2 Temmuz 2019 Salı


Yeşilçam’ın Bir Numaralı Absürt Komedisi Gırgıriye Vs. Son Dönemin En Komiklerinden Cennet Mahallesinin Farklı Evrenlerdeki Aynı Karakterleri

   Yeşilçam’ın güldürü destanlarından birisi olan Gırgıriye’nin Türk dizi tarihinin en komiklerinden Cennet Mahallesi’nin atası olduğunu bilmeyen yoktur. Birbirine düşman olan iki Roman ailesinin çocukları birbirine aşıktır ama hem bu düşmanlık hem de kızın annesinin para aşkı, daha doğrusu kızının da kendisi gibi sürünmesini istememesi bu aşkın önünde en büyük engeldir. Film ve Dizi sadece birebir aynı konuyu işlemiyor ayrıca karakterler de birbirinin aynısı. Sabayat ve Pembe’nin para aşkından tut, Emin ve Yunus’un alkol bağımlılığına kadar birebir aynı. Gırgıriye’nin senaristliğini Yeşilçam’ın en ünlü senaristlerinden Sadık Şendil yaparken Cennet Mahallesi’nin senaryo danışmanı Yeşilçam’ın en üretken senaristlerinden Erdoğan Tünaş, senaristi ise Resul Ertaş’tır.

Paranın kokusunu üç metre öteden alabilme potansiyeline sahip Sabayat ve Pembe


Eski sevgilisine olan kini aradan geçen uzun yıllara rağmen geçmeyen ve onun biber gibi kızarıp köfte gibi patlamasını temenni eden Sabayat’ın bu nefretinin sebebi tabi ki aldatılmaktır. Emin’in onu düğün günü çengi Naciye ile aldattığını iddia eden Sabayat, tüm bunlara rağmen düşünceli bir eski sevgilidir de. Ne zaman Emin’i görse başından aşağı bi leğen köpüklü su dökmeyi ihmal etmeyip eski aşkını iç dış bi temiz yıkar. Kızını kesinlikle sarhoş Emin’in ayıcı oğluna vermek istemeyen Sabayat, her kız istemede cazgırlık yapar. Sıpali bölüştürme konusundaki hakkaniyeti ile bilinen Sabayat ne zaman para taksimi yapsa kavga çıkıp karakolluk olunması ise hala muamma. Bi de kendisi çiçek satıp sepet örer. Zengin koca hevesi sadece kızıyla sınırlı değildir o da zengin taliplerinin yolunu gözlemekte ve şöhrete de para kadar düşkünlüğü ile bilinmektedir. Kendisinin birebir kopyası cazgır ve paragöz Pembe de en az Perran Kutman kadar başarılıdır. Eski sevgilisi Yunus’un kafasını yarmak olsun, kapısının önünden geçiyor diye üstüne başına bir leğen suyu boca etmek olsun, kızı Sultan’ı eski sevgilisi Yunus’un oğlu Ferhat’a vermemek olsun, zengin damat takıntısı olsun, şöhret ve para düşkünlüğü olsun ama en önemlisi kavgada rakiplerini öldürücü silahı udu ile etkisiz hale getirmek olsun o tam bir dişi terminatör.

Eski sevgili mağduru, alkol bağımlısı, klarnetçi Emin ve Yunus


Sabayat’ın aksine Emin, asıl Sabayat’ın kendisini evlenecekleri gün kemancı Cafer’le kaçarak terk ettiğini öne sürmektedir. Terk edilmenin acısını kaldıramayıp kendini şaraba verdiği için alkolik olduğunu iddia eden Emin, aslen bir klarnet virtüözüdür. Zekiye’nin numarasıyla Sabayat’la barışayım derken şarap şişesinin azizliğine uğrayıp Sabayat tarafından başının yarıldığı benden kan gelir Sabayat sahnesi filmin açık ara en komik sahnesidir. Emin’in Cennet Mahallesi’ndeki yansıması olan Yunus ise tıpkı Emin gibi eski sevgili mağduru ayyaş bir klarnetçidir. Pembe’nin deyişiyle kırnatacı, şarap mantarı kılıklı herif olan Yunus, her kavgada Pembe tarafından kafası yarılmak, yüzü dişlenmek şeklinde egale edilir. Karakolda bi susun be diye senkronik şekilde zıplayıp, komiseri bişey sorabilir miyim diye sinir küpüne çevirmesiyle bilinir. Homofobiktir, Pembe’yi her şeye rağmen sever. Kendisini kaçıran mafyaların elinden kaçmak için verdiği çabaya rağmen yine aynı eve gelmesiyle yön duygusunun da zayıf olduğunu anladığımız Yunus, şair ruhludur ve akrostiş şiirin üstadıdır. Polonezköydeyim şiiri ise en bilinen şiiridir.

Sevdiği kızla arasındaki en büyük engel para ve kızın anası olan bülbül sesli Bayram ve Ferhat


Ne demiş bir GOT büyüğü Jaime Lannister kimi seveceğimizi biz seçemiyoruz. İşte birbirlerinin farklı sinema tv evrenindeki yansıması olan Bayram ve Ferhat da seveceği kızı seçememiş ve gidip aile düşmanının kızına aşık olmuş iki bahtsız karakter. Cennet Mahallesi evreninde Ferhat’ın babası olan Yunus, Gırgıriye evreninde Bayram’dır. Burada bi Dark evrenine girmişiz izlenimi yaşasak da bu durum Dark’tan da beter. Ayı oynatarak ailesinin geçimine katkıda bulunan Bayram, Sabayat’ın güzel kızı Güllü’yü sever fakat Sabayat da parayı sever ve para da Bayram ve ailesinde yoktur. Aynı durum Ferhat için de geçerlidir. Fakat Bayram’ın efsane hayal gücü ve Güllü’nün saflığı ve Gülşen Bubikoğlu faktörüyle Gırgıriye bir adım daha öndeydi. Özellikle gezdireyim sana tüm Avrupa’yı be Güllü’m sahnesi sinemamızın en komik sahnelerindeydi. Alayım sana bi Murat 124 gezdireyim sana tüm Avrupa’yı be Güllü’m diyen Bayram’a tüm saf kalpliliğiyle sahi mi be Bayram deyişi ayrı bi güzellik.

Mahallenin güzeli sevdiğine kavuşmak için sürünen Güllü ve Sultan


Çağla Şikel’i çok beğensem de Gülşen Bubikoğlu’nun yeri bir Yeşilçam sinefili olarak bende başkadır. O yüzden favorim her zaman Güllü. Bayram’ın biricik sevdiceği Güllü’ye anası her zaman zeytinin karalısı erkeğin paralısı diye nasihatte bulunsa da genç kız kalbini can düşmanının oğlu Bayram’a kaptırmıştır. Bi ara Sulukule’ye eğlenmeye gelen Sümer Tilmaç’ın canlandırdığı gazino patronu tarafından keşfedilip sahnelerin tozunu attırmışlığı da vardı. Aynı durum Sultan’ın da başına geliyordu tabi, o da anasıyla çiçeğe çıktığı sırada aşırı kaprisli assolistini işten kovan ve senden daha iyisini beş dakikada bulurum diyen gazino patronu tarafından keşfedilip sahnelere adım atmanın eşiğinden dönmüştü. Tabi iki yapımda da kızlarının şöhretine balıklama dalan bir Sabayat ve Pembe gerçeği de vardı. Hatta Güllü sahne işinden vazgeçince onun yerine sahnelere fırlayıp Güllü’nün ablası olduğunu iddia ederek gazinoyu karıştıran Sabayat ve gene aynı şekilde şarkıcı olma hayalleri kurup sahnede yuhlanınca seyircilerle dalaşıp Show girl olan Pembe, pardon Arsız Pembe gerçeği vardı.

Ailenin sevdiğine çok geç kavuşan sempatik halaları Zekiye ve Menekşe


Hastası olduğumuz komik kadın Adile Naşit ve Şeyla Halis farklı yapımlarda birbirinin aynı rolleri canlandırmıştı. Bu sempatik ikiliye sürekli Sabayat ve Pembe lakap takardı. Alatura paralarını kurnazca gaftilemeye çalışan Zekiye’ye bücüre bak diye zıplayan Sabayat ve oynak balina dediği Menekşe’ye saç baş dalan Pembe ile kavgada ölümüne eşleşen Zekiye ve Menekşe genelde rakibinin saldırısından hacimlerine göre kurtuluyorlardı. Şöyle ki Zekiye, Sabayat’ın elinden minikliğini kullanarak kaçarken, Menekşe kaçma yolundansa ağırlığını kullanıp Pembe’nin üstüne oturmayı bilirdi. Zekiye’nin büyük aşkı Haydar ve Menekşe’nin büyük aşkı Muharrem’le kavuşmaları da bayağı zaman alıyordu.

Halaların uzatmalı sevgilileri Haydar ve Muharrem


Şener Şen’in oynadığı Zekiye’nin büyük aşkı Haydar filme sonradan dahil olurken Ümit Yesin’in oynadığı Muharrem karakteri dizinin kadrolu muhtarı ve kahvecisiydi. Gırgıriye’nin en komik ikinci sahnesine imzasını atan Haydar ve Zekiye’nin çimlerde yuvarlandığı sahne izleyeni gülmekten ağlatacak kadar komikken Menekşe ve Muharrem’in evlenmeden önce liseli aşıklar gibi buluşup hadi romantizm yapalım diye el ele tutuşup ağır çekim koştukları bi sahne var ki en az Zekiye ve Bayram çiftinin Türkan Şoray ve Tarık Akan’a nispet yaparcasına yuvarlandıkları sahneler kadar komiktir.

Ailenin cümbüşçü dayıları hafif safça Bekir ve Selim


Emin’in biricik kızı Sevim’e aşık Sabayat’ın kardeşi kalaycı Bekir ve Yunus’un kızı Fatoş’a aşık cümbüşçü Selim film ve dizinin hafif saf karakteriydi. Gerçi film serisi kısa olduğu için Bekir’in saflığına sınırlı sayıda maruz kalan seyirci dizi versiyonunda Selim’in Edirne’den Kars’a yol olacak saflıklarına izleyici maruz kala kala bi olmuştu. Ablası Pembe tarafından bile imalat hatası olmakla nitelendirilen Selim’in dizi boyunca yaptığı tek kurnazlık sevdiceği Fatoş’u kaçarak evlenmeye ikna etmesiydi.

Düşman ailenin oğullarına aşık olma dalında bir dünya markası Sevim ve Fatoş


Aa benim payım neden Güllü’den eksik deyince Sabayat’ın verdiği sen bi aynaya bak cevabı üzerine saldırıya geçip güzelliğine asla laf ettirmeyen ve sen benim götcağzımı ye diye lafını esirgemeyen Sevim vs Pembe’nin zulmüne kaynanaya ne yapmalı kaynar kazana atmalı isimli Belkıs Akkale’nin seslendirdiği güzide türkümüzle cevap veren pasif direnişçi Fatoş. Gerçi şimdi hakkını yemeyelim Pembe babasına laf edince ayağına törpü batırmıştı Fatoş ama söz konusu dişi terminatör Pembe olunca tabi Fatoş’un savunması da bi yere kadardı.

Meslek asabiyetine bir de kediyle köpek gibi birbirine giren iki aile eklenince her gün sinir krizine giren Komiserler


Yani Allah sabır versin Sulukule ve Cennet Mahallesine gelen bütün komiserler bu ailelerle uğraşmaktansa tayin istemeyi tercih ederken iki düşman ailenin kavgalarına göğüs geren cefakar komiserler bu kadar cefakar olmalarının bedelini sinir hastası olarak ödüyorlardı. Hatta film versiyonunda kısa olduğu için bilmesek de dizi versiyonun da ailelerin kavgacılığına dayanamayan komiser Cemil kalp krizi bile geçiriyordu. Piknik tüpü fizikli, minyatür ve sinirli olmalarına rağmen iki komiser de acayip sevimliydi yalnız eklemeden edemeyeceğim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder