18 Mart 2019 Pazartesi


Senaristlerin Fotoğrafçılardan Pek Hazzetmediğine Kanıt Niteliğindeki Sinemanın 10 Fotografçısının İbretlik Hali

   Şu gözler sinema camiasında senarist gazabına uğrayıp sürüm sürüm sürünen ne karakterler gördü. Fakat ilk defa bir meslek grubunun hedef alındığına şahit oluyorum. Eli fotoğraf makinesi tutan her karakterin hem yerli hem de yabancı sinemada çok çekmesinden anlaşıldığı üzere senaristlerin kıl olduğu karakterlerin başında fotoğrafçıların geliyor. Lafı uzatmadan sinemanın izleyiciyi felç edecek kadar uyuz ve başına gelmedik bela kalmayan fotoğrafçılarına değiniyorum.

İntihar etmek/ Aytaç Arman (Çocuğumu İstiyorum)


Aytaç Arman’ın Çocuğumu İstiyorum filminde canlandırdığı Kadir karakteri adeta bir ruh hastası. Senarist burda psikolojik çözümlemeler de yapmaya çalışmış ve Kadir’in çocukluğuna inip ilgisiz babası yüzünden bu hale geldi demek istemiş. Ama bu bile Kadir’in manyağın önde gideni olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Sevgilisi Hale’ye yapmadığı eziyet kalmıyor, kıza şiddet uyguluyor. Her defasında düzeleceğine dair söz verse de bu düzelme bir türlü olmuyor. Hamile olan sevgilisi Kadir’le olmayacağını anlayıp ayrılmak istiyor. Fakat baba olacağını öğrenen Kadir, her şey düzelecek diye sevgilisinden ayrılmak istemez. Hale arkadaşının aklına uyup çocuğu aldırmaya gider ama yolda Kadir’le karşılaşır. Kadir bunu jinekoloğun önünde görünce çocuğunu aldırdığını düşünüp, kızı hırpalar. Kadir’den gördüğü şiddet yüzünden çocuğunu düşüren Hale, kendisini seven başka bir adamla evlenir. Fakat Kadir’in hasta beyni olayları farklı bir biçimde kurgular. Sevgilisinin başkasıyla evlenmek için çocuğunu aldırdığını düşünüp kıza ve ailesine kinlenir. Eski sevgilisinin çocuğunu kaçırıp kadına ecel terleri döktüren Kadir, filmin sonunda çocuğunun ölümüne neden olduğunu anlayınca intihar eder.

Kafaya şemsiye yemek/ Erdal Özyağcılar (Ah Güzel İstanbul)


Erdal Özyağcılar’ın canlandırdığı fotoğrafçı karakteri ise tam bir ırz düşmanıydı. Artist olma hayalleriyle evden kaçan kızları kandırıp, fotoğraflarını çekerek şantajla kızları kötü yola düşüren bir adamın fotoğrafçı asistanı olan Erdal, filmin esas kızı Ayşe’nin de fotoğraflarını çeker. Ayşe’ye bir sinema dergisi için poz verdiğini söyleyip seksi pozlar verdirmeye çalışan Erdal, kıza sulanınca olana bitene şahit olan Süpermen Sadri ağabey tarafından kafasına bir adet şemsiye geçirilmek suretiyle etkisiz hale getirilir.

Psikopat baba tarafından yetiştirilmek/ Karlheinz Böhm (Peeping Tom)


Psikopat bir baba tarafından bir adet röntgenci olarak yetiştirilen Mark, listenin en tehlikelilerinden çünkü o bir katil. O da listedeki bir diğer meslektaşı Kadir gibi kötü bir çocukluk geçirmiştir. Ama Kadir’in aksine çok sakin ve saygılı bir genç gibi görünen Mark, aslen Kadir’den bile daha tehlikelidir. Öyle ki çocuğunu aldırdığını düşünüp kinlendiği eski sevgilisinden intikam almak isteyen Kadir, eski sevgilisinin çocuğunu kaçırıp öldürmeye çalışır ama çocuğa kıyamadığı için vazgeçer. Fakat Mark, Allah yarattı demeden önüne geleni öldürüyordu.

Günahını omzunda taşımak/Ananda Everingham (Shutter)


Shutter filmini de filmin ana karakteri karaktersiz Thun’u da diğer yazılarımda çokça anlattığım için burda bu karaktersiz fotoğrafçıya fazla değinemeyeceğim. Resimde gördüğünüz deklanşöre basarken felç geçiresice rezil, zamanında işlediği bir günahın bedelini film boyunca taksit taksit öder. Günahından kaçmak için intihar edip kafayı gözü yarsa da günahı rahmetlinin elinden kurtulamaz.

Cinayete şahit olmak/ David Hemmings (Blow Up)


Çapkın bir moda fotoğrafçısı olan Thomas, yaşadığı çevreden sıkılıp kimlik bunalımına girdiği sırada park bahçe dolaşıp fotoğraf çekerken farkında olmadan bir cinayete şahit olur. Konu itibariyle çok aksiyonlu bir film gibi görünse de film boyunca yaşanan tek aksiyon Thomas ünlü bir modelin fotoğrafını çekerken gerçekleşmiştir. Ha bir de model olmak isteyen iki genç kızla yastık savaşı yaptığı kısım vardı.

Pencereden düşmek/ James Stewart (Rear Window)


Hitchcock’un en iyi gerilimlerinden Rear Window’un meraklı gazetecisi L.B. Jefferies’in aşırı meraklı duruşu ve röntgenciliği başına iş açar. Hadi sadece o olsa neyse de az daha güzeller güzeli Grace Kelly hanım da bu merak yüzünden sizlere ömür olacaktı. Bacağı kırıldığı için işine ara veren Jefferies evde sıkılmasın diye sevgilisi Lisa buna bir dürbün alıp etrafı gözlesin ister. Çünkü malumunuz üzere fotoğrafçılar gözlemi ve anı ölümsüzleştirmeyi sever. Bu köfte de kalkıp sağı solu, dansçı ablayı filan röntgenler. Tam eğlenmeye başlarken cinayete şahit olup karşı komşunun katil olduğundan şüphelenir. Sevgilisi Lisa onun anlattıkları yüzünden gizlice karşı komşunun evine girer. Filmin sonunda da katil diye arkasından konuştuğu karşı komşusu evi basıp bunu camdan atmaya çalışıyordu. Karşı komşu tarafından camdan iteklenmek suretiyle susturulmaya çalışan bu fotoğrafçımız da senarist gazabından nasiplendi. Filmde göremiyoruz ama kesin camdan düşüp diğer bacağını da kıran Jefferies, uzun süre daha hareketsiz kalarak fenalık geçirip, sıkıntıdan patlamıştır.  

Femme fatale ellerinde telef olmak/ Antonio Banderas (Femme Fatale)


Laure başarılı bir hırsız olduğu kadar güzel ve çekici bir kadındır da. Büyük bir soygun için ondan yardım isteyen Black Tie’nin ise olacaklardan haberi bile yoktur. Oysa Black Tie’den daha beter oyuna getirilecek biri varsa o da resimde gördüğünüz fotografçı Nicolas’tır. Laure gibi azılı bir femme fataleyle baş edebileceğini sanır çapsız. Anam o kadın koca soygun çetesini kandırmış sana mı pabuç bırakacak?

Hadım edildiğini sanmak/ Patrick Wilson (Hard Candy)


Patrick Wilson’un Lolipop filminde canlandırdığı fotografçı karakteri ise başına gelen her şeyi son zerresine kadar hak eden, hatta filmin sonunda keşke daha beter olaydı dediğimiz bir karakter. Sübyancı olan Jeff, fotoğraflarını çekeceğim diye kandırdığı küçük kızların pornografik fotoğraflarını çekip, çocukları istismar etmektedir. İnternet üzerinden tanıştığı Hayley’i de evine davet edip pornografik fotolarını çekmeyi planlayan Jeff, Hayley’in sübyancı düşmanı bir psikopat olduğundan habersizdir. Film boyunca Hayley’in elinden çok çeken Jeff, filmin sonunda intihar etse de hadım edildiğini sandığı sahne intiharından bile daha çarpıcıydı.

Vicdan azabından kıvranmak/ Armin Block (Berlin İn Berlin)


Bir inşaatta mühendis olarak çalışan Thomas, hobi olarak da fotoğrafçılık yapmaktadır. İnşaatta kendi halinde fotoğraf çekerken bir kadının elinde sefer tası ile inşaata girdiğini gören Thomas, kız görmüş mühendislik öğrencisi gibi kadının fotoğraflarını çeker. Fotoğrafını çektiği kadın ise ustabaşı Mehmet’in hanımı Dilber’dir. Karısının fotoğraflarını Thomas’ın odasında gören Mehmet’in tele objektiften haberi olmadığı için karısının mühendise poz verdiğini sanıp kıskançlık krizine girer. Karısı Dilber’i bu fotoğraflar ne diye hırpalamaya başlar. Dilber’in de olan bitenden haberi yoktur, bilmiyorum dese de kocasını inandıramaz. Mehmet’in fotoğraflar yüzünden Dilber’i hırpaladığını gören Thomas’sa yaptığı hatanın farkına varıp mevzuyu izah etmek, kavgayı ayırmak ister. Fakat onu görünce sinirleri iyice tepesine çıkan Mehmet, karımın fotolarının sende ne işi var diye Thomas’la kavga etmeye başlar. Kavga sırasında kaza olur ve Mehmet ölür. Vicdan azabından sürüm sürüm sürünen Thomas, olaya şahit olan Dilber’den özür dileyip vicdanını rahatlatmak ister. Fakat olaylar daha değişik bir şekilde gelişir.

Kurşun yağmuruna tutulmak/ S. Edward Singer (MS.45)


Ms. 45 filmindeki fotografçı ise sektörde sıkça görülen yılışık, her önüne gelen kadına yürüyen bir moda fotoğrafçısıydı. Her önüne gelen kadına yürüyen bu yılışık filmin sorunlu karakteri Thana’ya da yürür. Ne kadar güzel olduğunun farkında mısın, stüdyoma gel de fotoğraflarını çekeyim diye kıza yapışır. Tabi amaç fotoğraf çekmek değildir, ama ava giderken avlanır ve yılışıklığının bedelini canıyla öder. Çünkü yalnız ve dilsiz bir kız olan Thana, iş çıkışı bir gaspçının tecavüzüne uğrar. Ne yapacağını bilemeden korku içinde gittiği evinde de eve girip para bulamayan hırsız, kızın dilsiz ve güzel olduğunu fark edince Thana’ya tecavüze yeltenir. Kendini kurtarmak isteyen Thana da adamın kafasına ütü vurarak ölümüne neden olur. Bu olaydan sonra psikolojisi bozulan Thana, erkeklerden korkmaya başlayıp kendini korumak için bir silah edinir. İşte bu sırada karşısına çıkıp kıza zamk gibi yapışan ve dilsiz olduğunu anlayınca neredeyse zorla kızı stüdyosuna götüren fotoğrafçı bey çapkınlık hevesinin bedelini Thana tarafından kurşunlanarak öder.  

10 Mart 2019 Pazar


Yeşilçam’ımızın Güzide Serisi Acıların Çocuğu Emrah Filmlerinde Emrah Anası Kontenjanından Başına Gelmedik Bela Kalmayan 6 Çileli Kadın

   Arabesk müziğin ülkemizi ele geçirip dinleyicilerini inim inim inlettiği yıllar. İbo’nun vicdansız Sabuha diye kendini çöllere atıp sürüm sürüm süründüğü, Ferdi’nin yaktı beni diye ciğerleri kebap ettiği, Müslüm’ün senin için herkes kötü söylüyor diye bir küçük açtırdığı yıllardan bahsediyorum. İşte bu yıllarda büyükleri çok tuttu bir de şunların küçük boylarını sahnelere çıkaralım diye el kadar çocukların küçük yıldız diye kaset doldurduğu yıllar. Anadolu’nun bağrından kopan yanık sesli Emrah, sesiyle sahnelerin tozunu attırmışken bir de buna film çektirelim demişler ve Emrah’a aşırı acıklı filmler çektirmişler.
   Bu filmlerde Emrah’ın çevresinde olup sürünmeyen bir Allah’ın kulu yok. Başta Emrah olmak üzere annesinden tut kardeşine, sevgilisinden tut arkadaşına kadar Emrah’la uzaktan yakından alakası olan herkes Emrah’ın kara bahtı kör talihinden nasipleniyor. Özellikle de Emrah anası olanların vay haline. Kötü yola düşeni mi ararsın, iki kilo elma için manavla seviyeli bir birliktelik yaşayanını mı, iftiraya kurban gidenini mi? İşte bu haftaki listemde acıların çocuğu Emrah’ın garip ve çilekeş analarına değineceğim.

