bu olaydan sonra
psikolojisi bozulan Thana, erkeklerden korkmaya başlayıp kendini korumak için
bir silah edinir. İşte bu sırada karşısına çıkıp kıza zamk gibi yapışan ve
dilsiz olduğunu anlayınca neredeyse zorla kızı stüdyosuna götüren fotoğrafçı
bey çapkınlık hevesinin bedelini Thana tarafından kurşunlanarak öder.