İzleyeni Farklı Galaksilere Götüren 10 Etkileyici Uzaylı
Filmi
Uzaylılar uzaylılarımız, onlar dünya dışı yaratıklar
olamayacak kadar kıymetli bizim için. Çünkü onlar ucu bucağı bilinmeyen
galakside yalnız olmadığımızın bir kanıtı. Bu gizemli olgu sinema dünyasının da
ilgisini çekmiş ki, geçmişten günümüze kadar bilimkurgu sinemasının göz bebeği
olmuş dünya dışı yaşam formları. Kimi zaman dost canlısı, sevimli kimi zamansa
dünyayı istila etmeye gelmiş, kötücül ve şeytani. Steven Spielberg’in çok
sevdirdiği ve nicelerimizin hayal dünyasına sevimlilikleriyle kazıdığı
uzaylılara her yönetmen onun kadar iyicil gözle bakmamış. Luc Besson’un onlar
da senin benim gibi iyisi de var kötüsü de dediği 5. Element bir kenara
bırakılırsa çoğu filmde uzaylıların ortak özelliği insanüstü zekaları. Gerçi The
Thing From Another World’un perde elli, bitki hücreli, Frankenstein canavarı
kafalı uzaylısı zeki olmasa da insanüstü dayanıklılıktaki bir bedene sahipti. Buz
kalıbına dönüşüp, kalıp eriyince canlı çıkabildi uzaylı daha ne olsun? Lafı uzatmadan
benim de sevdiğim bilimkurgu sinemasının bir alt türü uzaylıları konu alan
filmlerden oluşan listeme geçiyorum. Belki iyi bir çocuk olursak hepimiz bir
uçan daire görebiliriz, daha da iyi olursak uzaylılarla göz göze gelebiliriz.
Star Wars (George Lucas)
8 serilik koca filmi nasıl özetlesem bilemedim ki. George Lucas
tarafından 1977 startı verilen seri iyi ve kötülerin savaşı üzerine kurulu,
dünya dışı varlıkların cirit attığı bilimkurgu efsanelerinden. Barış içinde
yönetilen Naboo gezegeninin güzel kraliçesi Amidala, çakal senatörü ve ticaret
federasyonu tarafından köşeye sıkıştırılınca galaksideki barışı korumak için
Jedi şövalyesi Qui-Gon Jinn ve çömezi Obi-Wan Kenobi Naboo’ya doğru yola çıkar.
Galaksideki barışa çelme takacak komployu keşfeden ikili galaksinin kaderini
değiştirecek, jedi şövalyesi olmak için tutturan Anakin’le tanışır. Anakin’de
yaşından beklenmeyecek bir yetenek ve şeytani bir zeka, oldukça fazla da güç
vardır. Usta Yoda çocuktaki gücün fazlalığından ürküp onu Jedi yapmak istemez
ama Anakin çok ısrarlıdır. İyi bir Jedi olmanın gerektirdiği güce fazlasıyla
sahip olsa da haddinden fazla hırsı ve kibri onun karanlık tarafa geçmesine
neden olur. Sevdiği adamın sabi sübyanı öldüren zalım bir sith lorduna
dönüştüğünü öğrenen Amidala çocuklarını doğurduktan sonra ölür. Amidala ve
Anakin’in çocukları Luke ve Leia farklı ailelere verilir. Bağ bahçede çiftçi
hayatı yaşayan Luke, jedi olma hayalleriyle yaşamaktadır. Fekat amcası,
babasının akıbetini bildiği için buncağız da karanlık tarafa geçmesin diye,
Luke’ye izin vermez. Öte yandan prenses Leia’nın yardım çağrısına karşılık
verip zalım imparatora başkaldıran Luke, Han Solo ile beraber serinin epik
savaşını başlatır. Benim favorim R2-D2 ve C-3PO ikilisiydi. R2-D2 yaralanınca
C-3PO onun yaşaması için kendi devrelerini feda etmeye razı olmuştu. Bi şöyle
dost bulamadım ya ona yanarım.
E.T. (Steven Spielberg)
Ah ah yine Spielberg ve yine sevimli uzaylıları… 1982 yapımı
E.T. sayesinde bir nesil E.T. gibi evcil uzaylımız olsun diye göğe bakmaktan
helak oldu. Çocukların dostu sevimli E.T, uzaylı arkadaşlarıyla dünyada bir
ormana iner. Karmaşada bunu dünyada unutan diğerleri göğe yükselir. Kendini
takip eden belinde anahtarlık olan tiplerden kaçarken Elliot’un evine sığınan
E.T. Elliot ve kardeşleriyle arkadaş olur ama çocuklar uzaylıyı annesinden saklar.
Elliot’la kanka olsa da Gertie tarafından oyuncak sanılıp sarı peruk takılan ve
kadın kılığına sokulan E.T de dünyada çok çekmişti. Elliot ve çocuklara alışsa
da memleketinden uzakta pili biten sevimli uzaylı memleket özlemi çekmeye de
başlamıştı. Onu çok sevse de durumunun kötüye gittiğini gören Elliot, cadılar
bayramında çarşaflı hayalet kılığına sokarak E.T.yi gezegenine göndermeye
çalışıyordu. Yolda gördüğü Usta Yoda kılığına giren çocuğu uzaylı sanıp ev ev
diye peşinden giden E.T. sevimliliğinden kim ayrılmak ister ki? Seni de
anlıyorum Elliot, ben olsam E.T.’nin teklifini kabul edip onunla beraber
giderdim. Ah ah kandırdın beni Spielberg senin yüzünden çocukluğum E.T.
beklemekle geçti. Bir de bu filmin yerli uyarlaması vardı. Bilibili adlı mutant
görünümlü ve basketbol topu gibi poposuyla ortalıkta dolanan bir uzaylı vardı. “Baba
vurma ona! O uzaylı.” diye feryat figan bağıran çocuğun sesi hala kulaklarımda.
Üçüncü Türden Yakınlaşmalar (Steven Spielberg)
Steven Spielberg’in 1977 yapımı uzaylılarla temas kurma,
uzaylılar tarafından kaçırılan insanların akıbetini konu alan filmi Üçüncü
Türden Yakınlaşmalar bir nesli dondurma külahı görünümlü uçan daire göreceğiz
diye gökyüzüne bakmaktan heder etti. Bilim insanları dünyanın çeşitli
yerlerinde zamanında kaybolan uçakları, gemileri bulunca olağanüstü toplanır. Başrolde
ünlü Fransız yönetmen François Truffaut’un oynadığı film, uzaylıların temas
kurduğu insanlara verdiği mesajları ve diğer insanların olumsuz tepkilerini
konu alıyor. Uzaylıların temas kurduğu tüm insanların aynı melodiyi mırıldanıp
aynı resmi çizdiği filmde yetkililerin uzaylıların varlığını bildikleri halde
reddetmesi, uçan daire ile karşı karşıya gelen bir pilotun kimse bana inanmaz
diyerek uçan daire ihbarında bulunmaması dikkat çekici. Hani bazı şeyler
vardır, gerçek olduğunu bilsen bile gerçeküstü olduğu için diğerlerine
anlatmazsın. Kimseyi inandıramayacağının farkındasındır, işte Üçüncü Türden
Yakınlaşmalar da insanların bu duygularına tercüman olan bir film. Mesela Roy
elektrik arızası için çağrılırken uzaylılarla temas kurar, onların varlığını
hisseden Roy, korkuya kapılsa da merakına engel olamayıp takibe koyulur. Bu sırada
Jillian’ın sevimli oğlu Barry de uzaylıların iletişime geçtiği bir dünyalı
olarak uzaylıların peşinden gider. Barry, Jillian ve Roy aynı noktada buluşur
ve üç uzaylı gemisi üçlünün yanından geçer. Uçan dairenin ışınlarına maruz
kalan Roy’un yüzünün yarısı ve Jillian’ın yüzü güneş yanığı gibi olur. Buna
rağmen Roy yüzünün yarısında bir gecede oluşan yanığı delil olarak gösterse de
karısı adama inanmaz. Dahası kocasının aklını kaçırdığını düşünen kadın ona bir
psikoloğa gitmesini söyler. Film boyunca Roy, Jillian’dan başkasını uzaylıları
gördüğüne ikna edemez. Zaten Jillian da olaya şahit olmuştur ve oğlu Barry bir
gece aniden eve baskın yapan görünmez uzaylılar tarafından kaçırılmıştır. Kadının
inanmamak için bir sebebi yok yani. Öte yandan yetkililer uzaylılarla iletişime
geçecekleri yerdeki tüm insanları bölgede zehirli gaz olduğuna inandırıp göçe
zorlar. Roy ve Jillian’sa buna inanmayıp uzaylılarla orada temasa geçileceğine
inanıp bölgeye gider. Filmin sonunda insanlık ve uzaylılar melodilerle temasa
geçer. Yıllar evvel uzaylılar tarafından kaçırılan insanlar dünyaya geri döner.