Kötü Yola Düşmek (Zavallılar/ Oya Aydoğan)


Kocası kanlıları tarafından vurulup topal kalınca evin yükünü omuzlayan Oya, temizlik için Eray Özbal’ın evine gider ve olaylar gelişir. Bir temizlikçiye göre fazla seksi ve güzel olan Oya’yı gözüne kestiren Eray, kadının gözünü para ile boyamaya çalışır. Maymunun önüne kabuklu kuruyemiş atar gibi Oya’nın önüne altın bilezik, kolye filan atan Eray, evlilik vaadiyle Oya’yı kandırır. Oya’nın kocası ise aldatıldığından şüphelenip Eray’ın villasını basar ve yatakta yakaladığı Oya ve Eray’ın üzerine kurşun yağdırır. Oya’nın kocasını iteklemek suretiyle kurtulduğu baskından Eray sağ çıkamaz. Adam öldürmekten mahpusa düşmeden önce oğlu Emrah’a ananız kahpe oldu Emrah demeyi de ihmal etmeyen Emrah’ın babası karısını vuramadığı için kahrolurken Oya da bu olaydan sonra kötü yola düşer.

İftiraya Uğramak/ Ev sahibi ve patronun sarkıntılık etmesi (Boynu Bükükler/ Melike Zobu)


Ay Melike Zobu’nun oynadığı Emrah anası da ne çekmişti yahu? Tamam, Emrah serisinde oynayıp çekmediği dertler çile kalmayan bir Emrah anası yoktu da Melike’nin oynadığı karakter resmen sadece çile çeksin diye filme eklenmiş gibiydi. Kadın bir gülse on ağlardı. Kocası olacak kazma başka bir kadın için buncağızı karnı burnunda terk etmişti. Üstelik oğlunu da elinden almıştı. Babasının yeni karısı Emrah’ın anasını hala tehlike olarak gördüğü için çiftliğin kahyası ile bir olup kadına iftira atmış, sokaklara düşen kadıncağız bari evladım aç kalmasın diye yeni doğmuş bebeğini zengin bir evin kapısına bırakmıştı. Üzerine atılan iftiraya ve yaşadıklarına dayanamayıp intihar edecekken oğlu Emrah’ın paçasına sarılması sonucu vazgeçmişti. Tabi  bu kadar acı da yetmemiş, oğluyla kendine yeni bir hayat kurmak isteyen genç kadına iş yerinde patronu asılmış üstüne de cila olarak ev sahibi sarkıntılık etmişti. Bu kadarıyla bitiyor mu? Bitmiyor kadının çilesi, bitmiyor. Reddettiği patronu evi basıp kadına saldırıyor, bunu gören kadında gözü olan ev sahibi de Emrah’a gidip anan eve adam atıyo diye fiştekliyor. Eve gelip anasını kurtarmak için elini kana bulayan Emrah mahpus damlarına düşerken abla da kızının evlatlık olarak yaşadığı evde bakıcılık yapmaya başlıyor. Tabi evladına yakın olup mutluluk yaşadı acık yüzü güldü ya senarist durur mu hemen örüyor ağlarını ve kadına bu sefer de hırsızlık iftirası atılıyor. Ay benim içim karardı vallahi daha fazla devam edemeyeceğim.

2 kilo elma 1 kilo üzüm için manavla seviyeli bir ilişki yaşamak (Es Deli Rüzgar/Mine Sun)


Emrah’ın babası yoğunbakım ünitelerine düşmüş bir at severdir. Oğlu Emrah’ın beynini de sakatlanan at daha fazla acı çekmesin diye vurulur laflarıyla yıkayan adamcağız ölümünün bu yüzden olacağını biliyor muydu acaba? Neyse efendim babasının acı çektiğini gören Emrah ağlaya ağlaya babasının fişini çeker ve el kadar bebe babasının ölümüne sebebiyet vermekten hapse düşer. Senaryonun abuk ve sabukluğunu burdan anlayın işte zamanında ne acıtasyon yapılmış bu serilerle. Neyse kocası ölüp, oğlu da hapse düşünce bu abla küçük kızı ile kıt kanaat yaşamaya çalışır. Geçim kaynağı olarak mahallenin manavıyla seviyeli bir birliktelik yaşamayı seçen abla oğlunun hapisten çıkması üzerine manav beyle ilişkiyi kesince ortalık karışır. Halbuki gene bir Emrah filmi olan Vurmayın filminde namus timsali bir anaydı. Torbacılık yapan oğlunun (filmde Cem Özer canlandırıyordu) verdiği parayı ben haram paraya el uzatmam diye reddediyordu.

Kötü yola düşmek/Çocukları öldü sanıp aklını kaçırmak (Acıların Çocuğu/ Özlem Onursal)


Kocası olacak çapsız kumar borcu yüzünden intihar edince bu abla üç çocuğuyla bi başına kalıyordu. Evde çocuklar açlıktan kırılınca komşusu yollu ablanın teklifini kabul edip ağlaya ağlaya ruj sürünmek suretiyle kötü yola düşüyordu. Anasının kötü yola düştüğünü anlayan evin büyük oğlu aldığı parayla çocuklarının karnını doyuran kadının yüzüne tükürüp evden kaçar. Cami avlusunda ağlayan çocuğu namazdan çıkan bir amca bulup evlat edinedursun, evinde çıkan yangından çocuklarının öldüğünü sanıp yıkılan abla düştüğü kötü yola ek olarak bir de Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesine düşer. Büyük oğlunun polis olduğunu arkadaşından öğrenip oğlunu görmeye gider, ama çocuk anasına karşı nefret doludur. Bu yüzden oğlunu gizli gizli izler. Bu arada diğer iki çocuğu da gazetelerin üçüncü sayfasına manşet olunca onların izini bulan kadın, evlat acısı bile çekmişti.

Kan davası mağduru olma (Acı Lokma/Meral Orhansoy)


Emrah anaları içinde kötü yola düşmeyen, ona buna elletmeyen, kaynının ağına düşmeyen tek ana olduğu için listenin iftihar kaynağı olan Emrah anası ise genç yaşta kocasını kan davasından toprağa vermişti. Oğlu Emrah’ı sürekli alnımızdaki lekeyi temizle, babanın kanının intikamını al diye darlayıp duran kadın sonunda oğlunun ölümüne neden olmuştu.

Nuri Alço’nun ağına düşme (Ayrılamam/Meral Gökçe)


Emrah’ın babası para kazanmak için Almanya’ya gurbetçi olarak gider sonrasında olaylar bildiğimiz bir şekilde gelişir.  Dönüş yolunda kaza geçirip ölen Emrah’ın babası Emrah yakını olmak uğursuzluğundan nasibini alır. Emrah’ın amcası acı haberi alıp amca demek baba yarısı demek suretiyle önce Emrah’ı kandırır, sonra da anasını ağına düşürür. Sürekli rahmetli ağabeyine bok atıp, abüm senün kıymetünü bülememüş yinge diye kadına yazar. Abla ya ağır saftı ya da saf ayağı çekiyordu ben tam çözemedim. Adam buna sürekli güzelsin, ağabeyim adam olsa bu halde olmazdınız filan diye kur yapıyor. Bu da sürekli aman Şehmuz ne diyorsun sen bizden güzellik geçti filan diyordu. Sonunda aşırı derecede güvendiği Şehmuz’un ağına düşüp sürüm sürüm süründü. Az daha kızı bile ölüyordu. Nuri Alço ile akraba olmanın bedelini ağır ödeyen abla filmde çok çekti çok. Hepsini geçtim o sarı bornoz neydi?