Hangimiz Canavar? Netflix’in Saplantılı Dizisi You Üzerinden
Bir İlişkinin Anatomisi
Bir sosyopatın takıntılı aşk hikayesini anlatan Netflix
dizisi You üzerinden ilişkiler, psikoloji ve
sinema tv sektöründeki hastalıklı
karakterler dehlizimize dalıyoruz. Hadi hayırlı olsun. Öncelikle Gossip Girl’in
efendi adamı Dan ( Penn Badgley ) You dizisinde amansız bir psikopata
dönüşüyor. Üstelik karşısındaki psikolog bile adamın sorunlu ruh halinin
farkında değil, o derece zeki ve soğukkanlı.
Son romantiklerden olan Joe, yaptığı her şeyin aşk için
olduğuna inanıyor ve sevdiği kadını mutlu etmek için elinden geleni yapıyor. (Bu
arada size memursitenin yazılarımı imla hatalarına kadar kopya edip kaynak
göstermeden kendi sitesine koyduğunu ve benim şu an yazarken boyun ağrısı
çektiğim yazılarımı, emeğimi, çaldığını söylemiş miydim? ) Şimdi böyle deyince hayatının
aşkını arayıp da bulamayan tüm genç kızların beyaz atlı prensine dönüşüyor Joe.
Fakat o beyaz atlı prens ya aynı zamanda Mavi Sakalın ta kendisiyse? Beyaz atlı
prensiniz için Mavi Sakalı da sevebilir misiniz kızlar? İşte dizi biz
izleyicilere bunu sorgulatıyor. Joe sevdiği kız için her şeyi yapacak kadar
gözü kara bir aşık fakat Joe, sevdiğini mutlu etmek için her şeyi yaparken kıza
ne istediğini sorma zahmetine girmiyor. Çünkü sevdiği kız için en iyinin ne
olduğunu sadece o biliyor. Onu sevmeyen eski sevgiliyi ve kızı kendine bağımlı
etmek için kariyerini engellemeye bile razı olan yakın arkadaşı gözünü bile
kırpmadan öldürmek de sevdiğini mutlu etmeye dair bu arada.
Yazarlık hayalleri kuran Guinevere, arkadaş çevresinin
adlandırmasıyla Beck, ve kitap dükkanının müdürü, kitap kurdu, Joe’nin yolları
Joe’nin müdürlük yaptığı kitapçı dükkanında kesişir. Bu dükkanın sahibi olan ve
Joe’yi yetiştiren eleman dizinin asıl sosyopatı bence. Çünkü dizi boyunca
dünyada kötü insanların olduğunu ve bazı insanların ölümü hak ettiğini
tekrarlayıp duran Joe’ye bu fikri aşılayan oydu. Sinema ve dizi sektörü kötü
karakteri özellikle de ruh hastası karakterleri sever çünkü senaryonun akışını
sağlayan olay örgüsü ancak kahramanın başına gelen kötülükle sağlanır. Yani bu
nedenle kötü karakterler senaryonun temel taşıdır. Senaristler de bayağı bir
özenirler kötüye, o olmazsa film olmaz diye. İşte bu hafta inceleyeceğim
dizimiz You’da da kötü karakter bayağı iyi işlenmiş. Fakat şimdi hikayeye farklı bir açıdan
bakalım? Bu hikayenin canavarı kim?
Dizinin sosyopat karakteri Joe. Joe takıntılı, Joe katil, Joe
gözünü bile kırpmadan arkası dönük bir kadının kafaya taşı geçirip öldürmeye
kalkacak kadar cani. Joe babasından şiddet görmüş, annesi aciz bir kadınmış.
Joe yetimhaneye verilmiş, Joe’yi yanına alan ve onu yetiştiren kitapçı ruh
hastası bir disiplin manyağıymış. Yani Joe hamurunda olan kötülüğü daha da kötü
yetişerek ortaya çıkartmış ve mükemmeli arıyor. O mükemmel için her şeye razı.
Ve sinir bozucu derecede mükemmelliğe zorluyor. Penn Badgley’i izlerken yer yer
Norman Bates’i görüyorsunuz. Gülüşünden duruşuna kadar tam bir psikopata dönüşmüş
adam. Çocukluğundan itibaren kitapçıda çalışan Joe, kültür takıntılı bir
psikopat olan kitapçı sayesinde çocukluğunu kitap okuyarak geçirmiş. Belki de
bu sayede birçok konuda bilgili ve başına gelecek her tehlikeye karşı ne
yapacağını önceden kestirebiliyor. Neredeyse kusursuza yakın bir imaj çizen Joe
ve komşusu Claudia’nın oğlu Paco arasındaki ilişki Joe ve kitapçı arasındaki
ilişkinin daha yumuşak versiyonu gibi. Ama Paco da tıpkı Joe gibi kendisini
kitapla besleyen bir psikopat olma yolunda ilerliyor. Annesini kurtarmak için
annesinin sevgilisini öldürmek istemesi değil ama Joe gözünün önünde adam
öldürünce sakinliğini koruması bunun göstergesi. Joe sadece Paco’ya karşı değil
diğer çocuklara karşı da iyi niyetli, kitapçının üst katında çocuklara kitap
okuyor. Dışarıdan bakan kimse onun takıntılı bir katil olduğuna ihtimal vermez.
Sırada masum kızımız Beck var. Fakat Joe’nin sosyopat olduğu
evrende Beck ne kadar normal? Gerçekçi olmak gerekirse dizi boyunca tek
masumiyeti ölerek sağladı Beck. Joe’nin sorunlu olduğunun farkındaydı ama adam
öldürecek kadar psikopat olacağını göremedi. Joe doğru kızı ararken Beck de
beyaz atlı prensini arıyordu. Gerçek prensi bulabilmek için de bayağı bir
kurbağa öpmüş. Kendisini sevmeyen ve zırnık değer vermeyen bir adamla birlikte
ve aldatmasına rağmen onu affedebiliyor. En kötüsü özgür cinsellik tamam da
Beck önüne gelenle yatıyor ve bu şekilde bay doğruyu bulabileceğini sanıyor.
Arkadaşı Peach bile tatlım kendine saygın olsun her önüne gelenle yatma diye
bunu uyarıyor. Joe’yle takılırken bile tinderden tanıştığı bir çocukla tek
gecelik ilişki yaşayabiliyor. Yani bile bile lades! Beck, Joe’ye gelene kadar
hayatta kaldığına şükretsin bence. Sosyal medya hesaplarının herkese açık
olmasını geçtim evinin bile perdesi yok. Birinci kattasın salak, yoldan geçen
adam bile seni don sütyen görüyor. Hayatı teknoloji ve evinin perdesiz olması
hasebiyle herkese açık olan Beck, flörtöz tavırları yüzünden kendi halinde
kitaplarıyla meşgul olan Joe’nin bile dikkatini çekiyor.
Beck’in arkadaş çevresi ve olmak istediği çevre arasında
uçurum var desek yeri var. Her şeyi gibi arkadaş çevresi de ikiyüzlü. Beden
olumlama hareketini bedenini sosyal medyada teşhir etmek sanan Anitta mı, edebiyatın
e’sinden anlamayan umursamaz Lynn mi yoksa kontrol manyağı Peach mı daha kötü
anlamadık. Zengin kızlarla takılan orta halli bir kız, annesi bunalımda babası
bağımlıymış ve ölmüş. Daha doğrusu en yakın arkadaşlarına bile babasının
öldüğünü söylüyor ama babası hala hayatta ve Hristiyan muhafazakarı despot bir
blogger ablayla evli. Beck’in arkadaş çevresine dönecek olursak en fakirinin yatı
var. Fakat arkadaşları içinde en korkuncu kıza karşı lezbiyen hisler besleyen
ve parasıyla onu kontrol altında tutmaya çalışan Peach. Peach tam bir aman
kanka bırak o çocuğu sana sevgili mi yok diye arkadaşını doldurup sevgilisinden
ayıran kız arkadaş modeli. Bunun sebebi de arkadaşından hoşlanması ama ailesi
sosyetenin önde gelen ismi olduğu için bu tip ilişkiye izin vermez diye Peach
bu duygularını gizli ve sinsi sinsi yaşıyor. Peach, Çavdar Tarlasındaki
Çocuklar kitabının yazarı J.D. Salinger’in soyundan geliyor. Beck’in arkadaş
grubunun en zekisi ve Joe’de bir terslik olduğunu fark eden ilk kişi.