Jillian oğluna Roy ise uzaylılarına kavuşur.
Alien (Ridley Scott)
Bir ticari uzay gemisi uzayın derinliklerindeki görevini
tamamlayıp dünyaya dönecekken uzaydan bir sinyal alır. Yapay zekanın sinyali
çözmesini beklemeden sinyalin geldiği noktaya astronot grubundan üç kişi gider.
Yapay zeka sinyali çözdüğünde ise her şey için çok geçtir, zira gelen sinyal
bir yardım sinyali değil uyarı sinyalidir. Sinyalin geldiği gezegene giden
ekipten birinin yüzüne incelediği yumurtadan fırlayan ahtapotumsu yaratık
yapışır. Buraya dikkat çünkü yapılan son araştırmalara göre ahtapotların
genetikleri dünya içindeki hiçbir canlıyla uyuşmuyor. Bilim insanları ahtapotun
dünyaya düşen bir meteorla beraber uzaydan gelen bir canlı türü olduğunu
düşünüyor. Her halde bu gelişmeden filmdeki yaratığın tasarımcısı H.R. Giger de
haberdarmış. Astronotlara saldıran canavar uzaylının bebekliği bildiğin ahtapot
yavrusu gibiydi. Meraklı astronotumuzun yüzüne yapışıp vücudunu yumurtlama yeri
olarak belirleyen zalım uzaylı, gelişimini tamamlar tamamlamaz uzay
gemisindekilere saldırıyordu. Gemideki ekip uzaylıdan ayrı, şirketin içlerine
soktuğu insan görünümlü robot Ash’ten ayrı çekmişti. Kimilerini kendisi yiyen
kimilerini de yavruları için yumurta kolisi niyetine kullanan zalım uzaylıdan
filmin sonunda süper girl Ellen ve kedisi kurtulmuştu. 1979’da Ridley Scott’un
yönettiği bilim kurgu filmi gişede büyük başarı yakalayınca devamı çekilmişti.
Senaryo o kadar akıcı ve heyecanı zirvede tutacak nitelikteydi ki, 2017 yapımı
bilim kurgu Life bile Alien’in neredeyse birebir aynısı.
The Day The Earth Stood Still (Robert Wise)
1951 yapımı uçan daireli, dev uzaylı robotlu ve aşırı
gelişmiş zeki uzaylı konulu filmimiz Dünya’nın Durduğu Gün verdiği mesajlar
açısından da oldukça etkileyici. Sorun şu ki insanlar hırs ve aç gözlülükleri
yüzünden savaşlar çıkarıp dünyayı yaşanmaz hale getirme mevzunu atom bombasını
bularak bir adım öteye götürür. Atom bombası sayesinde insanlar sadece dünyaya
değil uzaya da zarar vermeye başlar. Bu durumdan rahatsız olan evrendeki diğer
canlılar da Klaatu ile dünyaya bir mesaj gönderir. Tüm dünya liderlerine mesajı
sunmak isteyen Klaatu’nun karşısında çeşitli diplomatik sıkıntılar çıkaran
dünyalı liderler uzaylıyı diğer devletlerin adamı sanmaktadırlar. Yahu insanlığa
uyarı mesajı getiren uzaylıyı önce vurup hastanelik ettiler, sonra da öldürmeye
çalışıp evcil robotunu çileden çıkardılar. Az daha sahibinin öldüğünü sanan
evcil power rangers dünyayı yok edecekti. Allah’tan uzaylı abimiz Klaatu
robotuna dul abladan mesaj gönderdi de dünya büyük bir tehlike atlattı.
The Thing From Another World (Christian Nyby)
1951 yapımı bir uzaylı filmiyle daha karşı karşıyayız sevgili
bilim kurgu severler ama bu seferki uzaylımız Klaatu gibi iyi niyetli barış
mesajı getirmiyor. İnsan, alien, penguen ve Frankenstein canavarı karışımı yeni
uzaylımız epey tehlikeli. Bilim insanları ve orduyu birbirine düşüren uzaylımız
yanlışlıkla Antarktika’ya düşer. Uçan dairesi ile karlara saplanan uzaylımızı
keşfeden bilim adamları ordudan yardım ister. Kara saplanan şeyin bir uçan
daire olduğunu keşfeden ekipler uçan daireyi buzun içinden çıkarmak için
dinamit kullanır. Fakat dinamit yüzünden uçan daire parçalanır, aracı
parçalanınca soğuğa maruz kalan uzaylımızı buzula dönüşmüş halde kurtaran
ekibin içinde bir adette gazeteci vardır ve bu eşsiz olayı haber yapmak için
çıldırmaktadır. Ama önce ordudan, bakanlıktan izin çıkmalıdır. Uzaylıyı garanti
öldü bu bari buzlar çözülünce inceleyelim diye resmen içlerine alan ekip
uzaylının başında buzu eriyene kadar sırayla nöbet tutar. Nöbetteki askerlerden
birinin tipini beğenmeyip gece rüyama girmesin diye yüzüne örtü attığı
uzaylımız, örtünün elektrikli battaniye çıkması üzerine hızla eriyen buzulundan
kurtulup başındaki nöbetçiye saldırır. Tabancası sayesinde uzaylıdan kurtulan
asker şok geçirmiş bir halde komutanına olanları anlatır. Kurşunlardan kaçan
uzaylımızsa dışarıda kızak köpeklerinin saldırısına uğrar. Köpeklerin kolunu
kopardığı uzaylımız can havliyle iki üç köpeği öldürür. Ekip soğuktan ölmesini
umduğu uzaylının kopan kolunu inceleyedursun uzaylımız da inatla yaşamayı
sürdürür. Gizli gizli arka kapıdan seraya giren uzaylının kanla beslenen,
bitkisel hücrelere sahip değişik bir canlı olduğunu keşfeden bilim adamı onunla
konuşup insanlığın sahip olamadığı bilgiye erişmek ister. Fekat velakin söyle
bir sorun vardır ki, uzaylımız konuşmayı bilmemektedir. İnsan gibi görünmesine
rağmen insan gibi gelişmiş bir canlı olmayan uzaylı sadece saldırgandır.
Karşısındakinin kanını içmek dışında bir şey yapmadığı için ona iki de bir sen
bu dünyadaki en akıllı canlısın konuş benimle diyen profesöre elinin tersiyle
bir tane tokat atmak dışında bir cevap veremez. Elektrik akımına kapılarak kül
olan, fotosentez yapan, perde elli uzaylılı filmimiz The Thing From Another
World 1982 yapımı The Thing’in atası niteliğindedir.
5. Element ( Luc Besson)
Her beş bin yılda yeniden ortaya çıkıp dünyayı yok etmeye
çalışan şeytani gücü engelleyecek olan beşinci element Mısır piramitlerindeki
rahip tarafından korunsun diye uzaylılara verilir. 23. Yy’la denk gelen beş
bininci yılda dünyayı yok etmeye çalışan kötücül güç J. B. Emanuel Zong
yardımıyla kendisine engel olacak beşinci elementi durdurmayı ve dünyayı yok
etmeyi amaçlar. Uçan arabaların başrolde olduğu 23. Yyda dünyayı kurtarma görevi
eski yüzbaşı yeni taksici Korben Dallas’a verilir. Bu arada Peder Cornelius’ta
beşinci elementin peşindedir çünkü dünyayı tehdit eden kötülük çok
yaklaşmaktadır. Kusursuz varlık Leeloo ise beşinci elementi kullanacak bir
uzaylıdır ve kusursuz güzelliğin görsel tanımıdır. Milla Jovovich’in kusursuz
yüz güzelliğine karşın insanı rahatsız edecek derecede sıskalığının
sergilendiği ve Kemal Sunal misali sayılan kaburgaları göz kanatmıştı. Keşke kadının
sadece yüzü çekilseydi ya da kocası zorla iki tabak mantı, kebap, dürüm filan
yedirip beş kilo aldırsaydı. Bak operacı Diva ablamız nasıl da ince belli çay
bardağı misali vücudunda dünyanın kurtuluşu olan beşinci elementi saklıyordu. Leeloo
dünyayı kurtarmaya gelmiş ama sıskalığı kadar hassas bir ablamızdı da, dünyanın
geçmişine bakıp insanların ne derece zararlı olduğunu görünce ay ben bunları mı
kurtarmaya geldim diye gözyaşlarına boğuluyordu. Star ablamız Kerimcan’ın rol
modeli gibi duran Rubby Rhod’ın varlığına ek olarak Garry Oldman’ın bir Luc
Besson filminde daha eline verilen bombanın patlaması Leon’a göz kırpma olmuş
sanki.
İşaretler (M.N. Shyamalan)
Eleştirmenlere göre M. Night Shyamalan’ın Altıncı His’ten
sonraki son iyi filmi 2002 yapımı İşaretler, dünyayı istilaya gelen uzaylıların
Hess ailesinin darı tarlasına Nazca Çizgileri misali şekiller çiziktirmesini
anlatır. Dünya dışı varlıkların çevrelerinde olduğundan endişe duyup korkuya
kapılan aile, etrafta dolanan uzaylılara karşı kendilerince önlem almayı da
ihmal etmez. Bunların içinde en dikkat çekeni ise uzaylıya karşı kendini ve
yeğenlerini korumaya çalışan Merrill amcanın (Joaquin Phoenix) bir savunma yolu
olarak beysbol sopasını kullanmasıydı. Darı tarlasındaki işaretler, kuruyan
darılar derken oğlunun okuduğu bilimkurgu kitabına bakıp uzaylı istilasına
uğradıklarını anlayan baba Graham’ın (Mel Gibson) tüm aileyi alüminyum folyoya
sarıp sarmalaması da en az uzaylıyı beysbol sopasıyla etkisiz etmeye çalışan
kardeşi kadar fantastikti. Bahçede gördükleri uzaylı eve giremesin diye kapıyı
pencereyi kapayıp engellemeye çalışırsın anlarım da tüm önlemlere karşın içeri
giren uzaylıya karşı beysbol sopasına sığınmak insanın savunma mekanizması mı
yoksa çaresizlikten başvurduğu son çaresi midir? Böyle yazınca abuk sabuk bir
senaryoymuş gibi görünse de İşaretler uzaylıları konu alan bilimkurgu
filmlerinin en iyilerindendi.
District 9 (Neill Blomkamp)
2009 yapımı bağımsız bilim kurgu filmi District 9 ise alttan
alta sağlam mesaj veren bir film. Şöyle ki her daim dünyayı ele geçirmenin
yollarını arayan ya da sevimli, dost canlısı uzaylılar kendilerine mekan olarak
ABD’nin bir eyaletini seçerdi. Yani biz sinemaseverler uzaylıların dünya
üzerinde sadece ABD’ye iniş yaptığını görmüştük, herhalde uçan dairelerin iniş
pisti oradaydı. Ama bu filmde öyle değil, sırf bu hareketle bile bilinen bir
klişeyi kırıyor filmimiz. Güney Afrika hava sahasında asılı kalan uzay gemisi
insanlığın tüm iletişim çabalarına karşın biz insanlara bir hay bile demez. En
son ordu uzay gemisine baskın düzenleyip içerideki uzaylıları kumarhane
baskınında yakalanmış misali gemiden çıkarırlar. Uzaylıları özel bir bölgeye
yerleştiren yetkililer acık hayal kırıklığına uğramıştır. Zira Spielberg ve
türevlerinin yarattığı uzaylı karakterlerin aksine karşılarına çıkan uzaylılar
hastalıklı, gözlerinden zeka fışkırmayan tiplerdir. Sürekli olay çıkaran, yerel
halkla anlaşamayan kavgacı uzaylıları uzun zaman kaldığı bölgeden başka bir
bölgeye nakletmeye çalışan yetkililerle uzaylılar arasında resmen mahalle
kavgası çıkar. Uzaylılar yerleştirildikleri dokuzuncu bölgeye aynen zamanında
Afrika topraklarına yerleşen Avrupalılar gibi yapışmışlardır. Bölgeyi terk
etmek istemeyen alkolik bir uzaylı ile yetkililerden Merwe arasında çıkan
tartışma sonucu Merwe mikrop kapar ve uzaylıya dönüşmeye başlar. Yetkililer
diğer uzaylılar gibi Merwe’yi de incelemek ister. Fakat kobay gibi incelenmek
istemeyen Merwe olay yerinden kaçar. Merwe ve yetkililer arasındaki gerilim bir
yana uzay gemisinin parçasını oğlu ile beraber yapmaya çalışan bir uzaylı da
gemiyi çalıştırıp dünyadan kaçmak ister. Filmin sonunda safkan bir uzaylıya
dönüşen Merwe’ninse insani yetilerini kaybetmeyip hanımına kendi yaptığı
çiçekleri göndermesi ayrı bir olaydı.
Arrival (Denis Villeneuve)
Oscar adaylığı kazanmış bilimkurgulardan Arrival iki farklı
zaman diliminde geçen gizemli bir uzaylı filmi. Çikolatalı dev mısır gevreği
görünümlü uzay gemisi havada asılı bir biçimde bekler. Yetkililer dilini
anlamadıkları ahtapotla tripot karışımı uzaylıların dilini anlar ümidiyle ünlü
dil uzmanı Dr. Louise Banks’ı yardıma çağırır. Uzunca bir süre uzaylılarla
iletişime geçmeye çalışan Louise, sonunda uzaylıların dilini çözer. Meğer zeki
tripot uzaylılarımız, yıllar sonra yaşayacakları krizi öngörüp krizin çözümünü
de insanlara anlatmaya çalışıyormuş ki yıllar sonra sorun anında dünyaya gelip çözümü
öğrenebilsinler. Tabi dünyalı yetkililer bu durumu bile tehlike olarak görüp
uzaylılara savaş açacak duruma gelince tıpkı Dünyanın Durduğu Gün filminde
olduğu gibi Arrival’de de uzaylılar bilim insanlarıyla iletişime geçip yardım
istiyordu. Uzaylıların geleceği ve geçmişi görme yetileri olduğu için
kendilerine savaş açmaya hazırlanan Çinli yetkiliyi inandırmak için karısının
ölmeden evvel adamın kulağına fısıldadığı ve Çinli yetkili hariç kimsenin
bilmediği sözcükleri Louise hanıma söyleyen uzaylılar, masumiyetlerine
yetkilileri inandırmıştı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder