17 Kasım 2017 Cuma

16 Ünlü Yönetmenin Neredeyse Fetiş Durumuna Gelmiş Vazgeçemediği Oyuncusu


İnsanın kafasının uyduğu birisiyle iş yapması o işin başarısını arttırır. Sinema gibi beğeniye dayalı işlerde bu durum en doruk noktadadır. Bu yüzden de çoğu yönetmen kimyasının uyuştuğu oyuncularla çalışır. Fakat bazı yönetmenler vardır ki onlar için belli oyuncular fetiş durumuna gelir ve her işinde büyük küçük demeden o oyuncuya yer vermekten kendini alamaz. Saplantı haline getirdiği oyuncusunu Orhan Veli’den Vazgeçemediğim şiirini okur gibi sahiplenen on altı ünlü yönetmen ve vazgeçemediği oyuncusunu derlediğim bu haftaki yazımda yönetmenler ve fetiş oyuncularıyla sinemanın derinliklerine iniyoruz. 

Alfred Hitchcock ve Grace Kelly


Bir soğuk sarışın sever olan Hitchcock, soğuk sarışınlarının en asili ve en güzeli olan Grace hanımla Arka Pencere, Cinayet Var, Kelepçeli Aşık olmak üzere tam üç film çekmiş. Aslen bir soğuk sarışın olan İngrid Bergman hanımla da üç film çeviren Hitchcock bey amca herhalde hiçbir sarışınına üstteki resimde baktığı gibi bakmamıştır. Hayranlık ve gıptanın özeti olan üstteki bakışı ne zaman görsem lisedeki arkadaşı teselli edercesine o kız sana bakmaz be kanka diyesim gelir.

Akira Kurosawa ve Toshiro Mifune


Uzak Doğu sinemasını şaha kaldırıp birçok Hollywood yönetmenine ilham kaynağı olan ve Tarantino’nun resmen dövüş sahnelerini kopyaladığı adam olan Kurosawa, dünya sinema tarihine damgasını vuran filmlerinin başrolünü Toshiro Mifune beye emanet etmiş. Rashomon, 7 Samuray, Yojimbo, Gizli Kale, Throne of Blood ikilinin beraber çalıştığı filmlerden bazılarıdır.

Elia Kazan ve Marlon Brando


Marlon Brando kendi halinde kaslı bir tiyatro oyuncusuyken onu keşfeden Elia Kazan tarafından görülür ve yönetmenin kült olacak nitelikteki üç filminde oynar. İhtiras Tramvayı, Viva Zapata, Rıhtımlar Üzerinde filmleri ile Hollywood’da parlayan Marlon, Rıhtımlar Üzerinde filminde canlandırdığı Terry Malloy karakteri ile Oscar, Altın Küre ve BAFTA ödüllerini silip süpürmüştür.

Martin Scorsese ve Robert De Niro 


Her ne kadar Scorsese bey amcanın şimdiki favorisi Leonardo DiCaprio olsa da ünlü yönetmenin ilk göz ağrısı olan Robert bey amcayla çevirdikleri film sayısının on üçü bulması üzerine Leo gitsin kumda oynasın diyesim geliyor. Bir Taxi Driver gerçeği var şimdi üzgünüm Leo. Film sayısında çıta Everest’e taşınınca ikilinin en bilindik üç beş filmine değinelim dedik. Taxi Driver, Kızgın Boğa, Korku Burnu, Şüphe ve Ceza, son olarak da yönetmeni iki fetişi (Robert De Niro ve Leonardo DiCaprio) ile bir araya getiren The Audition.

Pedro Almodovar ve Penelope Cruz / Antonio Banderas


İspanya’nın bağrından kopup gelen ünlü yönetmen Pedro Almodovar’sa filmlerinde takıntı derecesinde Antonio Banderas ve Penelope Cruz kullanmaktan kendini alamıyor. Penelope ablayla altı, Antonio ağabeyle yedi film çeviren Pedro bey amca Penelope ablayla çevirdikleri Annem Hakkında Her Şey filmiyle Akademiden en iyi yabancı film Oscar’ını götürdüğünü hatırlattıktan sonra Pedro’nun en sevdiği iki oyuncusuyla çevirdiği filmlere kısaca değinelim. Penelope ablayla Annem Hakkında Her Şey, Dönüş, Kırık Kucaklaşmalar vs. Antonio ağabeyle çevirdikleri ise Bağla Beni, Tutku Kanunu, İçinde Yaşadığım Deri vs. ayrıca kendine bi güzellik yapan Pedro iki fetiş oyuncusunu Aklımı Oynatacağım filminde beraber oynatmıştır.

Tim Burton ve Johnny Depp


Tim Burton çocuklarının anası Helena Bonham Carter hanımla bile Jonny ağabeyle çevirdiği kadar film çevirmemiştir. Saydım Helena ablayla sekiz Jonny ağabeyle dokuz film çevirmiş. Zaten çevrilen dokuz filmin altısında Jonny ile Helena’yı oynatan Tim ağabey herhalde hanımını sadece Jonny’e emanet edebiliyordu. Ben en iyisi Tim’in yönetip Jonny ile Helena’nın beraber oynamadığı filmleri yazayım. Jonny ile free takıldıkları filmler için Makas Eller, Hayalet Süvari, Ed Wood. Helena’yla free takıldıkları filmler ise Big Fish ve Maymunlar Cehennemi’dir. Her filmde Jonny’e ayrı Helena’ya ayrı absürt roller biçmeyi başarabilen Tim Burton’u da tebrik etmek gerek.

Uma Thurman ve Quentin Tarantino


Gerçi Tarantino bu filmlerde Uma hanıma ek olarak bir de Uma’nın fırıncı küreği ebatlarındaki ayaklarını oynatıyordu. Tamam kardeşim sen seviyorsun da herkes ayak fetişisti değil ki! Neden kadının ayağını Nuri Bilge Ceylan’ın uzun planları gibi ekranda on dakika gösteriyorsun? Uma’ya da ayıp! Ben hiçbir kadının kırk numara üstü ayaklarıyla övündüğünü duymadım aksine kadının adı senin yüzünden Hollywood’un koca ayağına çıktı. Uma abla ve ayaklarıyla birisi seri olmak üzere totalde dört film çeken Tarantino, Uma’yı ve tabi ki ayaklarını fetişten öte bir saplantı yapmıştı. Hatta bir arkadaşım ikilinin evli olduğunu, birisi de Tarantino’nun Uma’ya fena halde yanık olduğunu sanıyordu. Hatta öyle ki Pulp Fiction’da Uma’nın oynadığı Mia karakterinin evine davet ettiği Travolta ağabeyin oynadığı Vincent karakterini evden el sallayarak uğurlamasını Tarantino kıskanmıştır Uma’yı Travolta’yla o yüzden seviştirmemiştir diye yorumlamıştı.

Yavuz Turgul ve Şener Şen


Gazetecilikten senaristliğe adım atan Yavuz Turgul, Arzu film bünyesinde çalışırken önce sonradan eşi olacak Itır Esen’le ardından da sonradan favori oyuncusu hatta belki de sadece onun filmlerinde oynayacak usta oyuncu Şener Şen’le tanışmış. Yavuz Turgul senaristlikten yönetmenliğe geçer geçmez de Şener Şen’le Muhsin Bey filmiyle başlayan beraberlikleri halen devam etmekte. Yavuz bey bu arada eşi Itır hanımla ayrılmış ama Şener Şen’le hala resimdeki gibi dostlukları sürüyor. İkilinin en bilindik filmleri ise Eşkıya, Gönül Yarası, Aşk Filmlerinin Unutulmaz Yönetmeni vs’dir.

Werner Herzog ve Klaus Kinski


Werner Herzog ünlü ve kaçık oyuncusu Klaus Kinski için en iyi düşmanım demektedir. Yeni Alman sinemasının mistik ekolden yetişme yönetmeni Herzog pek fetişlik bir yanı olmayan Klaus ağabeyin çılgın oyunculuğundan etkilenmiş olmalı ki onunla yetmiş - seksen arası çekmedik film bırakmamış. Beraberliklerinin meyvesi olan filmlerine gelince Aguirre Tanrının Gazabı, Woyzeck, Nosferatu (1979), Fitzcarraldo ve 99 yapımı ikilinin derin dostluğuna değinen belgesel En İyi Düşmanım’ı sayabiliriz.

 Atıf Yılmaz ve Müjde Ar


Atıf Yılmaz’ın özellikle seksen sonrası yön değiştiren sinemasında Müjde Ar’ın yeri ayrıdır. Kadın sorunlarına değinip, feminizmin irdelendiği büyülü gerçeklik tarzı bu filmlerde Müjde hanım Atıf bey için fetiş nesnesine dönüşmüş. Bu durum erkeklerdeki karşılığı ise Yılmaz Zafer’den başkası değil. Müjde Ar ile Dağınık Yatak filmi ile başlayan beraberliklerinde Adı Vasfiye, Ah Belinda Asiye Nasıl Kurtulur? gibi bir üçlemeye de imza atan ünlü yönetmen, sinemaya verdiği uzun bir aradan sonra dönüşünü yaptığı Eğreti Gelin filminde bile Müjde’den vazgeçmemiş. Eminin Müjde bir on yaş daha genç olsaydı Nurgül Yeşilçay’ın filmin başrolünü görme ihtimali bile yoktu.   

Woody Allen ve Diane Keaton


Kara mizahın ünlü ismi Woody Allen bir zamanlar aşık olduğu kadın, Diane Keaton’la tam dokuz film çevirmiş. Bu filmlerden İç Dünyalar ve Radyo Günleri filmlerini saymazsak Diane ile başrolde oynama şerefini hiçbir oyuncuya bırakmayan Woody bey, ayrıca Radyo Günleri filminde o dönemki sevgilisi (hatta çocuğunun anası) Mia Farrow’la ex aşkı Diane’yi beraber oynatmayı başarmış. Bir, milyonlarca dolar tazminat verdiği eski eşi ve yeni eşiyle bir davette pişti olup kadınların ortasında poz veren Steven Spielberg rahatlığı olmasa da Woody bey de bu davranışıyla filmleri kadar absürt bir hayat yaşadığını belli etmiş sanki. Yetmişli yıllarda tutkuyla sevdiği Diane ile kült olan yapımlarında rol alan Woody’nin Diane hanımla çevirdiği filmlere gelecek olursak: Annie Hall, Manhattan, 200 Yıl Sonra ve Tekrar Çal Sam.


Dario Argento ve Daria Nicolodi


İtalyan giallo sinemasının babası olan Dario Argento da Tarantino misali madem ben seviyorum herkes görecek der gibi çocuğunun anası Daria hanımı neredeyse çevirdiği her filminde oynatmış. Peki oynatmış da bu da benim sevdiğim kadın, çocuğumun anası deyip kadıncağıza acımış mı derseniz? Ne gezer derim. Kadıncağızı değil çocuğumun anası Allah yarattı demeden her filminde ayrı ayrı öldürüyor, öldürmediği filmlerde de zulüm ediyordu. Güzel kadınları acı çektirerek öldürmeyi adet edindiği filmlerinde güzel bir kadın olan Daria hanım da çok çekti, çok. Giallo film kadınlarına zıt olarak yönetmenin sevgilisi kontenjanından olduğu için asla çıplak görülmeyen hatta başrol erkekle öpüşmeyen Daria hanım söz konusu katledilmek olunca yönetmen torpili kazanamamış. Deep Red’de bıçaklanan, İnferno’da kedi saldırısına uğrayan, Phenomena’da zincire vurulmuş bir deli tarafından tekme tokat dövülen zavallı kadın Tenebre’de de korkudan ses telleri infilak edene kadar çığlık atmıştı. Suspiria’yıysa ne siz sorun ne de ben söyleyeyim.

Halit Refiğ ve Cüneyt Arkın


Aslında Halit Refiğ’in o dönemki eşi Nilüfer Aydan’la daha fazla filmi mevcut ama o filmlerin totali bir Gurbet Kuşları etmediği için ve de Cüneyt Arkın’ı sinemaya kazandıran isim Halit Refiğ olduğu için Cüneyt Arkın’ı seçtim. Zaten Halit beyde birçok yönetmen gibi alıştığı oyuncularla film çekmekten yana olduğu için filmlerinde Cüneyt Arkın, Tanju Gürsu, Pervin Par, Sevda Ferdağ gibi oyuncuları çoğunlukla kullanıyor. Cüneyt Arkın’la ise başta aynı zamanda Cüneyt Arkın’ın ilk filmi olan Gurbet Kuşları olmak üzere Haremde Dört Kadın,  Kırık Hayatlar, Canım Sana Feda, Alev Alev gibi filmlerde çalışmış.

Natuk Baytan ve Kemal Sunal


Herhalde Yeşilçam’ın en endamlı yönetmeni olan ( Kemal Sunal bile yanında kısa kalıyor) Natuk Baytan ve Kemal Sunal tam sekiz filmde beraber çalışmış. Her oyuncunun nevi şahına münhasır lakaplarıyla nam saldığı bu filmlerde Gaddar Kerim, Ayı Abbas, Kara (Karbonat) Erol, Urfalı Abdi ve tabi ki Gerzek Hamdi de en az filmler kadar akılda kalıcıdır. Şogun ve Osman’ın Kara Erol ve Sarı Necmi’ye karbonatları uyuşturucu diye kakalamaya çalıştıkları sahnede polis sirenleri beklenenden geç çalınca yaşanan gerilim herhalde sinema tarihimizin en gerilimli sahnesidir. Natuk Baytan ve Kemal Sunal ortaklığından meydana gelen filmlerse 7 Bela Hüsnü, Korkusuz Korkak, Tokatçı, Tarzan Rıfkı, Atla Gel Şaban, Üçkağıtçı, Avanak Apti ve Gerzek Şaban’dır.

Aki Kaurismaki ve Kati Outisen


Fin sinemasının ödüllü yönetmeni ve Alec Baldwin’e Alec Baldwin’den daha fazla benzeyen adam olan Aki Kaurismaki ile fetiş oyuncusu Kati Outinen’in sinemasal beraberlikleri neredeyse Martin Scorsese ve Robert De Niro beraberliği kadar bereketli. Seksenli yılların sonunda başlayan bu beraberlik Cannes film festivali tarafından bile ödüllendirilmiş ve halen devam etmekte. On filmi bulunan ikilinin en tanınmış filmi Geçmişi Olmayan Adam olsa da işçi sınıfı üçlemesinin Kibritçi Kız’ı de en az Geçmişi Olmayan Adam kadar iyi. Cennetteki Gölge ile başlayan sinemasal beraberlik Umudun Öteki Yüzü filmine kadar gelmiş durumda.

David Lynch ve Jack Nance 


David Lynch sevgilisi İsabella Rossellini’ye şöyle bakmamıştır. Büyük küçük demeden nerdeyse her filminde rol verdiği oyuncu Jack Nance ile dostluğu ve sinemasal birlikteliği Eraserhead filmi ile başlar. Daha sonra da yönetmenin Mavi Kadife, Dune, Kayıp Otoban gibi kült filmlerinde rol alan David Nance’nin ölmeden evvel oynadığı son David Lynch yapımı İkiz Tepeler’dir. Jack Nance 1996 yılında ölünce ardından 2002 yılında I Don’t Know Jack adlı belgeseli yapılmıştır. 1977 yapımı Eraserhead filmindeki Henry Spencer rolüyle ve ikonik saçlarıyla popüler kültürün renkli simalarından olan Nance ünlü yönetmenin altı filminde oynamıştır. Bu sayı da İsabella Rossellini’nin iki katıdır.