30 Ağustos 2016 Salı

                 Türk Korku Sinemasında Adamın Aklını Çıkaran Nineler

Korku filmlerinde kadın ve çocuklarla korkutmak evrenseldir de yerli korku filmlerinde nineler bile tekinsiz olmuş. Sağ olsun Türk korku sineması korkuyu ayyuka çıkarıp nineleri bile bu işe karıştırdı. Yahu siz bayramda eli öpülecek kadınlardınız nasıl bu hale geldiniz neneciğim? Adama filmi izlerken Yusuf Yusuf attırmak size yakışıyor mu? Baştan uyarayım bazı resimler artı on sekiz korkunçlu nine barındırıyor. Yanınızda çoluk çocuk olma ihtimaline karşın açmayın nineler! Deyip size korku filmlerimizin korkunçlu ninelerini sıralıyorum.

Öğretmen topuzu ve öküzü devirecek bakışlarıyla adamı intihara sürükleyen nine (Ammar: Cin Tarikatı)


Özgür Bakar’ın yönetmenliğini üstlendiği filmin açılış sahnesinde kabus gören genç Yusuf Yusuf atarak yolda ilerlerken karşısında aha bu gizemli olduğu kadar da korkunç nineyi görür. Uyanamadan da sizlere ömür olur.  Filmin sadece başında ve sonunda görünmesine rağmen resimde gördüğünüz nine filmin tamamından daha korkunçtur. Buradan çıkan sonuç Türk korku filmleri efektler korkutmaya çalışmak yerine eldeki malzemeden yola çıkıp alt yapısı uygun kişilere plastik makyaja girişmeli. Zira filmde bir bu ninemiz bir de efektle oluşturulan cin görseli vardı. Tabi ki nenemiz korkutma konusunda efektleri cebinden çıkardı.

Feri kaçmış gözleriyle hortlayıp kızına musallat olan nine (Siccin)


Alper Mestçi’nin Siccin serisinin ilki olan filmde Türk korku filmi camiasının ilk famme fatal karakterinin kuzenine olan karşılıksız aşkına karşılık bulmak için yaptırdığı büyü yüzünden ortalık karışır. Fettan ablamızın yaptırdığı büyü yüzünden sizlere ömür olanların ilki yatalak nine gene aynı melun büyünün getirisi olarak öleceklerden biri olan kızına musallat olur. Nine tuvalet sahnenle akıllara tuvalette ekmek yiyip çarpılanları getirerek kamu spotu versen de kızınla beraber bize de üç buçuk attırdın.

Adamın içine işleyen gözleriyle kiracısının başını yakan nine (Muska)



Özkan Çelik’in yönetmen koltuğuna oturduğu Muska filminde evlat acısı çeken nine gözünün ferinin kaçmasına bakmadan büyü işlerine karışır. Eski ve ürkütücü bir konakta oturan ninemizin evine kiracı olarak gelen aşırı çapkın eleman ( Koçum Benim’in kötü çocuğu Barış ) evsiz kaldığına bakmadan bu evde yaşanmaz ya atarı yapar. Ama aynı evde kiracı olan seksi ablayı görünce ev sahibi teyzenin korkunçluğuna bile bakmadan evi tutar. Ulan böyle ev sahibim olacak o evden Viktoria Secret melekleri yaşasa kapısından girmem. Zaten filmin sonunda aşırı abazan ağabeyimiz ebesini örekesini görmüştü.

Dırdırıyla kocasının başının etini yemeye öbür taraftan bile devam eden ölümcül nine (Musallat)


Yine Alper Mestçi yine korkunçlu nine. Zaten Alper bey nineyle korkutma konusunda bir dünya markası olma yolunda emin adımlarla ilerliyor. Siccin 3’ün fragmanında görüldüğü kadarıyla onda da bir korku ögesi olarak ninelerden vazgeçmemiş. Korkunçlu ninelerinin ilki ve en başarılısı olan Musallat 1’deki nine en az makyajla korkutma konusunda genel klasmandaki ninelerin çoğunu geride bırakarak zirveye yerleşmiş durumda.


Saman altından su yürüten tuzakçı nine (Dabbe Bir Cin Vakası)



Alper Mestçi ninelerle korkutur da onun korku sektöründeki en büyük rakibi Hasan Karacadağ durur mu? Hasan bey Dabbe serisinin üçüncüsünde gayet normal görünümlü teyzeyle nine arası bu hanımla fena halde korkutuyor. Kendisi de ciddin ne saman altından su yürüten bir cinsmiş, filmin sonuna kadar karanlık tarafta olduğu anlaşılmadı. En son evin beyinin kankası mesleğinin kameramanlık olduğundan şüphelendiğimiz Zafer ve hocayı girdikleri çöp evden hallice evinde çekiçle kovalamasa kadının ecinlilere karıştığından kimse şüphelenmeyecekti.

Çarpım tablosundan bile daha çarpıcı bir korkutuculuğa sahip nine (Dabbe Cin Çarpması)



Hasan bey de meslektaşı ve rakibi Alper bey gibi ninelerle korkutmayı pek seviyor ki Dabbe serisinin dördüncü filminde de ninelerden şaşmamış. Ege şivesini konuşan bir kadından nasıl korkulur ya sorusuna cevap arayan Hasan bey hadin gari diye konuşan bir nineyi alıp çarpıcı bir korku ögesi ortaya çıkarmış. Yalnız bu nine korkutucu nineler içindeki en bahtsız üç nineden biri vallahi, yeğeninin kına gecesinde çarpılan ninemiz filmin sonuna doğru ecinlilere karışmış yeğeni Kübra’nın da bıçaklı saldırısına uğruyordu. Allah’tan film bitti de nine birkaç sıyrıkla kurtuldu.

Tenhalarda sinsice büyü yapıp çocukların başını yiyen cadaloz nine (Büyü)




Orhan Oğuz’un yönettiği ilk korku filmimiz diye anons edilen büyü dönemin pek çok ünlüsünü bir araya getirmesine rağmen pek korkutmamıştı. Yabancı kaynaklı çocuklara büyü yapan ihtiyar cadı konusuna girmeseler daha iyiydi sanki.


Gelininin hışmına uğramış bahtsız ama ürkütücü nine (Musallat 2)



Alper Mestçi’nin Musallat ikisini izlerken bir köy efsanesine konu olmuş nineyle karşılaşırız. Gelini tarafından büyüyle bacakları kesilen nine, kamera ışıklarını görünce playboy sevgilisinin arabasına binerken paparazilere yakalanmış sansasyonel manken gibi çığlığı basıp varil gibi yuvarlanmasa daha da korkutucu olurdu sanki.


Yardım ediyorum ayağına adamın ayağına çelme takan kenafir gözlü nine (Dabbe Zehri Cin)


Dabbe serisinin beşinci filminde yönetmenin çok sevdiği korku ögelerinden biri olarak nine tabi ki eksik olmaz. Ama yalan olmasın bu nine kesinlikle Musallat birdeki nineden bile daha korkunç, filmin başında gayet normal bir görünüme sahip mazbut bir nineyken sonuna doğru bildiğin sıfır plastik makyajla üstteki kadına dönüşmesi cidden ürkütücü. Yaşadıklarından dolayı Allah’ı inkar edip ateizme göz kırpan nine çarpılmış mıdır nedir? Vallahi gece rüyaya girip adamı korkudan uyutmayacak kıvama gelmiş.

Sorunları olan kızları kötü yola düşüren tarikatçi nine (Deccal)


Sektörde Alper Mesçi’nin el verdiği Özgür Bakar da Alper beye layık olabilmek için korku filmine nineleri karıştırmış. Suphanallah kaç yaşında olduğu bilinmeyen üstteki tarikatçı nine ve tarikatı yılın belli zamanlarında adeta kabotaj bayramını kutluyormuşçasına kendilerine bir adet saf kızceğiz seçip Deccal’in doğumuna zemin hazırlamaya çalışıyor. Fakat bence filmin en vurucu sahnesi kızların karşısına adeta bir koruyucu melek gibi çıkan nine eve gelir, esas kızın arkadaşı kadına arkadaşımın zor zamanında Hızır gibi yetiştiniz, vallahi sizi Allah gönderdi demesi üzerine kadının sesli güldüm dercesine yok canım kesinlikle O göndermedi demesi.

Kıskançlıkta zirve yapmış kem gözlü nine (Siccin 2)


Alper Mestçi’nin Siccin serisinin ikincisinde yönetmen bu sefer duble korkunçlu nine kullanıp hey ahali korkmak için ninelerden nine beğenin demiş. Filmde esas kızımız Allah düşmanımın başına vermesin kategorisindeki bir acı olan evlat acısı yaşar. Kocası ayrı kadın ayrı kahrolur, sizde izlerken ulan acaba yanlış mı geldim diye düşünürsünüz. Yanınızdakini dürtüp pardon bu korku filmi mi yoksa ben yanlış kapıdan mı girdim diye sorarsınız? Ama ikinci kısımda sağ olsun ninelerimizin de büyük emeğiyle korku filminin tam da içine düştüğünüzü anlarsınız.

Ve onun kaynanası (Siccin 2)


Suphanallah kardeş tam gelin korkutan cinsten olan üstteki kaynana gelinini korkutmak yerine onunla iş birliği yapınca on bal porsuğu tehlikesinde oluyormuş. İşte Siccin’deki haminne de kalkıp torun seveceği yerde büyü işine el atınca çarpılmalardan çarpılma mı beğenmemiş, öz oğlu yüzüne kezzap mı atmamış, filmin sonuna doğru kötürüm haline bakmadan torunu yaşındaki kızdan şamarı mı yememiş. Ama ninemiz büyü işine girdiği için yaşadığı her şeyi sonuna kadar hak etmiş.

 Kafiyeli şiiriyle Memişin ruhunu büyülü bebeğe hapseden büyücü Emine nine



Köyün kimsesizi Memiş ve ondan aşırı derecede hoşlanan Fadime’yi kızın babası ve köylüler samanlıkta basınca Fadime’nin insan irisi babasının da etkisiyle kızı almak zorunda kalan Memiş düğün günü amcasından öldüğünü öğrenir. Mirası almak için düğünden kaçan Memiş’in aşkından zır zır ağlayan Fadime’nin haline acıyan kızın ölümüne kankası Fadime’yi köyün tekinsiz büyücüsü Emine’nin yanına götürür. Emine ninemiz kızları büyü haramdır, günaha gireceğiz diye tersler. Ama aşk acısı çeken Fadime’nin haline içi acıdığı için senkronize sıçramalar yapıp kafiyeli şiirler okur ve cinlerini yanına çağırıp bir oyuncak bebeği Memiş’in ruh ikizi yapar. Aşık olduğu kadar bön de olan Fadime’ye kırk defa bebeği nasıl kullanacağını anlatan zavallı Emine nine aslında korkunçluğunun yanında yüce gönlüyle de dikkat çeker.

Sevgilisini seksi kadınla basıp aklını oynatan vajinismus Ayşe’nin rüyalarına musallat olan nine  


Osman Fikri Seden’in yönettiği bir aşk filminde bile kendine yer bulan korkunçlu ninelerimiz İlk Aşk filmi sayesinde biz sinemanın her türünün vazgeçilmeziyiz aslında mesajını veriyorlar. Toplum baskısı ve erkek arkadaş baskısı arasında kalan Ayşe balataları sıyırıp ruh ve sinir hastalıkları hastanesinin kısa süreli konuğu olunca kabuslar görmeye başlar. Kabusta karanlık ve örümcek ağı tutmuş bir mağaradan içeri adım atan Ayşe korkuyla etrafa bakar. Bu mağara Freudyen bakış açısındaki cinsellik simgesi değildir. Bu mağara Ayşe’nin beynini temsil eder. Mağarada görünen genç şeytani erkek figürü onu kirletmeye çalışan ırz düşmanıdır. Ağzını yaya yaya gülen otuzlarındaki kadın mahallenin dedikoducu gün teyzesidir. Mualla hanımın kızı ruj mu sürmüş? Hıh kesin yollu. Necla hanımın kızını yolda bir çocukla görmüşler, kesin kötü yola düştü diye ağzını açıp dedikodu akıtan bir gıybet canavarı. İşte bu resimde görülen arkası örümcek ağı tutmuş, geleneksel kıyafetli, yemenili nine de örf adet ve ananemiz. Kendisi çocukluktan kalma böö diyerek torun korkutan ninemiz, Ayşe’nin beyninde yer etmiş bu toplum baskısının anane ayağı olan korkunçlu nine aşk filminde sosyolojik olarak korkutuyor.

Bonus:  Tarkan’ın adres sorup ormanda yolunu kaybetmesine neden olan ürpertici gülüşlü nine



Tarkan filminde kendine yer bulan korkunçlu ve perukalı ninemiz sayesinde anlıyoruz ki korkunçlu ninelerin Türk sinemasında bir mazisi var. Korkunçlu nineler sadece günümüz korku filmlerinde değil Yeşilçam’ın aşk filminden tutun da vurdulu kırdılı tarihi filmlerine kadar kendine yer bulmuş. Tarkan Gümüş Eğer filminde Tarkan, kenafir gözlü Gosha’yı kovalarken bir ormana dalar. Ormanda karşısına yaşlı bir kadın çıkar, kadını gören Tarkan ulan bu kuş uçmaz kervan geçmez ortamda seksen yaşındaki ninenin ne işi var diye düşünmeden kadına hey kocakarı Gosha ne taraftan gitti diye sorar. Ninemiz de o gadının peşinden gitme guzzum, o kadının peşinden gitme yavrım. O fettan sarışının peşinden gidip de bu ormandan sağ çıkan olmadı diye Tarkan’ı uyarır. Tarkan ise ulan bu kadın nereden biliyor in midir cin midir diye nineden şüpheleneceği yerde sen orasını düşünme kadın nereden gitti diye ninemizi tersler. Ninemiz de izleyiciye sen gülme nine, rica ediyorum gülme. Ya da güleceksen sesli olarak gülme, içinden gül, dedirtecek cinsten güldükten sonra eliyle şu taraftan der. Fakat nine önden çekimde anyayı yandan çekimde Konya’yı gösterir. Kameraman aks hatası yapmadıysa bizim nine sandığımız kadın Lady Melissandra taktiğini uygulayan büyücü Gosha hanımdan başkası değildir.















29 Ağustos 2016 Pazartesi

  Şu Üç Gözlü Karga Senden Daha Akıllı Dedirtecek 16 Game Of Thrones Karakterleri

Game of Thrones dizisi başladığı günden beri hem ülkemizde hem de dünyada ilgiyle takip ediliyor. Diziyle doğru orantılı olarak kitapların satışı da zirvede hatta öyle ki serinin bir çok hayranı yavaş yazdığı için yazar G.R.R. Martin’e tepkili. Dizi güzel olmasına güzel de tam da en heyecanlı noktasında bağlandığın karakterlerin dan diye ölüvermesi kadar sinir bozucu bir konu varsa o da karakterlerin çoğunun ağır saf olması. Yahu bu insanlar bu saflıkla nasıl hayatta kalmış resmen doğal seleksiyona ters. Zaten çoğu saflığının bedelini ölerek ödemiş ama bence o zekayla fazla bile yaşamışlar kardeş. İşte size bol IMDB puanlı dizinin izleyene ulan şu üz gözlü karga bile sizden daha akıllı dedirtecek on altı Game of Thrones karakteri.

Yedi sülalesinin başını yiyen Catelyn Stark (Öldü)


Yedilerin yedisi birden çarptı tabi. İnanır mısın ne sana ne de Robb’a gram acımadım, Sansa beter olsun babası onun yüzünden hem öldü hem de o çok değerli gururu yerle bir oldu. Ama Bran, Rickon, Arya buncağızlar senin yüzünden zebil oldu gudubet kadın! Ayrıca Serçeparmağa da çok çektirmişsin, mazin de karanlık mendebur! Jon garibine yaptığın bari sadece senden çıksaydı, senin yüzünden tüm sülale çarpıldı.

Zeka konusunda ablalarıyla kapışan Edmure Tully (Kayın babası rehin tutuyor)


Sizin sülaleniz mi bozuk nedir? Ablaların ayrı sen ayrı beyinsizsin Edmure, bir de kabahatinle oturacağına hala Tywin’in sol ayak serçe parmağının tırnak ucunu yakaladım tarzı konuşman var ki Robb’un yerinde olsam seni nehirde boğar, hızımı alamayıp kuleden atardım.

Yedi Krallığın Kralı olamayacağı açık olsa da dobuşukluğun kralı ortanca kompleksli Stannis Baratheon ( Çok bile yaşadı, Davos olmasaydı o kadar da yaşayamazdı)


Arkanda Davos var, Melisandra kara büyüleri ayağının altına sermiş ve sen hala kral değilsen bu senin suçun. O solucanları ateşe atarken kalkıp isyan edenleri söyleyeceğine iki erkek yeğeninin adını söyle Dorne’lılar Myrcella’yı başa geçirmek için isyan etsin, git Robb’la anlaş çocuğun gözü yok krallıkta zaten, o babasının derdinde. Oberin desen adam bacısının intikamı için gizliden gizliye adam topluyormuş Lannisterlere saldırmak için. Sen, Oberin, Robb üç koldan saldırın bakalım Lannister mi kalacak ortada Tyrell mi?

Çocuklarının turşusunu kuran sana erkek evlat veremedim kompleksli Selyse Baratheon (İntihar etti)


Allah insanı cahil etmesin bu cahillikle dinden imandan olmuşsun haberin yok Selyse, ölmüş oğullarını bir göm de çocuklar huzur içinde yatsın, kalkıp turşusunu kurmuşsun. 

Salak yemin ederim geri zekalı Jaime Lannister (Ölmekten beter oldu)

 
Önceleri uyuz olmuştuk ama bildiğin acınacak haldesin Jaime. Cersei’ye cidden aşıksın, kadın seni kullanıyor haberin yok! Sen onun için aile mirasınızı elinin tersiyle itmişsin peki ya Cersei? Babanız kıza seni Rhaegar’la evlendireceğim diyor, Cersei’nin ağzı kulaklarında. Rhaegar olmadı Robert kral oldu seni ona vereceğim diyor Cercei gene seviniyor. Bütün bunlar baban kızı zorladığı için değil Cersei adamları beğendiği için, sen hala Cersei’nın aşkıyla mecnuna dönmüşsün. Yalnız Tywin’in ölümü Cersei’yi salaklaştırdığı gibi seni de akıllandırdı, bırak artık şu yılan bacını da helal süt emmiş güçlü kuvvetli Brienne'le yuva kur.

Öyle hıyar bir adamsınız ki sizi gören hıyarlar domates gibi kızarır Robb Stark (Öldü)



Baban öldü isyan ettin, adam haklı dedik. Oğlum sen o kadar adamı arkana takıp savaşa gittiğinin farkındasın değil mi? Walder Frey gibi herkes tarafından hor görülen saygıya aç bir adama yaptığın hakaretten sonra bir de seni affedeceğini sanıp adamın evine gidiyorsun. Savaş ortasında ergen gibi gördüğün ilk kadınla aşık oldum diye evlendin. Yetmedi salak anan yüzünden oğlunu kaybeden komutanını da idam et sonra o adamın askerlerinin seni takip edeceğini san. Zaten adamlarının sayısı Stannis’in adamlarıyla kapışacak kadar azalmış, öte yanda Lannisterlar ve Tyrelller hala ittifak halinde. Yani o kadar salaktın ki Robb senden çok kurduna üzüldüm, yazık oldu hayvana.

Bir tarafını görüp yara sanarak atmış arşın beze saran Daenerys Targaryen ( Çevresindekiler olmasa çoktan ölmüştü)


Haklısın Danny yürüyen dağ isimli hayvanın yanında tepe gibi kalacağı adam ufacık yaradan ölebilir maazallah. Yahu sen kendini ortalara atıp güneşimle yıldızıma doktor bulun demeseydin adamın yarası üç güne kabuk bağlayacaktı, tedavi etsin diye eline verdiğin büyücü kadın hastanın karnında makas unutan doktordan beter etti adamı. Al adam ölünce zebil ziyan çöllere düştün, ejderhalara da bakamıyorsun. Onlar da analarına asi oldu, ortalıkta sosyal demokratların son kalesi gibi dolanıp duruyorsun. Oysa ben Cersei’nin ölüm kehanetinde onu yenecek kraliçenin sen olacağını sanıyordum. Kölelerin ve ejderhaların annesisin, Cersei’nin üç çocuğuna karşı senin binlerce çocuğun var.

Eziklerin efendisi Theon Greyjoy ( Sürüm sürüm süründü )


Baban olacak öküz zamanında seni rehin verenin kendisi olduğunu unutup sanki kendi rızanla Ned Stark’ın arkasından gitmişsin gibi tavır takınmış, git Robb’un yanına babamdan turfanda hıyar olmazmış de. Lordum lordum diye ezik ezik takıl anca, babanın ne mal olduğunu görünce de benim asıl babamı Kral şehrinde başını kesip öldürdüler diye ağlarsın. En azından Robb’un yanında olsan ya savaşta ölürdün ya kanlı düğünde ama gururunla ölürdün, şimdi o Bolton piçinin yanında beyni yıkanmış Mankurt gibi dolanıyorsun.

Adamın totoşundan kan alırlar Viserys Targaryen ( Altınlar içinde öldü ) 


Adamın gözünün önünde karısını kılıçla rehin almaya çalışırsan sana grekoromen kemerinden taç takarlar Viserys. Ayrıca ne kadar öküzsün sen Rhaegar’ın ölümünü bile Danny’ye bağlayıp gariban kızı dövmek nasıl bir ruh hastalığı? Daha erken doğup Rhaegar’la evlenmesi gerekirmiş ki, o zaman ağabeyi olacak abazan Lyanna’yı kaçırıp savaş çıkartmazmış. Bu şizofrene sorsalar Lyanna’yı da Danny kaçırdı zaten. Bir de kızı aşağılamak için Drago’nun fahişesi demez mi, o kızı Drago’ya asker için kim sattı? O fahişeyse sen de pezevenksin!

Beyin bedava ama sen almayı unutmuşsun Lysa Arryn(Tully) ( öldü )


Farkındaysanız yine bir Tully. Bu Tully hanesi delilik konusunda Targaryen hanesiyle kapışır durumda, hadi onlar akraba evliliği yaptığı için böyle ya sizin bu mallığınızın sebebi ne sevgili Tully hanesi? Sizin hane olarak kral tarafından soyunuzun kurutulması gerekir be! Yazıktır günahtır, Catelyn sayesinde koca Stark hanesinden doğan beş çocuğun ikisi saf (Robb ve Sansa) Rickon zaten sizlere ömür. Lysa desen canım Arryn hanesinin kaderini şapşal olduğu otuz metre öteden belli olan bir çocuğa bıraktı. Edmure yüzünden Roslin’in çocukta saf olur. Lysa’dan ayrıca bahsetmeye gerek yok, ablasına yazdığı mektup yüzünden olayları başlatıp Ned’in başını yiyenlerden biri de o.  Ölümü için diyeceğim tek şey çok iyi oldu çokta güzel oldu tamam mı?

Dünyada yediği hurmaların ölmeden boğazını tırmaladığı Joffrey Baratheon(Lannister) ( Çarpıldı )


Ölmedin mübarek çarpıldın Joffrey, valla bölüm sonunda resminin üstünde bir Hasan Karacadağ filmi: Dabbe Şarap Çarpması yazacak sandım. Şaka bir yana giderayak bile kötülüklerine devam edip Tyrion’un başını yiyeyazdın. Senin günahlarını sayamayacağım canım yedilerin yedisi birden saymıştır zaten, sırf Tyrion dayına yaptıklarını saysak ansiklopedi çıkar. Sansa’yla tam tencere kapaktınız Margeary fazla geldi bence.

Prensesler gibiydim ben baba evinde sendromundan muzdarip Sansa Stark ( Akılsız güzel başından çok çekti ) 

 
Seni bu hale getirenlere yukarıda yeterince saydırdım zaten Sansa, zekana bir şey diyemeyeceğim anne tarafında olmadığı ortada zaten. Babanın ölümünü de sırasıyla teyzen, anan ve sen hazırladınız o yüzden de kılım sana, bari Serçeparmağı filan öldür de karizmanı kurtar. Uysal atın tekmesi gibi bir şey olsun, babanın ruhu huzur bulsun hadi.

Ben seni El’lerin olasın diye mi sevdim Shea (Ex aşkı boğdu )


Senin için ne denebilir ben de bilmiyorum Shea, kalleşsin, yalancısın, üstüne bir de kindarsın. Ama buna rağmen Tyrion’u da seviyorsun, mahkemede ondan intikam almak için konuştuğunda ne sandın cidden? Ondan intikamını alıp rezil ettikten sonra adamın ölebileceği ihtimali o fındık beynine gelmedi değil mi? 

Tywin’den sonra dötü başı dağıtan sarhoş kralın sarhoş kraliçesi Cersei Lannister (Öleydi daha iyiydi )



Babanın yanına gidip bana niye değer vermedin baba, kız olduğum için beni önemsemedin. Jaime’den de Tyrion da zekiyim aslında tarzı konuşman erkek egemen dünyada kız olduğu için babalarının önemsemediği birçok kadının yüreğini sızlatmadı desem yalan olur. Ama baban da sana seni önemsememin sebebi kız olman değil aptal olman Cersei dedi ya, kitap ilerledikçe adamın haklılığı ortaya çıktı. Saçma sapan kararlar almakta üstüne yok, zaten Barristan Selmy’nın kral muhafızlığından ayrılmasına müsaade ettiğinde bize bunun sinyallerini vermiştin de hala senin Ned’e verdiğin taht oyunlarında ya kazanırsın ya ölürsün ortası yok ayarının etkisinde kaldığımızdan biz görememişiz.

Maalesef acı kaybımız Ned Stark ( Ah ah o da tahtalı köyü boyladı )


Ah Ned’ciğim sizin kuzeyde merhametten maraz doğar lafından haberiniz olmadığı o kadar açık ki, önce Cersei sonra Theon olacak sinsi gözünüzü oydu. Ya madem bir şeyi öğrendin kadının yüzüne karşı çocuklarını al da kaç Robert seni keser tarzı konuşmaya ne gerek var? Yıllarca kardeşin Lyanna yüzünden Robert’e kinlenmiş bu kadın, Robert’in öfkesiymiş peki ya Cersei’nin öfkesi diye düşünmez mi insan? Ama sen hala saf saf Joffrey kral olamaz diyorsun. Bari yakalandın, Stannis adam toplayana kadar şunların suyuna git!

16) Başlarım senin aşkının ızdırabına Rhaegar Targaryen


Game of Thrones hıyar karakterleri Top 10 listesine zirveden giriş yapan işte bu adam. Başlarım senin aşkının şarap çanağına! Kuzeninin nişanlısına hallendin kızı kaçırdın bari çoluğunu çocuğunu, karını korumaya al! İnsan düşünmez mi yedi krallığın abazanı (adam cidden abazan orada burada başka kadınlardan bir yığın çocuğu olmasını geçtim Stannis düğününde gelinin bacısıyla basılmış. Gerisini siz düşün. ) Robert savaşı kazanıp saraya girse benim karımın çocuğumun hali ne olur? diye. O deli baban nasıl korusun al işte senin yüzünden Elia da çocukların da öldü. Neden peki? Rhaegar bey Lyanna hanımı kaçırdı diye. O Lyanna’ya da ne diyeyim yeminle evli barklı adama kaçıyor. Ned Stark gibi gururlu bir adamın bacısı sen misin, nerede kaldı kızım senin Stark gururun? İkiniz de kan işeyin! Geberdiniz ya kitap tarihinde en haklı ölüm sizin ölümünüzdü, ama arkanızdan iki masum bebeğin bir de kadının ölümüne de sebep oldunuz. Yattığınız yerde ters dönün!














28 Ağustos 2016 Pazar

Alfred Hitchcock’un Viskiye Buz Olarak Atılsa Sırıtmayacak Soğuk Sarışınlarına Duyduğu Karanlık İlginin Filmlerinde Kadınlara Eziyet Olarak Dönüşü

   Ünlü yönetmen Hitchcock’un sarışın takıntısı malum. Anasının kuzusu Zühtü görünümündeki sevimli yönetmenin takıntılı olduğu sarışınlarına gel gel sarışınım gel şarkısını söyleyecek kadar hayran olduğunu bilmeyeni ortamlarda dövüyorlar zaten. Bu yazımda birçok blogda değinilen Hitchcock ve takıntılı olduğu güzel sarışınlara değil de yönetmenin filminde oynattığı bu güzel ve soğuk kadınlara çektirdiklerine değineceğim. Sarışın, soğuk, genç ve güzel kadınlar… Ama bu kadınlar asla Marilyn Monroe gibi seks sembolü olmuş sarışınlar değil. Asil, soğuk ama sempatik, yer yer sevimli hepsi adeta birer masal prensesi. 

İyi de Hitchcock evli sarışın oyuncularına duyduğu ilgi bir kıskançlığa yol açmıyor mu?


Hitchcock, başının üstünde yeri olan soğuk sarışınlarından İngrid Bergman ve yönetmenin eşi Alma hanımı beraber gördüğümüz üstteki fotoğrafta her ne kadar Alma yenge boyun devrilsin Hitchcock der gibi baksa da yönetmeni soğuk sarışınlarından kıskandığına dair bir bilgi yok.

Bir sarışın var Hitchcock’ta Hitchcock’tan içeri


   Bana öyle geliyor ki Hitchcok bey amca zamanında güzel bir sarışına karşılıksız hisler beslemiş. Her an gözünü bile kırpmadan gözetlediği sarışına açılamayan yönetmenin içinde kalan hisleri onu ilerleyen hayatında sarışın oyuncularına karşı hastaca bir tutum sergiler hale getirmiş. Şimdi sen de çok abarttın ama adam İngiltere’de ve Amerika’da çalışmış orda kadınların çoğunluğu zaten sarışın. Yönetmen İtalyan olsa kumral, İspanyol olsa esmer kadınlarla çalışırdı. Adam işini yapıyor, bence hakkında söylenenler abartı diyebilirsiniz. Fakat yönetmenin aktif olarak çalıştığı yıllarda Hollywood sarışın oyuncuların tek elinde değildi. Rita Hayworth gibi bir kızıl cazibe, Natalie Wood, Elizabeth Taylor, Audrey Hepburn gibi esmer güzeller de mevcut ama Hitchcok tıpkı bir seri katilin kurbanlarını belli tip kişilerden seçtiği gibi başrol kadınlarını belli tiplerden seçiyor. Aynı bir seri katil gibi içindeki hisleri ortaya çıkaran bir alfası var, alfaya benzeyenleri kendine kurban seçiyor. Alfaya yapmak isteyip de yapamadığı her şeyi alfanın benzerlerine yapıyor. Zamanında karşılıksız aşk beslediği kadınla özdeşleştirdiği sarışınlara büyük bir ilgi duyuyor ama zamanında onu fark etmediği için kızgın olduğu sarışının hıncını da gene onunla özdeşleştirdiği soğuk sarışınlardan çıkartıyor.

Tippi Hedren’le yaşadıklarını tüm Hollywood biliyor da


Alfret Hitchcock’la The Birds ve Marnie filmlerini çeviren Tippi Hedren yönetmenin kendisine yaşattığı zorlukları her platformda dile getirmekten çekinmiyor. Hedren, yönetmenin musallat olduğu tek oyuncusunun kendisi olmadığını ama onların kariyerleri tehlikeye düşmesin diye konuşmadığını söylüyor. Yönetmenin Hollywood gıybet dünyasına armağanı olan sarışın takıntısını Hedren’in röportajlarından öğrenebilirsiniz. Ha bir de HBO’nun çektiği The Girl isimli kısa dizi var. Ben üstteki tespitime dönüp yönetmenin sinema tarihine damgasını vuran buzdan kraliçelerini film boyunca maruz bıraktıklarını irdeleyeceğim.

Nazi sempatizanı faşist sarışın Anny Ondra ırz düşmanı ressama maruz kaldı


Çekoslovak asıllı İngiliz oyuncunun sarışınlığı ve güzelliği ortada. Sarışın sever yönetmenin kadrajını üzerine çeken Anny, yönetmenin ilk sesli filmi olan Blackmail’de oynar.


Yazıktır, günahtır. Kızcağız her ne kadar biraz saf, acık sazan, hafifte aşüfte olsa da başına gelenler reva mı yani Hitchcock? İngiliz sinema tarihinin ilk ırz düşmanı ressamına maruz kalan Anny, paçalı donu ve saten atletinden tahrik olan ressamın elinden bir ekmek bıçağı yardımıyla kurtulur. Fakat kötü kader peşini bırakmaz ressamı öbür tarafa gönderdiğinden haberdar olan bir şantajcı yüzünden anasından emdiği süt burnundan gelir. 

İnsanı serin sulardan kızgın kumlara atlatacak kadar etkileyici sarışın Madeleine Carroll kanun kaçağı tarafından rehin alınır


Gerçekten çok soğuk ama bir o kadar da hoş bir kadın olan Madeline de sarışın radarı olan Hitchcock’un kamerasından kaçamaz. Yönetmenin 39. Basamak filminde oynayan güzel oyuncu cinayet suçundan adını temizlemeye çalışan bir kanun kaçağı tarafından rehin alınır.  


Film boyunca yağmurda ıslanıp yerlerde sürünen genç kadının çekmediği çile dertler kalmaz. En son derenin üstündeki taşlardan seke seke geçmeye çalışıyordu garip.

Clark Gable’ye nikahı bastırmış sarışın Carole Lombard komedi filminde psikolojik dram yaşadı


Ötesi yok Clark Gable, kadın zirvede bırakmış. Carole abla da sarı saçı ve güzelliği sayesinde yönetmenin kastına adını yazdırmıştı.


Hitchcock’un Amerika döneminde çektiği tek komedi filminde oynayan genç kadın sözde komedi filminde oynuyor. Film evliliklerinin sahte olduğunu öğrenen çiftin hikayesi üzerine odaklanmış, film boyunca birbirine aşık çiftimiz aynı zamanda da kedi köpek gibi kavga ediyordu. Yönetmen güzel sarışını evlilikten soğutmaya mı çalışıyormuş ne? Malum o dönemde yakışıklı Clark ağabeyle evliymiş Carole.

Norman Bates’in elinden sağ kurtulmayı başaran sarışın Vera Miles Norman’ın anasını görünce korkudan öbür tarafa gideyazdı


Başarılarının devamını diliyoruz ablacığım. Malum Norman’ın elinden kurtulmayı başarmak az bir şey değil şimdi. Vera hanım da o muhteşem sarı saçlarının ve kırk bir kere maşallah derecesinde olan güzelliğinin hatırına yönetmenin The Psycho filminde oynamıştı.


Kayıplara karışan ablasının izini sürmek için ablasının sevgilisiyle Norman Bates’in işlettiği Bates motele giden genç kız ablasını önce Norman Bates’e sorar. Norman da az evvel duşta kestim diyemeyeceğine göre yok valla bacım dediğiniz tariflerde bir hanımı görmedim, zaten motele bu sezonda müşteri gelmez diye bunları uyutmak ister. Norman’dan şüphelenen genç kız adamın anasıyla yaşadığını söylediği eve girince çatı katındaki aha resimdeki ölmüş de gömmeyi unutmuşlar görünümlü ablayla karşılaşır. Günah ayol, kızcağızın iskeleti kalmış abladan korkusuna duvara yapıştığı yetmiyormuş gibi bir de anasının kılığına giren Norman ve bıçağıyla karşılaştı. Şoktan çıkamadan ikinci bir şoka girdi kız.

Hafızalara kazınan duş sahnesinin kahramanı bahtsız sarışın Janet Leigh


Sana pıçak çekenin eli kırılsın Janet! Mihriban sarısı saçlarıyla yönetmenin dikkatini çeken genç oyuncu Hitchcock’un kült filmi Sapık’ta oynamıştır. Filmde sevgilisiyle evlenip daha rahat bir hayat yaşamanın hayallerini kuran genç kız patronun bankaya yatırmasını istediği paraları alıp kayıplara karışır. Bir süre saklanıp sevgilisiyle kaçma planları yapan Janet, Amerika’nın gözünü çıkarmış gibi saklanmak için Oedipus kompleksli bir katil olan Norman’ın otelini seçer.


Temiz yüzlü, utangaç bir genç olan Norman, ilk görüşte hoşlandığı ilik gibi Janet’in gözüne girebilmek için kıza kendi elleriyle yemek getirir. Ama sapık herif bir yandan da Hülya Avşar’ın Sekreter filmindeki patronu gibi duvardan açtığı delikten kadını gözetler. Vah Janet vah, kadın bıçaklanmadan evvel bir de röngenlendi. 

Küllü kumral olsa da o da bir sarışın Julie Andrews


Yani sana da ne desek bilemiyoruz ki Julieciğim güzelsin hoşsun da pek bahtsızsın. Hitchcock gibi efsane olmuş bir yönetmenin filminde Paul Newman gibi yetenekli ve yakışıklı bir aktörle oyna ama o film de yönetmenin senaryo yazmayı unuttuğu, en başarısız filmi olsun.  

Sarışınlığın kitabını yazan Anne Baxter rahip olmak için fazla yakışıklı olan sevgilisi yüzünden şantaja maruz kaldı


Hithcock gibi bir sarışın dedektörü tarafından keşfedilmesi uzun sürmeyen Anne hanım yönetmenin İ Confess filminde oynar. Savaşa giden sevgilisinin yolunu gözleyen genç kız mektuplarına karşılık bulamayınca sevgilisinin öldüğünü sanır. Zengin bir adamla evlenip hayatını devam ettirdiği sırada savaş biter ve Anne ablanın öldüğünü sandığı yakışıklı sevgilisi döner.


Anne sevgilisi ölmediği için mutlu ama umutsuzluğa kapılıp erken evlendiği için kahrolmuş bir vaziyette savaştan dönen yakışıklı sevgilisini karşılamaya gider. Adam sevgilisinin evlendiğini bilmeden sevinçle kızı kucaklar. Anne abla da bari onunla bir gün doya doya gezip evlendiğimi yarın söyleyeyim der. Dağ bayır neşeyle koşarlarken yağmur başlayınca bir evin çardağına sığınırlar. O sırada mülk sahibi bahçesindeki eriğe dalan çocukları azarlar gibi bunları azarlamaya başlar. Fakat yaklaşıp da karşısında kasabanın en zengininin karısını görünce susar. Zamanı gelince konuşurum diye düşünen çakal gidince Anne abla sevgilisine evlendiğini söyler. Aldığı haberle yıkılan genç adam kendini dine verip papaz olur. Fakat hikaye burada bitmez, zamanında onları çardakta yakalayan adam paraya sıkışınca aklına ilk gelen kasabanın zenginin hanımı ve onun rahip eski sevgilisi olur. Şantaja maruz kalan Anne abla ve papaz efendi parayı denkleştiremeden şantajcı ölünce kabakta bunların başına patlar. Yani Hitchcock bey amca bu sarışın ablaya bu kadar çektirecek ne vardı?

Saçları rengini platinden değil platin rengini saçlarından almış olan Eva Marie Saint gizli teşkilat üyesi sevgilisi yüzünden sürüm sürüm süründü


Platin sarısı saçlarıyla Hollywood’un dikkatini Daenerys Targaryen’den önce çeken Eva hanımın bir sarışın koleksiyoncusu olarak Hitchcock’un dikkatini çekmemesi imkansızdı zaten. Yönetmenin North by Northwest filminde oynayan Eva kirli işler çeviren bir adamın sevgilisi gibi görünse de aslen polisle işbirliği içindedir. Öte yandan Eva’nın cazibesine kapılan Cary ağabeyin oynadığı başrol de kadına musallat olur. Yahu sen önce kendi başındaki beladan kurtul, gazetelerde çarşaf çarşaf resmin çıkmış senatör katili diye sen hala platin Eva’nın ağzının içine düş.


Kadının başındaki dertler bitmiyor ki? Polise yakalatmaya çalıştığı kaçakçı sevgilisi ve adamları Eva’nın gerçek yüzünü öğrenince kadını öldürmeye çalışıyorlar. Hiç birine yanmam da az kalsın kadıncağız Paris moda haftasından çıkmış gibi şık bir kıyafet ve topuklu ayakkabılarla Rushmore dağının eteğinde uçan güvercin olacaktı. Ah Hitchcock ah, gene bir soğuk sarışın ve gene eziyet. Yahu bu kadınlar sana ne etti? Git zamanında sana yüz vermeyen soğuk sarışına kız! 

Siz insan mısınız diye sorduracak güzellikteki Joan Fontaine kocam beni öldürecek korkusundan fenalaştı


Oyunculuğunun, sarışınlığının ve güzelliğinin nirvanasında olan Joan’ın sinema kariyerini Hitchcock yarattı dersek büyük konuşmuş olmayız. Daha önce de oyunculuk yapmasına rağmen Hitchcock’un Rebecca’sındaki rolüyle Hollywood’un dikkatini çeken genç kadın gene bir Hitchcock filmi olan Suspicion ile Oscar ödülünü de cebe indirdi.


Üste bakıp oh maşallah Hitchcock adama böyle eziyet ediyorsa bana da etsin kadın Oscar’ı götürmüş dediğinizi duyar gibiyim. Ama kazın ayağı pek öyle değil, zavallı Joancığın Hitchcock’la çevirdiği iki filmde de başına gelmedik kalmadı. İlk filmi Rebecca’da evlendiği adamın ölmüş eski karısına çok benzediğini öğrendi, evin ürkütücü hizmetçisi kadını gördüğü her köşede gözlerini belerte belerte korkuttu. Kocan eski hanımını unutamadı yüzün ona çok benziyor da o yüzden senle evlendi diye kadına psikolojik işkenceler yaşattı. Kocasıyla konuşmak istediğinde de adamın herkesin övdüğü karısından aslında nefret ettiğini öğrenip yoksa eski karısını mı öldürdü diye üç buçuk attı. Zaten deli olan hizmetçi iyice delirip evi az daha içinde Joan abla varken yakacaktı. Kadın Rebecca’yı ölmeden bitirebildi de ne oldu sanki? Bu sefer de bir sonraki filmde kocası olacak tuhaf mimikli ağabeye maruz kaldı. Suspicion’da fakir bir adamla evlenen zengin bir kadını oynayan Joan abla kocasının abuk sabuk hareketlerine maruz kaldı. Sonradan bir de adam nasıl benden şüphe edersin diye trip atıyor. Ulan sen bir aynada suratının aldığı hale bakıver. Resmen Norman Bates’in atası gibi davranıyordun. 

Eski famme fatallardan Kim Novak Türk erkeği karakterli sevgilisi yüzünden intihar etti


Yönetmenin Tippi Hedren’le beraber en taktığı sarışınlardan olan Kim, Hitchcock’un Vertigo’sunun unutulmazlarından. Filmde azılı bir Famme Fatala can veren Kim’in masum bebeksi yüzünün ardında bir yılan vardır. Canavarca hazırlanmış bir planda başrol erkek karakterin kafasını karıştırmaya odaklanmış Kim, yaşadığı çoğu şeyi hak etti aslında diyebilirsiniz.


Sonuçta masum bir kadının sırf parası için öldürülmesine neden olacak bir planın ana karakteriydi Kim’in can verdiği fettan. Ama kadın şu muameleyi de hak etmedi yani, asıl suçlu öldürülen kadının içgüveysi sinsi kocası. Git de onu dövsene Joan! Kilisede Kim’i ümükleyeceğine git canavar arkadaşının ofisini bas. Karısına benzeyen fakir kızı oyununun parçası yaptı, karısı ölünce üç kuruş para iki üç mücevherle kızı başından attı. Yahu bu kız o manyak oyun yüzünden kış günü denize atladı, suya atlayıp çıkardığın kızı bir sonraki sahnede çıplak yatakta bulduk. Kıyafetlerini kurutup sana çay yaptım içte üşütme diye şirinlik yapmanı yemedik, gözün kapalı mı soydun üstü başı ıslanmış kadını? Nasıl böyle zalimce bir oyuna ortak olursun diye kadının ahlak anlayışını sorguluyorsun, sen daha arkadaşının hanımı sandığın zamanlarda hoşlanıyordun kadından asıl senin ahlak anlayışın sorgulanmalı. Bir de kırk yıllık Türk erkeği gibi köşeye sıkıştırıp hırpaladığın kadına onunla da yattın mı? diye çemkiriyorsun. Yeter yahu bir insan sarışın diye bu kadar da çeker mi? Bir yandan Hitchcock öbür yandan kıskanç sevgilisi filmi dar ettiler kadına.  

Acayip sevimli bir sarışın olan Doris Day’in evladını kaçırdılar


Sevimli olduğu kadar güzel ve sarışın da olan Doris’te sarışınlığının bir getirisi olarak Hitchcock’un başrolüne yerleşmişti. Yönetmenin daha önce İngiltere’de çektiği Çok Şey Bilen Adam filminin yeniden çeviriminde oynayan Doris filmde evladı kaçırılan bir anneyi canlandırdı.


Ailecek Fas’a tatil için giden ailenin minik yavruları kaçırıldı. İki saatlik film boyunca evladım nerede diye içini çeke çeke ağlamaktan helak olan Doris, resmen gadın anam çilekeş anama bağladı.

Uğruna Zeki Müren kirpiği bile öğrenilecek sarışın İngrid Bergman’ı kocasıyla kaynanası zehirlemeye çalıştı


İskandinav topraklarının bağrından kopup gelen güzel sarışın İngrid abla Hollywood’u bırakıp Roberto’ya kaçtıysa biline ki sebep Hitchcock bey amcadır. Yahu kadınla üç film çevirmiş üçünde de mi zavallının yüzü gülmez, üçünde de mi dram yaşar? Kadının Hitchcock’la çevirdiği ilk film Spellbound. Filmde bir akıl hastasına aşık psikologu canlandıran İngrid, sevgilisini tedavi etmek için mi uğraşsın yoksa cinayetle suçlanan adamın masumiyetini mi kanıtlamaya çalışsın izlerken biz şaşırdık.


Yönetmenle çevirdiği ikinci filmi Notorious’ta babası Nazi ajanı olduğu için gizli servisin markajına alınıyor, babasının cenazesinde bile rahat yok kıza. Tüm polislerden nefret eden İngrid abla aşık olduğu polis tarafında gizli servise götürülür. Adamlar kadından babasının fikirlerine ortak olmadığını ispatlaması için tehlikeli bir Nazi ajanıyla evlenmesini ve adam hakkında bunlara rapor vermesini isterler. İngrid abla aynı zamanda babasının da arkadaşı olan ve zamanında kendisine ilgi duymuş Nazi ajanıyla evlenip gizli servise adam hakkında bilgi verirken adam İngrid’in polis için çalıştığını anlar. Zavallı İngrid’i kaynanasıyla kocası bir olup zehirlemeye çalışırlar. Üçüncü filmi Under Capricorn’u ise ne siz sorun ne ben söyleyeyim. Kadın orada da sürekli bunalımlı, ağlak, intihara meyilli birini canlandırıyordu. Yani bu şartlar altında İngrid Hollywood’dan kaçmasın da ne yapsın? Allah muhafaza dördüncü filminde kafasına saksı düştüğü için kör olan bir kötürümü canlandırabilirmiş. 

Soğukluğu asaletinden olan Tippi Hedren önce kuşlardan sonra Sean Connery’den çekti


Hitchcock’un sarı saçlarından sen suçlusun Tippi deyip yapmadığını bırakmadığı güzel oyuncunun yaşadığı dram kısa bir dizi bile olmuştu. The Girl dizisi sayesinde yönetmenin Tippi ablaya Kuşlar filminde yaptığı eziyetleri görebilirsiniz. Ama benim burada asıl değinmek istediğim kadıncağızın Hitchcock’la çevirdiği ikinci filmi Marnie.


Güzel ve alımlı bir genç kadın olan Marnie kleptomani hastasıdır ve çalıştığı işyerlerini soyup soğana çevirip kayıplara karışır. Film ilerledikçe Marnie’nin tek psikolojik sorununun kleptomani olmadığını öğrenmeye başlarız. Kırmızıya ve gök gürültüsüne karşı aşırı bir korku duyan Marnie, sıradaki soygunu için girdiği iş yerinin patronu Sean ağabeyin de fena dikkatini çeker. Adam hırsız olduğunu öğrenmesine rağmen tehdit ve şantaj yoluyla Marnie ile evlenir. Zaten psikolojik sorunlarla boğuşan genç kadın, annesi hanımın karanlık geçmişi yüzünden vajinismustan da muzdariptir. Filmde gösterilmese de ilk gece kocası tarafından zorlanan genç kadın sabahına intihara teşebbüs eder. Film boyunca Sean ağabey elinde viski sürekli karısının kapısının önünde aç bi konuşcaz bak diye dolanıp durur. Alacağın olsun Hitchcock kadına ilk filminde martıdan kargasına kadar her tür kuşu musallat et ikinci filminde de kleptomaniden tut kırmızı korkusuna kadar psikolojik rahatsızlık ver. Yahu koca kadın annesini komşunun dokuz yaşındaki kızından kıskanıyordu.

Seni sevmeyen ölsün bakışlarını üzerinden eksiltmediği Grece Kelly az daha şehzade Mustafa gibi boğdurulacaktı


Güzelliğin ve asaletin sözlük anlamı kuğu kadın Grace Kelly yönetmende fetiş durumuna gelmişti. Kadına her daim sarı saçlarını deli gönlüme bağlamışlar çözülmüyor Mihriban bakışını atan Hitchcock, Grace ablayla çevirdiği üç filmde de bir kadın rahatsız etmeden nasıl röntgenlenir konusunda ders veriyor adeta. Hani neredeyse kadına Grace sen şurada dur da rol yapmasan da olur diyecekmiş gibi. Peki tüm bunlar yönetmenin bir soğuk sarışın olan Grace’yi zamanında kendine yüz vermeyen soğuk sarışınla özdeşleştirip her filmde ona eziyet etmesine engel oluyor mu? Tabi ki Hayır!  Rear Window filminde başkalarının işine burnunun sokmaktan çekinmeyen sevgilisi yüzünden hırsız gibi milletin evine girip hayatını tehlikeye atar Grece. Ardından Dial M For Murder filminde de yüzü gülmez kadının.


Kocasını bir yazarla aldan genç kadın, ihaneti öğrenen kocası tarafından dehşet verici bir planla öldürülmeye çalışılır. Güzelim kadın az daha kiralık katil tarafından bahtsız şehzade Mustafa gibi boğulacakken eline geçirdiği bir makasla katilden kurtulur. Fakat asıl hikaye bundan sonra başlar, polis yerine kocasını arayan Grace kocam gelsin de bana akıl versin diye bekler. Fakat aldatıldığını bildiği için karısına kin besleyen adam eve gelir gelmez karısının saldırıya uğradığını gösteren tüm delilleri yok eder. Poliste Grace’yi cinayetten tutuklar, filmin sonunda gerçekler anlaşılmasa zavallıcık idam edilecekti. Son filmi To Cat A Thief’te ise mücevherlerini hırsızlardan korumaya çalışan züppe bir zengin kızına hayat veriyor. Bu arada sevgilisinin hırsız olduğunu söylememe gerek yok herhalde.

Esmer Bonusu: Teresa Wright öz dayısı tarafından öldürülmek istenir


Aman Tanrım didim yoksa üstteki hipotezim çöküyor mu? Malum ben hipotezimi yönetmenin genç ve soğuk sarışın kadınlara olan ilgisinden kurmuştum. Ama yönetmen sadece sarışın değil esmer kadınlara da ilgi alaka göstermeyi ve filmlerinde eziyet etmeyi ihmal etmemiş. Neyse istisnalar kaideyi bozmaz diyelim ve yönetmenin Shadow of a Doubt filminde oynattığı genç, güzel ve esmer Teresa hanıma çektirdiği çilelere değinelim.


Hayatlarının sıkıcılığından dem vuran yeğen Charlie ailemizin üzerindeki bu ölü toprağını ancak dayım Charlie atar deyip dayısına mektup gönderir ve evlerine davet eder. Aman Allah’ım meğer kızın aşırı yakışıklı ve kuul dayısı polis tarafından fellik fellik aranan şen dul katilidir. Olan bitenden haberi olmayan genç kız dayım gelecek canım dayım diye heyecan içindedir. Dayısı da yeğeni Charlie’yi çok sevmektedir, ikilinin arasında sevgi dolu bir ilişki sürerken yeğen Charlie dayısının dul kadınları öldürdüğünden şüphelenince aralarında gerilimli ve korku dolu bir ilişki yaşanmaya başlar. Annesinin de dayısına çok düşkün olduğunu fark eden Charlie, annesini üzmemek için dayısını polise ihbar etmez. Adeta bir süzme salak gibi tehlikeli bir katil olan dayısına her şeyin farkındayım buradan git yoksa seni polise ihbar ederim der. ( Size de Game Of Thronedaki Cersei ve Ned arasında geçen çocukların kocandan değil adam seni öldürtmeden al çocuklarını da kaç konulu konuşmayı hatırlatmıyor mu?) Dayısı olacak kenafir gözlü de sana kimse inanmaz diye cevap verir kıza ama bir yandan da kendini tehlikeye atmamak için yeğenini temizlemeye karar verir. Kızcağız öz dayısı tarafından üç kez öldürülmeye çalışılır. Buncağız sarışın bile değil ondan ne istedin de manyak dayıları musallat ettin Hitchcock?

Kumral Bonusu: Alida Valli sevdiği adamın intiharı üzerine ölümü seçti


Sanırım yönetmenin elinden sadece kızıllar kurtulmuş. Sarışına ayrı esmere ayrı kumrala ayrı eziyet çektiren Hitchcock’un zamanında yüzüne bakmayan abla kimse yatacak yeri yok. Şu kadınceğizlerin çektikleri nedir yahu? Genç ve güzel bir kumral olan Alida Valli de yönetmenin dikkatini çekip The Paradine Case filminde oynamış. Filmde yaşlı, zengin ve kör kocasını öldürmekle suçlanan Valli’nin jüri karşısında hiç şansı yoktur. Çünkü o hem jürinin hem toplumun gözünde yaşlı bir adamla parası için evlenen genç ve güzel bir kadındır.


Kadını savunmak için gelen avukatta evli olmasına rağmen Alida’nın güzelliğinden etkilenip ona aşık olur. Kadını masum bulduğu için değil de güzel bulduğu için kurtarmak ister, bu yüzden de cinayeti üzerine yıkacağı birini arar. Alida’nın kocasının genç ve yakışıklı uşağının kadında gözü olduğu için yaşlı adamı öldürdüğüne kendini inandırıp uşağın cinayeti işlediğine dair deliller aramaya başlar. Hitchcok’un güzelliğin olumsuz getirilerini sorguladığı filmi daha fazla anlatıp spoiler vermeye gerek yok. Ama bir kadın düşünün ki kocasının ölümünden dolayı suçlanıyor çünkü genç ve güzel kesin zengin ve yaşlı kocasının parasına konmak istedi. Yine bir kadın düşünün ki kendini savunsun diye tutulan avukat tarafından sadece güzelliğinden etkilenildiği için hırsla savunuluyor. Yani Allah muhafaza kadın masum ama çirkin olsa avukat bey onu bu kadar ateşli bir şekilde savunmayacak. Filmin sonunda kadına bir de sana aşık oldum diye veryansın ediyor, gözüm sen git evindeki karınla ilgilen şişko yargıç yaşına başına bakmadan karına yazıyor. Öte yandan gene bir kadın düşünün ki sevdiği adam onu sevmiyor, hatta tiksiniyor. Güzelliğine kapılıp onunla olmasını bir hata olarak görüyor, kadına olan nefretini mahkemede çekinmeden söylüyor. Üstelik kadın adama aşık, adam kendini intihar edince o öldü benim yaşamamın ne önemi var diye suçunu itiraf ediyor. Bence Hitchcock’un filmlerinde oynayan kadınların içinde en acınası duruma düşen Alida Valli’nin can verdiği Anna karakteri.