Üzerine etiket gibi yapışan klasik rollerinin dışına çıkarak izleyicide
soğuk duş etkisi yaratmış 10 Yeşilçam oyuncusu
Her oyuncunun en
büyük kabusu sürekli aynı rolü tekrar etmektir. Zira sürekli aynı roller
geldiği için her röportajında isyan eden bir Nebahat Çehre örneği var
karşımızda. Hiçbir oyuncu aynı rolün üzerine etiket gibi yapışmasını istemese
de gerek Yeşilçam gerekse dünya sinemasında klasikleşmiş bir yıldız sistemi
olduğu için oyuncuların çoğunun rolü bellidir. Mesela esas kız ve oğlanlar asla
kötü olmaz. Karakter oyuncularıysa sürekli aynı karakteri tekrarlayıp durur.
Örneğin sinemamızda
Erol Taş deyince herkesin aklına gelen sadist derecede kötü adam karakteri
vardır. Kemal Sunal komik adam, Türkan Şoray kuralları olan bir sultan, Adile
Naşit anaç rollerin aranan ismi, Şükriye Atav ise Leman Akçatepe ile beraber
Yeşilçam’ın sosyal statü, kültür fark etmeksizin tüm esas karakterlerinin
anasıdır.
İşte bu haftaki
listemde klasikleşmiş rol kalıplarını kırarak çizgisinin dışına çıkmış on
Yeşilçam emekçisini derledim. Bazıları cidden şaşkınlık yaratacak cinsten. Kiralık
katil Kemal Sunal, sadist imparator Zeki Alasya ve fettan Türkan Şoray
izleyicide soğuk duş etkisi yaratacak cinsten.
Korkunç gülüşlü psikopat Vandal Kralı Zeki Alasya
Zeki Alasya’nın kariyerinde canlandırdığı tek kötü karakter
olan Doğu Vandal imparatoru, başarılı oyuncunun canlandırdığı en başarısız
karakter olma özelliğini de gösterir. Ekürisi Metin’den free takılarak oynadığı
filmde bu derece başarısız olmasının sebebi Metin’e o kadar alışmış ki, o olmadan
role mi girememiş acaba diye düşündürür. Aslında Zeki ağabeyimizin oynadığı
karakter bayağı bayağı bir psikopat. Sen de Joffrey Baratheon ben diyeyim
Commodus, o derece yani. Ama Zeki ağabeyimiz bu rolü galiba kendisi de kendine
yakıştıramamış ki, tarihin en psikopat iki üç karakterinden birine can verdiği
filmde kötüden çok komik kötü gibi bir şey olmuş. Kardeşini öldürerek kanlı bir
isyanla tahta geçen Zeki ağabey, bir adet gündüz güzeli kraliçesi, bir adet
meymenetsiz veziri, bir adet de kenafir gözlü Gosha’sı ile beraber Roma
sınırlarında kötülükten kötülüğe koşmaktadır. Vezirine rahip bıçaklatıp, adam
kaynar kuyuya düşünce psikopat psikopat kahkaha atan Vandal Kralımız, Atilla’ya
kaçan yeğeni Honoria’yı da kırbaçlatmaktan büyük zevk almaktadır. En büyük
hobileri arasında düşman devletlerin elçilerini minik yılan adını verdiği dev
kobrasına yedirmek olan kralımız, Atilla’nın Honoria’dan olma oğlunu da tepegöz
dadılara emanet ederek psikopatlıkta çığır açmıştır.
Rum sevgilisi Afro ile beraber uyuşturucu kaçakçılığı yapan
mafya babası Nubar Terziyan
Minnoş dede, sevimli ihtiyar rolleri ile Yeşilçam’ın Hulusi
Kentmen’le beraber en sevimli ihtiyarı olan Nubar Terziyan, İki Gemi Yanyana
filminde gaddar bir mafya babasını canlandırıyordu. Uyuşturucu kaçakçılığı
yapan bir mafya babasına can veren Nubar, bu yolda asker arkadaşı hacı bey
amcayı bile kullanmaktan çekinmiyordu. Bulgurların arasına saklatarak kaçırmaya
çalıştığı uyuşturucu çantası takside bücür muavin yüzünden karışınca ortalığı
birbirine katmıştı. Çizgisi olan bir mafya babasına can veren Nubar bey,
kendisi gibi kirli işler çeviren Hüseyin Baradan’ın oynadığı karakteri ise
kadın fotosu çeken bir şantajcı olarak gördüğü için beni onla muhatap etmeyin
tarzında takılırdı.
Yanağı façalı bir mafya babasına can veren Sadri Alışık
Çalınan Aşk, filmi cidden izleyiciyi şoke eden bir sahneyle
açılır. Yüzünde bıçak yarası olan Sadri ağabey koşarak telefon kulübesine girer
ve bir dost kimliğiyle polise bir cinayet ihbarında bulunur. Telefonu kapayınca
da pişmiş kelle gibi sırıtarak bu filmin Erol Taş’ı benim mesajını verir. Evli ve
fettan bir kadınla ilişkisi olan Sadri abimiz, aynı zamanda kirli işler çeviren
bir mafyadır. Sevgilisi fettan Türkan’ın da bu durumdan haberi vardır. Evet,
yanlış duymasınız. Sadri abimizin evli ve fettan sevgilisi de Türkan Şoray. Allah
sizi inandırsın filmi ilk izlediğimde ben de gözüne far tutulmuş tavşan şoku
yaşadım, hele de fettan Türkan ablamızın göz kalemiyle acemice çerçevelenmiş
femme fatale göz makyajını görünce gözümde hafif çaplı bir kanama oldu. Türkan ablaya
aşağıda değineceğim de asıl Sadri ağabeye ne olmuş yahu? Şakayla karışık Sadri
Alışık ağabeyimiz biz sadık izleyicilerine şaka mı yapıyor yoksa? Temiz kalpliliği
ile tanınan adam gitmiş yerine kendisine sığınan sevgilisi tehdit etti diye,
kadını bıçaklayıp suçu da mağdur kocaya atan zalım bir uyuşturucu kaçakçısı
gelmiş. Filmin sonundaki ölümü ise dillere destandı, film boyunca komedimden
ödün verdim bari ölümüm komik olsun da seyirci gülsün der gibi ölmüş adamcağız.
Formum bozulmasın diye çocuk düşürmek için kendini
merdivenlerden yuvarlayan femme fatale Türkan Şoray
Üstte de bahsettiğimiz gibi Türkan Şoray bu filmde cidden
kariyerinin ilk ve tek femme fatalesine can veriyor olacak. İzleyene Aman
Tanrım dedirtecek bir karaktere sahip olan Türkan abla, gencim, güzelim zengin
koca bulup rahat hayat yaşayıciyim diyerek kardeşinin mektupla anlaştığı koca
adayını bir güzel çalar. Adama borç harç lüks bir apartman dairesi aldıran Türkan,
balayıydı, gece kulübü gezmeleriydi derken kocasını iflasa sürükler. Kocası parasız
kalınca kendine zengin bir sevgili yapan Türkan, kocasından hamile olduğunu
öğrenince zengin sevgilisi onu terk etmesin ayrıca formu da bozulmasın diyerek
topuklu terlikle merdivenden yuvarlanmak suretiyle çocuğunu da düşürür. Zengin sevgilisi
Sadri’nin gönderdiği değerli mücevheri gören kocası ise zaten şüphelendiği
Türkan’ın ihanetinden emin olur. Kıskanç kocası dehşet saçmak üzereyken adamın
elinden kaçıp sevgilisine sığınan Türkan’a sevgilisi Sadri, yurtdışına esrar
kaçırması gerektiğini söyler. Türkan’sa kocam bizi öğrendi, beni öldürecek beni
de götür yoksa seni polise ihbar ederim diye adamı tehdit eder. Tehdit üzerine sevgilisi
Sadri tarafından bıçaklanarak mevta olan Türkan ve yanağındaki kara delik
oluşumu gibi duran beni bu sahneden itibaren aramızdan ayrılır.
Yeğeninin isteği üzerine fakir bir şoför kızına görgü öğreten
İzmir sosyetesinin zarif kadını Aliye Rona
İzmir sosyetesinin gözbebeği Aliye hanım, İstanbul’daki
yeğeni Ayhan’dan aldığı bir telefonla Ayhan’ın aile şoförünün ağlak kızı Belgin’e
zarafet ve görgü dersi vermeyi kabul eder. Aliye Rona’nın Hülya Koçyiğit’in
saçlarını besleme modeli keserek, sille tokat dövmesine, üvey kızı Belgin’i
kırbaçlamasına, gelini Türkan’a türlü iftiralar atmasına şahit olan Yeşilçam
izleyicisi kadının kimseye kötülük yapmadığı, iftira atmadığını görünce bir şok
oluyor tabi. Zaten bu filmde yancısı Mualla Sürer’in olmamasından Aliye ablanın
üzerine bir kalıp sabun gibi yapışmış kötü kadın rollerinden birini
oynamayacağını anlayıp rahat bir nefes alıyoruz.
İşçi lideri olup yurtdışında okumuş mühendise bile ders veren
Erol Taş
Erol Taş’ın hunharca gülüp kuzu budunu mideye indirmediği bir
film olan Şehirdeki Yabancı, yurtdışında eğitim alan genç maden mühendisinin
yaşadığı zorlukları anlatan bir film. Adı gibi aydın bir karakter olan Aydın,
yurtdışında okumaya gidip aydınlanmış bir mühendistir. Gençliğinin aydınlanma
çağını yaşayan Aydın ister ki, kenttekileri de aydınlatsın. Ama daha bismillah
ilk andan Aydın, yaşamaya çalışacağı şehrinde bir tuhaflık olduğunu fark eder.
Çalıştığı kömür madeni usulsüz araç gereçlerle işçilerin hayatını tehlikeye
atmaktadır, çağ dışı teknolojiyle iş yapan işçileri aydınlatmak ister fakat
çıkarlarına ters hareket ettiği şer odaklarının şerrinden nasibini almaktan da
kaçamaz. Yapmak istediklerini gerçekleştiremeyen Aydın, aydın bunalımına
kapılıp gidicem bu şehirden, bu şehir bana yabancı deyince Erol ağabeyimizin
canlandırdığı işçi lideri efsane bir konuşma yapar. Seni bu memleket
karşılaştığın ilk zorlukta kaç diye mi okuttu diye, başlayan konuşmasında adete
sen gidersen o giderse nolcaz biz diyen Erol abi, kariyerinin nadir iyi
rollerinden birinde adeta döktürür.
Çevrenin aşağılayıp hor gördüğü kambur bir kıza kucak açan Suzan
Avcı
Dişi, erkek fark etmez herkesin içkisine ilaç atıp, ona buna
şantaj yapmasıyla bilinen vamp kadın Suzan, Kambur filmindeki Tasula rolüyle
karakter çizgisinin dışına çıkıyor. Kambur diye kasabalı tarafından aşağılanıp
hor görülen Azize’yle dostluk edip onu kasaba halkına ezdirmeyen Suzan, Azize
kör bir kemancıya aşık olunca ona destek oluyor. Yıllarca ezilip, aşağılanmaya
alışan Azize, bir yerde aşkı kendine yakıştıramıyor. Ayrıca aşık olduğu kör
genç, yakışıklı olduğu için gözleri açılınca onu sevmeyeceğini düşünüyor. Tabi,
Suzan burda kankalık müessesesinin bir numaralı kuralını konuşturarak Azize’ye
teselli veriyor. Kendi memleketinde yakışıklı bir zabitin de kambur bir kıza
aşık olduğundan bahsediyor, üstelik o kız senin gibi güzel de değildi diye
arkadaşına kamburluk senin güzelliğine engel değil diyor. Suzan’ın whatsapp kız
grubunun aranan kankası gibi bir karaktere can verdiği Kambur filmi, Suzan’ın
nadir iyiyi oynadığı film olmasının yanında sinema tarihimizin arabesk olmayan en
dramatik filmidir.
Çapkın bir komedyene can veren Münir Özkul
Ah ah, nerde fabrikatör Saim beye balans ayarı veren Yaşar
usta, nerde ailesinin şerefi için elini kana bulayan sucu Rıza, nerde yeni
nesilleri iyi yetiştirmek için hayatını feda eden ideal öğretmen Mahmut hoca? Münir
Özkul’un devleşen oyunculuğuyla hayat verdiği bir yığın iyi ve ideal karakterin
yanında Beş Milyoncuk Borç Verir Misin filminde canlandırdığı evli kadını dost
tutmuş, çapkın karakter izleyiciyi şoktan şoka sürüklüyor. Üstelik sadece
çapkın olsa neyse Münir bey, filmin başında ceketi arayan ikilimiz Zeki ve
Metin’e arabasıyla neredeyse çarpayazar. Ezilmekten son anda kurtulan zavallı
ikilimizden şişmanca olan Zeki’ye yağ tulumu diye hakaret eder, bir de ikili
daha toparlanmadan üzerlerine araba sürer. Kıskanç kocanın gazabına uğrayan
Münir’in, dostuyla beraber yatakta öldüğü kısım sinema tarihimizin en komik
sahnelerinden biridir. Özellikle kıskanç koca üzerine silah doğrultunca renkten
renge giren Metin Akpınar’ın hali, Münir Özkul’un komik ölümünün üzerine cila
gibi gelir.
Laz kiralık katili canlandıran Kemal Sunal
Kemal Sunal’ın ilk ve tek dublajlı halini izlediğimiz Güllü
Geliyor Güllü filmi tipik Yeşilçam aşk güldürülerinden. Bir kaza sonucu kan
davasına neden olan Kumcuların Ali akrabaları tarafından İstanbul’a kaçırılır. İki
kanlı aile birbirini öldüredursun Kumcuların Ali de İstanbul’da İstanbul’un
namlı kabadayısı Taka Nuri’ye dönüşür. Güllü de kanlısı Kumcuların Ali’yi
bulsun diye hemşerisi Taka Nuri’den yardım istemeye gelir. Bu arada Nuri’nin
bir numaralı hasmı Sürmeneli de Taka’yı öldürtmek için bir kiralık katil
ayarlar. Bu kiralık katilse sinemamızın en komik ve iyi adamlarından Kemal
Sunal’dır. Sinemamızda kendi sesini kullanan on yıldızdan biri olan Kemal Sunal’ın
dublajlı tek filmi Güllü Geliyor Güllü’dür. Filmin yönetmeni Atıf Yılmaz’sa
filmden aklında kalan tek şeyin Kemal Sunal’ın kiralık katili oynaması olduğunu
söylemiş. Cidden akılda kalmayacak gibi değil bir de acemi nişancı Türkan abla
Kemal abinin kulağından vuruyordu.
Belalısı olduğu Hülya Koçyiğit’ten sonunda yüz bulan Nihat
Ziyalan
Nihat Ziyalan bey, aslen usta bir şair olmasına rağmen Yılmaz
Güney tarafından keşfedilip sinemaya geçiş yapmış. Doğrusu iyi de olmuş,
kendisi çok iyi bir karakter oyuncusu. Fakat ünlü oyuncu Hülya Koçyiğit’in
belalısı olarak nam yapmıştı. Özellikle Sezercik serilerinde Hülya’ya sakız
gibi yapışıp, musallat olan Nihat bey, izleyiciye saç baş yoldururdu. Yahu anla
be kardeşim, o kız başrol sense yan rolsün. Hülya sana bakmaz diye içinden
geçiriyor insan, ama Nihat bey bu gayesinden asla vazgeçmeyip Hülya’yı markajına almaktan bir türlü vazgeçmiyordu. Sonunda amacına ulaştı ve Bebek
Gibi Maşallah filminde Hülya’nın sevgilisi olmayı başardı. Ama bu filmde de o
Hülya’yı değil Hülya’nın parasını istiyordu. Yahu kadın seni seviyor işte
Nihat, niye kadının parasına göz koyuyorsun? Galiba Nihat bey, Hülya’yı değil
Hülya’yı sevip, kadın tarafından reddedilmeyi seviyordu.
Çok iyi bir yazı olmuş tebrik ederim. ����
YanıtlaSil