Tahminimce Beck de kızın kendisine olan ilgisinin arkadaşlıktan öte olduğunun
farkında fakat farkında değilmiş gibi yapıyor. Peach, Beck’in yazarlık hayallerinin
farkında ve Salinger gibi önemli bir yazarın soyundan gelen kızın bir editör
tanımaması imkansız. Beck’e bu konuda yardımcı olmuyor, onu avucunun içinde
tutmak için tatlım ünlü bir editör tanıdığım var seni onunla tanıştıracağım
diyor. Bir yandan da editöre onu nazikçe reddet diyerek bak tatlım ben seni
tanıştırdım ama yeteneğin yokmuş editör beğenmedi yazdıklarını. Ama üzülme ben
hep yanındayım yalanları savurarak kızı avucunun içinde tutacak. Görüldüğü üzere
dizinin sosyopatı Joe gibi görünse de Peach’in de ondan eksik kalır yanı yok. Numaradan
intihara bile kalkıştı kız. Beck’e gelince onda da şizofreni başlangıcı
olabilir, kendi kararlarını almakta zorlanan aciz bi tip.
Üstelik tek sorunu sevgilisini hırsızlıkla suçlayan kontrol
delisi arkadaşına karşı sevgilisinin yanında olamayacak kadar aciz olması da
değil. Kendisini aldatan ve zırnık değer vermeyen eski sevgilisine güvenip
tekrar ilişkiye devam edebiliyor. Joe’nin deyimiyle saç israfı olan zengin
sevgilisi Benji’nin de Joe’den masum olduğunu söyleyemeyiz. Bir partide
zorbalık yaparak bir arkadaşının ölümüne neden olmasından tut bencillik desen
onda ön plana çıkma isteği, ki bu durum ölümüne bile neden oldu, aldatma
eğilimi… Nerden tutsak Benji de elde kalıyordu. Filmin sosyopatı Joe ama Peach’le
Benji’nin de ondan geri kalır yanı yok. Üstelik Benji cinayet bile işlemiş. Peach
desen Joe’nin gazıyla estetiksiz fotosunu instagramda paylaşan yakın arkadaşının
ırkçı videosunu ifşa edip kızı sosyal medyada linç ettirecek kadar egoist bir
ablamız. Ve bu kadar sorunlu insanı çevresinde toplayan Beck normal öyle mi?
Şimdi de gene dizimizin masum kızı Beck üzerinden başka bir
ilişki türüne göz atalım. Her üniversitede görülen bu çıkar amaçlı ilişki türüne
alan razı veren razı ilişkisi denmektedir. Beck yüksek lisans yapmaktadır ve tez
hocası da kıza yavşamaktadır. Beck hanım kızımız adamla arasına mesafe koymaz
ama onunla olma niyeti de yoktur. Hocasının yazdıklarıyla ilgisi olmayan Beck, derin göğüs dekoltesi, kırmızı ruju ile ortada salınmaktadır. Şimdi üniversite
okuyan her Allah’ın kulu bilir ki, her üniversitede en az Beck’in hocası gibi
bir sülük bulunmaktadır. Bu sülük önüne gelen her öğrencisine olta atar, kızın
güzel olmasına gerek yok, sülüğün dersini alsın yeter. Oltayı görüp
takılmayanlar da bu oltadaki yeme gelenler de mevcuttur. İşte Beck bu oltadaki
yemi yemek ister ama oltanın iğnesine yakalanmaya da niyeti yoktur. Yaşam formu
öğrencilerine asılmak olan sülük bekle bekle nereye kadar diye öğrencisine
iyice yaklaşır. Kızın şiirlerini zırnık okumaz mesela ama sen yeteneklisin,
arkandayım hadi bu mevzuyu yemekte konuşalım diye başlar asılmaya. Beck gibi ne
yapacağını bilmeyenler de bu durum karşısında tutuşup iyice sıvar. Kitap kurdu
olan flörtünden yardım isteyince o da dişlerini göster der. Çünkü sülük
profesör istediğini alamayınca kızı asistanlıktan çıkarıp yeni kurbanlarının
peşine düşecektir. Masum kızımız Beck’te şantaj yolunu seçer. Çünkü adam part
time olarak sapıklık da yaptığı için yavşadığı tek öğrencisi Beck değildir. Hocasının
tacizlerine göz yumup iş çirkinleşince ay tacize uğradım ayağı çeken Beck mi
yoksa öğrencilerine sarkmayı huy edinmiş evli prof mu daha iğrenç çözemedim. Fakat
burda değinmem gereken şöyle bir konu var. Sosyopatlık ya da psikopatlık sadece
sadistçe karşısındakini öldürmekle olmaz. Bu tip kişilerin beyni normal
insanlardan farklı çalışır ve elde ettikleri gücü kötüye kullanan, karşısındaki
kişiyi öldürmekten beter edip sürüm sürüm süründüren kişi de psikopattır. Bu tip
kişilerin yönetici, politikacı, hukukçu, öğretmen olup statü olarak kendinden
daha aşağı kişilerin bi taraflarından kan almaları işten bile değildir. Bi de
ürkütücü derecede zeki oldukları için burnunuzdan fitil fitil getirirler. Bu açıdan
dizinin psikopatı sadece Joe değildir. Beck’i ve diğer öğrencilerini taciz eden
profesördür, Joe’nin kapı komşusu Claudia’nın sevgilisi Ron’dur, Beck’in biricik
arkadaşı Peach’tır. Bunlar sadece cinayet işlememişlerdir ama karşısındaki
insanları öldürmekten beter ederler.
Neyse biz ana karakterlerimizden Beck ve Joe’ye dönelim. Bir sosyopat
olan Joe, Beck’in hayatını kolaylaştırmak için elinden geleni yapar. Kafasını
toplayıp yazmaya odaklansın diye kızın yemeğini yapıp çamaşırlarını bile yıkar.
Beck ise bu mutluluk bana fazla diye düşünmeye başlar. Yani Beck sorunlu bir
kızımızdır. Joe’nin dizinin başından beri fellik fellik aradığı doğru kız o değildir.
Düzgün bir ilişki yürütemez, mutluluk onu huzursuz eder, kaybetmekten korkar. Beyaz
atlı prensini aradığını söylemektedir ama beyaz atlı prens gelse onun atına
binmeye korkar. Evet gerçekten de kıza rahat batar ve Joe’yi hiç neden yokken
aldatır.
Hem de Joe gibi aldatma takıntısı olan birini aldatır ve adam
bundan şüphelendiğinde hiç utanmadan bana güvenmiyor musun diye adamı azarlar. Yalan
söyleme konusunda da uzman olan Beck, hem suçlu hem güçlü bir ruh haline
bürünüp Joe’yi terk eder. İhanet konusunda takıntılı olan Joe’ye bu takıntıyı
armağan eden eski sevgilisi Candice, dizi boyunca Joe’nin anılarında canlanır
ve tüm izleyiciler Joe gibi takıntılı bir sosyopatın kendisini aldatan eski
sevgilisini öldürdüğünü sanır. Joe’ye tavşanım diye hitap eden seksi kızılımız
Candice, bir rock grubunun seksi solistidir. Şöhret olmaya çalışan grubun seksi
yüzü olan Candice, şöhret uğruna sevgilisi Joe’yi yapımcıyla aldatır. Üstelik Joe’den
öğrendiğimize göre Candice’nin ilk ihaneti de değildir. Her saplantılı ruh
hastası gibi Joe de aynı tür kadınları hayatına alıp aynı hataları tekrarlar
durur. Ne kadar zeki olursa olsun bu döngüden kaçamaz. Belki de bu döngüyü istemektedir.
Çünkü Karen gibi normal bir kadınla yapamaz. Beck, Candice’nin yazar olmak
isteyen modelidir ve en başından beri Joe de bunun farkındadır. Belki de kızı
saplantı yapmasının sebebi Candice’de düzeltemediklerini onda düzeltmeye çalışmaktır.
Yalnız komik olan Joe gibi ihanet takıntısı olan adamın ismi Guinevere olan bir
kadının sadık olacağına inanması. Dostum Guinevere koskoca Kral Arthur’u bile
aldatmış sana mı sadık kalacak?
İşte dizinin masum görünümlü masum olmayan ismi Beck de
hayatında her şey güzel giderken arkadaşı Peach’ın intiharı üzerine psikolojim
bozuldu terapiste gitmeliyim diyerek kendini bulduğu ilk terapistin kollarına
atar. Evet gene dizinin sözde masum hatunu Beck üzerinden bi ilişki türüne daha
değiniyoruz. Orta yaş bunalımına girmiş, evli ve çocuklu, yakışıklı ve gözü
dışarıda psikiyatris ve yirmilik potansiyel verici hatun ilişkisi. Şimdi efendim
bu ilişki nereden tutsanız elinizde kalır. Ahlaken sıkıntılı bir kere! Adamın evli
olmasını geçtim Beck, bunun hastası! Seni Hipokrat çarpsın çapsız! O yemini
mabadınla mı ettin? Peki Beck’cim senin sorunun ne ilişkinin mükemmel gitmesi
mi battı? Benim bildiğim arkadaşını kaybeden insan üzüntüsünden depresyona girer
sevgilisini aldatmaz! Seksomanyak mısın nesin? Psikiyatra elinin yüzünün ve
kaslarının hatırına sövmüyorum zaten sezon finalinde kabak bunun başına patladı.
Sana senarist vurmuş bir de ben vurmayayım psikiyatrist bey, bir daha evli ve
çocuklu olduğunu boğazına bıçak dayadıklarında değil de aşüftenin tekiyle
yatarken düşün!
Beck ve Joe’nin
ilişkisi Beck’in Joe’yi bana güvenmiyorsun diye suçlamasıyla biter. Ve Joe
kendisine Beck ve Candice’den farklı olarak şöhret peşinde bir ruh hastası
yerine kendi halinde hemşire bir kızcağız olan Karen’i bulur. Karen’le
ilişkisinde hiçbir sorun yoktur, her şeyin mükemmel olması dışında. Bu arada
psikiyatrı terk eden Beck’te gizliden gizliye Joe’nin hayatını bağımlısı olduğu
sosyal medyadan stalklamaya başlar. You üzerinden burda da sorunlu eski sevgili
ilişkisine parmak basılıyor. Beck, Joe’nin hayatına yeniden girmek için onun
mahallesinde dolaşmaya başlıyor. Bu ilişki üçgeninde zaralı çıkan Karen gibi
görünse de Joe’nin Beck’e sezon finalinde yaptığı düşünülürse aslında en karlı
isim Karen oluyor. Aldatılma takıntısı olan Joe’nin sevgilisini aldatmasına ise
diyecek bir şey bulamıyorum. Hem de kendisini terk eden eski sevgilisiyle. Aslında
Joe ve Beck adeta tencere ve kapak gibi sadece Beck, Joe’yi anormal kendisini
ise normal sandığı için bu abuk ilişki yürümüyor. Aslında Beck’in Joe’den tek
eksiği cinayet işlememesi. En başından itibaren bakarsak hiç de normal bir kız
değil. Joe kadar olmasa da onun da ruh hastası olduğu ortada.
Neyse You
üzerinden bir ilişkinin ve dizi boyunca gördüğümüz ilişki türlerinin analizini
yaptıktan sonra sıra geliyor dananın kuyruğunun koptuğu yere. Beck ve Joe’nin
ilişkisi ayrılık ve ihanetlere rağmen devam ederken Beck, Joe ‘nin gizli
kutusunu buluyor. Onun bir katil olduğunu öğrenince korkuya kapılan genç kız,
beraber yaşadıkları evden kaçmaya çalışırken her şeyin farkına varan Joe, Beck’i
kitapçının alt katındaki camdan kafese hapsediyor. Dizinin başından beri ünlü
bir yazar olma hayalleri ile yanıp tutuşan Beck, kendini meşhur edecek kitabını
bu kafeste yazıyor ve son. Gerçekçi olmak gerekirse You’yu izlerken takıntılı
bir manyağın kendisine kurban olarak seçtiği masum bir kızın hayatını
mahvedeceğini sanıyordum. Fakat dizi ilerledikçe ortada bir kurban olmadığını
fark ettim. Herkes kendi seçimlerinin cezasını çekiyor. Yani dizide karma
işliyordu. Joe psikopattı, Beck onun masum kurbanı değildi. Peach ve Benji de…
Eğer hayatınızda olumsuz giden bir şeyler varsa önce kendi yaptıklarınıza bakmalısınız.
Sakın kendinizi kandırmayın. ( Yazar burda kendi kendine sesleniyorJ)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder